• Sonuç bulunamadı

Amerikan televizyonunu eleştirel bir bakışla inceleyen Esslin, televizyonun en büyük gücünün şahsiyet aktarma yeteneğinde yattığını öne sürer. İnsanın diğer insanlarla ilgili doyumsuz ilgisi, televizyonun anlatı yapısı içinde karşılanmaktadır. Esslin’in bahsettiği deneyim, televizyonun ve başat programı olan televizyon dizileri formunun hayatın neden bu denli kaçınılmaz bir parçası olduğunu vurgular:

“[...] Bir zamanlar, o sırada sömürge olan Doğu Afrika’nın uzak bir köşesinde gezerken ve ne mağazaları, ne elektriği, ne de yolları ne de medeni kolaylıkları olan, çalı çırpıdan yapılmış köyleri gördüğümde, Afrikalı bir arkadaşıma bu yöredeki insanların ekvatorda tüm yıl erkenden çöken uzun gecelerde ne yaptıklarını sordum. Arkadaşım duraksamadan cevapladı: ‘Dedikodu yaparlar. Birbirlerine komşularının aşklarını ve hastalıklarını anlatırlar.’ Gerçekten de, bana öyle geliyor ki, bu, en temel insani dürtülerden birisidir [...] bütün kurguların, hikâyelerin ve dramanın da kaynağıdır” (2001: 41).

Televizyon dizilerinin, insanlığın var olduğu günden beri ihtiyaç duyduğu çeşitli anlatı biçimleriyle benzeştiği; roman, hikâye, masal, destan gibi anlatı türlerini harmanlayarak, günümüze uygun bir şekilde ekrana aktaran bir tür olduğu düşünülebilir. Yaklaşık 45 yıllık geçmişe sahip olan yerli diziler, Türkiye’nin televizyon yayıncılığının içeriğinin ve niteliğinin dönüşümünde merkezi konumunda olan ekonomik ve kültürel bir üründür. Dizi sektörü, 1990’lı yıllarda önemli bir

180

değişimden geçerek büyük bir endüstri hâline gelmiştir (Yağcı Aksel, 2011: 9). Dahası, kendine özgü hikâye ve karakterleriyle gündelik hayatın merkezine oturmuştur. Reyting sonuçlarına bakıldığında en fazla reytingi alan program türü olması açık biçimde bu durumun altını çizmektedir.

Televizyon dizilerinin bu denli ilgi görmesi, izleyicinin tanıdığı, bildiği çoğu insandan daha gerçekçi gördüğü karakterlere bağlıdır (Esslin, 2001: 55). Dizilerin süreklilik özelliğine sahip karakterleri, izleyici kitlesini sürekli kılarak, ekonomik bir canlanma sağlamaktadır. Karakterlere bağlı olarak dizi formatlarının alt formatlara ayrılmasının nedeni budur (Mutlu, 1991: 204-205). Karakterler üzerine kurulu televizyon dizileri, izleyiciyi gayret sarf etmekten kurtararak, aile üyeleri kadar tanıdık hale getirmektedir. Dolayısıyla bireylerde güvende olma duygusuna yardımcı olacak bir imkân doğmuş olur (Esslin, 2001: 50).

Yerli dizilerle ilgili günümüze gelen süreç içinde en büyük role ekonomik belirleyiciler sahiptir. İlk olarak 1972 yılında Bedava Dünya Gezisi adlı Fransız dizisiyle tanışan seyirci (https://www.trt.net.tr) kısa sürede yerli yapımlara geçiş yapmıştır. Dil ve kültür sınırlamalarından bağımsız olarak, hızlı üretilebilme avantajı ve en önemlisi prodüksiyon değerlerinin düşük olması, yerli yapıma olan talebin başlıca sebepleridir (Mutlu, 1999: 51). 1980’li yıllarda özel yayıncılığa giden süreçte kâr elde etme isteği, dizi sektöründe hareketlenmeye yol açmış; 1990’lı yıllarda diziler, boş zaman etkinliği işlevini aşarak, tüm yaşamı dönüştüren bir pazar konumuna gelmiştir (Yağcı Aksel, 2011: 26-28). Dizilerin 90’lı yılların sonu ve 2000’lerin başında hızlı bir şekilde çoğalmasıyla, özet ve reklamlarla birlikte prime- time kuşağının tamamını dolduran program türü olması eğilimlerini oluşturmuştur. Türkiye’ye özgü olan bu nitelik, yerli yapımların maliyetlerinin artışına yol açarak neredeyse sinema filmleriyle eş değer harcama yapılmasına sebebiyet vermiştir.

