• Sonuç bulunamadı

3.4. ZEKÂ GERİLİKLERİ (OLİGOFRENİLER)

3.4.1. İDYOLAR

Bunlar zekâ derecesi en ağır olan guruptur. Bunların zekâ derecesi üç-dört yaşındaki çocuğunki kadardır. Zekâ dereceleri çok geri olduğu için pek bir şey öğrenemezler ya hiç konuşamazlar ya da tek tük kelime belirlemiş olabilirler. Bu

sebeple bunların ceza sorumlulukları da bulunmaz.444

439 DİNÇMEN, 1984, s. 132.

440 ERMAN, 1958, s. 32. SONGAR, 1980, s. 311-312.

441 BABAOĞLU, N. Ali, 50 Soruda Psikiyatri, 7 renk Basım Yayın, İstanbul, 2011, s. 29.

442 DOĞAN, Orhan/AKÇAKIN, Melda, Bazı Önemli Psikiyatrik Sorunlar Sempozyumu Kitabı,

Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları, Sivas, 1988, s. 151-152.

443 ERMAN, 1958, s. 33.

3.4.2. EMBESİLLER

Zekâ dereceleri yedi-sekiz yaşındaki çocuklar kadar olan çocuklar kendi kendilerine yeme, içme, giyinme ve alıştıkları yerlere gidip gelme şekilde hareketler

yapabilir.445 Ancak embesiller muhakeme yeteneğinden yoksundur. Sadece basit

olayları görüp tespit yapabilirler. Bunlar okula gitseler dahi okuyup-yazma becerisini elde edemezler.446

Bunlar ahlak bakımından da çok geridir. Her türlü kötülük ve cinayetleri basit sebeplerle yapabilir. Komşusuna kızan bir embesil onun evini yakabilir ya da az süt verdiğine kızan embesil ineğini sırf bu sebeple kesebilir.447 Embesillerin bu anlamda

ceza sorumlulukları yoktur, yaptıkları eylemlerin farkında değillerdir.448

3.4.3. DEBİLLER

Bunlar zekâca oldukça gelişmiş olduklarından ilkokulu zorluklada olsa bitirebilir hatta hafif derecede debil olanlar ileri eğitimi dahi bitirebilirler. Ancak debiller dikkat, muhakeme, irade ve fikir yönünden oldukça fakirdirler. Özellikle başkalarının tesiri altında kolayca girerler.449 Debilleri özellik karakter ve ahlak

bozukluğu yaşayan psikopatlar bir alet olarak kullanırlar. Çünkü bunlar tesiri altına girdikleri kişilerin inanılmaz derecede bağlı kalırlar onların emirleri dışına asla çıkmazlar.450

Yaralama, adam öldürme ve seksüel suçlar işleyebilecek olan debiller ceza sorumluğu gerçekleştirdiği eyleme göre ortadan tamamen kalkabileceği gibi azalmış da olabilir.451 445 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 370. 446 SONGAR, 1980, s. 309. 447 ERMAN, 1958, s. 35. 448 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 370. 449 ERMAN, 1958, s. 34. 450 SONGAR, 1980, s. 311. 451 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 370.

3.5. SAR’A (EPİLEPSİ)

Toplum genelinde çok yaygın olan sar’a, kronik nörolojik bir hastalıktır.452

Şuur kayıpları ve motor koordinasyon bozuklukları yanı sıra davranış bozuklukları ve idrak bozuklukları meydana getiren bu hastalık,453 akıl hastalıkları içerisinde en

tehlikeli olanlardan bir tanesidir.454 Sar’a hastalığı, nöronların kendiliğinden aşırı boşalımı ile ortaya çıkan geçici fizyopatolojik bir bozukluk olan nöbetlerle kendini gösterir.455 Bu nöbetler, bazı vakalarda birden bire, bazı vakalarda ise bir başlangıç

gösterisinden sonra gelir. Başlangıç gösterisi birkaç saat veya birkaç gün önceden belli olur. Hastada huy değişikliği oluşmaya başlar. Çabuk kızma, sert olma, bir yerde duramama, mahzunlaşma, aşırı bir neşe başlangıç gösterisini teşkil eder. Bunlardan sonra nöbet ani bir şekilde gelir. Hastanın rengi solar, acı bir sesle çığlık

atarak olduğu yere derhal yıkılır.456 Bu nöbetler hemen hemen daima şuur kaybı ile

birlikte olur.457 Şuur kaybı gerçekleşen nöbette hasta sandalye üzerinde otururken olabileceği gibi direksiyon başındayken de olabilir, yani ne zaman ve nerede gerçekleşeceği tam olarak belli değildir.458

