• Sonuç bulunamadı

1-Vergiler

Osmanlı Devleti’nde uygulanan vergi sistemi, Tanzimat Fermanı’nın ilanına kadar İslam hukukunun etkisiyle birlikte uygulanan Şer‘i vergiler ile sayıları oldukça fazla olan ve çok çeşitli konular üzerinden alınan örfi vergilere dayanmıştır. Özellikle devletin eski gücünü kaybettiği, 16. ve 17. Yüzyıllarda savaşlarda alınan mağlubiyetler ülke ekonomisini daha güç hale sokuyordu. Buna bağlı olarak padişahın vergilendirme yetkisini kullanarak ekonomiyi ayakta tutmaya çalışması sonucunda artan örfi vergiler, halkı bezdirmiş, zaman zaman isyan hareketlerine sevk etmişti. Örfi vergiler halk tarafından benimsenmese de, zorunlu olduğu için ödenmiştir.

Devletin halkına olduğu gibi halkın da devlete karşı birtakım yükümlükleri vardı. Bunlar arasında ilk sırayı alan ise vergilerdir. İncelediğimiz 213 Numaralı Sicil Defterinde, 18. yüzyıl Manisa’sın da, devletin mali durumunu da dikkate alarak, birçok vergi çeşidi karşımıza çıkmaktadır. Bunlar arasında en sık karşılaştıklarımız, imdad-ı hazeriye, imdad-ı seferiye, resm-i ağnam, tımar (dönüm resmi), resm-i ispenç ve bad-ı hevâ vergileridir. bu vergiler ile ilgili kayıtlar aşağıda başlıklar altında incelenecektir.

a-İmdad-ı Hazeriyye

İmdad-ı hazeriyye vergisi ilk olarak 1717-1718 yıllarında toplanmaya başlanmıştır. Savaş olmadığı zamanlarda bütçe açığını kapatmak için halktan tahsil olunan vergidir. Hazeriyyenin miktarı savaş dönemlerinde toplanan imdad-ı seferiyeye nazaran az tutulmuş ve genellikle iki ya da üç taksitte toplanmıştır. Bu vergi sancaklarda bulunan kazalara toplu bir meblağ olarak belirleniyor sonra avarızhanesi itibariyle kaza halkına taksim ediliyordu.139

İncelediğimiz defterde en çok hazeriyye vergisiyle ilgili kayda rastladık. Defterde yer alan 15 numaralı hükümde, Şerâyi‘u şi‘ar Saruhan sancağında vaki‘ kazaların kazaz ve

nüvv’ab efendileri zide fazluhüm ve mefahiru’l-emâsil ve’l-akrân a‘yân ve iş erleri ve serdâr zîde kadruhüm inhâ olunur. Bin yüz yetmiş altı senesine mahsuben bâ fermân-ı âli tarafımıza ta‘yin ve tahsil kılınan hazeriyeden taksid-i saninin vakt u zamanı hulul etmekle livamıza isabet eden miktar, Kütahya mahkemesinden ihraç olunan mümezzi pusula mucibince cümle ma‘rifet ve ma‘rifet-i şer‘le tevzi ve taksim ce cânib-i miriyesiz olmak üzere yerlerinden bir an evvel cem‘ ve tahsil ve kabzına me‘mure ve teslim etmekde mezid-i dikkat ve ihtimam eylemeniz babında divan-ı Anadolu’dan iş bu buyuruldu tahrir ve ısdâr ve kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân

60

silahdar Osman ağa zîde kadruhüm ile irsâl olunmuştur. Bi mennihi teala vusulünde gerektir ki vech-i meşruh ve mu‘tâd-ı kadim üzere tahririniz kazasına isabet eden taksid-i sani cümle ma‘rifet ve ma ‘rifet-i şer ‘le ber muceb pusula tevzi‘ ve taksim ve bir an evvel yerlü yerlerine cem‘ ve tahsil ve kabzına me’mûre eda ve teslimi hususuna mezid-i dikkat ve ihtimâm eyleyüp mucib buyurular ile amel ve hareket ve hilafından begayet hazr ve mücanebet eyleyesin deyu. Fi gurre Ramazan sene 1176 - 19 Receb 1176140 bu hükümde Saruhan sancağının kazalarına

ait olan 1176/1763 yılının imdad-ı hazeriye vergisinin ikinci taksitinin toplanmadığı Kütahya Mahkemesi tarafından gönderilen pusula da divan-ı Anadolu’dan gelen buyuruldu gereğince vergilerin eksiksiz ve zamanında toplanması gerektiği bildirilmiştir.