Yücel, yerli dizilerin tarihini “TRT”, “Özel kanallar” ve “2000”ler olarak dönemlere ayırmıştır. 1990 sonrası dönemde dizilerin, sinema oyuncularının dizilerde oynamaya başlaması ve film uyarlamalarıyla, Hollywood Sineması’nın tiyatro ve edebiyata öykünmesi gibi, Türk Sineması’ndan beslendiğine vurgu yapmıştır. 2000’li yıllardaki yıllık 100’ü aşan yerli dizi sayısına ulaşılması,

181

hikâyelerin tekrar tekrar ele alınmasının, edebiyat ve film gibi uyarlamalara yönelmenin yolunu açmıştır (2014: 87-88). İzleyici daha fazla dizi hikâyesi dinledikçe, televizyon okur-yazarlığı arttıkça, dizi üreticileri, dizilerde kullanılan düz sinemasal anlatım yerine daha karmaşık anlatı diline yönelmiştir. Özellikle sürelerin uzatılma çabasının sonucu olarak flash-back kullanımının arttığı söylenebilir (Tanrıöver, 2011: 57). Bugün izleyicinin 40 yılı geçmiş bir dizi izleyicisi olma deneyimini, kendi hayatıyla eş zamanlı olarak dönüşümüne şahit olduğu televizyon anlatısıyla yoğurması tartışmasız önemlidir. Yerli televizyon dizilerinin geçirdiği bu süreç göz önüne alındığında, seçeneklerin çok fazla olduğu ortamda, izleyiciyi ekran başında tutmak kolay değildir. Dramatik öykülerin arttırıldığı, daha büyük prodüksiyonların kullanıldığı, özenilmiş diziler fazla zaman geçmeden yurtdışından da ilgi görmeye başlamıştır. Şentürk’e göre Deli Yürek’le açılan ihracatın yönü, 2006 yılında Gümüş dizisiyle ivme kazanmış, sektörünün geldiği aşamaya katkı sağlamıştır (2017: 191).

Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklı verilere göre, son on yılda Türk dizileri ABD’den sonra ihracatta ikinci sıradadır. 140’tan fazla ülkede izlenen dizilerin ihracat geliri yıllık üç yüz elli milyon doların üzerindedir. 2008 yılında on milyon dolarken bu rakamlara ulaşması, düzenli olarak arttığını göstermektedir. İhraç edildiği ülkelerin sıralamasına bakıldığında Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Batı Avrupa, Asya, ABD ve Latin Amerika gelmektedir. Bugüne kadar en fazla ihraç edilen dizilerin başında Muhteşem Yüzyıl, Kara Para Aşk, Kuzey Güney, Karadayı,

Öyle Bir Geçer Zaman ki, Aşk-ı Memnu, Adını Feriha Koydum, Gümüş, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Ezel ve Kara Sevda gelmektedir (https://www.bloomberght.com). Bir

dönemin en büyük pembe dizi ihracatçısı olan Latin Amerika ülkeleri bile Türk dizilerini hem yayınlayıp hem de yeniden çekmektedir. 2000’lerin sonunda hızlı bir sıçrama yaşayan dizi ihracatı gelirleri 2008’de on milyon dolarken, 2013’te yüze elli milyon dolara yükselmiştir. 2023 yılında iki milyar dolar ihracat beklenmektedir (https://www.boslevha.com).

Dizi ihracatının başarısıyla ilgili önemli bir parantez açılırsa, yurtdışından uyarlama dizileri orijinalinden daha fazla ücretlere satışının gerçekleştiği olmuştur.

