• Sonuç bulunamadı

İstinabe ve Naip Tayini Kurumlarının Benzerlik Gösterdiği Hususlar

Belgede FLAS HUKUKU) YÜKSEK L (sayfa 43-47)

D. İstinabe İle Benzer Kurumların Karşılaştırılması

III. İstinabe ve Naip Tayini

3. İstinabe ve Naip Tayini Kurumlarının Benzerlik Gösterdiği Hususlar

İstinabe ve naip tayini kurumları birbirinden tamamen farklı olmakla birlikte, bu iki kurumun benzerlik gösterdiği bazı hususlar da mevcuttur.

İstinabe ve naip tayini, kanunda bağımsız olarak düzenlenmemiştir52.

Nihai hüküm verilmesi amacıyla istinabe ve naip tayini yoluna gidilmesi mümkün değildir53. Yani, davaya bakmakta olan mahkeme istinabe yolu ile veya naip tayin ederek davanın esasına ilişkin nihai hüküm verilmesini isteyemez.

İstinabe ve naip tayini hallerinde hakim tarafından yapılacak bütün işlemlerde zabıt katibinin de bulunması gerekir (HUMK m. 154).

İstinabe ve naip tayini, medeni usul hukukundaki doğrudanlık ilkesinin istisnasıdır54. Doğrudanlık ilkesi ve istinabeye ayrıca değinileceğinden burada ayrıntıya daha fazla inilmeyecektir.

51 BİLGE / ÖNEN, s. 20-21; ÖNEN, s. 51; BİLGE, s. 49.

52 AKCAN, s. 73.

53 ANSAY-Usul, s. 34

54 AKCAN, s. 74.

İstinabe yoluna başvurulan veya naip tayini gerektiren işlemin tamamlanmasından sonra, işlemi yapan hakim tarafından bir tutanak düzenlenir.

Naip hakim, yapmış olduğu işlemi bir tutanakla tespit eder ve bunu üyesi olduğu toplu mahkemeye sunar. İstinabe olunan mahkeme de, istinabe konusu işlem tamamlandıktan sonra düzenlemiş olduğu tutanağı istinabe eden mahkemeye gönderir55.

İstinabe ve naip tayini kurumları medeni usul hukukuna hakim olan ilkelerden usul ekonomisi ilkesine de uygundur56. İstinabe ve naip tayini yoluna başvurulması halinde, mahkemeler emek ve gider kaybından kurtulmaktadır. Örneğin, aynı yargı çevresi içindeki tanığı dinlemek (HUMK m. 255) için, toplu mahkemenin başkan ve üyeleri hep birlikte tanığın bulunduğu yere gitmez. Üyelerden birini naip hakim tayin etmek suretiyle tanığı dinler. Böylece toplu mahkeme zaman ve emekten tasarruf etmiş olur57.

İstinabe ve naip tayininde davanın esası hakkında bir karar verilmesi söz konusu değildir. İstinabe olunan hakim ve naip tayin edilen hakim davanın esası hakkında karar veremez58. İstinabede başlı başına bir davanın görülmesi ve bir hüküm söz konusu değildir59. İstinabenin konusu belirli bir işlemin istinabe olunan mahkeme tarafından yapılmasıdır. İstinabede bazı işlemler istinabe eden mahkeme adına yapılır. Aynı durum naip tayininde de geçerlidir. Burada da naip tayin edilen

55 AKCAN, s. 74.

56 AKCAN, s. 75.

57 KURU-Usul I, s. 794.

58 AKCAN, s. 75.

59 BİLGE / ÖNEN, s. 17-18; ÖNEN, s. 50.

hakim, dava için önemli bazı işlemleri üyesi olduğu toplu mahkeme adına yapar.

Naip tayin edilen hakimin tek başına üyesi olduğu mahkeme adına karar vermesi söz konusu olamaz. İstinabe olunan hakimin ve naip hakimin yapmış olduğu işlemler mahkemece nihai kararın verilmesi aşamasında dikkate alınacaktır.

İstinabe yolu ile dava dosyası önüne gelen hakimin (istinabe olunan hakim) veya naip tayin olunan hakimin vermiş olduğu davaya ilişkin nihai kararlar yok hükmünde karar sayılmalıdır. Çünkü burada kararı veren bir mahkeme olmakla birlikte, bu mahkeme uyuşmazlığın esasına bakan bir mahkeme değildir. İstinabe olunan mahkemenin veya naip tayin olunan hakimin davanın esası hakkında karar verme yetkisi yoktur60.

