• Sonuç bulunamadı

İran’a Yapılan 2011 Stuxnet Siber Saldırısı

3.4. Uluslararası Sistem’de Meydana Gelen Siber Güvenlik Durumları

3.4.3. İran’a Yapılan 2011 Stuxnet Siber Saldırısı

İnternetin yaygın kullanımı ile birlikte sanal dünya da bir takım değişiklikler ve risklerin ortaya çıktığı aşikârdır. Özünde 1988’de kötü yazılımlar ile bir takım Disk Operating System (DOS) ve başka kötü amaçlı yazılım sistemleri ile başlayan küçük boyuttaki kışkırtıcı saldırılar, 2009 yılına gelindiğinde daha önceki birçok virüs ve saldırıdan çok daha etkili bir boyutta ortaya çıkmıştır. Bir nevi siber alanda gerçekleştirilen saldırılar içerisinde bir evrim niteliği taşımaktadır(Collins, McCombie, 2012:80).

Stuxnet saldırısı ismini Stuxnet virüsünden almaktadır. 2009 yılında ABD tarafından İran nükleer santrallerine karşı yapıldığı belirtilmektedir. Her ne kadar ABD tarafı saldırıları üstlenmemiş olsa da verilen politik cevaplar ve analizler ABD

58

üzerinden gerçekleştiği argümanını ortaya çıkarmaktadır(Çelik, 2014:144). Saldırı esasında 2010 yılında fark edilmiştir. İran zenginleştirilmiş uranyum tesislerinde bir yıl boyunca değiştirilen santrifüjlerin %10’lara ulaşması, sistem içerisinde bir takım ters giden durumun olduğu fikrini ortaya çıkarmıştır. Ardından yapılan bir yıllık çalışma sonucu, değişen santrifüjlerin aslında bilgisayar sisteminden gelen bir arızadan dolayı olduğunu kanıtlamıştır. Bir yıl boyunca neredeyse dünyadaki birçok bilgisayar güvenliği araştırmacısının, dünyanın ilk yazılı sanal silahı olarak tarihe dönüşecek bir yazılım parçası olan, o güne kadarki yazılan en karmaşık kötü amaçlı yazılım olarak tarihe geçecek olan virüsün farkına varmışlardır(Zetter, 2011). Virüsün saldırı noktası tesisler de bulunan Simatic WinCC Step7 olarak bilinen enerji üretim ve dağıtımının kontrolü, su, doğal gaz, kanalizasyon sistemleri gibi kritik altyapıların kontrol edildiği ve izlendiği program olmuştur. Program SCADA15 (Supervisory Control And Data Acquisition) denetleme kontrol ve veri toplama sistemi olarak bilinmektedir. Ve kritik alt yapılar içerisinde en önemlilerinden birisidir. Bu da siber alanda gerçekleştirilen bir saldırı ile normal gündelik hayatın çok ciddi boyutlarda aksayacağını göstermiştir.

Stuxnet virüsü, incelendiğinde fark edildi ki önceki bir çok saldırı veya virüsten farklı olarak uzak sistemlerden özerk bir şekilde nüfuz etmek ve kontrol sağlamak için tasarlanmış sofistike bir bilgisayar programı olduğu anlaşıldı. Yani program öncelikle bilgisayarlara önceden ulaşılmamış güvenlik açıklarına erişerek şifreleme yoluyla diğer bilgisayarlara erişim sağlamaktadır(Farwell, Rohozinski, 2011:24). Program o kadar güçlü idi ki araştırmalara göre 100.000 den fazla bilgisayar üzerinden bağlantı sağlamaktaydı(Zetter, 2011). Ancak yapılan araştırma sonuçları zararın çok büyük derece de olmadığını göstermektedir. Keza İran hükümeti tarafından yapılan açıklama çok daha küçümsenecek düzeyde bir durum olduğu yönünde olmuştur(BBC News, 2010).