182

Fatih Aksoy’un, yapımcılığını Marc Cherry’nin yaptığı Desperate Housewives’dan uyarladığı Umutsuz Ev Kadınları 50 bin dolara satılırken, orijinali beş bin dolara satılmıştır. İhracatta en büyük rakip olan Amerikan dizileri, Avrupa dışında prime- time’da yayınlanmamakta, daha çok tematik kanallarda yayınlanmaktadır. Bu durumda Türkiye’deki dizilerin prime-time’ın tümüne yayılmasının, yani dizi sürelerinin etkisi vardır. Reklam geliri üzerine kurulu yapım süreci dünyayla kıyaslandığında, ücretsiz yayın hizmeti alma konusunda Türkiye oldukça ön sıralardadır. Kanal sayısının çok olmasıyla rekabetin kızışması, Türkiye’de başarılı olmuş bir işin dünyaya da ihraç edilmesi, bu sayının yüksek olmasında en önemli iki olgudur. Fakat son dönemde televizyonların reklamdan elde ettikleri gelir düşmüştür. Buna rağmen dizi ihracatının hâlâ yüksek seviyelerde olması dizilerin sayılarının düşmemesini sağlamıştır. Diğer yandan, yüksek maliyetler nedeniyle kanalların daha düşük maliyetli format programlara yönelme gayretine rağmen, reytinglerde üst sıralarda dizilerin olması, bu programların başlıca engelleyicisi olmuş, sonuç olarak dizi sayılarında azalma olmamıştır17

(Aksoy, 2018). Yerli dizilerin ihracat rakamlarına bakılırsa, küresel düzeyde bir dil oluşturması, dizilerde bulunan temaların dünyanın neresinde olursa olsun insanları bir yerinden yakalaması, alternatifleri geliştirme eğiliminin önünü tıkamıştır.

2000’li yılların ikinci yarısından itibaren dizilerle ilgili önemli bir değişim daha gerçekleşmiştir. O tarihe kadar ana haber bülteni sonrası prime-time kuşağında üst üste yayınlanan iki programdan biri olan, ortalama 60 dakikalık dizilerin süresi giderek artmıştır. 2000’li yılların başında 20.30’da başlayan bir dizi genellikle 21.45’te bitmekte, devamında başka bir program gelmektedir. 2006 yılında süresi uzayan diziler her yıl daha da artarak günümüzdeki 2.5 saatlik sürelere ulaşmıştır. Dolayısıyla dizi sayılarının önceki yıllara göre daha az ama sürelerinin daha fazla olduğu söylenebilir (Tanrıöver, 2011: 49). Süre uzatılmasının en önemli nedeni daha fazla reklam alabilmektir. Neredeyse sinema filmi uzunluğunda olan dizileri yetiştirmek için yaşanan zorluk, internet dizilerine yönelimin aracılarından biri olmuştur. Yaklaşık bir saat olan internet dizileri, süre uzunluğundan şikayet eden oyucular ve seyirciler için kaçış alanı olmuştur.

183

İnternet dizileriyle, televizyon dizileri arasındaki en büyük fark süreleridir. Bu durum daha kısa ve öz bir hikâye anlatımını gerekli kılmaktadır. Video akışı platformları, uzun ve gereksiz sekansları izlemeye tahammülü olmayan izleyiciye daha özgün hikâyeler oluşturma olanağının yolunu açmıştır. Bölüm sayısı fazla olmadığı için olay örgüsü gereksiz uzatmalara maruz kalmamaktadır.

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre Türk televizyon dizilerinde Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi anlatım türleri arasında geçişkenlik bulunmamaktadır. Kanalların proje tasarımcılarının yeterince profesyonelleşmeyişi bunun başlıca nedenidir. Kış aylarında kasvetli yaz aylarında komedi ve kolay izlenebilecek diziler yapılmaktadır. Başta kanal müdürleri, yönetmenler, senaristler ve set ekibi düşük reyting ihtimalinden kaçmak için yeni anlatım türü ve içeriği denemek istemez. Dizilerin süresi uzadıkça yeni tür ve içerikleri denemek de zorlaşmaktadır (Şentürk vd., 2017: 174). İnternet dizilerinin denediği yeni türler aynı hikâyeleri izlemekten sıkılan izleyici için kaçış alanı olmasının diğer önemli nedeni budur.