İstinabe ve naip tayininde yargı hakkının devri söz konusu değildir. Sadece belirli işlemlerde istinabe olunan mahkemenin ve naip hakimin görevlendirilmesi söz konusudur. Zaten istinabeye veya naip hakim atanmasına genellikle bir delilin tespiti amacıyla gidilir61. Bir mahkemenin bakmakta olduğu davayla ilgili bütün işlemleri kendisinin yapması kural olmakla beraber, bu kuralın istisnasını teşkil eden istinabe ve naip tayini hallerinde, istinabe olunan mahkemenin veya naip hakimin yapacağı belirli bir iştir. Bu işlem nedeniyle davaya bakmakta olan mahkeme sahip olduğu yargı hakkını istinabe olunan mahkemeye veya naip hakime devretmiş olmaz62. İstinabe olunan mahkeme veya naip tayin edilen hakim, sadece kendisinden yapılması istenen (istinabe eden mahkeme tarafından veya toplu mahkeme

60 AKCAN, s. 75.

61 ÖNEN-Yargılama, s. 50.

62 AKCAN, s. 76.

tarafından) işlemi yapar. Bu işlemi değerlendirecek olan ve nihayetinde kararı verecek olan bizzat davaya bakmakta olan mahkemedir63.

Son olarak, istinabe olunan ve naip tayin edilen kişi hakimdir. Her iki hakimde davaya bakmakta olan mahkemenin talebi ve görevlendirmesi üzerine bazı işlemleri yaparlar. Bu nedenle, istinabe olunan hakim veya naip tayin edilen hakim önünde taraf usul işlemleri yapılması mümkündür. İstinabe olunan hakim veya naip hakim önünde sulh, kabul ve feragat gibi taraf usul işlemleri yapılabilir. Çünkü her iki hakim de davaya bakmakta olan mahkemenin görevlendirmesi üzerine işlem yapmaktadırlar. İstinabe olunan hakim veya naip hakim önünde yapılan sulh tıpkı mahkeme önünde yapılan sulh gibi geçerlidir64. Bununla birlikte, taraflar, istinabe olunan hakim veya naip hakim önünde, asıl mahkemede (istinabe eden mahkemede veya toplu mahkemede) görülmekte olan davanın konusu ile ilgili olmayan bir konuda sulh olmak isterlerse bu talebin kabul edilmemesi gerekir. Buna rağmen sulh yapılacak olursa, üzerinde sulh olunan husus o sırada istinabe eden mahkemede veya toplu mahkemede görülmekte olan davanın konusunu oluşturmadığı için, mahkeme içi sulh olarak değerlendirilmemelidir65.

İstinabe olunan hakim ve naip hakim önünde yapılan kabul ve feragat de, aynen istinabe eden mahkeme ve davaya bakan toplu mahkeme önünde yapılmış

63 BİLGE / ÖNEN, s. 13-14.

64 TANRIVER, Süha: Mahkeme Huzurunda Yapılan Sulhler, (BATİDER, s.1994/1-2, s. 333-348), (TANRIVER-Sulh), s. 338; ÖNEN Ergun: Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara 1972 (ÖNEN-Sulh), s. 93; AKCAN, s. 76.

65 TANRIVER-Sulh, s. 338; ÖNEN-Sulh, s. 93; AKCAN, s. 76.

kabul ve feragat gibi geçerlidir. Çünkü istinabe olunan hakim ve naip hakim davaya bakmakta olan mahkemenin bir devamı niteliğindedir66.

İkrar, yapıldığı yere göre mahkeme dışı ikrar veya mahkeme içi ikrar diye ikiye ayrılır. Mahkeme dışı ikrar, yargılama sırasında yapılmayan ikrar67 olduğu için konumuz dışında kalmaktadır. Mahkeme içi ikrar ise, görülmekte olan bir dava dolayısıyla hakim önünde sözle veya mahkemeye verilen dilekçe ile yapılmış olan ikrardır68. Tanrıver’e göre, aynı mahkemede görülmekte olan bir dava sırasında yapılan ikrar, diğer bir davada da geçerli olmalı ve kesin delil olarak kabul edilmelidir69. Bu görüş karşısında, istinabe olunan mahkemece veya naip hakimce yapılan işlemler, istinabe eden veya toplu mahkemede görülmekte olan davaya ilişkin olduğundan, istinabe olunan mahkemede veya naip hakim önünde yapılan ikrar, istinabe eden mahkeme ve davaya bakan toplu mahkeme önünde yapılmış ikrar gibi geçerlidir.

Belgede FLAS HUKUKU) YÜKSEK L (sayfa 43-47)