15 SCADA (denetleyici kontrol ve veri toplama), ekipman kontrolü ve koşullarını kontrol etmek için uzak konumlardan gerçek zamanlı olarak verilerin toplanması, süreç kontrolü için bir yazılım uygulama programı kategorisidir. SCADA, enerji santrallerinde, petrol ve gaz rafinasyonu, telekomünikasyon, nakliye ve su ve atık kontrolünde kullanılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız:

https://whatis.techtarget.com/definition/SCADA-supervisory-control-and-data-acquisition Erişim

59

Siber Saldırılar içerisinde en önemlisi olarak ifade edilen Stuxnet saldırısı, sistemi ele geçirme ve çökertme üzerine yazılmış virüsün, birçok kritik altyapı içerisinde kullanılan PLC16 devreleri üzerine yoğunlaşması diğer birçok devletinde böyle bir durumla karşılaşacağı riskini ortaya çıkarmıştır. Bu da Uluslararası İlişkiler içerisinde devletlerarasında süre gelen güvenlik ikilemi olgusunun halen geçerli olduğunu göstermektedir. Keza bu durumun klasik güvenlik anlayışında olduğundan öte bir duruma geçerek daha da güçlendiği şeklinde ifade edilebilir.

John Arquilla, günümüz teknolojisiyle kitlesel ölçekte saldırıların gerçekleşebileceğini ancak stuxnet ile birlikte sadece enformasyon savaşlarının olmayacağını bunun yanı sıra fiziki tahribatında verilebileceği vurgusunu yapmaktadır. Stuxneti diğer birçok program, yazılım veya virüsten ayıran özelliği ise, diğer birçok saldırı şekli için internete bağlı olmak koşulunun bu program için geçerli olmamasıdır. Yani herhangi bir veri girişinin bilgisayarı ele geçirip kendisi için kullanması mümkündür(Elektirik Port, 2011). Aslında siber alanda da meydana gelen yenilikler bir bakıma güvenlik olgusu içinde değişerek klasikleşmektedir.

Stuxnet saldırının programın özelliği ve kodları yönünde bir inceleme ile ABD tarafından gerçekleştiği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Ancak ABD hükümeti bu iddiaları ne kabul etmiştir ne de açıkça yalanlamıştır. Edward Snowden yapmış olduğu röpartajda açıkça bunun İsrail ile ortak bir saldırı olduğunu ifade etmiştir(Snowden, 2013). Buna benzer bir açıklama da David E. Sanger tarafından gerçekleşmiştir. Sanger de aynı şekilde saldırının, Obama tarafından bizzat yürütülen ve İsrail ile işbirliği içinde hareket edilen bir program olduğunu belirtmiştir(Sanger, 2012).

Stuxnet’in güçlü teknik özellikleri siber tehditlerin daha da güçlenmeye başlayarak politik ve stratejik amaçlar için kullanılabileceğini göstermiştir. Devletlerin siber ortamı bir nevi caydırıcı etki sağlamak için kullanmaya başladığı ifade edilebilir. Caydırıcılık esasında güvenlik ikilemi içerisinde olan devletlerin

16 Programlanabilir mantık denetleyici (PLC), belirli bir görevi yerine getirmek için özelleştirilmiş talimatlara sahip küçük, modüler bir katı hal bilgisayarıdır. Çok çeşitli endüstriler için endüstriyel kontrol sistemlerinde (ICS) kullanılan PLC'ler büyük ölçüde mekanik rölelerin, tambur sıralayıcıların ve kam zamanlayıcıların yerini almıştır.

Ayrıntılı bilgi için bakınız: https://whatis.techtarget.com/definition/programmed-logic-controller- PLC Erişim Tarihi: 04.03.2018

