• Sonuç bulunamadı

Âyetleri okumak-2

Belgede 2011 yılında Yeni Asya (sayfa 141-147)

Geçen hafta Bakara suresindeki 129. ayetin mealini başkasının mealinden vermiştik. Aşağıda ise, Risale-i Nur’da Üstadın ve Yeni Asya Neşriyatın mealinde nasıl ifade ediliyor, onu tedkik edelim.

“Onlara Kitabını öğretecek, kâinatın yaratılış sırlarını ve gayesini bildirecek ve onları inkâr ve isyan kirlerinden temizleyecek.” mealinde bu ayeti Birinci Şua’nın On Birinci Ayetin zikri ile beraber Onuncu ve On İkinci ayetinde de aynı mevzuyu ifade eden başka ayetleri zikreder. Onuncu ayette : “Allah hikmeti dilediğine verir…”111 ile On İkinci ayeti ise: “Sizi inkar ve günah kirlerinden temizler, size Kur’an’ı, kâinatın gayesini ve sırlarını öğretir.”112, meallerindeki ayetlerini görüyoruz.

On Birinci Söz’de “hikmet-i âlemin tılsımını ve hilkat-i insanın muammasını ve hakikat-ı salâtın rumuzunu”n bir parçasını fehmetmek isteyenlere anlatırken bir manada bu ayetlerin de tefsirinin yapıldığını anlıyoruz.

Külliyatta bu ayetlere umumî meal olarak şu ifadeler var: “Kur’an hikmet-i kudsiyeyi size bildiriyor, sizi manevî kirlerden temizlendiriyor.”113 Bütünüyle Külliyat Kur’an’daki kudsi hikmetleri, tılsımları, muamma ve rumuzları talim ettirmektedir.

Bu vasfı ile Risale-i Nur; hayat nizamının müracaat kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in bu asırdaki tefsiri, O’nun ilk müfessiri Efendimizin (asm) hadis-i Şerif ve Sünnet-i Seniyyesinin bu zamana taşıyıcısı, açıklayıcısıdır. Ayrıca yanlış anlamaların da tashih edicisidir.

111 Bakara 269.

112 Bakara 151.

113 Şualar s.1076

Zikredilen tılsım, muamma ve rumuzun idraki, imanı ve tatbiki ile kalbin manevî kirlerden temizlenmesi tarif ve temin edilmekte. Bu talime Risale-i Nur kasdî bir surette dâhildir. Zira Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin mümessili ism-i Hakîm’e mazhar bir Zattır. İsm-i Hakem ve Hakîm’in cilvelerini kâinat sahifesindeki tecellilerini ayetleri okuyup ve okutarak ders veriyor. Biz de okuyup, dinleyerek takip ediyoruz ve olacağız da inşaallah.

Evvela kâinatın yaratılışındaki esas sebebin, Resul-i Ekrem’in (asm) vücudu olduğunu “levlake levlak lema halaktul eflak” hadis-i kudsisindeki ifadeden anlaşılmakta.

Çünkü Resul-i Ekrem’in (asm) yaratılması ile bütün maksatlar manasını bulmakta. Zira anlaşılmaz bir kitap, muallimsiz olsa, manasız bir kâğıttan ibaret kalır.

Ümmetin, Resul-i Ekrem’in (asm) sözünü dinleyip, kabul edip, amel etmeleri ise bu mananın devamına sebeptir.

Resul-i Ekrem (asm) olmasaydı Cenab-ı Hak, şu âlemi halk etmezdi denilebileceği gibi, ümmetin O’nun yolundan gitmemesi ise kıyamete sebeptir, denilebilir ve nitekim (Allah doğrusunu bilir) denilir de.

Âlemin yaratılışındaki sırrın Resul-i Ekrem (asm) olması ifadesinin ardından; insanın hilkatindeki muamma dikkatimizi çekmekte. En güzel kıvamda yaratılan insanın da külli bir maksadı olmalı. “Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi”

esası bakış açısıyla; her bir şeyde Allah’ın bir ve tek olduğu hakikati olan tecelli-i Ehadiyet ile her şey kendisine muhtaç olduğu halde kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan olan cilve-i Samedcilve-iyet’e âycilve-inedarlık vazcilve-ifescilve-i cilve-ise, cilve-insanın yaratılışının hikmetidir. Zira kemal ve cemal sıfatları sahibi olan Rabbimiz, bu vasıflarını âlemde ve insanda görmek ve göstermek istiyor.

Namazın edası ile bu manalar ifade edilerek kemalini bulur. Tahiyyattaki ifadelere bu manalar külliyen dâhildir.

Kâinatın halifesine bu manaları nefsinde ifade ve tatbik ile arkasındaki masivaya vekâleten Rabbine takdim, elbette insana şayestedir ve yakışanıdır.

Mehmet Çetin

18.08.2011.Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir Yeni Asya 24.09.2011

http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/ayetleri-okumak-2_203483

http://www.mehmetcetin.de/ayetleri-okumak-2/

39.Ayetleri Risale-i Nur İle Okumak-3

Nâ’büdü Mütalâaları-15

Kur’an’da ayetler mütalâa edilirken; zikredilen kıssalar, tarihî hadiseler, nebilerin arasındaki veya hayatındaki vakıalar olarak okunursa, nakıs kalır, alınması gereken ders eksik olur. Esasen bu ifadeyi de biraz aşarak şöyle demek daha münasip olsa gerek: Kıssalara kendimizi dâhil etmez isek alınan ders kâmil manada olmaz.