Yukarıdaki misalde verginin miktarı hakkında net bir bilgi verilmese de, Defter odur ki,

iş bu bin yüz yetmiş altı senesinde Kütahya valisi vezir asâf-nazar Mehmed Paşa hazretlerine ta‘yin-i şehinşâhi buyurulan imdâd-ı hazeriye taksid-i sanisinden Saruhan Sancağında vâki‘ Manisa kazasına isabet eden dokuz yüz guruştan kaza-yı mezbûre muzaf kasaba-yı Turgutluya hane canibince isabet eden yüz altmış beş guruş….141 17 numaralı hükümde bu verginin miktarı

hususunda geniş ve teferruatlı bilgiler yer almaktadır.

b-İmdad-ı Seferiyye

Devletin savaş masraflarına karşılık olmak üzere halktan aldığı örfi vergiye imdad-ı seferiyye adı verilmektedir. Osmanlılarda tekalif-i örfiyyenin ilki bu vergidir.142 İlk olarak 1687

tarihinde borç olarak devlet adamlarından, esnaf tüccar birliklerinden ve bazı sancaklardan alınmıştır. Sonraları borç ibaresi kaldırılmıştır. 1700’lü yılların başında bu vergilendirmeden vazgeçilmiş gibi gözükse de 1711 Prut Savaşı’nın patlak vermesiyle yeniden toplanmaya başlanmıştır. Bu son uygulamalarda imdad-ı seferiyye eyalet ve sancak mutasarrıflarına tahsil edilen bir gelir haline dönüşmüştür.143

İncelediğimiz 213 numaralı defterde, imdad-ı seferiye miktarı olarak Saruhan Sancağına bağlı kazalardan talep edilen miktar 13.237 guruştur.144 Bu vergiler ile Saruhan sancağında baş gösteren eşkıya bozuntuları üzerine sefer düzenlenerek bölgede huzur ve güvenliğin sağlanmasına çalışılmıştır.

140 MŞS 213 / 10-2.

141 MŞS 213 / 11-2.

142 Pakalın, “İmdad-ı Seferiyye”, s. 63.

143 Ahmet TABAKOĞLU, Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, İstanbul 1984, s. 266-268. 144 MŞS 213 / 60-1.

61 c-Avarız

Avarız Osmanlı Devleti’nin vergi sistemi içerisi olağanüstü hallerde alınan ve tekrarı olmayan bir vergi türü olarak ortaya çıkmıştır. Bu vergi türü aynî, bedenî ya da malî olarak alınabiliyordu. Bu vergi grubu içerisinde, nüzul, sürsat ve iştira gibi aynî vergiler ile kürekçi, lağımcı ve şayka gibi bedenî vergiler de bulunuyordu. Nakdî bedeller ise, devletin nakit ihtiyacına yönelik alınan vergilerdir. Avarız akçesi, nüzul bedeli, sürsat bedeli ve iştira bedeli bunlar arasındaki en önemli vergi türleridir. 17. yüzyılın başlarından itibaren bu vergiler düzenli olarak reayadan alınmaya başlamıştır.

İncelediğimiz defterde bu verginin alımıyla ilgili birçok belge mevcuttur. Bunlardan bir tanesi, Saruhan sancağına ait, hicri 1175 senesine ait avarız vergilerinin kimin tarafından toplanacağı ile alakalıdır. Hükümde sancak mütesellimi Ataullah Ağa tarafından toplanılan avarız bedellerinin reayadan bazılarının şikâyetleri üzerine bundan sonra Aydın muhassılı vekili, Mehmed Ağa tarafından toplanılması uygun görülmüştür.145

Avarız vergilerinin bedeni olarak tahsil edildiğine dair bir örnek ise, Nif Kazası’na Bağlı Gümüşçukur mahallesinin, 1176 senesine mahsup avarız ve bedel-i nüzül vergilerinin bir kısmının, gümüş madeninde gerekli olan işçi eksiğinin giderilmesi için, bedenî olarak alınması hakkındadır.146