60

gelebilecek saldırılara karşı kısıtlama getirmek için kullanılan bir araçtır(Korhan, 2016:154). Ancak bazı durumlarda caydırıcılık sadece tehditi önlemek için değildir. Keza ülke çıkarları ile uyuşmayan ekonomik gelişme veya toplumsal güçlenmenin önünü kesmek içinde yapılabilmektedir. Fiziksel hasara neden olan ve insanlara zarar vermeyen siber saldırılar, güç veya silahlı saldırıların kullanımı olarak ele alınmamıştır. Fakat bir ülkenin finansal sistemi gibi kritik altyapıyı aşağıya çekmek ve ticarete, ekonomiye, işlere ve yaşamlara ciddi bir şekilde zarar vermek, güç kullanımı olarak nitelendirilebilir. Bunun herhangi bir füze veya askeri saldırıdan aslında bağımsız olduğu düşünülemez. Keza ikisinde de büyük ekonomik zararlar ortaya çıkarak ülkenin gelişmesini engellemeye yöneliktir. Stuxnet saldırısı da modern anlamda caydırıcılığı en büyük saldırılardan biri olarak belirtilebilir. Program politik ve stratejik bağlamlarda yarattığı etkiler özelde caydırıcılık alanında oldukça önemli olmuştur. En önemli husus, siber suç ile devlet eylemi arasındaki yakınlaşmadır; Bu, devletin siber suç tarafından yönlendirilen teknoloji gelişiminden yararlandığı yerdir. Devletin bu teknolojiyi kullanma yeteneği olmasa bile, siber saldırıları yürütmek için üçüncü taraflara sözleşme yapma olasılığı her zaman vardır(Collins, McCombie, 2012:88).

Özetle yapılan saldırı çıkış kaynağı tam olarak belirlenmemiş olarak ifade edilse de programın bireyler bazında yapılamayacağı, arkasında devlet gibi önemli bir gücün olduğu apaçık ortadır. ABD tarafı suçlamaları kabul etmese de durum, büyük bir egemenlik ihlalini ortaya çıkarmaktadır. Uluslararası Sistemin anarşik doğası içinde klasik anlamda devletler saldırı kaynaklarını bilerek hareket ederken, günümüz dünyasında sistem içerisinden gelen saldırılar belirsiz olmaktadır. Bu da devletlerin önlem alma ve yaptırım uygulama veya saldırı şeklinde cevap vermesinin önüne geçmektedir. Zaten siber alnın en önemli problemi, gerçekleştirilmiş saldırının kaynağının nereden geldiği ve kim tarafından gerçekleştirildiğinin bilinmemesidir(Can, 2014). Bu durumda devletlerin daha fazla güvenlik ikilemi içerisine girmesine neden olurken, diğer bütün devletleri çıkarına ters düşen risk ve tehdit şeklinde algılamasına neden olmaktadır. Bundan dolayı da güvensiz bir dünya düzeni kurulmaya başlamıştır.

61 SONUÇ

Güvenlik belki de ilk insandan günümüze kadar tüm insanlar için önemli bir konu olmuştur. Buna bağlı olarak insanı ilgilendiren tüm meseleler de güvenlik içinde ele alınarak öncelikli konular olarak belirtilmiştir. Devletin oluşması her ne kadar bir doğa durumu olarak ifade edilse de insanın kendi çabaları ile farkında olmadan yaratmış olduğu bir durum olmuştur. Bundan dolayı insanı ilgilendiren güvenlik doğrudan devlet için de elzem bir konu haline dönüşmüştür. Günümüze kadar geçen süre zarfında ise güvenlik daima devlet için anlatılmaya ve tanımlanmaya çalışılmıştır.

Henüz Uluslararası İlişkiler var olmadan önceki süreçte bile imparatorluk dönemlerinde güvenlik en hassas konular içerisinde olmuştur. Daha çok toprak güvenliği olarak ortaya çıkan bu süreç, zamanla sınırların güvenliği ardından Avrupa’da başlayan devrimler ve ayaklanmalar, insan hakları çalışmaları ile toplumsal ve birey güvenliğini de içerisine alarak çeşitlenmeye başlamıştır. Ancak güvenliğe ilişkin yapılan çalışmaların ve somut verilerin ortaya çıkarak bir literatür oluşması 20. Yüz yıl içerisinde meydana gelmeye başlamıştır. Özellikle dünyanın bugüne kadar görmüş olduğu iki büyük topyekûn savaşlar bu alandaki çalışmaların hızlandırılmasına neden olmuştur.

