• Sonuç bulunamadı

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA FİZİKSEL GÜVENLİK

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Kalemci ( 1995 ) tarafından Ankara il merkezinde bulunan özel ve resmi okul öncesi eğitim kurumlarının çevre düzenlemesi ve çalışan eğitimci personelin nitelikleri yönünden karşılaştırmalı olarak incelenmesi amacıyla yaptığı araştırma sonuçlarına göre; resmi okul öncesi eğitim kurumu binalarının tümünün pencereleri yeterince büyük ve güneş alıyor olduğu gözlenirken, özel kurumların %76.0 oranı ile pencereler büyük ve güneş alıyor, %16.0 oranı ile pencereler yeterince büyük güneş almıyor, %8.0 oranı ile pencereler küçük güneş almadığı görülmektedir.Resmi okul öncesi eğitim kurumlarının bahçesinin %88.0 oranı ile sağlık koşullarına uygun nitelikte olduğu gözlenirken, bu oranın özel kurumlarda daha yüksek olduğu görülmektedir ( %92.0).Resmi kurumlarda oyun odalarının tümü sesten izole iken, özel kurumlarda bu oranın düştüğü görülmektedir ( %88.0 ).Resmi ve özel kurumların tümünde ısınma kaloriferle yapılmaktadır.Resmi kurumların oyun odalarında %36.0 oranı ile havalandırma sistemi bulunurken, özel kurumlarda bu oranın biraz daha yüksek olduğu görülmektedir ( %44.0 ) (Kalemci, 1995 ).

Biçer ( 1994) tarafından Ankara il merkezindeki anasınıfları ile uygulama anaokullarının fiziki özellikler açısından kıyaslanarak değerlendirilmesi amacıyla yaptığı araştırma sonuçlarına göre; anasınıflarının %87.2’sinde, uygulama anaokullarının %4.3’ünde okul çevresinde sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alındığı gözlenmiştir.Anasınıflarının % 21.4’ünde, uygulama anaokullarının %2.7’sinde bahçenin sağlık ve güvenlik tedbirleri bakımından yeterli olduğu gözlenmiştir.Ecza dolabının sağlık ve güvenlik tedbirleri yönünden yeterliliği incelendiğinde, anasınıflarının %60.4’ünde, uygulama anaokullarının ise %6.4’ünde ecza dolabının bulunduğu yer ve içinde gerekli ilkyardım malzemesinin olması bakımından yeterli olduğu gözlenmiştir.Bahçedeki oyun materyalleri incelendiğinde, anasınıflarının %36.6’sında, uygulama anaokullarının %14.6’sında bahçe materyalleri için sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alındığı gözlenmiştir.Oda ısıtma sistemi incelendiğinde, anasınıflarının %85.6’sında, uygulama anaokullarının ise %6.4’ünde ısıtma sisteminin sağlık ve güvenlik tedbirleri bakımından yetersiz olduğu gözlenmiştir.Anasınıfları ve uygulama anaokulları tarafından kullanılan suyun temiz,

çocuğun yetişebileceği yerde, her zaman bulunması hususunda alınan sağlık ve güvenlik tedbirlerinin yeterliği yönünden incelendiğinde anasınıflarının %92.0’ında, uygulama anaokullarının hepsinde su için alınan tedbirlerin yeterli olduğu gözlenmiştir ( Biçer,1994).

Vural ve Sadık (2003) tarafından yapılan araştırmada 1998 yılı öncesinde eğitim-öğretime başlanan ilkokul binaları ve 2000 yılı ve sonrası yıllarda eğitim- öğretime başlanan ilköğretim okul binalarının eğitsel, idari, servis alanları ve estetik özellikleri bakımından fiziksek koşullarında farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır.6 ilköğretim okulu araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.Araştırmada veri toplama tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme ve gözlem kullanılmıştır.Araştırma sonunda, 2000 yılı ve sonrası yıllarda eğitim- öğretime başlanan ilköğretim okul binalarının eğitsel alanlar, idari alanlar, servis alanları, iç ve dış mekan renkleri, ısı ve ışıklandırma, sıra ve sandalyelerin uygunluğu ve mobilitesi, sınıfların ve okul bahçesinin temizliği ve çevre düzenlemesi, okul binalarının giriş ve çıkış kapıları gibi değişkenler açısından, 1998 yılı ve öncesinde eğitim-öğretime başlanan ilkokul binalarından daha olumlu fiziksel özelliklere sahip oldukları belirlenmiştir( Vural ve Sadık , 2003).

