• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: MUHAMMED ZÂHİD KEVSERÎ’NİN HAYATI VE ESERLERİ

2.2. Kevserî’nin Ehl-i Sünnet Algısını Oluşturan Temel Meseleler

2.2.2. Nübüvvete Dair Meseleler

2.2.2.2. İsrâ ve Mirac Olayları

Geceleyin yürüme, gece yolculuğu yapma manalarına gelen İsrâ, Allah’ın kudretinin işaretlerini göstermek için Hz. Peygamber’i bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığı Mascid-i Aksâ’ya götürmesini ifade etmektedir. Yukarı çıkmak, yükselmek anlamındaki “urûc” kelimesinden türeyen Mirac ise; yukarı çıkma vasıtası, merdiven manalarına gelmektedir. Terim olarak ise; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade etmektedir.199

İsrâ ve miracın mahiyetine yönelik en önemli tartışma, bu iki olayın bedenen mi yoksa ruhen mi gerçekleştiği hususundadır. Bu konuda üç farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bu na göre isrâ ve mirac;

1. Uyku halinde meydana gelmiştir. 2. Uyanıkken bedenen gerçekleşmiştir.

3. İsrâ uyanıkken mirac ise ruhen gerçekleşmiştir.

Ehl-i Sünnet’e göre bu üç görüşten sahih olanı, isrâ ve miracın uyanıkken, ruh ve beden birlikte gerçekleştiğidir.200 İsrâ suresinin birinci ayeti ve bu konuyu tafsilatlı bir şekilde anlatan hadisler bu görüşün doğruluğuna delil teşkil etmektedir. Nitekim isrâ olayı uyku halinde gerçekleşmiş olsaydı Allah Teâlâ ayet-i kerimede “ﻩﺪﺒﻌﺑ ىﺮﺳأ يﺬﻟا نﺎﺤﺒﺳ” yerine “ﻩﺪﺒﻋ حوﺮﺑ ىﺮﺳأ يﺬﻟا نﺎﺤﺒﺳ” ifadesini kullanırdı. Necm suresindeki “Göz (gördüğünden)

Ayrıca Kâdiyânîler’e göre gelecek mesihin alâmetleri için bkz. Zahir, İhsan İlahi, İslam Dünyasında İngiliz Emperyalizmi Kadıyânîlik, Ebru Yay., İstanbul 1985, s. 205-224.

199 Her iki kelimenin anlamları için bkz. Yavuz, Salih Sabri, “Mi‘râc”, DİA, XXX, 132.

200 Ebu’l-Müntehâ, Fıkhi’l-Ekber, Salah Bilici Kitabevi, İstanbul t.y., s. 30-31; Taftazânî, Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye, thk. Ahmed Hicâzî, Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, Kahire 1988 s. 91; Tahâvî, Ebû Ca’fer, el-Akîdetü’t-Tahâviyye, Dâru İbni Hazm, Beyrut 1995, s. 15.

60

şaşmadı ve (onu) aşmadı”201 ayeti de miracın ruh ve beden beraber gerçekleştiğini kanıtlamaktadır. Çünkü ruhun gözü yoktur. Eğer mirac ruhen gerçekleşmiş olsaydı, gözle görmekten bahsedilmezdi. Buradaki “görme” ifadesinin tevili gereksizdir; hakiki manada anlaşılmalıdır. Çünkü zahirî ve hakiki manadan ayrılıp tevile gitmek ancak zahirî mananın muhal olduğu durumlarda söz konusudur. İsra ve miracın ruh-beden beraber ve uyanık bir şekilde gerçekleşmesi imkansız değildir.202 Akıl da bunu desteklemektedir. Fahreddin er-Râzî, Güneş ve gezegenlerin büyük kütlelerine rağmen çok hızlı hareket edebildiklerini söyleyerek Allah’ın dilemesi halinde başka bir varlığın da benzerî bir hıza ulaşmasının mümkün olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre Hz. Peygamber (s.a.v.)’in miraca yükselişi ihtimal dışı görülürse Cebrâil (a.s.)’in inişine de aynı şekilde bakmak gerekmektedir.203

Muhammed Zâhid Kevserî, isra ve mirac olayına büyük önem vermiş, isra ve miracın, Allah’ın mucizelerinden iki büyük mucize olduğunu söylemiştir. Allah Teâlâ bu iki mucizeyi, elçilerinin övünç kaynağı olan Rasulullah’a (s.a.v) has kılmıştır. İsra; Rasulullah’ın (s.a.v) bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya yolculuk yapmasıdır. Bu mucize Kur’an ayetiyle açık bir şekilde sabittir. Bu sebeple de inkar eden kimse kafir olur. Mirac ise; Rasulullah’ın (s.a.v) göklerin (es-semâvâtü’l-‘ulâ) üzerine çıkmasıdır. Bu mucize ise sahih hadislerle sabittir; bunu inkar eden bidatçi sayılır, kafir sayılmaz.204

