• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: STOA FELSEFESİNDE PHANTASIA KAVRAMI

2.5. STOA MANTIĞI

2.5.6. İzlenim (Phantasia) Türleri

gibi herkesin belli bir açıklık derecesinde sahip olduğu ikna edici izlenim (to pithanôn)5, ii) ‘eğer gündüz ise, güneş doğmamıştır’ gibi yargı vermemizi engelleyen ikna edici olmayan izlenim (apithanôn), iii) duruma göre değişen, bazen ikna edici olup bazen olmayan, hem ikna edici hem ikna edici olmayan izlenim iv) ‘Yıldızların sayısı çifttir’

türden yargılara dair, ne ikna edici ne de ikna edici olmayan izlenim (Sextus, Adv. Math.

VII. 242-243).

İkna edici izlenim de kendi içinde dörde ayrılır: Doğru, yanlış, hem doğru hem yanlış, ne doğru ne yanlış izlenim. ‘Şu anda gündüzdür’ gibi, doğru bir çıkarım yapabildiğimiz izlenim doğruyken, suya batırılan bir küreğin öyle olmasa dahi kırık göründüğü için kırık olduğu yargısına vardığımız izlenim, yanlış bir izlenimdir. Hem doğru hem yanlış izlenim ise, Orestes’in delirdiği sırada, Elektra’ya dair edinmiş olduğu izlenimidir.

Elektra gerçekten var olduğu için Orestes’in izlenimi, gerçek bir nesneye dayandığından doğruydu. Bununla birlikte, bu izlenimi bir hayalete ait olduğu için, o anda bir hayaletin var olması imkânsız olduğundan yanlış bir izlenimdi. Aynı şekilde Orestes, Dion hayattayken, onu rüyasında başucundaymış gibi gördüğü sıradaki izlenimi de sahte ve boş bir hayal deneyimlemesi sonucu oluştuğu için hem doğru hem de yanlış bir izlenime örnektir. Ne doğru ne yanlış izlenim ise, cinse ait olan ya da genelleyici olan izlenimdir.

Bazı insanlar Yunan bazı insanlar barbar olsa da genel anlamda insan ne Yunan ne barbardır (Sextus, Adv. Math. VII. 244-246, 249). Daha sonra Stoacılar doğru izlenimi de kendi içinde kavrayıcı izlenim (phantasia katalêptikê) ve kavrayıcı olmayan izlenim (phantasia akatalêptôn) olarak iki kısma bölerler (Sextus, Adv. Math. VII. 247; DL VII.

46).

Phantasia akatalêptôn, var olan/gerçek bir nesneden (apo hyparkhontas) kaynaklanmayan, kaynaklansa bile, var olanla uyum içinde olmayan, ne açık ne de seçik

5 İkna edici izlenimler (pithanôn phantasiai) için kullanılan terim pithanôn’dur. Bu kelime bazı kaynaklarda probable (Sextus, Adv. Math. VII. 242) yani ‘muhtemel’ olarak, bazı kaynaklarda ise persuasive (Sextus, Adv. Math. VII. 242) ‘ikna edici’ olarak çevrilmektedir. Muhtemel olarak çevrilmesinin nedeni Cicero’nun ikna edici anlamında olan pithanôn’a bulduğu karşılığın probabile olması ve böylece bir olasılık yöntemi olarak çevrilmesidir. Cicero’nun bu kelimeyi seçmesinin nedeni, bilgenin onay vermeden ikna edici izlenimleri kabul etmesine atıfta bulunmak için probare yani kabul etmek ya da onaylamak fiiliyle bir bağ kurmak istemesinden kaynaklanmaktadır (Schofield, 2008: 350). Dolayısıyla uygun olan sıfat ikna edici olmalıdır.

olan izlenimdir (DL VII. 46; Sextus, Adv. Math. VII. 249). Kavrayıcı olmayan izlenim, hastalıklı zihin durumlarında, melankoli ve delilik içerisinde olan kişilerin sahip olduğu izlenimlerdir. Melankolik bir durumda ya da delilik halinde olan kişiler izlenimleri doğru bile olsa dışsal ve rastlantısal bir şekilde edindikleri bu izlenimlere yönelik onları olumlayan ya da onaylayıcı bir davranış göstermezler (Sextus, Adv. Math. VII. 247).

