• Sonuç bulunamadı

II.1.3 Ayrışma Bireyleşme, Bağlanma ve Uyum İlişkisi ile İlgili Araştırmalar

Bu başlık altında, geç ergenlerdeki ayrışma bireyleşme/psikolojik ayrışma ile güvenli bağlanma, ebeveyne bağlanma, kariyer karar vermesi ve seçim süreçlerinin kararlılığı, üniversiteye uyum, kariyer gelişimi ve yetişkin bağlanma stilleri kavramlarını ele alan betimsel çalışmalara yer verilmiştir.

Quintana ve Lapsley (1990), bireyleşmeye doğru ergenlerin hareketlerini ebeveynlere güvenli bağlanmanın destekleyip desteklemediğini araştırmışlardır. Bu çalışmanın örneklemini üniversitenin birinci sınıf öğrencilerinden 77 erkek ve 24 kadın toplam 101 lisans öğrencisi oluşturmuştur. Önceki araştırmalarında bağlılığın

ve ayrışmışlığın göstergeleri ile çalışmıştır, ancak bu değişkenler arasındaki ilişki tamamiyle ortaya konmamıştır. Bu çalışmalarında, bağlanma ve farklılaşma değişkenlerinin farklı ve çoklu kullanılan yöntemlerle pozitif bir şekilde ilgili olduğu kanıtlanmıştır. Bundan başka ebeveyn kontrolü, bireyleşme ve ego kimlik yapılarını kapsayan ergen ego gelişiminin daha kapsamlı modeli önerilmiştir. Sonuçlarda ebeveyn kontrolünün başarılı bireyleşmeyi kısıtladığı, ancak bireyleşme göstergeleri üzerindeki uyumun ilerlemiş kimlik gelişimini yordadığı bulunmuştur.

Blustein, Walbridge, Friendlander ve Palladino (1991), psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanmada, üniversite öğrencilerinin kariyer karar vermesi ve seçim süreçlerinin kararlılığı ile ilgili iki çalışma yapmışlardır. Birinci çalışmanın örneklemini yaşları 20 ila 25 arasında değişen 49’u erkek, 52’si kız 101 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Birinci çalışmanın sonucunda genç yetişkinlerin bildirdikleri psikolojik ayrışmadaki zorlukların, kariyer konusunda karar verilmemesinin ve kariyerle ilgili karar verilmesinin benlik etkililiğindeki zararların kanıtı olmadığı görülmüştür. İkinci çalışmanın örneklemini yaşları 18 ila 21 arasında değişen 85’i erkek, 93’ü kadın 178 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. İkinci çalışmanın sonucunda psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanma algılamaları, kararlılık sürecinin ilerlemesi ile pozitif, engelleme eğilimi ile negatif ilişkili bulunmuştur. Ayrıca, kadınlar için bağlanma ve ebeveynin her ikisinden çatışmalı bağımsızlık, kararlılık sürecinin ilerlemesi ile pozitif ilişkili çıkmıştır. Erkekler için ise bağlanmanın, babalara tutumsal bağlılığın ve babalardan çatışmalı bağımsızlığın kararlılık sürecindeki ilerlemenin yordayıcısı olduğu görülmüştür. Ebeveynlerden ayrışmayla birlikte ebeveynlere bağlanma kariyer tercihine bağlılıkla pozitif, olgunlaşmamış kariyer tercihiyle negatif ilişkili olduğu bulunmuştur.

Holmbeck ve Wandrei (1993), evden ayrılma statüleri, ailenin işlevi, ayrışma- bireyleşme konuları, evden ayrılma sürecinin bilişsel yapıları ve uyum için kişilik değişkenlerini farklılaşmanın yordayıcı olarak kullanarak araştırma yapmışlardır. Araştırma, 182’si kız ve 104’ü erkek 286 üniversite birinci sınıf öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Araştırma sonucunda ayrışma bireyleşme, aile ilişkileri ve kişilik değişkenlerinin bilişsel göstergelerden veya evden ayrılma statülerinden çok uyumun

daha iyi yordayıcısı olduğu görülmüştür. Cinsiyet açısından sonuçlarda; daha az uyum sağlayan kızlarda, daha yüksek ayrışma kaygısı ve bağlanmayı arama görülürken, daha az uyum sağlayan erkeklerde, önemli diğerlerinden (anne, baba, kardeş gibi) daha fazla ayrıldıkları ortaya çıkmıştır.