Firavun’a, Hakk’ı tebliğe giden Musa’nın (as) yanında olup, Züleyha’nın teklifine karşılık Yusuf’un (as) ihlâsına şahit olup, zina için izin isteyene köpüren Ömerlerin (ra) tepkisine karşılık şefkatle ikna eden Resul-i Ekrem’in merhametini müşahede edip ve nihayet Ramazan-ı Şerifde ; “üşüme üşüme” diyerek yorganını örtmek isteyen sarhoşa Üstad Bediüzzaman’ın kızmadan, re’fetle, merhametle muamele edip, ağlayarak tövbe eden o sarhoşun hidayetini görerek adeta zamanı aşıp yaşayarak alınan ders elbette daha tesirli olur. Böylece okunan ayet, siyer ve kıssalara dâhil olup yaşayarak mütalâa etmek, daha isabetli olur.

Risale-i Nur’da ayetler umumen bu manada tefsir edilmektedir. Külliyatta en fazla tekrarlanan ayet olan İsra suresinin 44. Ayetin tefsiri birkaç yerde yapılması ile beraber Ayetü’l-Kübra’da ise bambaşka yapılır. Burada tamamen ayetler tabiatın içerisinde yaşayarak okunur.

Kâinattan Hâlık’ını soran seyyahın müşahedeleridir.

Zamanın vartaları ve çarelerinin izah edildiği mukaddeme sonrası seyyaha gözünü açması ve kâinata bakması yani okuması ise “ Bana bak, aradığını sana bildireceğim!”

şeklinde söylenir. Deney yaptırılır başka bir risalede. ‘Bir kabza karışık tohumu al, karanlıkta kesif toprağa at, her tarafı istila etme kabiliyetinde olan su ile sula sonra gel bak;

her tohum kendi sümbülünü vermiş, hiçbiri birbirine benzemiyor…’ ifadeleri ile deney yaparak, müşahede ederek ayetler okunur.

Fussilet Suresinin 53. Ayetinde ifade edilen;

dışımızdaki âlem ile içimizdeki âlemde bulunan ayetlerin okunmasını ise Otuz Üçüncü Sözün Otuz Üç Penceresi ile okuyoruz.

Her şeyde O’nun birliğine delil olan alametleri ise;

kırk sene ömürde otuz sene tahsilde öğrenilen dört kelime ve kelam ile Katre’de anlatılarak elli beş lisanlarla ayetler okunur.

Misallerini çoğaltabileceğimiz ancak köşemize sığdıramayacağımız ayet okumaları Külliyatın ana mevzusu olup, tabiatın içerisinde, hem içimizdeki ve hem de dışımızdaki ayetlerin okunmasını talim etmektedir.

Talim, muallim ile olur. İşte Hz. İbrahim (as) nesline meveddetinden ve merhametinden dolayı Rabbinden ayetlerini okuyacak, onları günahlardan temizleyip, yaratılış gayelerini bildirecek bir evlâd ister.

Rabbenâlı ayetlerden olan bu dua ise şöyledir:

“Rabbimiz! Neslimizden, onlara Senin ayetlerini okuyacak, kitabını öğretecek, kâinatın yaratılış sırlarını ve gayesini bildirecek ve onları inkâr ve isyan kirlerinden temizleyecek bir peygamber gönder. Kudreti her şeye galip olan da, hikmeti her şeyi kuşatan da muhakkak ki Sensin.” 114 , ayeti yaratılış sırlarının anlatılmasını, günahlardan temizlenmesini ve nihayet ayetleri okuyacak birisinin gelip okuması şeklindeki İbrahim’in (as) duasına amin der, dâhil olmamızı niyaz ederiz.

114 Bakara,129

Biz bu duayı Rabbenâlar ile yaparken hem kendi adımıza ve hem de kâinat ve masiva namına yapmış oluyoruz. Onların kendi hal dilleri ile yaptıkları tesbihatları kendi duamıza dâhil ederek “Ey Rabbimiz” diye takdim ediyoruz. Böylece cüz’i olan duamız külliyet kesb ediyor.

Rabbenâyı ifade ederken, huzurda okurken, kâinatta müşahede ederken yalnız olmadığımızı, “Ey Rabbimiz”

diyerek çoğul takısı ile ifade edip, hemen arkamızda alemin olduğunu ve fakat onlara vekil olduğumuzu unutmadan ama yaşayarak yapılan okumaların ve duaların indallahta makbul olacağını ümid ve temenni ederiz.

Mehmet Çetin

23.09.2011- Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir Yeni Asya 01.10.2011

http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/ayetleri-risale-i-nur-ile-okumak-3_203571

http://www.mehmetcetin.de/ayetleri-risalei-nur-ile-okumak/

Belgede 2011 yılında Yeni Asya (sayfa 141-147)

Benzer Belgeler