Türkiye’nin sosyal hayatına bakıldığında, insanların sosyal etkinliklerini ortak yaşam alanlarında değil de genellikle evde gerçekleştirdiği göz önünde bulundurulursa, gündelik hayatın Batı Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan farklı olduğu söylenebilir. İzleyicinin çoğunluğunun takip ettiği diziler sosyalleşme esnasında hep açık durmaktadır. Dolayısıyla dizi izlemek isteyen izleyici sosyalleşirken bile ekran başında hazır konumdadır. Televizyonun yeni teknolojilerle kurduğu ilişki, izleyicinin hazır bulunmasına gerek kalmadan diziyi izleyiciyle buluşturma imkânı sağlamaktadır. Dahası, internet dizileri prime-time’da yayınlanan dizilerin kendisine hitap etmediğini, sürelerinin çok uzun olduğunu düşünen, genellikle internetten yabancı dizi takip eden kitleyi elde etmeyi amaçlamaktadır.

İzleyiciyi canlı tutabilmek için Facebook ve Twitter hesaplarının çok ötesinde bir interaktiflik anlayışına dayanan internetten dizi izleme kültürü, kişisel içerik oluşturma aşamasına kadar gelmiştir. Burada açıklık getirilmesi gereken şey internet dizileriyle, televizyonda yayınlanan dizileri internetten takip etmek arasındaki farktır. Ergüney’in açıklayışına göre internet dizisi demek; televizyon dizisinin internetten

184

yayınlanması değil, internet platformu kullanıcıları için özel olarak üretilen ve internet üzerinden yayınlanan dizilerdir. İnternet dizilerini internete erişim sağlanabilecek her alanda izlemek mümkündür (2017: 55). İzleyiciye en cazip gelen özelliği de budur.

Netflix, Amerika’nın bu alanda en önemli ödülü olan Emmy Ödüllerini kazanarak, internet dizilerinin kalitesini dünyaya kanıtlamıştır. Ücretli televizyonculukta önde gelen HBO’yu adaylık sayısında ilk defa geride bırakması önemli bir gelişmedir (https://hitechglitz.com). İnternet dizilerinin Emmy’de ödül almaşı, internet dizilerinin başarısını kanıtlayan ve geleceğiyle ilgili umut veren bir gelişmedir.

Büyük ekranda erişime açık olan internet televizyonlarının uygulamalarını yüklemek, dizileri izlemek için yeterlidir. BluTV ve PuhuTV’nin en büyük farkı, ilkinin abone bazlı yani gelirini abonelik ücretiyle tamamlayan bir servisken, ikincisinin reklam bazlı yani ücretsiz bir servis olmasıdır. Geleneksel ücretsiz TV’nin ve korsan yayıncılığın yaygın olduğu Türkiye’de reklam bazlı model, daha erişilebilir olduğundan, daha fazla tutulma ihtimalinin olduğu söylenebilir. Her iki modelin ortak noktası; diziye erişmek için mutlaka bir internet bağlantısına ihtiyaç olmasıdır. İnternet kotasından düşüren diziler içinde istisnai olarak Fi, Vodafone Red abonelerinin kotasından düşürmez. Öte yandan BluTV’de ve PuhuTV’de yayınlanan dizilerin hangi gün ve hangi saatte yayınlanacakları belli değildir. Her dizi yalnızca ait olduğu TV platformunda ve her hafta bir bölüm olacak şekilde teker teker değil, birkaç bölüm bir arada yayınlanmaktadır. Netflix’in bir oturuşta birden fazla bölüm izlemek olarak tanımladığı binge watching Türkçe’ye maraton olarak geçmiştir (Boynudelik, 2018: 106).

