• Sonuç bulunamadı

İkilemelerin Aktarımı Sırasında Karşılaşılan Güçlükler

Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması. İkilemeler konusunda en son ve en kapsamlı çalışma Vecihe Hatipoğlu tarafından yapılmıştır. İkilemeler adını taşıyan çalışma, 1981 yılında kitap hâlinde yayımlanmıştır. Ve Hatipoğlu ikilemeyi şu şekilde tanımlar: “Anlatım gücünü artırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut zıt olan, ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır.” der. İkileme, aslında anlam gücü sağlamak için yaratılan bir psikoloji ve müzik olayıdır. Türkçede ikileme, şiire, düzyazıya, anlam, aydınlık katan, güzellik, ahenk sağlayan ve ancak başarılı ozanlarca, yazarlarca sezilmiş bir sırdır.63

İkilemelerin en önemli özellikleri maddelerle belirtilecek olursa: 1. İkilemeyi oluşturan sözcüklerin genel özelliklerinden en önemlisi ses benzerliğidir. Ses benzerliği ikilemeyi oluşturan en önemli unsurdur. Bağ bahçe, bet beniz, düğün dernek gibi örnekleri sıralayabiliriz. 2. İkilemelerde kalıplaşma söz konusudur. Yani ikilemelerde kullanılan bazı sözcüklerin yerleri değiştirilemez, bazı sözcükler de tek başına kullanılamazlar. 3. İkilemelerin sözcük yapısı incelediğinde her ikisi de Türkçe olabilir, biri Türkçe biri yabancı olabilir, her ikisi de yabancı olabilir. 4. Yapı ve kuruluş bakımından ikilemeler isim kök ve gövdelerinden kurulan ve eylem kök ve gövdelerinden kurulan ikilemeler olarak iki şekildedir. “sessiz sessiz ağlamak” isim kök ve gövdesinden oluşmuş, “koşa koşa gitmek” fiil kök ve gövdesinden oluşmuş ikilemelere örnektir. 5. Türkçede

48 ikilemenin ortaya çıkmasındaki etken anlamdır. Türk düşüncesindeki durmadan gelişen anlamlara yeni kalıplar bulmak, kavramları belirtmek için sözcükleri yan yana getirip bir tek sözcük gibi kullanma yoluna gidilmiştir. Böylece anlamı belirtmek ve pekiştirmek amacıyla yeni bir sözcük yaratır gibi, iki sözcük yan yana getirilir ve bu birlikten ortaklaşa yeni bir anlam meydana getirilir.64

Yapılan çalışmada da ikilemelerin geniş yer tuttuğu görülmektedir. Bu kelimeler aktarırken ahengini kaybetmeden ve hedef lehçeye uygun şekilde aktarılmıştır. Bazen AT’de yer alan ikilemenin TT’de karşılığının olmadığını görülmüştür. Bu da aktarma için sorun oluşturmuştur.

Azerbaycan Türkçesinde yazılı dilde yanaşık yapılan oluşturan kelimelerin arasında çizgi kullanılmaktadır. Bunun nedeni yanaşık yapılan oluşturan unsurların yapının tüm anlamına ayrı ayrı katkıda bulunmalarından kaynaklanır. ǝzgin-üzgün “ezgin üzgün”; yapıyı oluşturan benzer ya da zıt anlamlı kelimelerin anlam yönünden birbirlerini desteklemelerinden: sevib-ǝzizlǝmǝ “sevip sayma”, yanıb-sönme “yanıp-sönme”; ya da bu kelimelerin oluşturdukları dilbilgisi anlamının ötesindeki bir mecâzi anlamı pekiştirmesinden: mal-mülk “mal mülk” ileri gelir.65 TT’de ise ikilemeler arasına hiçbir noktalama işareti getirilemez. Bu yüzden aktarma yaparken aradaki kısa çizgi kaldırılmıştır.

AT masallarında karşılaşılan zad kelimesi bazen söylenmek istenen kelime hatırlanmadığı zaman onun yerine kullanılır veya başka sözlere eklenerek belirsizlik bildirir. Aşağıdaki örnekte de zad kelimesi kullanıldığı diğer kelimeyle ikileme oluşturmuştur.

Mən könül-zad bilmirəm, bir də Tufan devlə görüşməzsən. (Tapdıq) “Ben gönül mönül bilmem, bir daha devle görüşmeyeceksin.”

64 Hatiboğlu, Vecihe, Türk Dilinde İkileme, Ankara: 1981, TDK Yayınları.

65 Aysu Erden, Azeri Türkçesi’nin Geçmişine ve Söz Dizimi Özelliklerine Kısa Bir Bakış, H.Ü. Ed.

49 Ve yukarıdaki örnekte TT’ye aktarırken sorun yaşanmasa da bazı cümlelerde TT’de karşılığı olmayan ikilemelerde aktarma güçlüğü yaşanmıştır. Aşağıda verilen örnekte her ne kadar TT’ye göre uyum sağlanamasa da en yakın aktarım bu şekildedir.

