• Sonuç bulunamadı

İsa Yağbasan ve diğerleri Başvurusu Karar Bilgileri:

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünün 20/11/2014 tarihli ve 2013/1481 başvuru numaralı kararı.

Kararın Özü:

Devletin dil politikalarının tarih, dil, din ve kültür ile ilgili çok sayıda unsurdan etkilendiğinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Bu bağlamda devlet makamlarının bu alandaki takdir yetkisinin geniş olduğu kabul edilmelidir.

Anayasa’nın 26. maddesi, her türlü kültürel, siyasal ve sosyal bilgi ve fikirlerin paylaşıldığı ortamlara dâhil olan bireylerin bilgi ve fikir alışverişinde bulunurken istedikleri dili tercih etme özgürlüğü-nü kapsamaktadır. Bu bağlamda bir ifade aracı olan dil, şüphesiz ki Anayasa’nın 26. maddesinin teminatı altındadır.

İlke olarak Devletlerin, seçim kampanyaları sırasında adaylar ve diğer kişiler tarafından kullanılacak dilleri belirleme ve gerekli olması halinde belli makul kısıtlamalar uygulama hakkına sahip olduklarının kabul edilmesi gerekir. Buna karşın Türkçe dışında kalan dillerin siyasi partilerin tüm faaliyetlerinde kullanımının tamamen yasaklanması ve beraberinde cezai yaptırımlar getirilmesi Anayasa’nın 26. maddesinde teminat altına alınan ifade özgürlüğü gibi demokratik toplumun temel değerleri ile bağdaşmaz.

Kararın Özeti:

1. Demokratik Toplum Partisi (DTP) üyesi olan başvurucular, İdil İlçesin-de Nevruz Bayramı kutlamalarını gerçekleştirmek için tertip komitesi sıfatıy-la İdil Kaymakamlığına başvuruda bulunmuşsıfatıy-lardır. Bu kapsamda, İdil İlçe-sinde, Kürtçe ve Türkçe olarak hazırlanmış bir el ilanı dağıtılmıştır. El ilanının üzerinde DTP’nin amblemi ve her iki dilde “Newroz Bayramı, Demokratik Top-lum Partisi tarafından ‘ya gerçek demokrasi, ya da hiç’ şiarıyla 21 Mart günü Newroz Meydanında bir miting ile kutlanacaktır. Tüm İdil halkımız davetlidir” yazılmıştır.

İdil İlçe Emniyet Müdürlüğünün ihbarı üzerine İdil Cumhuriyet Baş-savcılığı, 19/3/2007 tarihinde Kürtçe-Türkçe el ilanını hazırlayanlar hakkında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 81. maddesi yollamasıyla 117. maddesi uyarınca Türkçe’den başka bir dili siyasi parti faaliyetinde kullanmak suçun-dan soruşturma başlatmıştır.

Tertip komitesinde bulunan başvurucular hakkında İdil Cumhuriyet Başsavcılığının 24/7/2007 tarihli iddianamesi ile İdil Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İdil Sulh Ceza Mahkemesi 29/5/2007 tarihli

görevsiz-lik kararı ile dosyayı İdil Asliye Ceza Mahkemesine göndermiştir. İdil Asliye Ceza Mahkemesi, 17/9/2008 tarihli kararı ile başvurucuların 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevirerek her bir başvurucunun 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir

Temyiz üzerine İlk Derece Mahkemesinin kararı Yargıtay 7. Ceza Daire-sinde incelenmekte iken başvurucuların cezalandırıldığı 2820 sayılı Kanun’un 117. maddesinin “Bu Kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler”

ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yolu ile başvuruda bulu-nulmuştur. Anayasa Mahkemesi 12/1/2012 tarihli kararı ile söz konusu iba-renin iptaline, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 5/7/2012 tarihli Resmi Gazete’de ya-yımlanmış; 5/1/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Başvuruya konu İlk Dere-ce Mahkemesinin kararı Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 3/10/2012 tarihli ilamı ile onanmıştır.

2. Başvurucular siyasi parti faaliyeti çerçevesinde Kürtçe dilini kullandık-larından bahisle cezalandırıldıklarını, bu nedenle Anayasa’da koruma altına alınan ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

3. Başvuruculardan Faik Kaplan, Salih Karaviş, Metin Demir ve Hüsnü Babat’ın otuz günlük başvuru süresi içinde yapmadıkları anlaşıldığından, başvuruların diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin

“süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir. Başvurucu-lardan Celile Eraslan ve İsa Yağbasan’ın ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, mevcut davada bireysel başvuruya konu edilen meselenin genel olarak seçim kampanyaları sırasında resmi dil dışında bir di-lin kullanılmasına izin verilip verilmediği olmadığını vurgulamıştır. Mahke-meye göre somut dava, seçim kampanyaları sırasında yapılan halk toplantıla-rı kapsamında olmayan ve bireylere, diğer bireyler ile ilgili olan ilişkilerinde dilsel kısıtlamalar getirilmesi hakkındadır.

Mahkemeye göre cezai yaptırımlar nedeniyle görüş ve fikirlerin gerek-tiği şekilde iletilmesi için uygun dilin kullanılamaması durumunda kişilerin

görüş ve fikirlerini açıklama ve bu görüş ve fikirleri dinleme hakkının var-lığından söz edilemez. Anayasa Mahkemesi, 2820 sayılı Kanun’un olayların gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 117. maddesi ve halen yürürlükte bulunan 81. maddesi siyasi partilerin Türkçe dışında bir dil kullanmalarına geniş kapsamlı bir yasak getirmekte iken, anılan Kanun maddesinin “yeterince belirli” bir kural olmadığından bahisle iptal edildiğini ve buna rağmen başvu-rucuların söz konusu Kanun nedeniyle aldıkları cezalar iptal tarihinden sonra infaz edildiğini vurgulamıştır.

Bu kapsamda Mahkeme, 2820 sayılı Kanun’un olayların gerçekleştiği ta-rihte yürürlükte bulunduğu şekliyle 117. maddesi ve halen yürürlükte bulu-nan 81. maddesi uyarınca siyasi partilere resmi dil dışında dil kullanılmasına getirilen yasağın, demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını inceleye-rek, mevcut başvurudaki müdahalenin gerekliliğinin tespit edilmesi gerekti-ğini belirtmiştir.

Mahkeme, başvurucuların, hazırladığı Türkçe ve Kürtçe dillerinde el ilanlarının seçim kampanyaları ile ilgili olmayıp Nevruz Bayramına davet içerdiğini ve bu bağlamda başvurucuların Kürtçe el ilanı bastırmalarından dolayı cezalandırılmalarının zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşılamadığını tespit edilmiştir.

3. Mahkeme, başvuranların ifade özgürlüklerine yapılan müdahalenin

“demokratik bir toplumda gerekli” olmadığı kanaatine varmış ve başvurucula-rın Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderil-mesine karar vermiştir.

1. Emin Aydın Başvurusu