Nakdi olarak avarız vergileri ise, Mefâhiru’l-kuzât ve’l-hükkâm me‘adenü’l-fezâil vel-

kelâm Saruhan Sancağında vaki‘ kazaların kadıları zîde fazluhüm tevki‘i refi‘i hümâyûn vasıl olucak ma‘lum ola ki, hazine-i amirem defteri mucibince Saruhan Sancağı’nda vaki‘ kazaların bin yüz kırk yedi buçuk sülüs ve bir buçuk rub‘ avarızhanesiyle kırk bir bin akçe bedel-i avarız mukata‘ası olub bin yüz yetmiş beş senesi mahsub cem‘an tahsili lazım gelmeğin147 hükümde

de görüldüğü üzere, Saruhan sancağının hicri 1175 senesine ait avarız vergi miktarı 41 bin akçe olarak kayda geçmiştir.

d-Ağnam

Osmanlı Devleti‘nde küçükbaş hayvan sahiplerinden alınan vergidir. İlk başlarda ayni olarak alınan adet-i ağnam vergisi daha sonra akçe hesabı olarak alınmaya başlanmıştır. İncelediğimiz defterde ağnam vergisi ile alakalı bir adet belgeye rastladık. Belgede İstanbul’a Rumeli’den gelen ağnamın yetmediği, Anadolu cihetinden gelen ağnam sayısının artırılması ihtiyacına değinilmektedir. Aynı belgede, koyunların dersaadete getirilmesi esnasında yolda

145 MŞS 213 / 69-2. 146 MŞS 213 / 71-2. 147 MŞS 213 / 51-2.

62

yaşanan sıkıntıların takibi ve bu hususta kimsenin mağdur edilmemesi de sıkıca tembih edilmektedir.148

2-Ticaret

Şer‘iye sicillerinde sosyal, idari ve adli konulara dair birçok bilgiye ulaşıldığı gibi tutulduğu bölgelerdeki ekonomik yapıyla ilgili ayrıntılar da yer almaktadır. Bölgedeki esnaf ve zanaatkârlar, piyasada kullanılan para türleri, tarım, hayvancılık ve alınan vergiler gibi bilgilere ulaşabilmektedir.

Manisa eski dönemlerden itibaren önemli ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle siyasi-iktisadi bakımdan daima önemli bir konuma sahip olmuş, bu vasfı ile Osmanlı hâkimiyeti döneminde ülke ekonomisinde etkin rol oynamıştır. 16. yüzyıl sonları ve 17. yüzyıl başlarından itibaren İzmir’in ticari bir merkez olarak ortaya çıkmasıyla önemli bir konuma gelen “Turgutlu- Manisa-İzmir” hattı, İç Anadolu’yu Ege sahillerine bağlayan önemli bir güzergâhtı.149

Manisa’nın; Osmanlı ekonomisindeki sadece ticari yollar üzerinde yer almasından ibaret değildi. Zira tarım açısından verimli bir arazi yapısına ve ovalara sahipti. Ayrıca ayakkabıcılık, dericilik, semercilik ve özellikle dokumacılık alanındaki Manisa Boğasisi (ince, astarlık bez) gibi; küçük sanayi ürünlerinin imal edildiği bir iktisadi bünyeye sahip önemli ticaret ve üretim merkeziydi.150

İncelediğimiz 213 defterde, şehirde gelişen esnaf kollarına bakıldığında, bölgenin coğrafi konumu ve özellikleri büyük oranda ticari faaliyetlerine yansımıştır. Manisa şehri, verimli topraklar üzerinde ve sulama imkânları bol olan bir coğrafyada kurulmuştur. Ayrıca iç Anadolu’yu kıyı egeye bağlayan önemli bir geçiş güzergâhı üzerinde yer almaktadır. Bu avantajını ticari alanda çok iyi kullanmıştır.

1750 ve 60’lı yıllarda Manisa ve çevresinde en yaygın olan geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu görmekteyiz. Bunun yanında diğer önemli bir geçim kaynağı olarak ise dokumacılık karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde bile meşhur olan Manisa Boğasisi’nin151

temellerinin 16-17. asırlarda atıldığını bize göstermektedir. Bu yıllarda şehirde iki adet Pazar yeri karşımıza çıkmaktadır. Bunların sayısı muhakkak daha fazladır ancak bu defterde adı geçen İplik Pazarı ve Akhisar Pazaryeri olmak üzere iki adet pazaryeri tespit edilmiştir. Yine

148 MŞS 213 / 106-2.

149 Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, s. 66.

