• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. LİTERATÜR TARAMASI

2.5 Çalışmanın Önemi

Literatürde, internet kullanımının çeşitli değişkenlere göre incelendiği çalışmalar Ebscohost, Psychnet, Proquest ve YÖK Tez Merkezi veri tabanlarında 2000-2019 yılları arasında tarandığında, örneklem gruplarının çoğunlukla ergenlik dönemi ve genç yetişkinlik olarak seçildiği görülmektedir. Giderek artan orta ve geç yetişkinlik dönemi internet kullanıcıları az sayıda araştırmada örneklemi teşkil etmiştir (Loipha, 2014;

39

Orpwood ve ark., 2007; Reisenwitz ve ark., 2007). Bu çalışma Türkiye’deki orta ve geç yetişkinlerin detaylı internet profilini sunmaya çalışacaktır.

Orta yetişkinlikte üretkenlik kavramı Erikson’ın çalışmasından günümüze kadar çeşitli değişkenlerle ele alınmıştır ancak üretkenliğin iyi oluşa etkisi ve internetin sonraki kuşaklarla bilgilerini paylaşmadaki etkisi henüz bilinmemektedir. Bu çalışmada oluşturulan model ile internet kullanımının orta yetişkinlerin üretkenliğine, iyi oluşuna etkisi incelenirken, psikolojik sağlamlığın yaş alan bireylerdeki önemine dikkat çekilecektir. Psikolojik sağlamlık yaş ilerledikçe değişkenlik gösterebilir (Allen, 2010) ve başarılı yaşlanmayı sağlayabilir. Dolayısıyla bu çalışma bulguları doğrultusunda başarılı yaş alma sürecinde üretkenlik, öz-düzenleme, internet kullanımı ve iyi oluş bulguları ile literatüre katkı sağlayacaktır.

Literatürde internet ve kullanımı üzerine yapılan araştırmalar son yirmi yılda artarken, bir yandan da pozitif psikoloji alanında yapılan çalışmaların çeşitlendiği gözlemlenmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana psikoloji ve sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen çalışmaların büyük bir çoğunluğu hayatın negatif yönüne odaklanarak normal insanların iyi işlevselliğini araştırmayı ihmal etmiştir (Henry, Berg, Smith ve Florsheim 2007). Anormal olanı tespit etmek, normal olanı incelemenin ötesine geçmiştir. Seligman (2002) II. Dünya Savaşı’ndan sonra psikolojinin büyük oranda insanları iyileştirmeyi temel aldığını ve kendini gerçekleştirmiş bireylerin olma ihtimalini neredeyse yok saydığını belirtmiştir. Seligman’ın çalışmaları ile dikkatleri üzerine çeken pozitif psikoloji alanına ilgi duyan araştırmacılar, yaşamın bireyleri iyi hissettiren boyutlarını ele alan çalışmalara ağırlık vermeye başlamıştır. Pozitif Psikoloji’ye artan ilgi Csikszentmihalyi ve Seligman’ın (2000) çalışmalarıyla ivme kazanmıştır. Beliren ilgi, iyi oluş kavramı çeperinde yoğunlaşmıştır. İyi oluşun kavramsallaşması odağın stresten ve hastalıktan ziyade olumlu deneyimlere odaklanması olarak tanımlanabilir (Haworth ve Hart 2007). İyi oluş, son 19 yılda popülerlik kazanmasına rağmen, önceki yıllarda da birçok araştırmacı orta ve geç yetişkinlikte başarılı yaş alma olgusunu incelemekteydi. İyi oluş kelimesini net olarak ifade etmeseler de benzer anlam etrafında çalışmalarını sürdürüyorlardı. Havighurst (1960) başarılı yaşlanmayı bireyin bulunduğu sosyal çevrede en üst seviyede mutluluk ve doyuma ulaşma olarak tanımlamıştır (s.8). Günümüzde iyi oluş çalışmaları incelendiğinde tanım kendi içerisinde fiziksel, bilişsel gibi alt