II. Dünya Savaşı sonrası, dünya iki kutuplu sisteme yönelirken başat aktörler ABD-SSCB olduğu görülmektedir. Bu dönemde güvenlik algısı daha çok ötekileştirme etrafında Batı-Doğu arasında pozitivizm akımının etkisi içerisinde cereyan etmiştir. Disiplin içerisinde pratiğin teoriyi oluşturduğu fikrinden yola çıkarak Realizmde bu dönemde temel düşünce yapısını oluşturmaktadır. Her ne kadar güvenliğe ilişkin çok dar anlamda tanımlamalar yaptığı görülse de küreselleşme sürecinin kırılma noktası olan ve disiplin içinde paradigmalar arası tartışma denilen döneme kadar güvenlik dar anlamdaki tanımlamasıyla işlenmiştir. Dönemin pratiği olan savaşlar teori olarak Realizm oluşturup güçlendirmiştir. Özelde askeri unsurların güçlendirilmeye çalışıldığı, nükleer enerjinin potansiyel caydırı etkisinin kullanıldığı, bir takım örgütler ve ittifakların kurulduğu dönem, her devletin kendine bir tehdit unsuru oluşturduğu açık şekilde analiz edilmiştir.

Soğuk savaş döneminde realist kesimin söylemlerinin daha kuvvetli olması bir gerçektir. Ancak onun yanı sıra bir takım farklı düşüncelerde ortaya çıkmaya

62

başlamıştır. Soğuk savaşın sonuna doğru hız kazanmaya başlayan eleştirel fikirler bunlara örnek verilebilir. Dönemin yaratmış olduğu iki kutuplu sistem içerisindeki devletleri korkutan denge, diğer birçok devletin de odak noktasını kendi bekalarına yönlendirmiştir. Bu yönleniş başka fikirlerin çıkışını hızlandırmıştır. Lakin bu sürecin asıl değişim kaynağı positivizmin dünya genelinde sorgulanarak, güvenliğin kapsamının genişlemesi şeklinde olmuştur. Başka bir nokta da küreselleşme ve iletişim teknolojisinin oluşturduğu etkileşim sayesinde askeri dışında olan konularda tehdit konumuna yükselmeye başlamıştır. Güvenlik artık daha geniş çevrelerden daha geniş tanımlamalar ile ele alınmaya başlamıştır. Çevre, toplum, ekonomi gibi birçok konuda tanım içerisine dâhil olmuştur.

21. yüzyıla gelirken soğuk savaş sona ermiş, küresel ortamda aktör çeşitliliği yaşanarak iki kutuplu sistem son bulmuştur. Bu dönemde güvenlik için en önemli yeni girdi internet ve teknoloji olmaya başlamıştır. Birçok aktör buna ulaşım sağlayarak tehdit unsuru haline dönüşmeye başlamıştır. 1999 Kosova savaşı sırasında kullanılan ilk siber saldırılar artık internet ve siber alanında tehdit olduğunu göstererek bu alana ilişkin çalışmaların yapılmasını başlatmıştır. 21.yüzyılın hemen başında 9/11 olayı olarak bilinen ABD’ye karşı yapılan saldırı önemli bir dönüm noktası oluşturarak güvenliği başka bir boyuta dönüştürmüştür. Ardından küresel ortamda bu alana yönelik işbirliği ve çalışmalar başlayarak, tehdit unsurları tanımlanmaya çalışılmıştır. Devletler salt askeri unsurların artık tek tehdit olmadığını görerek, sanal âleme oldukça önem vermeye başlamışlardır. Siber tehdit ve siber suçlar ile ilgili sözleşmeler imzalanarak işbirliği yoluna doğru bir hareketlenme olmuştur. İmzalanan sözleşmelerden sonra devletler kendi ulusal siber strateji planlarını oluşturmaya başlamış, siber güvenlik birimlerini kurmaya başlamış, siber alanda çalışacak kişilerin eğitimi ve son olarak siber orduların kurulması için hızlı bir hareketin içine girmişlerdir. Güvenlik artık klasik anlamdaki yapısından çok farklı bir duruma dönüşerek soyut alana doğru geçiş sağlamıştır.