Kevserî isra ve mirac hakkındaki farklı görüşleri zikrettikten sonra Buhari’nin, Sahîh’inde yer verdiği ‘İsra gecesi namazın farz kılınması’205 bab başlığından haraketle Buharî’nin isra ve miracın aynı gece gerçekleşmiş olduğu görüşünü benimsediğini ifade etmiştir. Kevserî bu çıkarımını da namazın mirac gecesi farz kılınması hususunda oluşan icma’a dayandırmaktadır.206

Kevserî kendisinin de benimsediği görüş olan cumhurun görüşünü şu şekilde nakletmiştir: “Cumhur isra ve miracın bir gecede olduğu, ruh ve beden beraber olduğu

201 en-Necm, 53/17.

202 Kadî Iyâz, eş-Şifâ (şerh: Ali el-Kârî), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2001, I, 408-412.

203 Râzî, Fahreddîn b. Ziyâuddîn Ömer, Mefâtihu’l-Ğayb, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1981, XX, 148-149.

204 Kevserî, Makâlâtü’l-Kevserî, s. 486-491.

205 Buhârî, “Salât”, 1.

61 ve uyanık iken olduğu görüşündedir.207 Ona göre haberlerin sıhhatinin anlaşılmasından ve Allah’ın her şeye kadir olduğuna tam bir şekilde inandıktan sonra bu görüşten sapan kimse olmamıştır.”208

İsrâ ve miracın ruh ve bedenle gerçekleştiği hususuna önem veren Kevserî, bu durumu izah etmek için ayet ve ilgili rivayetleri bu doğrultuda yorumlar. Hz. Aişe’den rivayet edilen “Rasûlullah’ın bedeni kaybolmamıştı, İsra rûhen gerçekleşmişti.” rivayetini zikreden Kevserî bu hadisin sabit olmadığını ifade etmiş ve şu şekilde tenkid yapmıştır: Nitekim bu hadis İbn İshak’ın ‘Bana Ebu Bekir’in bazı akrabaları tahdis etti’ lafzıyla yaptığı bir rivayettir. Öyleyse kimdir bu bazıları ve ikinci asrın ortalarında vefat eden İbn İshak, Hz. Aişe zamanına nasıl ulaşabiliyor? Kevserî daha sonra Muaviye’den İsra’nın ruhani olduğu yönünde yapılan rivayetin de aslının olmadığını belirtmiş ve buna sebep olarak da Hz. Aişe rivayetindeki gibi seneddeki inkıta’ı göstermiştir. Bu iki rivayeti zikredip tenkid eden Kevserî’ye göre, bu tür munkatı rivayetlerden hareketle isranın sadece ruhen ya da uyku halinde gerçekleştiği söylemek doğru değildir.209

Sahih rivayetleri ve ayetleri, kendisinde şüphe ve vehm barındıran munkatı hadislerle cem’ etmeye çalışmak doğru bir tavır değildir. Bu sebeple miracın -sahih rivayetlerde zikredildiği gibi- uyanıkken olduğu yönündeki rivayetlerle -munkatı’ rivayetlerde zikredildiği gibi- uykuda gerçekleştiği yönündeki rivayetleri cem’ etmek yanlıştır. Ayrıca İsrâ suresinde geçen “ِسﺎﱠﻨﻠِﻟ ًﺔَﻨْﺘِﻓ ﺎﱠﻟِإ َكﺎَﻨْﻳَرَأ ﻲِﺘﱠﻟا ﺎَﻳْؤﱡﺮﻟا ﺎَﻨْﻠَﻌَﺟ ﺎَﻣَو” “Sana gösterdiğimiz görüntüleri insanlar için imtihan sebebi kıldık”210 ayetinde zikredilen “rüya” lafzının, Buhari’de yer alan İbn Abbas rivayetinde, ru’yetü’l-ayn (gözle görme) olarak tefsir edilmiş olması da bu mucizenin, Rasûlullah uyanıkken gerçekleştiğine işaret etmektedir.211 207 Kevserî, a.g.e., s. 488-492. 208 Kevserî, a.g.e., s. 488. 209 Kevserî, a.g.e., s. 489. 210 el-İsrâ, 17/60. 211 Kevserî, a.g.e., s. 489-492.

62

2.2.3. Sem‘iyyâta Dair Meseleler