40

kategorilere ayrılabilir. Bu çalışmada psikolojik iyi oluş kavramı yaşam doyumu, yalnızlık, depresyon, fiziksel sağlık, pozitif ve negatif duygu ve kronolojik-psikolojik yaş farkı değişkenleri üzerinden ele alınacaktır. Literatürde internet kullanımı ve iyi oluş üzerine çalışmalar hızla artarken çalışmalardaki örneklem gruplarının belirli yaş aralıklarını ele aldığı görülmektedir. Benzer kriterlerle “iyi oluş“ anahtar kelimesi ile yapılan tarama sonucunda bulunan 212 çalışmanın örneklem dağılımı şu şekildedir; çocuk, 1; ergen, 58; genç yetişkin, 129; orta yetişkin, 6; geç yetişkin, 2 tez çalışması olduğu görülmektedir (YÖKTEZ, 2019).

Her gelişim evresinde bir kriz olduğuna vurgu yapan Erikson (1950), toplumun ihtiyaçları ile çatışan bireyin psikolojik ihtiyaçlarını içerdiğinden krizlerin doğasının da psikososyal olduğunu belirtir. Orta yetişkinlik evresindeki kriz “üretkenlik ve durgunluk” arasındadır. Üretkenlik, orta yetişkinlikteki bireyin bir sonraki kuşağa rehberlik edecek rolüne vurgu yapan bir kavramdır (Erikson, 1974). Orta yetişkinlikte bazı bireyler üretkenlikle bir sonraki kuşağı önemseyip, bilgi ve donanımlarını aktarırken, bazı bireyler durağanlaşır hatta bir sonraki kuşağın bakımına ve yönlendirmesine muhtaç hale gelir. Dolayısıyla bazı dijital göçmenler dijital bilgeliğe doğru adım atıp, internet teknolojileri aracılığıyla gelişir ve üretkenliğinde teknolojiyi araç olarak kullanırken, bazı dijital göçmenler de sürekli geçmişte kalan ayaklarına odaklanır, alt kuşak tarafından desteklenmeyi bekler. İnternet teknolojilerinin üretkenliğe etkisi üzerine çalışmalar arttıkça, bireylerin üretkenliklerindeki farklılaşmaların da yanıtları netleşecektir. Bu çalışmada orta yetişkinin üretkenliğinin internet kullanım türü (sosyal, araçsal, boş vakit) ile iyi oluş arasındaki ilişkide üretkenliğin ilişkisi araştırılacaktır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar orta ve geç yetişkinlerin internet kullanım becerilerine odaklansa da Hunsaker ve Hargittai (2018) önemli bir noktanın altını çizmektedir: Geliri ve eğitimi daha yüksek kişiler internetin imkanlarından daha fazla yararlanabilmektedir. Buradan hareketle interneti kullanan ve kullanmayan bireylerin ya da diğer bir deyişle geliri yüksek olan ile olmayan internet kullanıcısı bireylerin internet teknolojileri üzerinden üretkenlik farklılaşmaları da incelenmeyi bekleyen başlıklar arasında yerini almaktadır. İnternete erişimi birden fazla cihazdan sağlayan kişiler “Next Generation Users” NGU (Yeni Nesil Kullanıcı YNK) olarak adlandırılır (Dutton, 2014). Dutton (2014) YNKlerin emeklilik döneminde ya da emeklilik civarında olan bireylerden

41

oluştuğuna vurgu yapar. YNKler birden fazla cihazdan erişim sağlarken First Generation (Birinci Nesil) kullanıcılar ise evlerinde ya da iş yerlerinde bulunan sabit bir bilgisayardan erişim sağlamaktadır. Türkiye’deki orta yetişkinlerin cihaz erişimleri de bu çalışmada ele alınacak ve literatürdeki uluslararası çalışmalarla benzerlik gösterip göstermediği de incelenecektir. İster birinci nesil, ister yeni nesil kullanıcı olsun internet kullanıcısı birey internet kullanımını düzenleyemediği takdirde kullanım süresinin yoğunlaşması, kendisini durduramaması, interneti sürekli olarak düşlemesi benzeri problematik durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Young (1996) internet bağımlılığı, yoğun internet kullanan 600 vakanın incelendiği bir çalışmada ilk defa problematik internet kullanımını araştırmıştır (Young, 1996). Young (1996) bağımlı olan ve olmayan kullanıcılar arasında kullanım türüne ilişkin bir ayrım belirtmiştir; bağımlı olmayan kullanıcılar internette e- posta ya da sanal ortamda gezinme yaparken, bağımlı olan kullanıcılar diğer insanlarla senkronize bağlantı kurabilecekleri uygulamalarda daha fazla zaman geçirmektedir.