150 Nazmi Bayçın, “Manisa’da Dokumacılık”, Gediz, S. 87, s. 8; Çağatay Uluçay, “Manisa Tarihine dair Vesikalar Manisa Boğasisi”, Gediz, S. 44, s. 5.

63

kayıtlarda geçen bir diğer bilgi ise madencilikle alakalıdır. Manisa ve civarında gümüş ve kömür madenlerinin çıkartıldığı bilgisine ulaşmaktayız. Bu yıllarda Kömürhane ve Gümüşçukuru152 isminde bir köy dahi vardır. Aynı zamanda tütün satışı ve ticaretinin sıklıkla

yapıldığını da görmekteyiz. Kayıtlardan devletin şehrin ekonomisini yakından takip ettiği bilgisine de rastlamak mümkündür. Çarşı ve pazarlarda satılan malların hususiyle de tütün esnafından alınan gümrük vergilerinin153 sıkıca takip edildiği ve vergilerini düzenli verenlerin

ticaretleri desteklenmiş, tüccarların bir şehirden veya bir pazar yerinden diğer bir pazaryerine giderkenki can ve mal güvenlikleri sağlanmaya gayret gösterilmiştir. Özellikle tereke kayıtlarından edindiğimiz bilgilerde tarım ve çift aletleri hayli geniş yer kaplamaktadır. Bunun yanında muhtelif esnaf gruplarına dair mesela “berber aletleri” gibi bilgiler de terekelerde karşımıza çıkmaktadır.154 Müslüman reayanın yanı sıra gayrimüslimlerin de ticaret yaptıklarını

belgelerden görmekteyiz. Bu durum Osmanlı Hükümeti’nin ticaret yapma konusunda herhangi dini bir ayrıştırmaya gitmeden herkese ticaret yapma izni verdiğinin bir delilidir.155

Tablo 8: 213 Numaralı Defterde İsmi Geçen Esnaf/Meslek Kolları:

Meslek Kolları Defterdeki Yeri Meslek Kolları Defterdeki Yeri

Kolancıyan esnafı S.75/Hkm: 124 Hamal S.26/Hkm: 50

Habbazân esnafı S.156/Hkm: 219 Katip S.124/Hkm: 176

Culhacılar esnafı S.182/Hkm: 266 Kethüda S.127/Hkm: 181 Leblebici esnafı S.182/Hkm: 266 Çukadar S.187/Hkm: 272

Bezzaz esnafı S.182/Hkm: 266 Muhzır S.19/Hkm: 31

Çukacılar esnafı S.196/Hkm: 281 İmam S.24/Hkm: 43

Kazzazan esnafı S.75/Hkm: 124 Müderris S.34/Hkm: 66

Duhan tüccarı S.3/Hkm: 4 Nalbant S.182/Hkm: 266

Koyun tüccarı S.22/Hkm: 39 Hatip S.147/Hkm: 205

Mısırcı tüccarı S.45/Hkm.87 Oduncu S.157/Hkm: 220

Demirci dükkanı S.45/Hkm.87 Uncu S.24/Hkm: 43

Duhancı dükkanı S.45/Hkm.87 Tarakçı S.165/Hkm: 234

Keresteci dükkanı S.45/Hkm.87 Mimar S.7/Hkm: 10

Hırdavat dükkanı S.173/Hkm: 247 Katırcı S.174/Hkm: 249

İplik pazarı S.182/Hkm: 266 Eskici S. 152/Hkm: 212

Akhisar Pazaryeri S.197/Hkm: 283 Deveci S.174/Hkm: 249 Etmekçi (Ekmekçi) S. 152/Hkm: 213 Kazancı S.75/Hkm: 125

Dellal S.153/Hkm: 214 Berber S.146/Hkm: 204 Tuzcu S.137/Hkm: 193 Terzi S.37/Hkm: 73 Taşçı S.33/Hkm: 65 Hamamcı S.30/Hkm: 59 152 MŞS 213 / 92-1. 153 MŞS 213 / 133-2. 154 MŞS 213 / 16-1. 155 MŞS 213 / 20-2.

