• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 5. TARTIŞMA

5.1 Orta Yetişkin Kullanıcıların İnternet Kullanım Profili

5.1.3 İnternet Aracılığı ile İlişkiler

İnternetin sosyal ağlarımızı nasıl etkilediği üzerine yapılan çalışmalar iki farklı grupta toplanmaktadır. Bir grup araştırmacı internet kullanımının sosyal ağlarımızı güçlendirdiğini belirtirken (Cummings, Butler ve Kraut 2002; Hogeboom ve ark., 2010; Pak ve McLaughlin, 2011), bir grup araştırmacı da internetin sosyal ağlarımızı zayıflattığını belirtmektedir (Nie, Hillygus ve Erbring 2002). Hogeboom ve arkadaşları (2010) 50 yaş ve üzerindeki katılımcıların internet kullanımları ile sosyal ağlar arasında anlamlı pozitif yönde bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Arkadaşlar ile kurulan etkileşime bakıldığında ergenlik döneminden sonra orta yetişkinlikte en yüksek bu etkileşimin olduğu gözlemlenmektedir (Carstensen, 1992). Bu bulgu kuramsal çerçeve ile örtüşmektedir.

Erikson’ın psikososyal gelişim kuramında orta yetişkinlikten bir önceki evre olan genç yetişkinlik evresinde bireyin işini oturtmak, ilişkilerini oturtmak, kısaca hayatını düzene sokmak ve gidişatını belirlemek gibi temel bir meşgalesi söz konusudur. Ancak orta yetişkinlikte hem ikili ilişkileri, hem aile ilişkilerini hem de iş anlamında düzenini oturtmuş olan bireyin arkadaş ilişkilerine daha fazla zaman ayırabilmesi de muhtemel olsa da Lachman’ın (2004) belirttiği üzere orta yetişkinliğin fiziksel ve psikolojik değişimlere eşlik eden yapısının yanı sıra iş ve ilişkileri dengelemeye yönelik bir

110

sorumluluğu da vardır. İnternet teknolojilerinin ve globalleşen dünyanın sunduğu imkanlar sayesinde orta yaş yetişkin grubundaki birçok birey ikinci ya da üçüncü kariyer fırsatları peşinden gitmektedir (Moen ve Spencer, 2006). Havighurst, Neugarten ve Tobin’in (1968) vurguladığı dört temel grup (bütünleşmiş, zırhlı-savunmacı, pasif- bağımlı, bütünleşmemiş) göz önünde bulundurulursa, zırhlı grubun tanımında orta yaş aktivitelerini devam ettirmeye çalışan bireye bu noktada dikkatimizi verebiliriz. İnternetin sunduğu imkanlar ile üretkenliğini sanal dünyada da ortaya koyan birey yaş aldıkça bu aktivitelerini fiziksel aktivitelere oranla daha rahat bir şekilde sürdürebilir. İnternetin ve sanal dünyanın doğası gereği sağlanan bu koşullar internetin bireyleri yaştan bağımsız kılarak üretken olma yönünde de harekete geçirebilir. Söz konusu zırhlı– savunmacı durumda kalan bireylerin ileriki yaşlarda teknolojinin dezavantajları ile nasıl başa çıkacağı bu noktada da herhangi bir telafi kullanıp kullanmayacakları düşünülmelidir. Bu çalışmada gözlemlenen kümelerden Problematik Negatif Kümesi’nde yer alan bireylerin bütünleşmemiş ya da zırhlı savunmacı, Yalnız Depresif Kümesi’ndeki bireylerin pasif bağımlı ve Mutlu Pozitif Kümesi’ndeki bireylerin de bütünleşmiş kategorisine daha yakın durduğu söylenilebilir.

