• Sonuç bulunamadı

D- KAMU PERSONELİNİN MALİ SORUMLULUĞU

2- İDARENİN KUSURSUZ SORUMLULUĞU

Önceleri idarenin sadece kusurlu olduğu durumlarda sorumlu olacağı ve ancak bu durumlarda zararın tazmin edilmesi yoluna gidilebileceği uygulaması kabul edilmiştir. Hukuk düzeninde yaşanan gelişmelerle idarenin kusuru olmaksızın da sorumlu olacağı yani kusursuz sorumluluk hali kabul görmüştür. Geçen yüzyıldan itibaren, tazminat hukukunun dokusu “sosyal” bir nitelik kazanmaya başlamış; bu meyanda kusur ilkesi şiddetle eleştirilerek, zarar kusurlu bir davranıştan doğmasa dahi, toplumun zararı mağdurun üzerinde bırakmamasının adil bir çözüm olacağı kanısı güçlenmeye başlamıştır44. Kusur yoksa sorumluluğun olamayacağı şeklindeki kusur kavramı yıkılarak, kusur olmasa da sorumluluğun doğabileceği görüşü egemen olmaya başlamış ve kusursuz sorumluluk esasları ortaya atılmıştır45. Kusursuz Sorumluluk, bir

43 1982 Anayasası Madde 40/3

44 İMRE Zahit: Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri, İstanbul, 1949, s.44.

45 ÖZAY İlhan: Günışığında Yönetim, İstanbul, 1996, s. 755.

olayda idari kusur bulunmasa da bazı kayıt ve şartlar altında, İdarenin verdiği zararı ödemekle yükümlü sayılmasıdır46.

Sosyal devlet ilkesi gereği Anayasamızda da düzenlenmiş olan idarenin kendi eylem ve işlemlerinden sorumluluğu ilkesi tanınmıştır.Öğretide, kusursuz sorumluluğun kabulünün, kusur sorumluluğunu öngören liberal hukuk devletinden, “adalet ve hakkaniyet” düşüncesine dayanan sosyal hukuk devletine geçişin ve sosyal gelişmenin bir sonucu olduğu ileri sürülmüştür47. Danıştay; içtihatlarıyla bu sorumluluğa dair yeni düzenlemeler getirmiştir. Danıştay kararlarında kusursuz sorumluluğa değindiğinde

‘kamu külfetleri karşısında eşitlik’, ‘adalet’, ‘hakkaniyet’ ‘nesafet’ kavramlarından bahsetmektedir.

Hizmet kusuruna dayanarak zararın tazmini istendiğinde idarenin yerine getirmekle sorumlu olduğu hizmeti yaparken kusurlu olduğunun ispatı gerekmektedir.

Oysa ki ; idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesi kabul edilecek olursa ispat şartı aranmayacak zararın tazmini daha kolay olacaktır. Kusursuz sorumlulukta; yönetimin davranışı ile uğranılan zarar arasında nedensellik bağının kanıtlanması yeterlidir48. Bu sorumluluk nedensellik bağına dayandığı için bu sorumluluk türüne ‘sebep sorumluluğu’, neticede zararın varlığı ve tazmin edilmesi gereği nedeniyle ‘netice sorumluluğu’ da denmektedir.

İdarenin kusura dayanan sorumluluğunda işlem, eylem, tutum veya davranışın hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırıysa idarenin kusura dayalı sorumluluğundan bahsedilebilinir. Hukuka uygun ancak hizmetin kurulmasında , işleyişinde veya denetiminde aksaklık varsa kusursuz sorumluluktan söz edilir.

