• Sonuç bulunamadı

Genel İtibariyle Borcun Taksitle Ödenmesi Taahhüdü ve Taahhüt Sözleşmesinin Ekonomik ve Hukuki Temel

İcra sözleşmeleri başlığı altında bahsedildiği gibi, kanunun izin verdiği hal ve şekilde icra hukuku ilişkisine taraf olanlardan biri ya da her ikisi aralarındaki icra hukuku ilişkisini mevcut olan şeklinden farklı bir şekilde yürütmek istemeleri durumunda ve icra sürecini etkilemek kastıyla tasarrufta bulunabilirler. Özellikle icra sözleşmelerinde alacaklı ve borçlunun, mevcut olan ve somut icra hukuku ilişkisine uygulanacak olan mevzuattan farklı hükümlerin uygulanmasında ayrı ayrı menfaatleri vardır. Kanun, alacaklının talebi ile başlayan takip aşamasının kesinleşip yeteri kadar malın haczedilmiş olması durumunda borçlunun ödeme taahhüdünün alacaklının kabulü olmadan icra muamelesini durdurabilmesi için ayrıntılı hükümler sevk etmiştir. Ancak, takibin kesinleşmesinden sonraki aşamalarda alacaklı ve borçlunun kabulü ile düzenlenebilen taksit sözleşmesinde ise her iki tarafın karşılıklı rızasının bulunmasının yanında, birincil amacı alacaklının alacağını tahsil etme için ilerlemek olan icra takibinin yürütülmesi biçim ve şeklinin kanunun izin verdiği sınırlar içinde en iyi takibin taraflarının belirleyebileceği varsayımından hareketle, ayrıntılı hükümler sevk edilmemiş, sadece bu işlemlerin etki ve hükümlerinden bahsedilmiştir.

Taksit sözleşmelerinde, borçlu borcunu peşin olarak ödeyemeyecek durumda olması ve alacaklının kabulü ile öngörülen şartlar dahilinde borcun taksitlendirilmesine yönelik tasarruf ile örneğin haczedilen ya da haczedilecek olan malların kıymeti altında satılması halinde alacaklının alacağını tahsil edememesi ve taksit sözleşmesi her iki tarafı da bağladığından borçlunun itiraz ya da benzeri başvuru mekanizmalarına başvurmak suretiyle

sürecin akamete uğraması ihtimalini büyük ölçüde telafi ederek alacaklının lehine bir durum ortaya çıkmaktadır. Sözü edilen durum başka bir açıdan bakıldığında borçlunun da lehine olan bir sonuç da ortaya çıkarmaktadır. Zira, borçlu, alacaklı ile birlikte kabul ettikleri sözleşme ile bağlı olarak, mevcut olan icra takibinin, şartlarına uyulduğu takdirde alacaklının talebi olsa bile kendisinin aleyhine yürütülmeyeceğinin farkındadır. Borçlu bu bilinçle hareket etmek suretiyle sözleşmenin gereklerini yerine getirerek hem kendi hem de alacaklının menfaatine bir durum ortaya çıkarmaktadır. Kanun, alacaklının ve borçlunun rızasıyla gerçekleşen sözleşmelerin dışında, borçlunun alacaklının kabulünü almadan gerçekleştirdiği tek taraflı taahhüdüne ancak belirli şartları taşıması halinde değer vermiştir. Yani, bu noktada, kanun borçlunun 2004 Sayılı İİK’nın 111/1-2 hükümlerinde yer alan şartları taşıyan borçlunun taahhüdündeki, icra muamelesinin kendiliğinden durması ile başlayıp taksitlerin ihlal edildiği ana kadar devam eden süreçteki borçlunun menfaatini, borçlunun tek taraflı taahhüdü ile durmayıp devam eden icra takibindeki mevcut olan mahcuzun para çevrilmesinde bulunan alacaklı menfaatinden öncelikli olarak ele almıştır. Ancak, ifade etmek gerekir ki borçlunun tek taraflı taahhüdünde öncelikli olarak göz önüne alınan borçlunun menfaatinin yanında alacaklının menfaati vardır, zira taahhüdün şartları sıkı bir şekilde kanunen belirlenmiş, örneğin kâfi derecede malın haczedilmiş olması zorunluluğu getirilmiştir.