Əjdaha ağzını açıb, Tapdığı qılınclı-zadlı uddu. (Tapdıq) “Ejderha ağzını açıp Tapdık’ı kılıçlı mılıçlı yenmiş.”

Sıfat göreviyle AT’de kullanılan ağı-qarası ikilemesi TT’ye aktarılırken “biricik” kelimesiyle aktarılmıştır. Ancak bu durumda ikileme olarak TT’ye aktarılamamıştır. Bu da aktarma için sorun teşkil etmektedir.

Xan-Xani-Çinin gözünün ağı-qarası bir oğlu varıdı, adı da Soltan İbrahim idi. (Soltan İbrahim)

“Han-Hanı Çin’in biricik oğlu var imiş, adı da Sultan İbrahim imiş.”

AT masallarında geçen cah-calal ikilemesi TT’de “İhtişam, debdebe, azamet, zenginlik, gösteriş” anlamlarındadır. TT’ye aktarılırken ikileme şeklinde tam karşılığı olabilecek bir kelime olmadığı için ikileme ikilemeyle aktarılamamıştır.

Allaha çox şükür dövlət, cah-calal səndə. (Şǝms-Kǝmǝr) “Allah’a çok şükür devlet, ihtişam sende.”

AT masallarında geçen aşağıdaki örnekte ǝlsiz-ayaqsız ikilemesi “yardıma muhtaç kişiler” olarak aktarılmıştır. AT’de kullanılan bu ikilemeyi en iyi şekilde karşılayan kelime grubu “yardıma muhtaç kişiler” dir. Ancak TT açısından bir ikileme olmadığı için böyle bir aktarım hatalıdır.

Süleyman tacir xəzinəsinin ağzını açıb yoxsullara, əlsiz-ayaqsızlara pul payladı. (Tapdıq)

“Tüccar Süleyman hazinesinin ağzını açıp yoksullara, yardıma muhtaçlara para paylaştırmış.”

AT’de kullanılan az-az ikilemesi TT’ye aktarılırken aynı şekilde aktarılması aktarma güçlüğüne yol açacaktır. Bu yüzden “nadiren görüşmek” anlamını vermek için “zaman zaman veya arada sırada” ikilemelerini kullanmak daha doğru olacaktır. Çünkü TT’de

50 zaman anlamı taşıyan ve sık sık görüşme yapılmadığını ifade etmek için az az ikilemesi çok yerinde bir ikileme olmayacağı için zaman zaman ikilemesi kullanılmıştır.

Söhbətin kəsəsi, Şəmsi xanımın qorxusundan o gündən sonra Gün xanım Tufan devlə çox az-az görüşürdü. (Tapdıq)

“Sözün kısası Şemsi Hanım’ın korkusundan o günden sonra Gün Hanım, Dev Tufan ile zaman zaman görüşüyormuş.”

AT’de kullanılan qol-boyun olmaq ikilemesi birebir TT’ye aktarıldığında kol boyun olmak şeklindedir. Ancak böyle bir aktarma yapmak hataya yol açacaktır. Hedef lehçeye göre aktarma yapıldığında sarmaş dolaş olmak veya kucaklaşmak şeklinde daha doğru bir aktarma olacaktır.

O, qanad açıb Qaf dağının başına çıxdı, bir də gördü ki, paho, anası burda bir devlə qol-boyun olub yuxuya gedibdi. (Tapdıq)

“O, kanat açıp Kafdağı’nın başına çıkmış, bir de bakmış ki aman, annesi burada bir devle sarmaş dolaş olup (kucaklaşarak) uyuyakalmışlar.”

AT’de geçen baş-gözünǝ döymek ikilemesi birebir aktarıldığında başını gözünü dövmek şeklindedir. Ancak böyle bir ikileme ve deyim olmadığı için TT’ye uygun olacak şekilde yana yakıla, ağlayarak, ağlayıp inleyerek şeklinde olması daha doğru bir aktarım olacaktır.

Şəmsi xanım anasını evdə qoyub, bağa çıxdı, baş-gözünə döyüb dedi: (Tapdıq)

“Şemsi Hanım anasını evde bırakıp bahçeye çıkmış, yana yakıla şöyle demiş:”

AT’de oxumaq fiili “Şarkı, türkü vs. ifa etmek.” anlamlarındadır. Aktarma sırasında dikkatsiz bir aktarma yapıldığında okuya okuya olarak aktarılabilirdi. Yalnız AT’de sadece okumak anlamı yoktur. Aşağıda verilen ikilemede şarkı söyleye söyleye şeklinde aktarılması doğru bir aktarımdır.

Oxuya-oxuya bir dəstə gül-bənövşə dərib iki şamamaların arasına sancdı,

51 “Şarkı söyleye söyleye bir deste menekşe toplayıp iki süs kavununun arasına koymuş sonra bir ağacın dibinde menekşelerin üzerinde oturmuş.”