• Sonuç bulunamadı

İmam-ı Gazali’yi Bediüzzaman İle Anmak

Belgede 2011 yılında Yeni Asya (sayfa 183-194)

Gazali’nin vefatının sene-i devriyesinde rahmetle, minnetle anıyor, dualar ediyoruz.

Aslen Tûslu (Meşhet) olan Gazali’nin ismi, Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed’dir, Künyesi ise, Ebû Hâmid El-Gazzâlî, lâkabı ise Hüccet-ül-İslâm’dır. Yani İslâm Dininin delil ve burhanıdır.

Hicrî 450 de doğdu(1058) Köyünün adı ile anılan İmam-ı Gazalî, Cürcan’da beş yıl tahsili sonunda memleketine dönerken yolda eşkıyalar yollarını keser. Eşyaları peşine düşer, reisten notlarını (ta’likatını) ister, Cürcan’a o notlardaki bilgileri elde etmek için gittiğini söyler. Reis ise dalga geçerek kâğıda yazacağına aklına yazması gerektiğini söyler ve verir. Bunu İlâhı ikaz kabul eden İmam, üç yıl içinde bu notları ezberler. Daha sonraları Nizamülmülk’ün himayesi altında yirmi sekiz yaşında iken meşhur âlimlerle tanışır ve çalışır. Devrin en tehlikeli akımlarından Bâtınilik karşısında Ehl-i Sünneti savunur ve ikame eder.

Külliyatta 49 yerde ismi geçen İmam, Üstadın nazarında fevkalade bir makamdadır.

Felsefeye takılan İbn-i Sina ve Farâbî gibi zatlara adi bir mü’min mertebesi bile vermeyen 139 İmam, marifetullah penceresinden bakar140 ve Resul-i Ekrem’den (asm) feyz alan bir şems gibi141 asırları aydınlatır. Üstad, Gazali’nin

“Radiyallahü anh” terkibi ile anılmasını söyler.142 Tarikat ve tasavvuf yolunda devam edenlere Şeriatın mizanlarını elde tutmak için İmam-ı Rabbanî ile İmam-ı Gazali’yi rehber

139 Sözler, s.885

140 Age. S. 1123

141 Age. S.380

142 Mektubat, s. 471

etmelerini tavsiyede bulunur.143Hatta “Çok Sözlerde ispat edildiği gibi ve İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbani gibi muhakkıkîn-i ehl-i tarikat derler ki: "Bir tek Sünnet-i Seniyyeye ittibâ noktasında hâsıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevâfil-i hususiyeden gelemez. Bir farz bin sünnete müreccah olduğu gibi, bir Sünnet-i Seniyye dahi bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır" demişler.”144, ifadesi ile Sünnet-i Seniyye ittibanın ehemmiyeti noktasında Gazali’nin tavsiyesini nakleder. Âlemin muntazam yaratılışı konusunda "Daire-i imkânda bu mükevvenattan daha bedi, daha güzel yoktur." 145 İfadesi ile tevhidin burhanlarına işaret noktasında İkinci Şua’da yerini alır.

Üstad, ilmî mücahedede akıl-kalb beraberliğinde

“Gözü kapalı olarak değil; belki İmam-ı Gazali (r.a.) Mevlâna Celâleddin (r.a.) ve İmam-ı Rabbani (r.a.) gibi kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak”146 gezdiğini anlatırken İmam-ı Gazali’yi de anar. Üstada, İmam-ı Gazali’yi beğenmiyor ve eserlerini yanında bulundurmuyor, tarzındaki ithama verdiği cevapta kendisini Hz. Ali (ks) ile bağlayan yegâne Üstadı olarak zikrederken ; “Fakat onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme ve müçtehit zatların asırlarına göre münazara-i ilmiyede ve diniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden, Risale-i Nur Kur'an-ı Mucizü'l-Beyandan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o

143 Age. S.758

144 Age. S.770

145 Şualar s.54

146 Mesnevî-i Nuriye s.16

mübarek ve kutsi zatların tezgâhlarına müracaat etmiyor.”,147şeklinde cevap verir.