Baykan ve Başk. ( 1993 ) tarafından yapılan Türkiye’de okul öncesi eğitim kurumlarının durum tespit araştırması sonuçlarına göre; binası yetersiz ve ya vasat düzeyde olan kurum oranı % 43.28 olarak bulunmuştur.Bahçesinin durumuna bakıldığında %53.25, havalandırma %29.78, sınıflar %37.65, köşeler ve araç gereç %44.79 oranında yetersiz, vasat düzeyde olduğu görülmektedir (Baykan ve Başk., 1993 ).

Ülküer ( 1993 ) tarafından kaliteli bir okul öncesi eğitim kurumunda bulunması beklenen özelliklere ana sınıflarının ne ölçüde sahip oldukları ve bu özelliklerinin niteliği kalite düzeyi açısından bölgeler arası fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yaptığı araştırmaya göre; anasınıfları, araç-gereç ve köşelerin düzenlenmesi bakımından her köşe için ayrı ayrı değerlendirildiğinde “Fen ve doğa” ve “Blok “ köşeleri düzenleme ve araç-gereç açısından yetersiz bulunmuştur (Fen ve doğa %41,75 , blok %35,00).Sağlık ve emniyet tedbirleri açısından doğu anadolu

bölgesi yetersiz bulunmuştur ( %29.38).Ayrıca anasınıfı yöneticileri okul öncesi eğitim konusunda bilgi ve becerileri ve öğretmenlere rehberlik açısından yetersiz bulunmuşlardır(%36.36)(Ülküer, 1993 ).

Turla ve Başk. ( 2001) tarafından okul öncesi öğretmenlerinin mezun oldukları okul ve meslekte geçirdikleri sürenin, okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel şartları, plan ve program, kullanılan yöntem ve teknikler, sınıf ve davranış yönetimine ilişkin sorunlarını algılamaları üzerinde farklılık yaratıp yaratmadığını belirlemek amacıyla yaptıkları araştırma sonucuna göre;lisans ve önlisans mezunu öğretmenlerin “sınıfın çocuk sayısına göre çok küçük olması” ve “sınıftaki çocuk sayısının fazla olması” sorununu daha yüksek oranda (lisans%52.1, önlisans %48.3) dile getirdikleri görülmektedir.Köşelerdeki araç gereçlerin yetersiz, sınıf demirbaşlarının eski, tuvalet, vestiyer, mutfak ve depo gibi bölümlerin kullanıma uygun olmaması konularını üniversite mezunu öğretmenlerin daha yüksek oranda ( lisans%155, önlisans %27.6) dile getirdikleri görülmektedir (Turla ve Başk., 2001).

Zamkova ve Krivitskaya( 1987 ) çocuklar üstünde ultravide lamba destekli floresan ışığının etkilerini gözlemlemişlerdir.Floresan ışığına maruz kalan çocuklarda akademik performans, öğrenme kabiliyeti, vizyon artışı,ağırlık ve boy artışı, yorgunluk ve bitkinliğe direnç görülmüştür. (Hathaway, 1987)

Wohiferth ve Sams(1986) tarafından öğretmen ve öğrenci grubu üstünde üç haftalık bir çalışma yapılmıştır.Çalışmada sınıfın duvarları mavinin tonları ile boyanmıştır.Öğrenciler normal doğal ışığa maruz bırakılmışlardır.Sonuçta; kan basıncında ve saldırgan davranışlarda düşüş yaşandığı görülmüştür.Öğretmenler daha rahat bir ortam ortaya çıktığını, öğrencilerin çalışma performansının arttığını söylemişlerdir. (Hathaway,1987).