64

Defterdeki ekonomik veri taşıyan belgelerdeki kayıtlardan hareketle bu yıllarda Manisa’da kullanılan para birimlerinin genel olarak; akçe, guruş ve pare cinsinden olduğunu görmekteyiz. Aynı zamanda özellikle tereke kayıtlarından, vefat eden şahsın geride bıraktığı mal varlığını inceleyerek, halkın ekonomik durumu konusunda tahmin yürütmek mümkündür. İncelediğimiz birçok tereke kaydı neticesinde halkın durumunun orta seviyede olduğunu iddia etsek yanılmış olmayız. İllaki daha detaylı bilgiler araştırılarak bu konuda daha net bilgiler vermek mümkün olabilir lakin tereke kayıtları incelendikten sonraki bulgularımız bu yöndedir. Çünkü bu kayıtlarda geriye bir hayli mal kaldığı, kalan malların değer ve kıymetlerinin hayli yüksek olduğu görülmekle birlikte bunlar arasında kimi zaman altın ve sim kuşaklar kemerler gibi ziynet eşyaları da karşımıza çıkmaktadır.

Bunun yanında miras olarak birkaç tabak çanaktan başka bir şey bırakmayan şahıslara da rastlamadık değil. Ancak genel ortalama dikkate alınarak bu yıllarda Manisa halkının ekonomik açıdan çok da kötü durumda olmadığı kanısına varmak mümkün. Kayıtlardan hareketle, ağırlık birimi olarak ölçek ve kıyye, uzunluk birimi olarak da dönüm tabiri sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

3-Fiyatlar

Osmanlı Devleti’nde, kadıların şer’î ve hukukî görevlerinin yanı sıra, devletin bir takım ekonomik faaliyetlerinin temin edilmesi de yine kadılara ait görevlerdendir. Bu vazifelerden biri ise eşya ve bazı ticari mallara (bağ, bahçe, ev, dükkan, buğday… vs.) “narh” konmasıdır.

İncelenen 213 numaralı defterde, herhangi bir narh kaydına rastlanmamakla birlikte, bazı miras davalarında, vefat eden şahsıların tereke kayıtlarından, çeşitli eşyaların fiyatları ile ilgili bir takım bilgiler edinebilmekteyiz. Bunların dışında, farklı ‘alım-satım, alacak-borç ve kira’ akdi ile ilgili davalar da eşya fiyatları ve dönemde kullanılan paralar hakkında, bizlere bilgi vermektedir.

İncelediğimiz sicil defterindeki kayıtlara göre, ilgili dönemdeki; gayrimenkul ve muhtelif eşyalar ile hayvan fiyatları ve nitelikleri, aşağıda yer alan tablolarda sunulmuştur.

Tablo 9: 213 Numaralı Defterde Manisa’daki Gayrimenkul Fiyatları:

Cinsi Mahalle ve Yer Adı Fiyatı

Ev İlyas Kebir 120 guruş

Ev Derviş Ağa 150 guruş

Ev Haki Baba 100 guruş

Ev Ermeniyân-ı Süflî 177 guruş

65

Ev Bektaş-ı sağir 110 guruş

Ev Alaybeyi 160 guruş

Ev Lala Paşa 500 guruş

Ev Bademler 150 guruş

Dükkan Sağan Han 190 guruş

Dükkan’ın yarısı Danişmend Halil 30 guruş

İmalathane (Yağhane) Danişmend Halil 300 guruş

Bağ Korhane 10 guruş

Tarla Bölücek-i cedîd 20 guruş

Dükkan ve bağ Haccaclar 130 guruş

Leblebici dükkanı Korhane 300 guruş

Bağ Hüsrev Ağa 15 guruş

Bağ Haki baba 30 guruş

Bağ Babakapısı 8 guruş

4-Tarım ve Ziraat

Verimli topraklara sahip olan Manisa’da bu yıllarda halkın büyük bir kısmı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktaydı. İncelediğimiz 213 numaralı defterde yer alan bilgiler de bunu kanıtlar niteliktedir. Özellikle tereke kayıtlarında geriye kalan mallara, toplanılan vergilere, pazarlarda satılan mallara baktığımızda bunu görebiliriz.

