"Tarihi yapabilmek" için önce insanın yaşayabilmesi gerekir. Ama yaşamak için herşeyden önce yemek-içmek, bannmak ve başka şeyler de gerekir. Öyleyse ilk tarihsel olgu bu ihtiyaçlann tatminine izin veren olanaklann; yani maddi hayatın üretilebilmesidir.
Bu aynı zamanda, binlerce yıl önce olduğu gibi, bugün de insanı hayatta tutabiirnek için, tarihin temel bir koşuludur. Bütün bunlann yerine getirilebilmesi için, insanlar arasında şu
veya bu biçimde bir iletişim kurulması gerekmez mi (Alemdar; 1981, s.6) ?
Tarihi yapmanın ön koşulu olan yaşamı sürdürebilmek, bestenrnek ve dış
tehlikelere karşı korunmak için insanlar veya insan gruplan arasında bir ortaklık kurulması
zorunludur. Bu ortaklık ancak iletişim sayesinde kurulabilir.
İletişim, insanoğlunun varolmasıyla ortaya çıkan bir gereksinimdir. Geçmişi, insanlık tarihi ile başlar. İlkel insaniann mağara duvarlanna çizdiği resimler, kızılderililerin
ateş yakarak çıkardıklan dumanlar, Afiika yerlilerinin tam tam sesleriyle yapmak istedikleri, iletişimden başka birşey değildir.
İletişim, toplumsal süreçte temel olarak alınan olgulardan biridir. İletişim aracılığı ile insan, bireysel varlığım ve toplumsal ilişkilerini sürdürür. İletişim simgelerini ve eylemlerini kullanma yeteneğinden yoksun bir bireyin toplumun dışına itilmesi, yalnız kalması bile söz konusu olabilmektedir (Yüksel; 1 994b, s.9).
İnsanoğlunun çeşitli uğraşlar sonucu elde ettiği başan veya başansızlıklar, ifadesini
iletişimde bulmakta ve iletişim sayesinde betimlenmekte, saptanmakta, başkalanna
bildirilmektedir. İletişim olmadan insan ne bilgi, teknik, sanat gibi başaniann yaratıcısı olabilir ne de kendi yapıp-etmesi, değer duygusu, çalışması, özgürlükleri vb. kendisi için bir anlam ifade edebilir. O zaman insanoğlu tek olarak kendi kendisine kalacak ve hatta bir bilginin
yaratıcısı olsa bile, bu bilgiyi saptayamayacak, saklayamayacak ve diğer insanlara bildiremeyecekti. O zaman da bu bilgi gereksiz bir yük olacaktı. Oysa bilgi insanoğlunun
yükünü hafifletir, onun hayatta kalmasım sağlar. Gerçi bu durumda insan başkalarımn varlığım bilecekti; fakat bu başkalarım bilme hayvanların birbirlerini bilmeden farklı olmayacaktı (Mengüşoğlu; 1988, s.212-214). Bu yüzden, bir iletişim felsefecİsİ " insamn ancak iletişim kurabilmesi sayesinde insan olduğunu" söyler (Humbolt; 1984, s.20).
İletişim, ınsanın başka insanlarla, hayvan ve bitki dünyasıyla, anorganik, teknik alanlar ve her türlü olaylarla, hayat durumlarıyla bilgiye dayanan bir ilgi dünyası kurmasım
sağlar. İnsan gördüğü, düşündüğü, işittiği, hissettiği, bildiği, anladığı, niyet ettiği herşeyi;
gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmekte olduğu şeyleri başka insanlara "iletişim" ile bildirir.
İnsan, iletişim yardımıyla başkalarının düşüncelerini, tavır ve hareketlerini öğrenir. İletişim hem insanla-insan hem de insanla, insan dışı şeyler arasındaki ilişkinin saptanmasım sağlar. Bu saptama bir bildirmedir de. İletişimin bu saptarna ve bildirme işlevi insan hayatı için çok önemlidir. Çünkü insana has bütün başanlar, sanat, bilim, felsefe ve teknik, iletişime dayamr ( Mengüşoğlu; 1988, s.214 ). Bu yüzden, insan bilgisinin temelinde iletişim yatmaktadır.