Şanlıer ve Yaman ( 1999 ) tarafından Ankara’da bulunan kreşlerde çalışan personelin, kurum mutfağının ve araç gerecin hijyen durumunu saptamak için bir çalışma yapılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre; kurumlarda çalışan personelin %42.2’sinin sağlık kontrolünün yılda bir kez yapıldığı, kurumların %24.4’ünün sıcak

su tertibatının, %73.3’ünün personel için temiz ve yeterli duşun olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca personelin %52.2’sinin eldiven, %41.1’inin mendil kullanmadığı, %16.7’sinin üniformasını 6-10 gün aralıklarla değiştirdiği tespit edilmiştir.İncelenen kurumların %6.7’sinde zemin bakımlı ve temiz değil, %24.4’ünün zemininde kirli suların ve yiyecek kırıntılarının tahliyesini sağlayan mazgalın uygun olmadığı, %7.8’inin havalandırılmasının, %26.7’sinin üretim alanında sadece el yıkamak için kullanılan lavabonun, %6.7’sinin çalışma tezgahının temizliğinin ve bakımının uygun olmadığı gözlenmiştir ( Şanlıer ve Yaman, 1999).

Baykan ve Başk.( 1986 ) tarafından Ankara’daki okul öncesi eğitim kurumları üzerine yaptıkları araştırmaya göre; okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan personelin sağlık kontrollerinin yapılmasında kurumlar iki değişik yol izlemektedirler.45 kuruma doktor personeli kontrol amacıyla belirli aralıklarla gelirken 77 kurumun personeli gerektiği zaman kendileri bağlı oldukları sağlık kuruluşlarındaki doktorlara gitmektedirler.Ayrıca binası yetersiz kurum 58, bahçesi yetersiz kurum 67’dir (Baykan ve Başk., 1986 ).

Yaman ve Başk. (2006) tarafından Afyon’da bulunan Salim Pancar İlköğretim Okulu I ve II. Kademede okuyan öğrencilerin beslenme alışkanlıkları arasındaki farklılıkları saptamak amacıyla yapılmıştır.Araştırma, Afyon il merkezi Salim Pancar İlköğretim Okulu I ve II. kademede okuyan 220 öğrenci üzerinde anket uygulanarak gerçekleştirilmiştir.araştırma sonuçlarına göre I. kademedeki öğrencilerin % 89,1’inin , II. kademedeki öğrencilerin % 53,6 ‘sının beden Kitle İndeksi kg/m ( BKI)’ leri düşük bulunmuştur.Öğrencilerin atladıkları öğünler incelendiğinde her iki grubunda ( %38,2-%45,0) sabah kahvaltısını daha çok atladıkları bulunmuştur( Yaman ve Başk., 2006 ).

Bulduk ve Başk. ( 1998 )tarafından Ankara’da kreş ve anaokullarında yüzey kaplama malzemelerinin sağlık yönünden çocuklara uygunluğunu saptamak için yaptıkları araştırma sonuçlarına göre; mutfak tezgahlarında fayans kullanan kurumların %35’i bu alanların temizliğinde en fazla deterjanlı suyu tercih etmektedirler.Hazır sıvı temizleyicileri tercih edenler %30, dezenfektanlı su ile temizleyenler ise %26 ‘dır.Kurumlarda en az tercih edilen temizlik ajanının tüm

yüzeyler için sabunlu su olduğu görülmektedir.Çocukların oyun alanlarında duvardan duvara halı ve halıflexi tercih eden kurumların temizleme yöntemi olarak daha çok elektirik süpürgesi ile temizlemeyi tercih ettikleri saptanmıştır ( %65-%60 ).En az tercih edilen temizleme yönteminin ise, yıkayarak temizleme olduğu bulunmuştur.Çocukların oyun oynadıkları alanların duvar kaplaması plastik boya olan kurumların %47’si hazır sıvı temizleyicileri kullanmaktadırlar.Bu yüzeyler de hiç temizlik yapmayan kurumlar %10 civarındadır.Duvarları kireç ve ya duvar kağıdı ile kaplı kurumların hiç birinde ise herhangi bir temizleme yönteminin kullanılmadığı saptanmıştır.Oyun, uyku odaları ve mutfakta tesisatları açıktan geçen kurumların %48.4’ünde bu tesisatlarda izolasyon yapılmıştır.Araştırma kapsamına alınan kurumların %47.1’inde üç ayda bir temizlik ve hijyen konusunda eğitim verildiği saptanırken, 22 kurumda böyle bir eğitimin hiç verilmediği saptanmıştır (Bulduk ve Başk., 1998 ).

