• Sonuç bulunamadı

Hukuki sorumluluğu doğuran unsurlar arasında illiyet bağı büyük bir önem taşımaktadır. İlliyet bağı sorumluluğun asli şartı, tazminat hukukunun da temel ilkesidir. İlliyet bağı olmaksızın bir kişiyi sorumlu tutmak mümkün değildir. İnsan düşüncesinin bir kanunu olan illiyet kavramı, zararla olay veya fiil arasında bir sebep sonuç bağının olmasını gerektirir. Hukukta, ortaya çıkan zararla sorumluluğun bağlandığı olay ya da davranış arasında ki sebep-sonuç ilişkisine, genel anlamda illiyet bağı denir. Uygun illiyet teorisi kaynağını modern ihtimal teorilerinden, yaşam tecrübesinden, olayların normal akışından, hakkaniyet duygusu pratik ihtiyaçlar ve sağduyudan almaktadır193. Eylem ile zarar arasında mantıklı bir sebep sonuç ilişkisi

bulunmalıdır194. Yaşam tecrübelerine göre, bir fiilin, olayların normal akışında

meydana getirebileceği zararlarla olan mantıkî nedensellik zinciri içinde bir sebebin zararı meydana getirmeye uygun bir sebep olup olmadığı araştırılacaktır195.

Sorumluluğun bir şartı olarak illiyet bağının gereği, TBK madde 49’ da öngörülmüştür. TBK madde 49’ a göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar veren fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa dahi, ahlâka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlü olacaktır. Bu maddede yer alan “zarar veren” ifadesi, illiyet bağının gereğine işaret eden sözlerdir196.

İlliyet bağı, temel niteliği ne olursa olsun, her tür sorumluluk türünde büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda illiyet bağının, hukukî sorumlulukta olduğu kadar, cezai

193 Eren, Borçlar Hukuku, s. 536 vd; Gökcan, Hasan Tahsin/ Kaymaz, Seydi, Karayolları Trafik Kanununa göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücû Davaları, 2. Baskı, Ankara, 2001, s. 32;

Oğuzman/Öz, age, s. 393-394.

194 Kılıçoğlu, A., age, s. 248; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 71; Şahbaz Başboğa, Zübeyde, İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Hukuki Sorumluluğu ile Maddi Zararın Hesabına İlişkin Esaslar, İstanbul, 2010, s. 80; Eren, Borçlar Hukuku, s. 487; Oğuzman/Öz, age, s. 45.

195 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, age, s. 573 vd; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 76; Eren, Borçlar Hukuku, s. 541 vd; Tunçomağ, Borçlar Hukuku, s. 450.

67

sorumlulukta da aranan koşullardandır. Sorumluluk, ister sözleşme dışı sorumluluğa, ister sözleşme sorumluluğuna, ister kusur sorumluluğuna, ister kusursuz sorumluluğa dayansın illiyet bağının olup olmadığı her somut olayda mutlaka incelenir. Belirtilen sorumluluk türlerinden kusursuz sorumlulukta illiyet bağının varlığı, kusur sorumluluğuna oranla daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü kusursuz sorumlulukta kusur şartı aranmamakta meydana gelen zarardan sorumluluğun doğabilmesi için zarar ve tehlike arasındaki sebep sonuç ilişkisinin varlığı sorumluluğun şartı olmaktadır. Bu nedenle, doktrinde, illiyet bağının önemini belirtmek için, kusursuz sorumluluğa “sebep sorumluluğu” adı da verilmektedir197.

Bir zararla fiil arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu kabul etmek için, yaşam tecrübelerine göre olayların normal akışında, fiilin bu zararı doğurabileceği sonucuna varılması gerekmektedir. Burada önem arz eden, objektif olarak fiilin o zararı doğurabileceğinin olayların normal akışına göre kabul edilmesidir. Bu konudaki delilleri tazminat isteyen gösterecek, uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığını ise hâkim takdir edecektir. Hâkim, hayat tecrübesi olan tarafsız bir kişi olarak hareket edecek, uzmanlığı gerektiren konularda ise bilirkişiye başvuracaktır198. Örneğin;

davacı demiryolu işletmesi ile zarar arasında maddi bir bağın varlığını kanıtlayacaktır. Zarardan sorumlu olan ise, uygun nedenselliği kesen üç nedenden birisinin (zorlayıcı sebepler, mağdurun ağır kusuru veya üçüncü kişinin ağır kusuru) varlığını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulmaya çalışacaktır199.