Siber saldırılar devletlerin güvenlik içerisinde interneti kritik nokta olarak ele almasında birkaç nedenin var olduğu görülmektedir. Her şeyde önce siber saldırılar özellikle caydırıcılık yönünde önemli etkileri ortaya çıkarmıştır. Özellikle Estonya ve Gürcistan’da hizmet reddi saldırıları bunun açık örnekleri içerisinde değerlendirilebilir. Meydana gelen siber saldırılar veyahut siber güvenlik açıkları

63

başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin de belirli türden siber saldırılara nasıl cevap verecekleri konusunda daha net olmaları gerektiğini ima etmektedir. Siber uzayda caydırıcılık, zorluklar yaratsa da, siber uzaydaki caydırıcılığın fiziksel dünyanın jeopolitiğine ayrılmaz biçimde bağlı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, siber caydırıcılık, gerçek hayatta birçok teorik modelde göründüğünden daha basit görünmektedir(Goodman, 2010:105). Ancak bu basitlik yine de tam olarak güvenliğin sağlanması yönünde yeterli bir durumu oluşturmamıştır. Ve güvenlik ikileminin artmasına neden olurken, her unsur potansiyel tehdit olarak algılanmaya başlanmıştır.

Siber güvenliğin bütün devletler içinde önemli bir nokta olması ve çalışmaların hızlı bir şekilde ilerlediği görülmektedir. Ancak gelişen teknoloji bağlamında ele alındığında çalışmaların yavaş ve eksik olduğu da aşikârdır. İlk siber saldırılardan günümüze kadar ki süreç analiz edildiğinde saldırıların boyutu ve etkisi bir hayli büyüdüğü görülmektedir. Hizmet reddi ile başlayan saldırılar, Stuxnet saldırısı ile bir evrim yaşamış ve fiziksel tahribata neden olabilecek güce ulaşmıştır. Yani siber alan içerisinde de güvenlik artık klasikleşmeye başlayarak, yeni güvenlik olgularının ortaya çıkması elzem bir durum olarak görülebilir.

Peki, tüm bu tehdit ve saldırılar dünya geneline yayılmakta iken ne yapılabilir. Öncelikle şunu belirtmek gerekirse; siber tehditler ve suçların tamamını ortadan kaldırmak günümüz şartlarında zor olsa da azaltmak ve etkilerini minimize edebilmek zor olmayacaktır. Bu alanda güvenliği sağlamak için devletlerin öncelikle siber etiği sağlamaları gerektiği öne sürülebilir. Siber suçlarla mücadeleye ilişkin normatif değerlendirmede, evrensel etik kuralları açısından çalışmalar yapılarak bu konuda eğitimler sağlanabilir. Tamamen önüne geçilmemiş olsa da kısmen fiziksel ve insan hayatına ilişkin verilecek zararların minimize edilerek önlenmesi mümkün olabilir.

64 KAYNAKÇA

--- Siber Diplomaside Yeni Dönem: Avustralya Siber İşler Elçisi Atadı, Siber Bülten, 21.11.2016.

Ağkaya, Onur (2014). İngiliz Okulu Perspektifinden Uluslararası Toplum Ve Enerji Güvenliği: Enerji Zengini Devletlerin Geçmişteki Ve Geleceğe Yönelik Muhtemel Dış Politikalarının Değerlendirilmesi. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi.

Ağkaya, Onur (2016). İngiliz Okulu Ve Uluslararası Toplum Düşüncesi. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 71, Sayı 4, ss. 1059 – 1089.

Akgül-Açıkmeşe, Sinem (2011). Algı mı,Söylem mi? Kopenhag Okulu ve Yeni Klasik Gerçekçilikte Güvenlik Tehditleri. Uluslararası İlişkiler, Cilt 8, Sayı 30, ss.43-73.

Akyeşilmen, Nezir (2016). Cybersecurıty And Human Rıghts: Need For A Paradıgm Shıft?. Cyberpolitik Journal, Vol 1, No 1&2, pp. 38-61.