İletişim insanoğlu yaşamının öylesine aynlmaz bir parçasıdır ki, her düşüncesinin, davramşımn ve ilişkisinin ardında isteyerek veya istemeyerek aldığı ve/veya verdiği
iletiler vardır. Uyumadığı zamanların dışında, günün her arnnda bir iletiler ağı içerisinde
yaşar. Günümüzde, uyku dışında kalan zamammn çoğunu başkalanyla gelip-geçici/sürekli, içten/mesafeli, anlamlı/yüzeysel, yüzyüze/dolaylı ilişkiler içinde geçirir; yalmz kaldığı zaman da, kitap, gazete, radyo, televizyon gibi araçlardan yararlamr. Bunlar gözönüne alınacak
olursa, iletişimin, insanoğlu yaşamımn yaklaşık dörtte üçünü kaplayan bir olgu olduğu
görülecektir. Araştırma bulguları, ortalama bir Amerikalımn etkin olduğu saatierin% 70'ini
konuşarak, dinleyerek, okuyarak ve yazarak geçirdiğini ortaya koymuştur
(Beri o; 1960, s.1 ). Bunun yamnda, sözsüz iletişim ve zaman-mekan düzenlemesi ile kullammlan, sanatsal ürünler, ileti taşıyan veya belirleyen diğer iletişim biçimleridir. Bunlar da gözönünde tutulduğunda, insan için iletişim, anlam yükleyebildiği herşeydir ve iletişim için kullamlabilir.
Antropolojik incelemeler, tüm toplumların kendi yaşamları için gerekli iletişim sis-temlerini geliştirdiklerini ortaya koymuştur. Y aşamlanm avcılık ve toplayıcılıkla
sürdürenler başka, sanayi toplumlan başka sistemlere sahiptirler. Ancak hepsinde ortak olan,
insanlararası ilişkilerin kurulup sürdürülmesi için gerekli ve yeterli sistemlerin bulunmasıdır.
Başkalarıyla ilişki kurmak, her zaman istediği kişilerle ve biçimde olmasa da, insanoğlu için vazgeçilmez bir gereksinimdir (Zıllıoğlu; 1993, s.9).
Bu sebeple, yaşamak başlı başına bir iletişim ağım, iletişim etkinliklerini içeren bir olaydır. İnsanoğlu varolduğu andan itibaren çevresiyle sürekli iletişim ve etkileşim içine girer.
Bilmeden çevresini etkilemeye, değiştirmeye, yine bilinçsizce etkilenmeye, çevresine uyarlanmaya başlar. Bu ikiyönlü alış-veriş ömür boyu süregider; kişiliği iletişim alışkanlıklan
ile belirlenir. Kişilerarası ilişkilerin aracı da iletişimdir; anlamak, öğrenmek, anlatmak,
başkalanna ulaşmak için iletişimi kullanmak zorundadır.
İnsanoğlu iletişime gereksinim duyduğu ve ondan yaralandığı gibi, onu çevresinde
hazır da bulur. Çalar saatin sesi, caddedeki trafik lambalan, reklam panoları, uyan yazı ve
işaretleri, tamdık birinin gülümseyerek selamlanması, gazeticide asılı duran gazete ve dergilerin başlıkları, gösteri yürüyüşü yapanların davramş ve sloganlan, otobüsteki yolcuların tartışmalan vb. insanoğlunu bazen iletişimin tamklan, bazende zorunlu bir parçası haline getiriverir. Bu nedenle iletişim her zaman her yerdedir; insan istese de istemese de bir iletişim ağı içinde yaşamaktadır ve iletişim kurmaması olanaksızdır (Zıllıoğlu; 1993, s.9).
İnsanoğlunun iletişim ihtiyacı inkar edilemez. İnsan, birşey yapmak, elde etmek için
iletişim kurmak zorundadır. Bunun için kelimelere, sinyallere ve hareketlere ihtiyaç duyar.
Y almz başına çok az şey yapabilir. Kendisini hayatta tutabilecek şeyleri elde etmek için bir başkasına ihtiyaç duyar. İletişimin önemi bu temel ihtiyaçtan kaynaklamr (Myers ve Myers;
1975, s.5). Günümüz toplumlannda hiçbir insan, iletişimin çeşitli biçimlerini kullanmadan, birileri veya birşeylerle iletişime girmeden varolamaz.