Zararlı sonucun meydana gelmesinde birden çok sebep var ise, sonuç birden çok sebebe bağlı olacaktır. Bu sebeplerin, bir arada veya arka arkaya etkili olup olmadığı, etkili olmuş ise bunların dereceleri de önem arz edecektir. Burada gerçekleşen türden bir zararı meydana getirmeye, nitelikleri itibariyle genel olarak elverişli birden çok sebep bir araya gelerek, zararlı sonucun doğmasına fiilen katkıda

197 Tandoğan, Responsabilité Civilé, Genéve, 1971, s. 61; Oğuzman/Öz, age, s. 496; Eren, Borçlar Hukuku, s. 536, 537.

198 Oğuzman/Öz, age, s. 46; Eren, Borçlar Hukuku, s. 541 vd.

199 Özdemir, Salim, Deschenaux Henri ve Tercier Pierre, Sorumluluk Hukuku Çevirisi, Ankara, 1983 s. 140; Çekin, age, s. 243; Oğuzman/Öz, age, s.51; Eren, Borçlar Hukuku, s. 359.

68

bulunmuştur. Bunlar; ortak illiyet, yarışan illiyet ve seçimlik illiyet şeklinde ortaya çıkabilir200.

Ortak illiyet halinde, sebeplerin hiçbiri tek başına yeterli değildir. Hukuken önem arz eden birden çok sebebin bir araya gelmek suretiyle oluşturduğu sonucu doğuran sebepler topluluğuna ortak illiyet adı verilir201. Ortak illiyetin en belirgin

şekli, zararlı sonucun birden çok kişinin kusurlu davranışıyla meydana gelmesidir. Bunun en klasik örneği; iki veya daha fazla kişinin ağır bir kasayı veya eşyayı kaldırıp götürmesidir. Söz konusu hırsızlık fiilini tek kişinin işleyebilmesi mümkün değildir. Mevcut örnekteki zararlı sonuç, ancak bütün kişilerin kusurlu davranışlarının bir araya gelmesi, katkıda bulunmasıyla gerçekleşmektedir. Buna doktrinde “zorunlu toplanma” da denmektedir202. Kusurlu ortak illiyette, zararlı sonucun sebeplerini meydana getiren sorumlular arasında tam teselsül durumu vardır. Bunlar, zarar görene karşı TBK madde 61’ e göre, teselsül hükümleri çerçevesinde sorumlu olacaktır203.

Bunun yanında, birden çok sebepten her birinin, zararlı sonucu aynı zamanda birbirinden bağımsız olarak tek başına meydana getirmeye elverişli olduğu hallerde yarışan illiyet söz konusudur. Burada, birden çok kişinin gerçekleştirdiği sebeplerden her biri tek başına zararlı sonucu meydana getirmeye yeterlidir204. Örneğin; ayrı ayrı

iki fabrikadan bir nehre dökülen atıklardan her biri içerdiği zehirli madde sebebiyle nehrin balıklarının ve köyün sürüsünün telef olmasına neden olmuştur. Burada fabrika sahiplerinden her biri birbirinden bağımsız olarak zararlı sonucu gerçekleştirmiş olmaktadır. Çünkü fabrikanın her birinden nehre dökülen zehirli atıklar, balıkların ve

200 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 83 vd; Tunçomağ, Borçlar Hukuku, s. 453 vd;

Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, age, s. 569 vd; Eren, Borçlar Hukuku, s. 546 vd; Oğuzman/Öz,

age, s. 49 vd.

201 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, age, s. 569; Oğuzman/Öz, age, s. 48 vd; Eren, Borçlar Hukuku,

s. 546.

202 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 83; Tunçomağ, Borçlar Hukuku, s. 453; Eren, Borçlar Hukuku, s. 546,547; İnan/ Yücel, age, s. 282 vd.

203 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 83; Eren, Borçlar Hukuku, s. 548. 204 Eren, Borçlar Hukuku, s. 548; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 84.

69

köyün sürüsünün telef olmasına yeter derecededir. Bu durumda yarışan illiyet söz konusudur. Yarışan illiyet durumunda da müteselsil sorumluluk söz konusu olacaktır.

Zararlı sonucu, birden çok sebepten yalnız bir tanesinin fiilen meydana getirmiş olmasına rağmen, somut olayda bu sebebin hangisi olduğunun tespit edilemediği hallerde, seçimlik illiyetten söz edilir. Seçimlik illiyette önemli olan zararlı sonucun, söz konusu sebeplerden biri tarafından meydana getirildiğinin kesin olmasına rağmen, bunun hangi sebepten kaynaklandığının bilinememesidir205. İki

işletmenin aynı ırmağa kimyasal atık atması hali bu duruma örnek olarak verilebilir. İki işletmenin de attığı kimyasallarla ırmağı kirletme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. Ancak zarara asıl sebep olan şirketin hangisi olduğunun tespit edilme imkânı bulunmamaktır. Bu bağlamda asıl failin bulunamadığı durumlarda seçimlik illiyetten bahsedilecektir.