Tıpkı az önce bahsedilen deli Orestes’in Elektra’yla ilgili sahip olduğu izlenim (Adv.

Math. VII. 245, 249, 405) ile Herakles’in Thebes’e dair izlenimi gibi (Adv. Math. VII.

192; 250).

Hem doğru hem yanlış izlenimlere verilen Orestes örneğiyle, kavrayıcı olmayan izlenime verilen Orestes örneği aynıdır. Oysa kavrayıcı olmayan izlenim, doğru izlenimler alt başlığında açıklanmaktadır. Öyleyse kavrayıcı olmayan izlenim doğru bir izlenim mi, yoksa hem doğru hem de yanlış bir izlenim mi? Ayrıca hem doğru hem yanlış izlenime verilen bir diğer örnek sahte ve boş bir hayal olarak nitelenen yani bir phantasma olan Dion’un hayalini gördüğü sıradaki Orestes’in edindiği izlenimdi.

Buradan phantasma’nın da hem doğru hem de yanlış bir izlenim olduğunu mu anlamamız gerekir? Hatalı olan kavrayıcı olmayan izlenim ile doğru olan, ancak doğru bir şekilde ortaya çıkmayan kavrayıcı olmayan izlenim arasında Løkke’nin yaptığı ayrımla ve hangi izlenimlerin hatalı olabileceğinin iki farklı şekildeki sınıflandırılmasıyla bu soruların olası cevapları elde edinilebilir.

Løkke’ye göre, Stoacılar hataları hem onay açısından hem de izlenim açısından sınıflandırır. İzlenimler açısından sınıflandırma için Løkke Sextus’un şu alıntısını kullanır:

‘Bazı [yanlış] izlenimler boştur (diakenous…phantasias), tıpkı Orestes’in üzerine damgalanan Erinyelerden edindiği izlenimi gibi; diğerleri ise yanlış kavranmıştır (paratypotikas), yani var olandan kaynaklanan, ancak var olan şeylerle uyum içinde olmayan (tas apo hypokeimenon men, ou kat’auta de ta hypokeimena), aynı Herakles’in çılgınlık nöbeti esnasında kendi çocuklarından edindiği ancak Eurystheos’un çocuklarından kaynaklandığını sanması gibi’ (Sextus, Adv. Math. VIII. 67-68; Løkke, 2015: 80).

Buna göre iki tür yanlış izlenim vardır: Biri var olan gerçek bir nesneden kaynaklı boş olanlar, diğeri ise var olan nesneden kaynaklansa da nesnesini olduğu gibi yansıtmayan hatalı kavranmış olanlar. Buradan üç tür kavrayıcı olmayan izlenimin olduğunu

çıkarabiliriz: Birincisi, örneğin bir turist eğri olan Pisa Kulesini kendisine eğri göründüğü için değil, rehberde eğri olarak tasvir edildiği için eğri görüyor. Bu, metodolojik hatalar içeren, doğru, ama kavrayıcı olmayan izlenimdir. İkincisi, halüsinasyonlar ve illüzyonlar dediğimiz şeyi kapsıyor, yani hayali düşünce nesnelerinin boş izlenimi, formlar ya da atomik yapılar gibi teorik olanlar ile Kiklops ya da Kentauros gibi konvansiyonel olan, var olan herhangi bir nesneden kaynaklanmadıkları için boş olanlar. Son olarak da, örneğin sarı olan bir şeye ‘bu, beyazdır’ ya da kötü ya da ne iyi ne kötü olan bir şeye ‘bu, iyidir’ demek. Yani var olan nesneye onun sahip olmadığı özelliklerin atfedildiği için yanlış kavranmış olan kavrayıcı olmayan izlenimler (Løkke, 2015: 81).