Haftadan haftaya yayınlar yerine, tüm dizi bölümlerini ya da farklı televizyon dizilerini bir defada yayınlamak, içeriğin akıcı hale gelmesini sağlayarak, izleyicinin izleme alışkanlıklarındaki değişime cevap vermiştir. Yeni alışkanlıkla birlikte görülen bu durum, kitle üyelerinin haftalık olarak ortak izleme alışkanlıklarının değişiminin açık vurgusudur (Ebersole, 2013: 4). Aralıksız tüm sezonu izleme isteği “dijital yerli”lerin dizi tüketme alışkanlığıdır. Öyle ki, bu kişiler tüketerek

185

bireyselleştiğini hissetmektedir. Giddens’ın deyişiyle bireyin benlik tasarımı, istediği hayat tarzına ve mallara ulaştığı ölçüde oluşturulur. Sürekli yeni malları tüketmek benliğini geliştirir; bu yolla tüketim mallarının görünümleri, işlevlerine göre daha fazla önem kazanır (2014: 248). Modern bireyin tüketim arzusu pek tabi hızlı ve sınırlandırılmamış bir biçimde gerçekleşmelidir. Yeni TV platformlarının sunduğu “bireycilik”e işaret eden olanaklar bu arzuyla büyük oranda örtüşmektedir.

İnternetten dizi izlemenin sunduğu olanaklar, tüketim kapasitesini tatmin eden özelliklerin yanı sıra izleyiciye istediği yerde yayını durdurma, izlemek istemediği bir sahneyi ileri sardırma, istediği yayını seçme gibi imkânlar da sunar. İzleyicinin istediği yayını, istediği saatte izleyebilme özgürlüğü geleneksel televizyonda yoktur. İnternet yayını izleyiciye özgürlük ve esneklik sağlamaktadır. Video akışı platformlarının içerik bakımından zenginliği karşısında izleyici, ne yapacağına kendisi karar vermektedir. Aynı zamanda çift yönlü etkileşimi sayesinde diğer izleyicilerle iletişime geçebilmektedir (Ergüney, 2017: 56). Dahası bu deneyim izleyiciye, ertelenmiş hazzı istediği zaman ve tek seferde yaşatarak, yeni zevkler sunar. Genellikle belli bir yaşın üzerinde olanlar ve internet olanaklarını kullanma bakımından belli bir gelişmişlik düzeyinin altında kalanlar hâlâ geleneksel yollarla gerçekleşen yayındaki seçenekler arasından dizi izlese de; internetten dizi takip etmeyi tercih eden izleyici, dizilerin belli bir kalitenin üzerine çıkmasını beklemektedir.

Türkiye’nin ilk profesyonel internet dizisi 2017 yılında yayınlanan Masum’dur. Toplamda sekiz bölüm olan dizi, 4,5 milyon kişi tarafından izlenmiştir (https://www.blutv.com.tr). Öncesinde internette yayınlanan diziler olsa da

Masum’un ilk sayılması ünlü oyuncuların oynaması, büyük bütçeyle çekilmesi ve

televizyonda yayınlanan dizilerle eş değer kalitede olmasından kaynaklanmaktadır. BluTV aynı kalitede ilk yerli korku ve vampir dizisini çekerek alışılagelmiş televizyon dizilerine farklılık getirmiştir. 7 Yüz (BluTV, 7 Bölüm), Sahipli (BluTV, 10 bölüm), Dip (PuhuTV, 7 Bölüm), Şahsiyet (PuhuTV, 12 Bölüm), Sıfır Bir Adana (BluTV, 29 Bölüm), Dudullu Postası (BluTV, 13 Bölüm), Yaşamayanlar (BluTV, 8 Bölüm) en çok bilinen internet dizileridir. Türkiye’de internet dizileri deyince sadece

186

BluTV ve PuhuTV düşünülmemelidir. İddialı isimlerin Youtube dizileri de vardır. Onur Ünlü’nün Görünen Adam projesi ilk akla gelendir. Bunların yanı sıra bir kısmı amatör olan Gülkurusu, Prinç, Yatak Hikâyeleri, Siyah Beyaz Gri, Emanet

Batman’da, Kasti Faul, Paradoks, Okan, Hayatın Anlamı, Feyyaz, Klavye Delikanlıları, 1 Kezban 1 Mahmut, Porsuk, FGR, Aşk Üçgeni, Kopya Adamlar, Cadde: Kormanlar, İsimsizler, Bay NoName, Kanaga, Sokak İşi, Gave-Z, Kutu, Yolunda A.Ş, Artı Eksi gibi diziler YouTube, Dailymotion, Mynet gibi çeşitli

platformlarda yayınlanmıştır. Aralarında birkaç bölüm yayınlanan ya da yayınlanmaya devam edenler bulunmaktadır (http://internetdizileritr.blogspot.com). Ayrıca Netflix’in ilk Türk yapımı dizisi Hakan: Muhafız’ı da bu listeye eklemek gerekir.