Aktankerem ve Cömert ( 2006) tarafından okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin, Siirt ilinde okul öncesi eğitimin sorunlarına ilişkin görüşlerini öğrenmek amacıyla yapılmıştır.Siirt ili ve ilçelerinde Milli Eğitim Bakanlığına ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı resmi ve özel okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan 180 okul öncesi eğitim öğretmeni, araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.Araştırmanın sonuçlarına göre okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin “ Çok Önemli” gördükleri sorunlar sırasıyla %77,8 ile Anne- babalar 1. sırada, %71.7 ile Fiziksel çevre 2. sırada , %65,6 ile Program 3. sırada yer almaktadır (Aktankerem ve Cömert,2006).

Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Ve Teknik Öğretim Etüt Programlama Dairesi Başkanlığı (1978), tarafından 540 resmi anaokulları ve anasınıfları sayıları, kapasiteleri, karşılaştıkları problemleri, yöneticilerin okulöncesi eğitimi yaygınlaştırmaya karşı tutum ve tekliflerini belirlemek amacıyla bir araştırma yapmıştır.Araştırma sonucunda; yöneticilerin görüşleri doğrultusunda okulöncesi eğitim kurumlarında karşılaşılan sorunlardan; binanın eğitime uygun olmadığı, araç gereç ve oyuncak sağlanamadığı tespit edilmiştir.Buna göre okul binalarının devletçe temin edilmesi, öğretmen ve yöneticilere her yıl hizmet içi eğitim kursları

düzenlenmesi; ihtiyaç duyulan araç-gereçlerin yapılıp geliştirilerek kurumlara gönderilmesi önerilmiştir (Poyraz ve Dere,2001:67).

Okullarda temel afet bilinci eğitim projesi2003-2005 sonuç raporu (2005), 1999 Kocaeli depremi ardından Boğaziçi üniversitesi, Kandilli rasathanesi ve Deprem araştırma Enstitüsü ( BÜKRDAE), Uluslararası kalkınma ajansı, yabancılar için afet yardım ofisi (USAID/OFDA) desteği ile Afete hazırlık eğitim projesini başlatmıştır.Bu proje kapsamında ülke çapında yaklaşık 1,2 milyon öğrenci ve 66.000 öğretmene ulaşılmıştır.Eğitim programı malzemeleri olarak öğretmen el kitabı ve CD’si hazırlanmıştır.Ülke çapında formatör öğretmen adaylarına ulaşmak amacı ile kendi kendine öğrenmeye dayalı internet üzerinden ulaşılabilir şekilde temel afet bilinci uzaktan eğitim programı ( TABE-UE) geliştirilmiştir.Meslek liseleri öğretmenleri ve öğrencileri için yapısal olmayan risklerin azaltılması ve yapısal bilinç konularında pilot nitelikte eğitim materyalleri geliştirilmiştir.Ülke çapında eğitimler düzenlenmiştir.Projenin etki değerlendirmesi olumlu sonuçlar elde edildiğini göstermektedir.Bunun sadece öğrenci ve öğretmenlerin bilgi düzeyindeki olumlu değişiklikle sınırlı kalmayıp, risk değerlendirmesi-planlama, fiziksel korunma önlemleri ve müdahale becerileri konularında evde ve okulda alınan önlemlerde de oldukça yüksek oranda olumlu etkileri olduğu görülmektedir.Eğitimden sonra okullarda %30 oranında hazırlık ve risk azaltma önlemleri alındığı belirlenmiştir.