Aynı ayrımları bir de onay üzerinden gerçekleştiren Løkke, kavrayıcı olmayan bir izlenime onay vermeyip, yargıyı askıya almama nedeninin de ya izlenimin henüz yanlış olduğunu bilmemekten ya da zaten yanlış olduğunu bile bile izlenimi onaylamaktan kaynaklandığı ileri sürmektedir. Stoacıların bu tür bir ayrım yaptıklarına dair herhangi bir kanıt olmasa da, eğer Stoacılar izlenimlere dair ayrım yapmamışlarsa Løkke’nin Plutarkhos’tan aktardığı metin anlamsız olacaktır.

“[Fatum] ekseriyetle birbiriyle çelişen izlenimler üretir ve zihni zıt yönlere doğru çeker.

Böyle durumlarda Stoacılar onlardan birine onay verenlerin ve yargısını askıya almayanların hata yaptıkları için suçlu olduklarını; belirsiz [izlenimlere] teslim olurlarsa aceleci, yanlış izlenimlere kapılırlarsa aldatılmış […] olduklarını söylerler” (Plut. St. Rep.

1056e-f; LS 41E).

Plutarkhos’un bahsettiği ilk hata belli ki doğru olduğunu bilmeden bir izlenime onay vermekten yani acelecilikten kaynaklanmaktadır (Stob. II. 112. 5-6; Sextus, Adv. Math.

VII. 151; Cicero, Tusc. 4. 15). İkincisini Løkke yukarıda bahsedilen ikinci türle özdeşleştirir. Hatalar, kişinin yanlış olduğunu bile bile bir izlenime onay vermesi, ya elinde yeterli kanıt olmadan sonuca atlayacak kadar zayıf olduğu ya da elindeki kanıtı göz ardı ederek kendisini kandırmasıyla oluşur. Muhtemelen bu, Stoacıların yanlış bir onay derken kastettikleri şeydir (Sextus, Adv. Math. VII. 151). Dolayısıyla amaç mümkün olduğunca hakikati kavramak değil, az hata yapmaktır. Bu da ancak bilgelerin belirsiz durumlarda ya da belirleyici unsurun gelecekte olduğu zamanlarda yaptığı gibi, kesin yargılara varmadan tedbirli davranıp “tanrı kısmet ederse”, “bir mani çıkmazsa”,

“muhtemelen” gibi doğru türden düşünceleri biçimlendirip onay vermekte aceleci

davranmamakla gerçekleşir (Løkke, 2015: 81-82). Böylece tıpkı bilge gibi eylem ve davranışlarımızda makul oluruz (DL VII. 177). Yoksa zayıf ve değişken onaylar verdiğimiz sürece sanılarımız doğru olsa bile sadece cahil aptallarızdır (Stob. II. 111.

20-21).

Løkke’nin yaptığı ayrım sorulan sorulara olası bir cevap olarak göz önünde bulundurulabilir. Bununla birlikte, Sextus’un Orestes ve Herakles’ten bahsettiği kısımdaki bazı “yanlış” izlenimler ile başlayan ayrımda (Sextus, Adv. Math. VIII. 67-68) “yanlış” kelimesini Løkke kendisi eklemiştir. Loeb edisyonunda ve diğer kaynaklarda yanlış kelimesi yoktur. Løkke ise, Mutschmann&Mau edisyonunu kullanmaktadır (Løkke, 2015: 130). Ayrıca Sextus Empiricus izlenim türlerini sıralarken Løkke’nin aksine, kavrayıcı olmayan izlenimi de doğru izlenimler arasında saymaktadır (Sextus, Adv. Math. VII. 247). İçsel etkilenimlerimiz neticesinde oluşan izlenimler phantasma iken, dışsal etkiler sebebiyle meydana gelen izlenimler kavrayıcı olmayan izlenimlerdir. Zaten gerçek bir nesneden kaynaklıyor olması da bunu kanıtlar.

Ancak Løkke phantasma’yı da kavrayıcı olmayan izlenimlerin bir türü olarak saymaktadır. Sextus’un tanıklığından kavrayıcı olmayan izlenimlerin olumlayıcı ya da onaylayıcı özellikte olmadığını da öğreniyoruz. Løkke kavrayıcı olmayan izlenime verilen onay sonucu meydana gelen hatalardan da bahsetmektedir. Dolayısıyla Løkke’nin ayrımları oldukça yoruma açıktır.