Belgelerde geçen kayıtlara göre Manisa’da bu yıllarda bolca tütün (duhan) üretimi yapılmaktadır. Pazarda satışı yapılan ve en çok gümrük vergisine tabi tutulan ürünün tütün olduğunu görmekteyiz. Aynı zamanda sanayi ürünü olan tütünün nakli esnasında gümrük resmine ait birçok kayıt defterde yer almaktadır. Manisa kazası tavâbi‘inden vaki kaza ve

kuralar dahilinde zira‘ taifesinin zira‘larıyla hasıl eyledikleri duhan çifte füruht etmek için odalara ve muhazenlere ve dükkanlara nakil ve rüsum gümrüklerini idare muhalefet ve nihayet- i bilâ resm gümrük bey‘ ve şerâ ve emvâl-ı mîriye iras kesir tertibine bais olduklarına binaen ol-makule resm-i gümrüğü eda olunmamış duhanların mıntıka olan yerlerde ma‘rifet-i şer ile ve imtâ ma‘rifetiyle eda .. zuhur eden duhanlar verilen nizam cedîd-i şurutı mucibince lazım gelen resm-i gümrüklerin irade-i muhallefât eylemeleriçün virilen emr-i şerifim mucibince…156

Bunun yanında tereke kayıtlarını incelediğimizde diğer bir tarım ürünü olarak karşımıza en çok buğday (hınta) çıkmaktadır. Buğdayla beraber arpa, mısır, burçak, nohut ve mısır yetiştiriciliğinin de yapıldığını söyleyebiliriz. Yine tereke kayıtlarından hareketle, bağ-bahçe ve sebzecilikle meşgul olan ahalinin de varlığına rastlamaktayız.157

156 MŞS 213 / 5-2.

66

Diğer bir sanayi ürünü olarak ve bölgenin coğrafyasının da etkisiyle zeytinciliğe dair kayıtlarda defterde yer almaktadır. Defterdeki kayıtlarda direk zeytincilik yapıldığına dair bilgiler yer almasa da tereke kayıtlarında zeytinlik ve zeytincilikle ilgili bilgiler yer almaktadır.

Medine-i Manisa’da El-hâc Ali Mahallesinde sakin iken bundan akdem fevt olan Cahid bin Abdurrahman’ın veraseti zevci Ümmü Fatıma ve sulbi oğlu Hüseyin ve kızları Fatıma ve Fadime’ye inhisaran, Zeytinci’nin kızı: 100 guruş. Zeytinlikhane: 130 guruş.158

Tarım ve ziraata dair defterdeki kayıtlardan biri de çiftlik ibaresidir ki sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Manisa’ya tabi‘ Yurtdağı Nahiyesi’nde vaki‘ Cihan Paşa Çiftliği demekle arif

çiftlikte halâ mevcûd olan terekedir ki ber-vech-i atî zikrolunur. Hurrire fil-yevmis-sâdis fi Zilhicce-i şerif sene erbe‘a ve seb‘in ve mie ve elf.

Kara sağir öküz: 8 re’s Tosun: 2 re’s Camus: 1 re’s Kara sığır inek: 5 re’s Kısrak ve tay: 17 re’s Boyunduruk: 1 adet Demir: 3 adet Buğday: 400 kile Arpa: 100 kile159

Çiftlikle ilgili bir başka kayıtta ise, Manisa Kazası’nda Yurtdağı Nahiyesi’nde vaki‘

Paşalar Çiftliği demekle arif çiftliğin ve çiftliğin merkume ortakçılarından sermaye için ma‘lûm ol-miktâr ve evail tehas ve hayvânât metnû‘a te tahm-ı şiir ve hıntayı havi çiftlik160

denilmektedir.