Alacaklının talebi ile başlatılan takip sürecinde alacaklı ile borçlu arasındaki icra hukuku ilişkisinde en nihayetinde alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatleri bir çok kere, icra sürecinin değişik safhalarında karşı karşıya gelmektedir. Özellikle borçlu tarafın hak ve menfaatlerine şartları gerçekleştiğinde müdahale imkânı olan cebri icra organının her iki tarafın da haklarını mümkün olduğu kadar telif etmek gibi bir sorumluluğu vardır. Gerek borçlunun tek taraflı taahhüdü, gerekse alacaklı ve borçlu tarafın borcun taksitlendirilmesine yönelik olarak yapmış oldukları iki taraflı takip işlemleri sözü edilen amaca hizmet etmeye elverişlidirler. Tarafların bu tarz işlemleri esas itibariyle her iki tarafın menfaatini gözetmesinin yanında, alacaklı ve borçlu tarafın hak ve menfaatlerinin ayrı ayrı en az düzeyde zarar görecek şekilde dengeye oturtulmasını sağlamaktadır. Bu işlev ile alacaklı ve borçlunun birbirleri ile yarışan temel hakları alanının optimâl düzeyde etkisini göstermesi sağlanarak, ilgili menfaatler en üst düzeyde gerçekleştirilmektedir. Doktrinde, bu noktadaki gerekliliğin temel hakları mümkün olduğunca az zararla dengeye oturtma ilkesinden kaynaklandığı ve bu ilkenin sözü edilen borçlunun taksitle ödeme taahhüdü ve taksit sözleşmelerinde gözetildiği ileri sürülmüştür147

.

Borçlunun taksitle ödeme taahhüdü ve tarafların borcun taksitlendirilmesine yönelik iki taraflı taraf takip işlemleri, her iki tarafın öncelikli menfaatlerini temin etmenin dışında

147 Özkan Sungurtekin, Meral, İcra Hukukunda Oranlılık İlkesi, Prof D. Turhan Tufan Yüce’ye Armağan, İzmir 2001, s. 194-195.

icra hukukunun diğer ilkelerine de hizmet etmektedirler. Örneğin, takibin ve icra faaliyetinin mümkün olduğunca kısa sürede, basit ve ucuz bir şekilde sonuçlandırılmasına yönelik prensibe takip ekonomisi ilkesi denilmektedir. Hak aramanın son ve fiili noktası olan cebri icra faaliyeti, tarafların ortak bir iradenin etrafında toplanmalarına izin vermediği ölçüde, takibin masrafı artmakla, uzun ve karmaşık icra süreçlerinin içerisinde girileceğinden hak arama hürriyeti önemli ölçüde zedelenmektedir148. Halbuki, borcun taksitle ödenmesi

yönündeki borçlunun tek taraflı taahhüdü ve tarafların sözleşmeleri, somut icra takibini katı ve şekilci bir takım kuralları o icra takibi aşaması bakımından uygulanmaz hale getirerek, icra sürecinin tarafların aralarındaki anlaşmaya göre durması ya da duruma göre devam etmesini temin etmektedir. Her iki taraf, normal süreç içerisindeki masrafla gerçekleşen icra takip işlemlerine ilişkin masraf, zaman kaybını telafi ederek, takibin daha ucuz, etkin ve verimli bir yöntemle ilerlemesini sağlamaktadırlar. Bu itibarla, ileride incelenecek olan borçlunun taksitle ödeme taahhüdü ve taksit sözleşmelerinin kanunen düzenlenen, taahhüt ya da sözleşmenin uygulanmasını her iki taraf bakımından temin eden hukuki ve tazyik hükümlerinin etkisi altında, taraflar daha yalın bir süreçle karşıya karşıya kalmaktadırlar. Aynı şekilde, taksitle ödeme taahhüdü ve sözleşmelerinin uygulanmasını temin etmeye yönelik hukuki ve tazyik niteliğindeki hükümler, tarafların borcun taksitlendirilmesine yönelik taraf takip işlemlerini sonuçlarını öngörmeleri ve sağlıklı ve ciddiyetle konuyu ele almalarını sağlamakla dürüstlük ilkesine riayet etmeleri sonucunu da doğurmaktadır149

.

Aksi yöndeki davranış, örneğin borçlunun alacaklının muvafakatini alarak gerçekleştirdiği sözleşmeye makbul bir nedeni olmadan uymaması durumu, dürüstlük ilkesine aykırılığın da etkisi ile tazyik hükümlerine müracaatı gündeme getirebilecektir.

2.5 Borcun Taksitle Ödenmesi Taraf Takip İşlemlerinin, İcra Sözleşmeleri ve Tarafların

Outline

Benzer Belgeler