Akpınar ve Köksalan (2003) tarafından Elazığ il merkezinde bulunan 12 ortaöğretim okulu ve 44 ilköğretim okulunda olaganüstü hallere ne derece hazır olduklarını ortaya koymak amacıyla yaptıkları araştırmaya göre; okullarda olaganüstü hale hazırlık, planlama ve eğitim etkinliklerini yürütme görevini, okulların %50 ‘sinde (N=28) müdür, %32’sinde (N=18) müdür yardımcısı ve %18’inde (N=10) ise sivil savunma kolu yürütmektedir.Okulda, olağanüstü hallere hazırlık ve olağanüstü hallerle baş etme ile ilgili eğitim etkinliği ve ya konferans verilip verilmediği sorusuna, okul yöneticilerinin %61’i (N=34) evet, %39’u (N=22) hayır şeklinde cevaplamıştır.Olağanüstü haller ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmada, müdürlerin %16’sı (N=9) kendisini çok yeterli, %54’ü (N=30) orta düzeyde yeterli ve %30’uda (N=17) yetersiz görmüştür (Akpınar ve Köksalan ,2003).

Katz (1992) tarafından Almanya’daki araştırmasında okul öncesi kurumların kalitesini değerlendirmiştir.Öğretmen sayısı, personel kalitesi ve devamlılığı, öğretmen-çocuk ilişkilerinin özelliği, malzemelerin sayısı ve kalitesi, yangın güvenlik önlemleri ve sağlık hizmetleri kuralları okul öncesi kurum seçiminde ailelerin dikkat ettiği özellikler olduğu sonucunu bulmuştur (Katz ,1992).

Koç ( 1999) tarafından yapılan araştırmaya göre anne babaların okul seçiminde “Kurumun iç ve dışının temiz olması” etkenini anne-babaların çoğunluğu fazlaca önemsemiştir ( %74.1).Kurumun iç ve dışının temiz çekici ve ferah olması, kurumun seçiminde önemli kalite göstergelerinden biridir.“bahçede sallanma, tırmanma, binme araçlarının olması” seçeneğini velilerin yarısına yakını ( %47.6 ) orta ve çok derecede dikkate alırken, üçte bire yakını ( %29.3 ) hiç dikkat etmemiştir.Ayrıca yüzey, malzeme ve oyuncakların temiz olmasına anne babaların çok fazla ( %84.1) dikkat ettikleri anlaşılmaktadır.Aileler kurum binasının iç ve dışının temizliği gibi yüzey, malzeme ve oyuncaklarında temiz olmasını istemektedirler (Koç, 1999).

Metin ve Başk. (1993 ) tarafından ana-babaların anaokulundan beklentilerini saptamak için yaptıkları araştırmaya göre; anne-babalar eğitim kalitesi kadar çocuklarına anaokulunda sağlanan ortamın sağlıklı ve güvenli olmasına da önem vermektedirler.Anne babaların çocuklarının devam ettiği anaokulundaki eğitimcilerle iletişimde bulundukları konulara ait bulgulara bakıldığında sağlık ve bakımla ilgili konular annelerde %10, babalarda %14.4 oranlarında görüşüldüğü saptanmıştır (Metin ve başk. , 1993).

Erbuğ ve Demirkan ( 1998 ) tarafından Ankara’da 58 adet ilkokulda güvenlik açısından değerlendirme yapmışlar. Araştırmanın sonucunda; İlkokullarda yangına yönelik önlemler yeterli düzeyde değildir. Okulların %73’ünde yangın sırasında çok ciddi sorunlar yaratabilecek tek çıkışlı koridorlar vardır ve incelenen tüm okulların sadece %21’inde tehlike çıkışları bulunmaktadır. Pencerelerde malzeme olarak sadece bir okulda (%2)darbeye dayanıklı cam kullanılmıştır. Okulların %7’sinde elektirik sigorta kutularının korunaksız bir biçimde açık olduğu saptanmıştır.

İncelenen okullar içinde %62’si doğalgaz ile ısıtılmaktadır ve bunların %31’inde doğal gaz giriş ünitesinin koruyucu bir kapağı yoktur. ( Erbuğ Ve Demirkan, 1998).