Netice itibarıyla 18. yüzyılın ikinci yarısında Manisa’da tarım oldukça yaygın bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Halkın en büyük geçim kaynağını bu mecra oluşturmakta olup zeytinden tütüne, mısırdan nohuta kadar muhtelif tarım ürünleri yetiştirildiğini görmekteyiz

Tablo 10: 213 Numaralı Defterde Manisa’da Yetiştirilen Tarım ve Zirai Ürünler:

Gıda Sanayi

Buğday Meyve Ağaçları Zeytinyağı

Arpa Sebze Pamuk

Mısır Pirinç Tütün Nohut Keten Burçak Koza Yulaf Lif Bulgur Zeytin 5-Hayvancılık

18. yüzyıl Manisa’sına baktığımızda halkın en büyük geçim kaynaklarının başında tarım ve hayvancılık geldiğini görmekteyiz. 213 numaralı defterdeki incelemelerimiz de bu bilgiyi

158 MŞS 213 / 36-3. 159 MŞS 213 / 171-2. 160 MŞS 213 / 182-1.

67

desteklemektedir. Zira defterde hayvancılıkla ilgili birçok kayıt yer almaktadır. Bu bilgilere daha çok tereke kayıtlardan ulaşılmakla birlikte dönemde toplanan vergilerin türü incelendiğinde de hayvancılığın yaygın olduğu karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca bizzat çiftliklere ait bilgiler de bize bu konuda net bilgiler vermektedir.

Bu konuda en net bilgi, Manisa’ya bağlı Yurtdağı Nahiyesindeki Cihan Paşa Çiftliği’ne ait terek kaydında yer almaktadır. Burada çiftlikte halen mevcut olan hayvanların listesi yer almaktadır. Aynı zamanda çift ve çifte dair alet ve edevat bilgileri de karşımıza çıkmaktadır.

Kara sağir öküz: 8 re’s Tosun: 2 re’s Camus: 1 re’s Kara sığır inek: 5 re’s Kısrak ve tay: 17 re’s Boyunduruk: 1 adet161

Hayvancılıkla ilgili olarak bu dönemde daha çok küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yapıldığını ileri sürsek yanlış olmaz. Çünkü bu yıllarda Manisa’da yaygın olarak yapılan dokumacılıktan ve Cullah taifesinden sıklıkla söz edilmektedir. Bu da dokumacılık, yün ve iplik sektörünün şehirde yaygın olduğunu göstermektedir ki bu maddelerin hepsinin hammaddesi yündür. O sebeple bölgede özellikle koyun ve keçi yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bunun yanında kayıtlarda geçen ağnam (koyun) vergileri de bu görüşümüzü doğrulamaktadır.162

Küçükbaş hayvancılığının yanında büyükbaş hayvan besiciliğinin de yapıldığını görmekteyiz. Özellikle tereke kayıtlarında çift sürme, saban gibi aletlerin yer alması bunu doğrular niteliktedir. Ayrıca çiftlik kayıtlarındaki listelerde Camus, sığır, inek, katır, beygir gibi hayvan isimlerini geçtiği görülmektedir.163 Dönemin en önemli ulaşım ve taşıma aracı olan

katır, at ve beygirle ilgili ise onlarca kayıt yer almaktadır. Hemen hemen birçok evde bunlardan biri veya ikisi yer almaktadır.

Hayvancılıkla ilgili ilginç bir kayıt ise arıcılıkla ilgilidir ki 18. Yüzyılın ikinci yarısında Manisa’da arıcılık ve kovancılık yapıldığı da kayıtlarda geçmektedir. 164

Tablo 11: 213 Numaralı Defterde Manisa’da Yetiştirilen Hayvan Türleri:

Büyükbaş Küçükbaş Yük Ziraî

Camus Deve Koyun At Arı

Düğe Dana Keçi Barkir

Tosun Tay 161 MŞS 213 / 171-2. 162 MŞS 213 / 107-1. 163 MŞS 213 / 21-3. 164 MŞS 213 / 155-2.

68

Camus öküzü Kısrak

Kara sığır öküzü Merkep

Kara sığır ineği

SONUÇ

XIV. yüzyılda Manisa ve civarına hâkim olan Saruhanoğulları, bu bölgenin Türkleşmesine hizmet ettikleri gibi, beyliğin merkezini de Türk-İslâm şehri haline getirmişlerdi. Hayli mücadeleli bir devirden sonra, kesin olarak Sultan İkinci Murad devrinde Osmanlı hâkimiyetine giren Saruhan bölgesinin sancak yapılarak Anadolu Eyaletine bağlandığı anlaşılmaktadır. Sultan İkinci Murad devrinden itibaren siyasi bir merkez haline gelen Manisa

Benzer Belgeler