• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.3. Öğrenme Öğretme Sürecinde Oyun ve Oyunun Önemi

2.3.1. Oyun ile İlgili Görüş ve Kuramlar

Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan oyunla ilgili birçok kuram vardır. Lazarus (1883) tarafından geliştirilen ilk teoriye göre oyun; belli bir hedefi olmayan, kendiliğinden ortaya çıkan ama mutluluğu da beraberinde getiren serbest bir aktivitedir. Gross (1899)’a göre oyun, çocuğun olgunluğa ulaşmasında ön denemeleri oluşturmaktadır. Hall (1906)’ya göre ise oyun, insanlığın kültürel gelişimini yaşatmaktadır (Özdoğan, 2000).

Oyunla ilgili teorilerini kuran araştırmacılardan Bühler ve Piaget gelişim psikolojisi açısından; Heckhausen ve Berlyne motivasyon açısından; Murphy sosyolojik açısından, Erikson, Axlein ve Schmitchen ise klinik ve terapi açısından ele almışlardır (Özdoğan, 2000).

Yirminci yüzyılın başlarından itibaren oyunun eğitsel değerine ilişkin görüşler pekiştirilmeye başlanmıştır. Karl Groos, Herbert Spencer'’n oyunda “ fazla enerji” kuramını eleştirerek “egzersiz” kuramını geliştirmiştir. Stanley Hall ise Groos’un kuramını yetersiz bularak, oyunu “özünü yineleme” kuramını geliştirmiştir.

Oyunla ilgili kuramlardan modern oyun kuramları, oyunun nasıl oynandığı ve içeriğini psikanalitik, bilişsel ve sosyal gelişim yönünden araştırılmasıyla oluşmuştur. Modern oyun kuramcılarının öncüleri olarak bilinen Vygotsky, Jean Piaget, Smilansky ve Parten’in oyunla ilgili görüşlerine bakıldığında;

Vygotsky’in oyunun kökeni ve rolüne ilişkin analizlere dayanan kuramında oyun sırasında çocuk, gerçek yaşantısında hafızasında yer eden sebep-sonuç ilişkilerini kullanarak, çözüm yaratma amaçlı yeni davranışlar üretir. Hayal gücünü ortaya çıkarmak oyunun önemini oluşturur (MEB, 2009). Oyun, yeni bir oluşum ve keşif sürecidir (MEB, 2014).

Jean Piaget’in oyun kuramı ise bilişsel gelişime dayanmaktadır. Oyunun alıştırma oyunları, sembolik oyunlar ve kurallı oyunlar olmak üzere 3 evresi olduğunu belirtmiştir. Piaget, alıştırma oyununda çocukların nesneler ve vücutlarıyla ilgili eylemler için oluşturdukları şemaların tekrar tekrar uygulandığını dile getirmiştir. Bebeklik döneminde yakalama, itme, tekmeleme gibi davranışları yapmadaki haz oyun oynadığını göstermektedir (Piaget, 1962). Bu dönemde, çocuk çevresindeki nesneleri ve bedenini yönetmeyi öğrenir. Sembolik oyun dönemi ise 18 aylıktan itibaren başlar ve bu dönemde soyut düşünme yeteneğinin temelleri atılır. Sembolik oyun bir nesnenin başka bir nesnenin yerini aldığı zihinsel gösterimlerin kullanımını veya başka kişilerin kimliğine bürünerek yapılan temsili oyunları içerir. Somut işlem döneminde, sembolik oyunların azalması ile kurallı oyunların ortaya çıktığı görülür. Piaget’e göre alıştırma oyunları ile sembolik oyunların toplumsallaşması sonucunda kurallı oyunlar oluşmuştur (Uluğ, 2014). Kurallı oyun, 7-12 yaş aralığında görülmektedir. Çocuk oyun oynarken daha mantıklı hareket etmektedir. Bu oyunlar zeka, beceri ve kural bilgisi gerektirmektedir. Bu evrede oyunun kuralları ve kurallara uyulmadığında verilen ceza oldukça önemlidir. Oyunun temel kurallarını bilmeyen ya da uygulamayan çocuklar ya cezalandırılır ya da oyuna kabul edilmezler. Ergenlik ve yetişkinlik döneminde de kurallı oyun özellikleri görülmeye devam etmektedir (MEB, 2014).