Kersting-Dürrwachter Ve Mielck (2001) tarafından Almanya’nın Böblingen bölgesinde 50 çocuk bahçesinde yapılan, çocukların karşılaştığı kazalar, bu kazaların sebepleri ve risk grupları konulu anket çalışmasında, çocukluk dönemi kazalarının karakteristikleri, çocukların sosyo-demografik yapılarına göre analiz edilmiştir.Anketlere göre düşük gelirli ailelerin çocuklarının, yüksek gelirli ailelerin çocuklarına göre daha az kazaya uğradıkları belirlenmiştir.Aynı çalışmaya göre, erkek çocukların kız çocuklarına oranla daha çok kaza geçirdikleri tespit edilmiştir ( Kersting-Dürrwachter Ve Mielck ,2001).

Haynes ve Başk.(2003) tarafından yapılan “Household and Neigbourhood Risks For İnjury to 5-14 Year Old Children” adlı bir çalışmada İngiltere’nin Norwich kentinde yaşayan ve 13 aylık süreçte hastanenin kaza ve acil servis bölümüne müracat eden 5-14 yaş arası tüm çocuklar incelenmiştir.13 aylık çalışma süreci boyunca Norwich’ te 5-14 yaş arası toplam 22771 çocuk hastanenin kaza ve acil servis bölümüne müracaat etmiştir.Acil servis kayıtlarında bulunan 3663 yaralanmadan 3526 (%96)’sı çalışma çerçevesine alınmıştır.Yıllık toplam yaralanma oranı %16,44 olarak bulunmuştur (Haynes ve başk., 2003).

Herrington ve Studtman (1998) tarafından 1995-19997 yılları arasında

‘Landscape İnterventions:New Directions For The Desing Of Children’s Outdoor Play Environments’ adlı bir çalışma yapmışlardır.Araştırmanın hedefi doğal materyallerin (bitkiler, taşlar) çocukların duygusal, fiziksel ve bilişsel gelişimini nasıl etkilediğine ilişkin bilgilerin artırılmasıdır.Birinci grupta yaşları 2-5 arası 8 erkek, 8 kız toplam 16 çocuk, ikinci grupta ise 5-6 yaş arası 12 kız 8 erkek toplam 20 çocuk bulunmaktadır.Araştırmada 2 laboratuar alanı oluşturulmuş; laboratuar A’ da asfalt alanı ve rasgele oyun yapılarının bulunduğu çim alanı bulunmaktadır.Küçük plastik bir oyun evi de yer almaktadır.Çim alanında iki salıncak, üç tırmanma aleti ve bir

köprü vardır.Laboratuar C’de ağaçlar asfaltlı bölüme gölge sağlamaktadır.Sahanın güneyinde iki oyun yapısı vardır ve kuzey uçta da bir adet oyun yapısı bulunmaktadır.İki salıncak sahanın batısında yer almaktadır.Bunların çocuklara tipik açık alan oyun fırsatı sunduğu düşünülmektedir.Oyun sahası teçhizat temellidir.Doğal materyal olarak ağaçlar ve çim vardır.Çalışmadan elde edilen sonuçlar; 2. evrede yapılan düzenli müdahaleler farklı gelişme türlerini teşvik etmiştir.Geçici müdahalelerin yapıldığı 1. evre ve 2. evrenin aksine çocuklara uzun süre katılım olanağı vermemiştir.İkinci evrede yapılan kalıcı müdahaleler etkileşimin artmasını sağlamıştır.Sonuçta basit öğelerin, fiziksel gelişime destek olan teçhizat temelli oyun alanlarına eklendiğinde farklı gelişme türlerini desteklediği bulunmuştur (Herrington ve Studmann, 1998).

3. YÖNTEM

Araştırmanın Modeli

Bursa ilinde bulunan ilköğretim okullarına bağlı anasınıflarında görev yapan yönetici ve öğretmenlerin ve anasınıflarına devam eden çocukların anne-babalarının kurumun fiziksel güvenliği konusundaki görüşlerinin incelendiği bu araştırmada verileri toplamak için durum belirleme ( survey-betimsel ) yöntemi kullanılarak anket uygulanmıştır.Hazırlanan anket soruları danışman dışında iki alan uzmanına gösterilmiş ve önerileri alınmış bunun sonucunda bazı sorular değiştirilmiş, eksik olan sorular anket formuna eklenmiş ve anketler en son halini almıştır.Anketler 10 okulda uygulanarak anketlerin anlaşılıp anlaşılmadığı kontrol edilmiş ve anketlerin anlaşılır olduğu sonucuna varılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığından 16.02.2006 yılında okullarda anket yapabilmek için izin alınmış ve bu tarihten 30.06.2006 tarihine kadar okullarda anket uygulanmıştır.