Orta yetişkinlik döneminde çocuklarının üniversiteye giderek, farklı şehre taşınarak ya da evlenerek aileden ayrılması da gündeme gelebilmektedir. Bu olgu boş yuva [empty nest] olarak tanımlanmaktadır (Harkins, 1978). Orta yetişkinlik döneminde çeşitli kayıplar söz konusudur. Orta yaş kayıpları olarak da adlandırılan bu kayıpların önde gelenleri şu şekildedir; sağlık, yaş alan bedenler, ilişkisel kayıplar, ekonomik kayıplar (Howell ve Beth, 2002). Yaş aldıkça bireyler daha da yaşlanan ebeveynlerinin, aile üyelerinin ya da arkadaşlarının vefatlarıyla da yüzleşir (Opalinski, 2017). İnternet şüphesiz bu noktada orta yetişkinlere büyük bir destek sağlamaktadır.Eski arkadaşlarını internetten bulması, bağlantılarını sağlaması, anlamlı sosyal destek bağlantıların oluşturulması açısından büyük bir avantaj sağlamaktadır (Leist, 2013). Kariyer geliştirme zorunluluklarının yerini yeniden eski ilişkilerle bir araya gelmenin nostaljik bir arzusu doldurmaktadır (Spencer ve Pahl, 2006).Sosyal medya önlerine kimlerle arkadaş olacaklarına kimleri engelleyeceklerine dair sınırsız seçenekler de sunmaktadır. Çalışmamızda da orta yetişkinlerin eski arkadaşları ile internette arkadaş olma oranı %54.4 olarak gözlemlenmiştir.Bu bulgulardan hareketle orta yetişkinlikte internetin bireylerin eski bağlantıları ile yeniden bağlantı kurma amacına katkı sağladığı da

111

söylenebilir. Elbette kültürün ve göçün de etkisi ilişkiler noktasında göz önünde bulundurulmalıdır. Karataş, Crocetti, Schwarts ve Rubini (2020) ebeveynlerin destinasyon kültürünü benimsemesinin etkilerinin önemine vurgu yapmıştır. Bu noktada ebeveynlerin dijital göçmen olarak internet kültürünü benimsemeleri yönünde de sorular derinleştirilebilir.

İnternette kurulan ilişkiler sadece istenilen ilişkiler olmayabilir. Bazen bir zorba ya da dolandırıcı da interneti temas aracı olarak kullanabilir. Katılımcıların %41.9’u internette zorbalığa maruz kaldığını belirtmiştir. Dolandırıcılığın yanı sıra zorbalık açısından da bakıldığında orta yetişkin grup ergen ve genç yetişkinlere göre daha az siber zorbalığa maruz kalmaktadır (Sevcikova ve Smahel 2009). Sevcikova ve Smahel (2009) farklı yaş grupları üzerinde 2.515 kişi ile yürüttükleri çalışmada 12-19 yaş arası gençlerin ve 20-26 yaş arası genç yetişkinlerin, 27-35, 36-49 ve 50 üzerindeki yaş grubundaki bireylere oranla daha fazla siber zorbalığa uğradığını belirtmiştir. Wang ve arkadaşları da (2019) genç yetişkinlerin (18-25 yaş) en fazla siber zorbalığa maruz kaldığını ve yaşın artması ile siber zorbalığa maruz kalma sıklığının azaldığını, en az siber zorbalık oranının ise geç yetişkinlik (65 yaş üzeri) evresinde gözlemlendiğini belirtmiştir. Sosyoduygusal Seçicilik Kuramı geç yetişkinlerin sosyal çevrelerini seçerken daha seçici olduklarını belirtir (Santrock, 2018; s.596). Madalyonun diğer yüzünde ise orta yetişkinlerin sanal dünyada daha az dolandırıcılık ya da sanal zorbalık bildirmesinin bir diğer sebebi de sanal dünyada geçirdikleri zaman ya da yaptıkları aktivitelerin diğer yaş gruplarına oranla daha az olmasına yorulabilir. Gerçek dünyada da bohçacı kadınlar kılığında evlere girilmesi ya da büyü olduğu söylenerek dolandırılma yöntemleri görülmektedir (Yılmaz, 2015). Yılmaz (2015) 9.779 dolandırıcılık olayını inceleyerek yürüttüğü çalışmada 69 çeşit dolandırıcılık tespit etmiştir. Satış işlemlerinden, evlilik vaatlerine, kimlik dolandırıcılığından kapıdan satış yöntemlerine kadar birçok dolandırıcılık türü arasında teknolojinin de kullanıldığı dolandırıcılıklarda özellikle akıllı telefonlar kişiye erişim amacı olarak kullanılmaktadır. Bu tür karşısındaki kişiyi ikna etmeye yönelik öyküsel dolandırıcılıkların benzerleri sanal dünyada da “ödül kazandınız” mesajları ile devam etmektedir. Orta yetişkinlerde bilgi ve tecrübenin sağladığı bilgelik bireyi yaşamın pragmatik sonuçlarına yöneltmektedir (Gorssman ve ark., 2010). Buradan hareketle, gelişimsel olarak yetişkinlerin daha genç yaş gruplarına oranla sosyal ağlarını seçtiği ve riskleri daha aza indirdiği de göz önünde bulundurulabilir.

112