İmam-ı Rabbanî ve Mevlâna Celaleddin-i Rumi’yi Üstatları arasında İmam-ı Gazali’yi de zikreden Üstadım, üstatlarına olan vefayı hiç ihmal etmez.148

Rabbim hepsinin şefaatine bizleri dâhil eyleyip bıraktıkları eserleri mucibince amel etmeyi nasip eylesin.

Mehmet Çetin

18.12.2011-Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir Yeni Asya 24.12.2011

http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/imam-i-gazali-yi-bediuzzaman-ile-anmak_204630

http://www.mehmetcetin.de/imami-gazaliyi-bediuzzaman-ile-anmak/

147 Kastamonu Lahikası s.258

148 Emirdağ Lahikası s. 838

52.“İyyake” lerden Bir Hatıra

Nâ’büdü Mütalâaları-20

İlim öğrenmek, Resûl-i Ekrem’in (asm) hadisi ile ümmete şart kılınmıştır. İlim, okumak ile başlar, tefekkür ile derinleşir, feyizlerle nuranileşir.

Yetmişinin üzerinde ama hâlâ kendisinin yetişmiş olmadığını, öğrenmeye muhtaç olduğu ifadesi ise hemen her görüşmemizdeki tatlı itirafıdır. O kadar mütevazı ki, öğrenmek için sorduğum suallerin bile kendisine öğrenme vesilesi olduğunu ifade eder. Aslında doğruyu söylemekte, en iyi öğrenen, öğretendir. Elhak, en iyi anlamaya çalışan, anlatmaya çalışandır.

Zeki Ünal hocam, hocaların hocasıdır. İzmir Kestanepazarı mescidinde dinledim, Cuma vaazını.

Kur’an’ın en istisnaî suresi, vaazın konusu, Fatiha. Fetihler onun ile olur, odur maddi ve manevi fütuhatın köprüsü. Zira menbaı, vahy-i İlâhidir. Fatiha, sadece ve sadece Resul-i Ekrem’e (asm) gelen suredir. Biricik sure, emsalsiz bir vahiy menbaı. Kur’an’ın, bir manada dercedilmiş suresidir.

Şimdikilerin sıkıştırılmış dosya dedikleri..

Avukat Yakup Alkan dostumun vesilesi ile tanıştım kendisi ile. O yıllarda, yine bir yakınımın sorduğu Kur’an hakkındaki suallere cevap hazırlıyor ve arıyordum. Yedi sekiz mealleri inceleyerek, aralarındaki meal ve yorum farklılıklarını yakalayıp ve hatta bunların zaman zaman çelişki imiş gibi anlaşılması noktasını esas ederek hazırlanan sualler. Kariyer gerekiyordu, bu suallere cevap vermek için.

Tetebbu, ilim, akademik bilgi ve ehil olmak…

Bu sıkıntılar içerisinde vermeye çalıştığımız cevapların, daha ehil ağızdan tashihi ve tasnifi gerekiyordu.

O dönemde pek çok insana müracaat ettim, cemaat içi ve cemaat dışı. Birçoğu ziyadesiyle meşguliyetinin çok olduğu

mazeretini dile getirdiler. Yani reddettiler. Soruyu soranın imana kavuşmak ve imanını tahkiki yapmak isteği ortada dururken bu kişilerin nasıl bir büyük yanlışın içerisinde olduğunu hayretle izliyordum, reddedenleri. Hadiste, bir kişinin imanının kurtulmasına sebep olmanın sahralar dolusu kırmızı koyunları tasadduk etmekten daha efdal olduğunu, o mazeret gösterenler elbette biliyorlardı.