Kenny (1994), ticaret ve teknik okul programlarındaki 18-22 yaşları arasındaki 139 geç ergenin tanımlanan ebeveyn ilişkilerindeki bağlanmalarını araştırmıştır. Öğrencilerin özerkliklerini kolaylaştırmaya ve duygusal destek kaynağı olarak elde edilmeye göre ebeveynlere pozitif bağlanmaları tanımlanmıştır. Ebeveynlerinin evlerinden daha uzaktaki okullarda kalan erkek öğrenciler, ebeveynlerinin evlerine yakın kalan öğrencilerden ebeveynlerine daha pozitif bağlandıkları bulunmuştur. Özerkliğe ilişkin ebeveyn kolaylaştırmasının kız öğrenciler için atılganlıklarını ifade etmeleriyle ilişkili olduğu ortaya koyulmuştur.

Schultheiss ve Blustein (1994), psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanma birleştirilmiş değişkeninin üniversite öğrencisinin gelişim ve uyumu ile ilgisini araştırmışlardır. Araştırma 139 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Araştırma sonucunda kızlarda psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanma birleştirilmiş değişkeni ile üniversite öğrenci gelişimi arasında ilişki olduğu, erkeklerde ise olmadığı görülmüştür. Yine araştırma sonucunda erkeklerde psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanma birleştirilmiş değişkeni ile üniversite öğrenci uyumu arasında sınırlı ilişki olduğu, kızlarda ise olmadığı ortaya çıkmıştır.

Rice, FitzGerald, Whaley ve Gibbs (1995) bağlanma ilişkilerini ve bağlanma, ayrışma bireyleşme ve üniversiteye uyum değişkenleri arasındaki ilişkileri, geç ergenlerdeki tutarlığa ve değişkenliğe göre gözden geçirmişlerdir. Yaptıkları iki çalışmadan ilkinde çapraz bölümlü ilk sınıf ve daha üst sınıf üniversite öğrencilerinde bağlanma, ayrışma ve uyumun kendini anlatma ölçeklerini kullanmışlardır. Bu çalışmaya, 223 öğrencinin tamamı katılmıştır. Bu örneklem ‘üniversite öğrenci ilişkileri ve uyum’ çalışmasına katılmaya gönüllü olmuş 42’si erkek ve 40’ı kız 82 ilk sınıf öğrencisi ve 73’ü erkek ve 68’i kız 141 üst sınıf öğrencisini kapsamıştır. İkinci çalışmalarında ise ilk sınıf öğrencilerinde kullanılan

bağlanma ölçeği, iki yıl sonra aynı öğrencilere tekrar uygulanmıştır. Birinci çalışmaya katılan öğrencilerin %62’sini gösteren 45’i erkek ve 36’sı kız 81’in tamamı, ikinci çalışmaya katılmıştır. Her iki çalışmada da erkek ve kızlar için ebeveynlere bağlanmanda zaman açısından tutarlılık görülmüştür. Güvenli bağlanmanın çapraz bölümlüde ve ilk/boylamsal analizinde bağımsızlığın, ebeveynlerle negatif ilişkili olduğu ispatlanmıştır. Ebeveynlere güvenli bağlanma, üniversiteye uyum göstergeleriyle pozitif ilişkili, eşzamanlı değişken şeklinde her şeyi kapsayıcı olarak eşlik etmiştir. Birinci sınıf öğrencilerinde değerlendirilen güvenli bağlanma, üst sınıf öğrencilerinde akademik ve duygusal uyum ile pozitif ilişkili bulunmuştur.