Anlamsız biçimde, uzun süreler dürtüsel olarak internet kullanımı problematik internet kullanımı olarak tanımlanmıştır (Young, 1996). Young’ın öncü çalışmasından sonra internet ve kullanımı üzerine sayısız çalışma yapılmış ve bu çalışmaların çoğu bağımlılık ve problematik kullanım çerçevesinde çeşitli değişkenleri ele almıştır (Chou ve Hsiao, 2000; Griffiths, 1998; Morahan-Martin ve Schumacher, 2000). İnternet kullanım süresinin artması ile problematik internet kullanımı arasında pozitif anlamlı bir ilişki tespit etmiştir (Moreno, Jelenchick ve Breland, 2015).

Ülkemiz de ise bu konu 2000’li yıllarda araştırmacıların ilgisini çekmeye başlamış ve araştırmalarda yer almaya başlamıştır. Örneğin; Bayraktar (2001), internet kullanımının ergen gelişimindeki rolü üzerinde dururken; Ayaroğlu (2002), kız ve erkek üniversite öğrencilerinin internet kullanımları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişki üzerinde durmuştur. Diğer taraftan, Bölükbaş (2003) ve Sevindik (2003), internet kafelerin durumlarını değerlendirirken Ersoy, Yaşar ve Keçeli (2003), Orhan ve Akkoyunlu (2004), öğrencilerin internet kullanma durumlarını araştırmışlardır. Cengizhan (2005), aşırı internet kullanımını belirlemeye çalışarak öğrencilerin sorun olarak nitelendirdikleri bulgular üzerinde dururken; Yalçın (2003) da interneti sosyolojik açıdan açıklamaya çalışmıştır.

42

Çeşitli çalışmalar problematik internet kullanımı olan bireylerin diğer bir deyişle internete bağımlı olan bireylerin yeni insanlarla tanışmak ve kişiler arası etkileşim için interneti daha yoğun kullandığını belirtmektedir (Morahan- Martin ve Schumacher 2000; Scherer, 1997). Buradan hareketle, bu çalışmada yetişkin bireyin üretkenliğinin ve öz- düzenleme kapasitesinin iyi oluş değişkenleri ve problematik internet kullanımı ile ilişkisi ele alınacaktır. “Bireylerin internet kullanımı ve iyi oluş değişkenleri bireyleri çeşitli kümelere ayırmakta mıdır?” ve “Bireyin üretkenliği ile öz-düzenleme puanları bu söz konusu gruplar arası farklılık göstermekte midir?” soruları incelenecektir.

Problematik internet kullanımı ile öz-düzenleme arasındaki ilişki çeşitli çalışmalarda ele alınmıştır (LaRose, Lin, ve Eastin, 2003; Spada, Langston, Nikčević, ve Moneta, 2008). La Rose ve arkadaşları internet kullanımının uyumsuz öz-düzenlemesini ‘bilinçli öz denetimin göreceli olarak eksildiği bir hal” olarak tanımlarlar.

Özellikle nüfusun az olduğu kırsal kesimlerde çevrim içi destek kişinin yalnız ve izole hissetmesini engeller. Günümüzde küreselleşmenin de etkisi ile birlikte birçok ailenin bireyleri farklı illerde hatta farklı ülkelerde yaşamaktadır. Dolayısıyla internet hem iletişim kurmalarına, hem yalnızlıklarını gidermelerine hem de bir sonraki kuşak ile bağlantıda kalarak üretken olmalarına katkı sağlayabilir.