Bazı sar’alılar çoğunlukla nöbetten sonra ve daha nadir olarak nöbetten önce bir konfüzyon durumu ve bir tür alaca karanlık hali sergilerler. Bu alacakaranlık durumu birkaç dakikadan birkaç güne kadar sürebilir. İşte asıl tehlikeli olan bu sar’alılardır. Bu durumda olan sar’alılar vurur, kırar, hırsızlık eder, cinayet işler.459

Sar’alıların bu dönemine delilik devresi denir. Sar’alı hasta bu esnada şuurdan yoksundur. Şahısta yüksek şuur hiçbir surette alt şuurda geçen hadiselerden haberdar değildir. Alt şuur, sar’alıyı otomatik olarak bazen suç mahiyetine almış fiiller işlemeye sürükler.460 Bu devrede sar’alıda ansızın öldürme düşüncesi belirir ve

452 ÖZDEN, 2007, s. 250.

453 ZİYALAR, Adnan, Erişkin Psikopatolojisi, Yüce Yayım, Ankara, 2006, s. 159.

454 ÖZDEN, 2007, s. 257. 455 ÖZDEN, 2007, s. 250. 456 EREM, 1977, s. 109. 457 DİNÇMEN, 1984, s. 81. 458 EREM, 1977, s. 109. 459 ÖZDEN, 2007, s. 250. 460 KAMAY, 1951, s. 811.

aniden harekete geçer.461 Hasta sebepsiz ve amaçsız olarak hiçbir tahrik unsuru

yokken bir veya seri olarak cinayetler işler.462 Sar’alı suçu önceden tasarlamadan son

derece vahşice ve şiddetli bir şekilde işler.463 Hastada canavarca bir his vardır.

Maktulü öldürmekle kalmaz, onun üzerinde sebebi ve amacı belli olmayan hıncını almaya çalışır. Mesela maktul öldüğü halde onu bıçaklamaya devam eder.464 Ani

şekilde cinayet işlemeye başlayan sar’alı durumla uygunsuz hareketler sergilemeye başlar. Bu hareketler çevrede olup bitenlerin farkında olmama, uygunsuz hareketler, amaçsız dolaşmalar, şaşkın bakışlar gibi hareketlerdir.465 Nöbet geçtikten sonra, şuur

ile şuur altı bir olunca sar’alı fiilinden tamamen habersiz, şaşkın ve dehşet içinde kalır.466 Sar’alı olayı hatırlayamaz, bu sebeple ne itiraf ne de ikrar eder. Hafızasında

hafif bir hatıra kalmış gibidir, ancak onu da çoğunlukla kısa bir süre sonra unutur.467

Sar’alıların bazılarında kaçma hali olur. Hiçbir neden olmadan bulundukları yerden kaçarlar. Daha sonra kendilerini hiç tanımadıkları yerde bulurlar, nasıl oraya gittiğini hatırlayamaz. Kaçma süresince anormal hareketler sergiler. Mesela çok uzun mesafeleri yürüyerek gider ya da bilet almadan trene biner, yol üzerinde ki yerlerden hırsızlık etmek suretiyle geçinir.468

Sar’alılar adli psikiyatri açısından çok önemlidir. Bunların teşhisi çok zordur. Kişinin gerçekten sar’alı olup olmadığı, sar’alı ise suç nöbeti sırasında işleyip işlemediği ya da nöbetten önce veya sonra ortaya çıkan konfüzyon aşaması için işleyip işlemediği tespit edilmesi gerekir.469

Herhangi bir sara psikozu veya sar’a demansı göstermeyen sar’a hastasının nöbet dışında gerçekleştirmiş olduğu suçların ceza sorumluluğu tamdır.470 Ancak 461 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 344. 462 KAMAY, 1951, s. 811. 463 ÖZDEN, 2007, s. 250. 464 EREM, 1977, s. 111. 465 ÖZDEN, 2007, s. 258. 466 KAMAY, 1951, s. 812. 467 EREM, 1977, s. 111. 468 EREM, 1977, s. 100. 469 ÖZDEN, 2007, s. 257. 470 DİNÇMEN, 1984, s. 84.