İnternet dizileri arasında en fazla izleyici sayısına ulaşmış dizi, çalışmanın uygulama bölümünde incelenecek olan Fi’dir. Fi, 48 saat içinde 3.5 milyon izleyici sayısına ulaşmış, ilk dokuz bölümü 50 milyon, 15 bölümü toplam 100 milyon izlenme rakamı elde etmiştir. Yani, 48 milyon internet kullanıcısının sekiz milyonu tarafından izlenmiştir. Mustafa Doğan, bu rakamları televizyon reytingine uyarlayıp hesapladığında, 13.5 reytinge denk geldiğini, günümüzde pek çok dizinin 10 reytingi göremediği ortamda çok iyi bir izlenme sayısına sahip olduğunu ifade etmiştir (Doğan, 2017). Diğer bir hesapla internet kullananların yüzde 16’sı diziyi izlemiştir (http://www.medyafaresi.com). Dizinin televizyonda da yayınlanması izleyici sayısını daha da arttırmıştır.

İnternet dizilerinin, televizyon dizilerini yerinden etme ihtimali yakın gelecekte mümkün değil gibi gözükse de diğer dizilere oranla Fi’nin izlenme rakamları göz önünde bulundurulduğunda, imkânsız gibi görünmemektedir. Yeni nesil izleyicinin bir hayli yoğun internet kullanımı, günlük hayatında yer eden her şeye internet üzerinden ulaşma isteği, internet dizilerinin geleceğine işaret eden başlıca etkenlerdir. Bu ifadelerden internet dizilerinin, yalnıca belli bir yaş aralığına hitap ettiği anlamı çıkarılmamalıdır. Kitlesini genellikle gençlerin oluşturduğu öne sürülebilir. İnternet dizilerinin önceki başlıklarda bahsedilen handikaplarının yanı sıra en büyük engelleyicisi alışkanlıklardır. Yeni teknolojiler daha rahat dizi izleme

187

olanağı sunsa da Türk ailesinin akşamları dizi izlerken yaşadığı sembolik cemaatleşme duygusunu değiştirmek zordur. Yine de internet dizilerinin “dijital yerli” olarak kavramsallaştırılan yeni neslin alışkanlıklarına daha yakın durması, internet dizilerine avantaj sağlamaktadır. İnternet dizilerinin izleyicilerinin büyük çoğunluğunu bu kitlenin oluşturacağı düşünülebilir. Farklılıkları bu kadar önemseyen modern bireyler için, beğenilerine göre oluşturulmuş yeni televizyon platformlarının cazip gelmesi beklenilebilir. Kendine özgü bir alanda, sınırsız özgürlükle dizi izleyen izleyici için bu deneyim vazgeçilmez olur. Sonuç olarak rakamlara ve geri dönüşlere bakıldığında, internete özgü profesyonel dizilerin ilerleyen yıllarda sayısının artması, alternatiflerin gelişmesi öngörülmektedir. Televizyon-internet ilişkisi mutlaka başka açılımlar kazanacaktır. Bu bilgiler doğrultusunda modern birey kavramı dinamiklerini, anlatısal kodlar yardımıyla birey odaklı televizyonla ilişkilendirerek ortaya birtakım değerlendirmeler çıkarmak, televizyon teknolojisi-toplumsal dönüşüm ilişkisiyle ilgili yeni açılımlar ortaya koymak beklenmektedir. Bu bağlamda bundan sonraki kısımda Fi dizisi incelenecektir.

188

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Fİ DİZİSİNDE MODERN BİREY TEMSİLİ