O’Brien (1996), kariyer gelişimi ile ilgili olan psikolojik ayrışma ve ebeveyne bağlanma katkısını araştırmıştır. Araştırmanın örneklemini 282 (yaş ortalaması 17.28) ergen kız oluşturmuştur. Araştırma sonucunda, genç kızların annelerine bağlanmayı deneyimledikleri ve çoğunlukla yetenekleriyle tutarlı kariyeri seçtikleri görülmüştür. Takip ettikleri meslekle ilgili bağımsızlık doğrultusunda hareket ettikleri ve seçilen meslek hakkında daha fazla etkililiği hissettikleri görülmüştür.

Lapsley ve Edgerton (2002), ayrışma bireyleşme, yetişkin bağlanma stilleri ve üniversite uyumunu gözden geçirmişlerdir. Araştırmanın örneklemini 156 (yaş ortalaması 20.24) genç yetişkin oluşturmuştur. Araştırma sonucunda üniversiteye sosyal uyum, güvenli yetişkine bağlanma ile pozitif ilişkili, korkulu ve saplantılı bağlanmalarla negatif ilişkili bulunmuştur. Ayrışma bireyleşmenin çatışmalı bağımsızlık boyutu, yetişkin bağlanma stilleriyle tutarlı olarak ilişkili bulunmuştur. Saplantılı bağlanan genç yetişkinlerden çok güvenli ve kaçınan bağlanma stillerindeki genç ergenler, annelerinden daha fazla çatışmalı bağımsızlığı bildirmişlerdir. Korkulu bağlanma stilindeki genç ergenlerden çok, yine güvenli ve kaçınan bağlanma stillerindeki genç ergenler, babalarından daha fazla çatışmalı bağımsızlığı bildirmişlerdir. Üniversiteye kişisel sosyal uyum güvenli yetişkin bağlanmasıyla pozitif, korkulu ve saplantılı bağlanma stilleriyle negatif ilişkili bulunmuştur. Kaçınan yetişkin bağlanmasının üniversiteye uyumla anlamlı bir ilişkiye sahip olmadığı görülmüştür. Anneden ve babadan çatışmalı bağımsızlık,

saplantılı ve korkulu yetişkin bağlanma stilleriyle ters, güvenli yetişkin bağlanma stiliyle pozitif ilişkili bulunmuştur.

Mattanah, Hancock ve Brand (2004) araştırmalarında ebeveyne bağlanma ve üniversiteye uyum arasındaki ilişkide sağlıklı ayrışma bireyleşmenin aracılığına bakmışlardır. Araştırma 158’i erkek, 246’sı kadın 404 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Anneye-babaya bağlanma, ayrışma bireyleşme ve üniversiteye uyumun akademik, sosyal ve kişisel-duygusal olarak üç boyutundan oluşturdukları modelin yapısal eşitlik modeli kullanılarak test edilmesi sonucu, ayrışma bireyleşmenin bağlanma ve üniversiteye uyum arasındaki ilişkide tamamıyla aracılık ettiği görülmüştür.

Yapılan araştırmalara bakıldığında, ebeveyn kontrolü ile başarılı bireyleşmenin ilişkili olduğu, psikolojik ayrışmayla meslek konusunun ilişkili olmadığı, ebeveynlere bağlanma (ebeveynlerden ayrışmayla) meslek tercihine bağlılıkla ilişkili olduğu, çocukların ikamet ettiği yerin ebeveynlerine uzaklığının ebeveynlerine bağlanmayla ilişkili olduğu, cinsiyete göre anneye veya babaya bağlanmanın değiştiği, üniversiteye uyumla bağlanma stillerinin ilişkili olduğu, cinsiyet açısından psikolojik ayrışma ve bağlanma ile üniversiteye uyum arasında sınırlı ilişki olduğu, öğrencilerin sınıf düzeyleri yükseldikçe güvenli bağlanmanın akademik ve duygusal uyuma etki ettiği, cinsiyet açısından ebeveynlere bağlanmanın tutarlılığının değişmediği, ayrışma bireyleşmenin bağlanma ve üniversiteye uyum arasındaki ilişkide aracılık ettiği belirlenmiştir.