sar’a nöbeti esnasında ya da nöbetinin öncesinde veya sonrasında ortaya çıkan

konfüzyon devresinde suç işlerse ceza sorumluluğu bulunmamaktadır.471 Asıl önemli

olan sar’alıların nöbet dışında işlediği suçtur. Burada sar’alı suçunu sar’a illetinin tesiri ile işlemiş olması halinde artık azalmış ceza sorumluluğu da değerlendirilebilecektir.472

3.6. KLEPTOMANİ

Bu hastalığın temel niteliği çalma arzusu ve bu çalma arzusuna karşı koyamamaktır.473 Bunlar ruh sahalarını kuvvetle ve ezerek kaplayan bir hırsızlık

yapma arzusunun etkisindedirler. Bu dürtüyü ne ahlaki ne aklın müdahalesi

engelleyemez.474 Hasta aslında çalma arzusunu boyun eğme korkusu içindedir, ancak

hastanın bu arzusu o kadar kuvvetlidir ki bu azaptan kurtulmak için çalar.

Hasta bu arzusunun dayanılmaz etkisinden bunalarak çalma eylemini gerçekleştirir. Hasta çalma ile birlikte ferahlık duyarak sıkıntıdan kurtulur; ancak bu ferahlığı genellikle yaptığı eylem dolayı büyük bir pişmanlık ve utanma duygusu takip eder.475 Bunların tek amacı çalmak için çalmaktır, herhangi bir öfke ve intikam alma duygusu ya da menfaat elde etme ile bir ilgisi yoktur.476

Hasta çaldığı eşyanın değerini bakmaz, daha çok almaya gücünün yeteceği ve çoğunlukla çevresine dağıttığı ya da çöpe attığı maddi anlamda değersiz eşyaları çalarlar.477 Çalarken dikkatli ve tedbirli değildirler, görülmek, yakalanmak korkusu

ortadan kalkmış gibidir.478 Çaldıkları eşyalar genellikle değersiz olsa da çaldıkları

eşyalar değerli dahi olsa bunu zarar verdikleri kimseye uygun bir şekilde ödemek ve

iade etmek için uğraşırlar.479 Bunların amacı menfaat elde etmek değildir, onun için

471 ÖZDEN, 2007, s. 258. 472 EREM, 1977, s. 110. 473 YÜKSEL, 2006, s.315. 474 KAMAY, 1951, s. 820. 475 KAMAY, 1951, s. 820. 476 YÜKSEL, 2006, s. 315. 477 ÖZDEN, 2007, s, 268. 478 EREM, 1977, s. 118. 479 KAMAY, 1951, s. 820.

kıymetli şeyleri çalmazlar. Onun için bu hastalar para, altın, elmas gibi kıymetli eşyalar çalmazlar.480

Karşı koyamadıkları çalma arzusuna karşılık, hiç ihtiyacı olmadığı halde menfaat düşünmeksizin ani bir şekilde eylemini gerçekleştiren bu hastaların işledikleri hırsızlık suçu açısından ceza sorumlulukları yoktur.481

3.7. PİROMANİ

Nadir görülen bir hastalık olan piromani de, hasta yangın çıkarma konusunda karşı koyamayacağı bir arzu ile karşı karşıyadır. Hasta yangın çıkarmadan önce müthiş bir gerginlik yaşar, ancak yangın çıkardığında bu gerginlik duygusunun yerini ferahlık duygusu alır ve hasta huzura erer. Bunların amacı bireysel bir doyumdur. Yani sigortadan para alma, kin ve sabotaj gibi durumlarla hareket etmeleri söz konusu değildir.482

Çıkardıkları yangını ve yangından sonraki durumu seyretmekten büyük bir zevk alırlar. Bunlar yanlış yangın alarmları, yangınla ilişkili olan kurumlara ilgi duyarlar ve sırf itfaiye aracının ve itfaiye çalışanlarını ve çalışmalarının görebilmek için dahi yangın çıkartırlar.483 Eylemlerinin sonucunu bilmelerine karşın yangın

çıkarma konusundaki karşı konulmaz arzunun etkisiyle yangın çıkarırlar ancak cezalandırılma korkuları da hat safhadadırlar yakalanmamak için önlem alırlar ayrıntılı planlar yaparlar.484

Yangın çıkaran bu hastaların ceza sorumluluğu ise hastalığın derecesine göre tamamen ortadan kalkabileceği gibi azalmışta olabilir.485

480 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 343. 481 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 343. 482 YÜKSEL, 2006, s. 316. 483 ÖZDEN, 2007, s. 266. 484 YÜKSEL, 2006, s. 316. 485 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 344.