Akyeşilmen, Nezir (2016). Normatif Teori. (Editörler: Şaban Kardaş, Ali Balcı), Uluslararası İlişkilere Giriş (5.Baskı), İstanbul: Küre Yayınları.

Akyeşilmen, Nezir (2016, 7 Aralık). Siber Güvenlik ve Özgürlük. İlkses Gazetesi, Erişim Adresi: http://ilksesgazetesi.com/yazilar/siber-guvenlik-ve- ozgurluk-3816

Akyeşilmen, Nezir (2017). Rethınkıng Cybersecurıty: A Quıck Transformatıon. Cyberpolitik Journal, Volume 2, Number 4, pp. 183-191.

Altıner, Müberra (2017). Kripto Para: Bitcoin Ve Uluslararası İlişkiler. Cyberpolitik Journal, Volume 2, Number 4, ss.130-147.

Arı, Tayyar (2011). Uluslararası İlişkiler Ve Dış Politika (9.Baskı). Bursa: MKM Yayıncılık.

Ataman, Muhittin (2009). Feminizm: Geleneksel Uluslararası İlişkiler Teorilerine Alternatif Yaklaşımlar Demeti. Alternatif Politika, Cilt 1, Sayı 1, ss.1- 41.

Ateş, Davut (2009). Uluslararası İlişkiler Disiplininin Oluşumu: İdealizm / Realizm Tartışması Ve Disiplinin Özerkliği. Doğuş Üniversitesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1, ss.11-25.

65

Ateş, Davut (2013). Uluslararası Politika Dünyayı Anlamak ve Anlatmak. Bursa: Dora Yayınları.

Aydın, Mustafa (2004). Uluslararası İlişkilerin ‘gerçekçi’ teorisi: kökeni, kapsamı, kritiği. Uluslararası İlişkiler, Cilt 1, Sayı 1, ss.33-60.

Ayhan, Ufuk (2016). Yeni Güvenlik Konsepti Ve Güvenliği Sınır Ötesinde Karşılama. Güvenlik Çalışmaları Dergisi- Turkish Journal of Security Studies, Cilt 18(3), Volume 18(3), ss. 133-143.

Bakan, Zerrin Ayşe (2007). Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Güvenlik Teorileri ve Türkiye’nin Güvenlik Algılamaları. 21. Yüzyıl Dergisi, Ekim/Kasım/Aralık, ss. 35-50.

Baldwin, Davıd A. (1997). The Concept Of Security. Review of International Studies, 23, 5-26.

Bate, Laura K. (2015, 24 Ekim). In Search Of Cyber Deterrence. Erişim Adresi: https://warontherocks.com/2015/09/in-search-of-cyber-deterrence/ Erişim Tarihi: 06.01.2018

Baylis, John (2008). Uluslararası İlişkilerde Güvenlik Kavramı. Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, No 18, ss.69-85.

Baysal, Başar, Lüleci, Çağla (2011). Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme Teorisi. Güvenlik Stratejileri, Sayı 22, s.61-96.

BBC News (2010, 26 Mart). Stuxnet Worm Hits Iran Nuclear Plant Staff Computers. Erişim Adresi: https://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east- 11414483

BBC Türkçe (2007, 17 Mayıs). Estonya'ya Siber Saldırı. Erişim Adresi:

http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2007/05/070517_estonia_cyber.shtml Beıdleman, Lıeutenant Colonel Scott W. (2009). Defınıng And Deterrıng Cyber War. Usawc Strategy Research Project, Erişim Adresi:

http://www.dtic.mil/dtic/tr/fulltext/u2/a500795.pdf

Bıçakcı, Salih (2012). Yeni Savaş ve Siber Güvenlik Arasında NATO’nun Yeniden Doğuşu. Uluslararası İlişkiler, Cilt 9, Sayı 34, ss. 205-226.

Bıçakcı, Salih (2015). Türkiye’de Siber Güvenlik. EDAM Siber Politika Kağıtları Serisi, Sayı 1.

66

Bilgin, Pınar (2010). Güvenlik Çalışmalarında Yeni Açılımlar: Yeni Güvenlik Çalışmaları. SAREM, Cilt 8, Sayı 14, ss. 70-96.