Onlar, imana, cemaate bir kişinin kazanılması için şu kadar fedakâr olmamız lazım diye nasihat ederlerdi, yani ahkâm keserlerdi. Buyurun kestiğiniz ahkâmı tatbike, demek istedim ama diyemedim. Bu da iki taraflı kader idi. Onlar güya meşguliyetlerinden kaynaklanan alâkadarsızlıkları ile kaderlerini yaşarken ben de, tebliğime hazırlık sıkıntıları ile sabır, gayret ve tahammül kaderimi yaşıyordum.

İşte bu sıkıntı okyanusunda çırpınırken Zeki Hocamın hanesindeyim, adeta şefkatli kucağında. Evvela hüzünlü, müşfik duası ile karşıladı beni. Tesellikâr ifadeleri ile hemhâl oldu benimle. Derdimi derdi bildi, yanına alarak, dertlerin melhem kaynağı Kur’an-ı Kerim’i açarak cevaplar verdi. Unutamam o yardımlarını vesselam.

Kader konusundaki çalışmalarım için gitmiştim bu son ziyaretimde. Cuma vaazında Fatiha’yı anlatıyordu demiştim yukarıda. Evinde devam ettik, yemek sonunda.

“İyyake, Arapça kurallarına göre cümlenin sonunda olması gerekir iken ayette başına getirilmiş, neden?” dedi. Siz daha iyisini bilirsiniz, dedim. Yani “yardım isteriz ancak senden

” olması gerekir iken, “Ancak senden yardım isteriz” olmuş.

İyyake’nin başa alınması, sıradanlığı bozarak, dikkat çekmek için olabilir, dedi. Güzel tespitte bulunmuştu. Bu konuyu “Nâ’büdü Mütalâası” olarak işlediğimi söyleyerek, bu sohbeti köşemde okuyucularımla paylaşmak istediğimi

rica ettim. Rabbim, kendisinden razı olsun, selâmetlik versin ve sevenlerine bağışlasın izin verdi.

Üstada müracaatla İşaratü’l İcaz’daki konu ile alakalı şu tespitler ile yazımızı taçlandıralım:

“İyyake’nin takdimi, ihlâsı vikaye etmek içindir ve zamir-i hitap da, ibadetin sebep ve illetine işarettir. Çünki, hitaba incirar eden, geçen sıfatla muttasıf olan Zat, elbette ibadete müstehaktır.”149

“Ancak Sana” ifadesinin başa alınması, ihlâsı muhafaza etmek içindir. Hitap zamiri olan “Sana”da, ibadetin gayesine yani ihlâsa işarettir. Çünkü kendisine hitap edilen, geçen sıfatlarla vasıflandırılan Zat, elbette ibadete müstehaktır.

Mehmet Çetin

16.12.2011-Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir Yeni Asya 31.12.2011

http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/iyyake-hitabi-uzerine_204719

http://www.mehmetcetin.de/iyyakelerden-bir-hatira/

149 İşaratü’l İ’caz, S.42

İndeks

Behçet Necatigil, 20, 21, 23, 28, 29

Büyük Kur’an Tefsiri, 6, 61

Çiftehavuzlar, 11, 15, 19, 29, 33, 37, 40, 44, 48, 51, 56,

Geçen Zaman, Nefes Almak,

İbrahim, 111, 112, 129, 130, 138, 145

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 20

Kadıköy, 20

Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri, 6 kuvve-i şeheviye, 54, 57, 62 Kuyumcu, 81

laedri, 173

Levh-i mahv ve ispat, 75 Malik-i Yevmîd-Din, 61 Marifet, 41

masiyete sabır, 53, 62 Medrese-i Yusufiye, 43 Mehmet Kaplan, 22, 23, 28 Mehmet Nuri Yardım, 21,

Nur Talebesi, 35, 105, 118, Prof. Dr. Seyyid Kutup, 5 Projektör, 92

Rabbenâ, 110, 140, 177, 179, 180, 181

Ramazan, 114, 120, 128, 144 Razî, 138, 173

Resul-i Ekrem, 82, 101, 135, 136, 138, 142, 144, 183,

Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi, 88

Tatar Camii, 43

Belgede 2011 yılında Yeni Asya (sayfa 183-194)

Benzer Belgeler