3.8. PSİKOPATLAR

Akıl hastalığı olarak kabul edilmeyen ancak tam manasıyla normal insan olarak kabul edilmeyen psikopatlarda486; karakter ve heyecan reaksiyonlarında bozukluk gösteren doğuştan olma bir ruh geriliğidir.487 Normal ile anormal arasındaki “geniş

bir mıntıkaya” sıkışan psikopatlarda488 zekâ normal hatta normalin üstündedir.489

Psikopat olarak kabul edilen bu kimseler davranışları ile toplum geleneklerini saymayan veya yasayı çiğneyen bir yapıları vardır. Bunlar başkalarının haklarına

saygıyı asla göstermezler 490 Kişiler arası ilişkilerde bencil, merhametsiz ve

duygusuzdurlar. 491 Hareketlerinin hesabını kendilerine vermekten endişe

duymadıkları ve utanma hislerinin etkisiyle isteklerine fren yapmayı düşünmedikleri için bütün sosyal menfaatlere zıt ve kendi lehlerine göre hareket ederler.492 Egoist

olan psikopatlar en yakınları bile onu ilgilendirmez, çok ister ancak az verir veya hiç vermezler. Etrafındakileri aldatmak, yalan söylemek, dolandırmaktan zevk alırlar ve aşırı derecede para hırsları vardır.493 İlk yaşlardan beri geçimsiz ve anti sosyal olan

psikopatların 494 vicdanları sağır, suçluluk duyguları da yoktur. 495 Öz-bilinç

eksikliğine de sahip olduklarından kendini beğenen psikopatların utanma gibi bir durumları da yoktur.496

Birden çok klinik şekli olan psikopatlarda, bazıları uzun bir süre bir yerde kalmaktan sıkılır ve yer değiştirmekten büyük zevk alır. Ailelerine, yakınlarına haber vermeden memleket memleket dolaşanlar, dünya turuna çıkanlar, trenlerde gizli gizli

486 KAMAY, 1951, s. 819.

487 ERMAN, 1958, s. 36.

488 EREM, 1977, s. 120.

489 KOYUNCU, Ali, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun Uygulayıcı Gözüyle Yorumu Genel Hükümler,

2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2006, S. 196.

490 ADASAL, 1976, s. 377.

491 KANTEN, Pelin/YEŞİLTAŞ, Murat/ARSLAN, Ramazan, Kişiliğin Karanlık Yönünün Üretkenlik

Karşıtı İş Davranışlarına Etkisinde Psikolojik Sözleşmenin Düzenleyici Rolü, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 29, Yıl: 2015, Sayı: 29, s. 369-370.

492 KAMAY, 1951, s. 819.

493 ERMAN, 1958, s. 38.

494 KAMAY, 1951, s. 819.

495 DASAL, 1976, s. 373.

seyahat edenler vardır.497 Sebatsızlar olarak isimlendirilen bu psikopatlar hiçbir işte,

hiçbir okulda fazla duramazlar.498 Bunlar özellikle hırsızlık, kundakçılık gibi suçlar

işlerler.499 Mitomanlar olarak isimlendirilen psikopatlar, etrafındakilere sürekli yalan

söyler, efsaneler ve masallar uydurur. Sırf fantazik bir övünme, kendi kendilerini övme duygusu ile maceraları uydurur, kendilerini bunların kahramanı gibi göstererek abartılı hikâyeler anlatırlar.500Anarşist olarak isimlendirilen klinik şekilde, psikopat

tanınmış kimselerin düşmanıdır. Hedefe koydukları kişiler hakkında haysiyet kırıcı yazılar yazar, o kişiye fenalık yapmak artık onun için arzu haline gelir. Toplumda infial uyandırmak için onlara suikastlar düzenler, bu suikastı düzenlerken son derece soğukkanlı hareket eder ve gerçekleştirdiği eylem nedeniyle asla pişmanlık göstermezler.501 Kavgacı olarak isimlendirilen şekilde psikopat hiçbir sebep yokken

kavga çıkartmak için çabalar.502 Anti sosyal psikopatlar olarak isimlendirilen şekilde

psikopat toplumla çatışır, çevrelerine sürekli problem çıkartır, bencil duygularla hareket eder. Sosyopat olarak da anılan503 bu şekil, psikopatların en tehlikelisidir.