Smilansky, Piaget gibi bilişsel gelişimi temel almış, Piaget’in oyun evrelerini biraz daha genişletmiştir. Oyunu işlevsel, yapı inşa, dramatik ve kurallı oyun olmak üzere dört grupta ele almıştır. İşlevsel oyunda, çocuklar fiziksel ve dil becerilerine

yönelik alıştırmalar yaparak çevrelerini incelemeye ve daha sonrası için temel olacak becerileri kazanmaya başlarlar. Yapı inşa oyununda, çocuklar nesneleri ve dilini kullanarak yeni şeyler oluşturmaya ve yapılandırmaya çalışırlar. Dramatik oyunda, çocuklar ihtiyaç ve isteklerini canlandırırken gerçek nesneler ve etkinlikleri kullanırlar. Kurallı oyun evresinde ise çocuklar oyunda önceden belirlenen kurallar ile oynamayı öğrenmektedirler (Şen, 2012).

Parten’in oyun sınıflandırması ise ilkel sosyal davranışlardan işbirlikçi davranışlara dönüşen bir değişim göstermektedir (Alqudah, 2003). Parten, oyunun gelişim aşamalarını çocuğun sosyal etkileşimine göre ele almış; tek başına oyun, izleyici çocuk, paralel oyun, birlikte oyun ve işbirliği oyun olarak belirtmiştir. Tek başına oynanan oyunda çocuk; arkadaşlarına katılmaz, çevresinde oynayan diğer çocukların oyunundan etkilenmez, bağımsız davranır. İzleyici çocuk oyununda, diğer çocuklarla ilişki kurmadan oyunlarını izler, oyuna katılmadan oyunla ilgili sorular sorabilir. Paralel oyunda çocuklar aynı ortam içinde, aynı oyuncakları kullanarak birbirlerinden bağımsız olarak oynarlar. Birlikte oyunda, çocuklar birbirleriyle etkileşim halinde oyun oynarlar. İşbirliğine dayalı oyunda ise beraberce bir amaca ulaşmaya çalışırlar. İşbirliği oyununda çocuklar arasında sosyal bir etkileşim vardır (Aksoy, 2014).

Klasik oyun kuramları ile çocuğun oyun oynamasının sebepleri araştırılmaya çalışılmış, modern oyun kuramları gibi oyunun şekli ve içerik yönü ile ilgilenilmemiştir.Klasik oyun kuramlarından; Friedreich Schiller ve Herbert Spencer tarafından ortaya konan fazla enerji kuramında, Schiller oyunu; fazla enerjinin amaçsız olarak tüketimi olarak tanımlamış, Spencer ise gereksiz bir etkinlik olduğunu belirtmiştir (Uluğ, 2014). Moritz Lazarus tarafından geliştirilen rahatlama ve dinlenme kuramına göre, oyunun amacı çalışırken azalan enerjinin tekrar kazanılmasıdır. Oyunla kaybedilen enerji tekrardan kazanılmaktadır (Hoşgör,2010). Fazla enerji kuramının aksine enerjinin artması için oyun oynanmaktadır (MEB, 2014). Karl Gross tarafından geliştirilen öncül deneme kurama göre de geçmişte kazanılan içgüdüsel alışkanlıklar, gelecekteki içgüdüsel alışkanlıklar için zemin hazırlar. Gross’a göre oyun, anti sosyal eğilimlerden arındıran özellikte ve gelecekteki yaşantıların ön hazırlığı niteliğindedir (MEB, 2009). G. Stanley Hall

tarafından Darwin’in evrim kuramına dayanarak geliştirilen tekrarlama- rekapitülasyon kuramına göre oyun, ilkel davranışları kapsayan oyunlardan, sosyal oyunlara doğru bir gelişim göstermektedir(Uluğ, 2014). Bu kurama göre tekrarların özünde çocuğun kendi ırkına ait yaşam deneyimleri yer almaktadır (MEB, 2014).

3. BÖLÜM

YÖNTEM

Benzer Belgeler