Dağıtılan 140 adet yönetici anket formundan 121’i geri gelmiştir.Dağıtılan 240 adet öğretmen anket formundan 171’i tekrar araştırmacının eline ulaşmıştır.Dağıtılan 700 adet anne-baba anket formundan ancak 550 tanesi tekrar araştırmacıya ulaşmıştır.

Evren

Araştırma evrenini Bursa ilinde bulunan ilköğretim okullarına bağlı anasınıflarında görev yapan yönetici, öğretmen ve bu kurumlarda eğitim gören çocukların anne-babaları oluşturmaktadır.

Örneklem

Araştırmanın örneklem grubuna Bursa ilinde bulunan ilköğretim okullarına bağlı anasınıfları tesadüfi örnekleme yoluyla seçilmiştir.Toplam 121 ilköğretim okullarına bağlı anasınıflarında görevli yönetici ve öğretmenler ile bu okullarda eğitim gören çocukların anne-babaları (550 kişi )araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.

Tablo:Anket Uygulanan Okulların ilçeleri, Yönetici Ve Öğretmen Sayıları

İlçe adı Okul Sayısı Yönetici Sayısı Öğretmen Sayısı Osmangazi 20 20 34 Yıldırım 28 28 36 Nilüfer 30 30 40 Orhangazi 15 15 21 Gürsu 4 4 5 Mudanya 3 3 6 Gemlik 10 10 15 İnegöl 10 10 12 Mustafa Kemalpaşa 1 1 2 Toplam 121 121 171 Verilerin Toplanması

Araştırmada ilköğretim okullarına bağlı anasınıflarında görev yapan yönetici,öğretmen ve anasınıflarına devam eden çocukların anne-babalarının

kurumun fiziksel güvenliği konusundaki görüşlerini öğrenmek amacıyla araştırmacı tarafından anket formu geliştirilip uygulanmıştır.Yönetici-öğretmen anket formunun birinci bölümünde; kurum ve yöneticiler hakkında tanıtıcı bilgiler bulunmaktadır.Sorular, yöneticiye yönelik olduğundan onun tarafından doldurulmuştur.İkinci bölümde ise, öğretmenler hakkında kişisel bilgiler yer almaktadır.Bu sorular her öğretmen tarafından cevaplandırılmıştır.Anket formunun üçüncü bölümünde ise, okulun fiziksel güvenliği ile ilgili sorular yer almaktadır.Bu soruları hem yönetici hem de öğretmen cevaplandırmıştır.Anne-baba anket formunun birinci bölümünde kişisel bilgiler ( formu dolduran kişinin cinsiyeti, anne-babanın yaşı, en son bitirdikleri okul, çalışıp çalışmama durumları...) ile ilgili sorular yer almaktadır.İkinci bölümde ise okulun fiziksel güvenliği ile ilgili sorular yer almaktadır.Bu sorular anne-baba tarafından cevaplandırılmıştır.

Verilerin Analizi

Bu çalışmada elde edilen veriler SPSS 12.0 paket programı yardımı ile değerlendirilmiş olup kategorik verilerde Ki-Kare bağımlılık ve Fishers Exact testleri kullanılmıştır.Değerlendirmede, anketteki her sorunun seçeneklerine verilen yanıtların frekans ve yüzdeleri hesaplanmıştır.Anlamlılık seviyesi olarak 0.05 alınmış olup, p<0,05 durumunda anlamlı farklılığın olduğu, p>0.05 olması durumunda da anlamlı farklılığın olmadığı üzerinde tartışılmıştır.

İstatistiksel işlemler elde edilen 121 yönetici anket formu, 171 öğretmen anket formu ve 550 anne-baba anket formu sayıları üzerinden yapılmıştır.

Benzer Belgeler