Toplum kurallarına ve yasalara tahammül edemeyen psikopat, en ufak bir sebeple cinayet işler. Öldürdüğü kişilerin iç organlarını parçalama, insan eti yeme ve kanlarını emmek gibi davranışlar sergilerler.504

İradeleri zayıf olan psikopatların iyi ve güzeli yapmak için iradeleri yoktur. Kötüyü yapmamak için mukavemet güçleri de mevcut değildir.505 Doğal arzularına

gem vurmazlar. Bu sebeple hoşlandıkları şeyleri yapmaktan kendilerini alamazlar.506

Topluma karşı eylemlerde bulunan psikopatlar özellikle yaralama, tecavüz, hırsızlık ve öldürme gibi ağır suçlar işlerler.507 Ceza sorumluluğu bakımından genellikle

bunların herhangi bir ayrık durumları yoktur. Bazılarının ceza sorumluluğu TCK’nın

497 ÖZEN/SÖZEN, 1971, s. 343.

498 ERMAN, 1958, s. 39

499 DÖNMEZER, Sulhi, Kriminoloji, 8. Baskı, Beta Basım Yayın, İstanbul, 1994, s. 156.

500 DASAL, 1976, s. 376. 501 EREM, 1977, s. 123. 502 ERMAN, 1958, s. 40. 503 DASAL, 1976, s. 377. 504 ERMAN, 1958, s. 40. 505 SOYASLAN, 2003, s. 80. 506 EREM, 1977, s. 121. 507 AYKAÇ, 1987, s. 396.

32/2. maddesi kapsamında düşünülebilirse de tamamen sorumsuz olduklarına dair bir

uygulama yoktur.508 Askeri Yargıtay da aynı doğrultuda karar vermiştir. Buna göre;

“Bir çeşit karakter ve irade hastası olan psikopatların zekâ bakımından normal oldukları, genellikle tam ceza ehliyetine sahip bulundukları ve ancak ileri derecede ki obsessiyonların tesiri altında işledikleri suçlardan dolayı istisnaen 765 sayılı TCK’nun 47. maddesinden (TCK 32/2) istifade edebilecekleri ilmen tatbik ve uygulama alanında da benimsenen gerekçeler arasındadır.” (Askeri Yarg.

13.11.1970 76/76)

Psikopatların ceza sorumluluğu tayin edilirken lehlerine düşünülerek salıverilmeleri toplum hayatı için bir tehlike oluşturduğu gibi,509 bunların cezalarını

da hapishanelerde kontrolsüz olarak geçirmeleri de hapishanelerdeki diğer mahkûmlar için tehlike oluşturacaktır. Özellikle diğer mahkûmlara yönelik cinsi

eylemlerde bulanabilir. 510 Bunlar ceza gördükleri takdirde genellikle ayrı bir

müesseseye kapatılmalarında fayda vardır yoksa etrafındakilere sürekli zarar

vereceklerdir. 511 Bunlar suçunu çekmekle suçluluk duygusunu yatıştırırlar;

kendilerini yeniden suç işlemeye hazırlamış olurlar. “Kan çeker” deyimi adam öldürenlerin nasıl bilinç dışı bir dürtü ile kendilerini ele verdiklerini anlatır.512 Ancak

şu hususta belirtilmelidir ki her psikopat mutlaka suç işler denilemez.513

508 KAMAY, 1951, s. 819. 509 EREM, 1977, s. 123. 510ÖZTÜRK/KARAN/ORHON/SAVAŞIR/SAVAŞIR/YÖRÜKOĞLU/ZİLELİ/BİRSÖZ/ÜNAL/ÖKT EM/SONUVAR, 1981, s. 327. 511 ERMAN, 1958, s. 43. 512ÖZTÜRK/KARAN/ORHON/SAVAŞIR/SAVAŞIR/YÖRÜKOĞLU/ZİLELİ/BİRSÖZ/ÜNAL/ÖKT EM/SONUVAR, 1981, s. 327 513 DÖNMEZER, 1994, s. 154.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

AKIL HASTALARINA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ

4.1. GÜVENLİK TEDBİRİ KAVRAMINA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER

Benzer Belgeler