Birdişli, Fikret (2011). Ulusal Güvenlik Kavramının Tarihsel ve Düşünsel Temelleri. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 31, ss. 149-169.

Blanchard, Eric M. (2003). Gender, International Relations, and the Development of Feminist Security Theory. Signs, Vol 28, No 4, pp.1289-1312.

Booth, Ken (2007). Theory of World Security. UK: Cambridge University Press.

Borchgrave, Arnaud de vd (2000). Cyber Threats and Information Security Meeting the 21st Century Challenge, Center for Strategic and International Studies. Brauch, Hans Günter (2008). Güvenliğin Yeniden Kavramsallaştırılması: Barış, Güvenlik, Kalkınma ve Çevre Kavramsal Dörtlüsü. Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 18, s.1-47.

Buzan, Barry (2008). Askeri Güvenliğin Değişen Gündemi. Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 18, s. 107-123.

Buzan, Barry, Hansen, Lene (2009). The Evolutıon Of Internatıonal Securıty Studıes. New York: Cambridge University Press.

Buzan, Bary (1983). People, States and Fear: The National Security Problem in İnternational Relations. Brighton: Harvester Wheatsheaf.

Buzan, Bary (2015). Uluslararası İlişkilerde İngiliz Okulu. (Çeviren: Haluk Özdemir(, İstanbul: Röle Akademik Yayıncılık.

Can, Murat (2014). Stuxnet Ve Uluslararası Hukuk: Bir Siber Saldırının Anatomisi. Bilim Ve Gelecek, Sayı 125.

Choucri, Nazli (2012). Cyberpolitics in International Relations. England: The MIT Press Cambridge, Massachusetts.

Choucri, Nazli, Reardon, Robert (2012). The Role of Cyberspace in International Relations: A View of the Literature. Paper Prepared for the 2012 ISA Annual Convention San Diego, CA April 1.

Clark, Ian (2014). Güvenlik Devleti. (Çevirenler: Ali Rıza Güngen vd.), (Derleyenler: Davıd Held, Anthony Mcgrew), Küresel Dönüşümler Büyük Küreselleşme Tartışması (2.Baskı). Ankara: Phoenix Yayınevi.

67

Clarke, Richard A., Kanke, Robert K. (2011). Siber Savaş. (Çeviren: Murat Erduran), İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi.

Cohen-Almagor, Raphael (2011). Internet History, International Journal of Technoethics. Vol 2, No 2, pp.45-64.

Collins, Sean, McCombie, Stephen (2012). Stuxnet: The Emergence Of A New Cyber Weapon And İts İmplications. Journal of Policing, Intelligence and Counter Terrorism, Vol 7, No 1, pp. 80-91.

Council of Europe(2001, 23 Kasım). Conventıon On Cybercrıme. Erişim Adresi:http://www.europarl.europa.eu/meetdocs/2014_2019/documents/libe/dv/7_

conv_budapest_/7_conv_budapest_en.pdf

Çelik, Şener (2014). Stuxnet Saldırısı Ve Abd’nin Siber Savaş Stratejisi: Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanmaktan Kaçınma İlkesi Çerçevesinde Bir Değerlendirme. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 15, Sayı 1, ss. 137-175.

Çınar, Yusuf (2014). Diplomasi. (Editörler: Arif Behiç Özcan, Yusuf Çınar), Uluslararası İlişkilerin Temel Kavramları, İstanbul: Hükümdar Yayınları.

Daban, Cihan (2016). Siber Güvenlik Ve Uluslararası Güvenlik İlişkisi. Cyberpolitik Journal, Vol 1, No 1, Ss. 78-94.

Dedeoğlu, Beril (2003). Uluslararası Güvenlik ve Strateji. İstanbul: Derin Yayınları.

Dedeoğlu, Beril (2004). Yeniden Güvenlik Topluluğu: Benzerliklerin Karşılıklı Bağımlılığından Faklılıkların Birlikteliğine. Uluslararası İlişkiler, Cilt 1,

Benzer Belgeler