Danıştay; tıp fakültesi hastanesi önünde bulunan kişinin başına saç dolap rafı düşmesi sonucu ölümü olayında, kusursuz sorumluluk ilkesine göre idarenin tazmin sorumluluğu olduğuna ve maddi tazminata, maddi tazminata yasal faiz işletilmesine, manevi tazminata karar vermiştir. Gerekçede;

46 DURAN Lütfi: Türkiye İdaresinin Sorumluluğu, Sevinç Matbaası, Ankara, 1974, s.47.

47 TUNÇOMAĞ Kenan: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.II, 5. Baskı, İstanbul, 1979, s.272.

48 GÖZÜBÜYÜK A. Şeref: (Yönetim Hukuku), s. 304.

“Kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında bu hizmetlerle ilgili olarak genel külfetler dışında kişilerin uğradığı zararların olay ile zararlı sonuç arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla ayrıca idarenin hizmet kusuru aranmadan hizmet sahibi idarelerce karşılanması hukukun genel kuralları gereği olduğu gibi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 334 sayılı T.C.Anayasasının 114.maddesi de idarenin kendi işlem ve eylemleri sonucu kişilere verdiği zararları tazminle yükümlü olduğu hükmünü getirmiştir.

Bu durumda olay ile zararlı sonuç arasında uygun bir nedensellik bağının kurulabilmesi, idarenin kamu yararı düşüncesiyle yaptığı hizmetler dolayısıyla idareye yükletilebilecek bir kusur olmasa dahi özel bir zarara uğrayan kişilerin bu zararlarının tazminine karar verilebilmesi için yeterlidir. Bu zararın karşılanması kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin bir sonucu olup, bu tür zararların zarar görenler üzerinde bırakılması hakkaniyete de uygun düşmez49.” Denilmiştir.

A- Kusursuz Sorumluluk Halleri a-İdari Hasar İlkesi

Öğretide risk (hasar) kuramı olarak da adlandırılan “tehlikelilik” esası, genel olarak bazı faaliyetlerin, bünyesinde taşıdığı tehlikeler dolayısıyla kişilere zarar vermiş olması halinde; bu faaliyet sahiplerinin kusurlarına bakılmaksızın, zararın tazmin edilmesi düşüncesine dayanır50. Tehlike sorumluluğu genel olarak bazı faaliyetlerin, araçların bünyesinde taşıdığı tehlikeler dolayısıyla kişilere vermiş olması halinde; bu faaliyet sahiplerinin kusurlarına bakılmaksızın, zararın tazmin edilmesi düşüncesine dayanır. Tehlikeli faaliyet ile gerçekleşen zarar arasında illiyet bağı yeterli olup, ayrıca kusur aranmaz51.

49 D. 10. D. E.1982/3852, K.1983/1515.

50 EREN Fikret; Borçlar Hukuku, C.II, A.Ü. Basımevi, Ankara, 1994, s.14.

51 ÖZAY, s.759.

Danıştay; “İçinde hizmetin özelliğinden kaynaklanan risk bulunan faaliyetten dolayı gerek faaliyeti yürüten idare ajanlarının gerekse hizmetten yararlananların yada üçüncü kişilerin uğradıkları zararların kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiği52” ifadesine kararında yer vermiştir.

İdarenin yürütmekte olduğu tehlike içeren etkinliğinin kişilere karşı korunma oluşturulabilmesi için idarenin kusursuz sorumluluğu hali düzenlenmiştir. İdarenin tehlikelilik esasına göre sorumlu tutulabilmesi ancak; kamu yararını sağlamak için kamu faaliyeti yürütülürken veya bir kamu malının tehlikelilik göstermesi halinde mümkündür.

Bu ilkeden bahsetmek için; toplum yararına tesis edilen hukuka uygun bir işlemden herkes yararlanırken , belirli bir veya birkaç kişinin özel ve olağandışı biçimde zarar görmesi gerekir53. İdarenin kullandığı araçlar ve yürüttüğü faaliyet, bir tehlikelilik gösteriyorsa, bu faaliyetten yararlanan idarenin, zarar görenlere, kusuru olmasa da tazminat ödemesi gerekecektir54. Hasar ‘muhatara’ ‘risk’ kavramları idarenin tehlikeli bir etkinliğinin varlığını gösterir. İdarenin bu etkinlik ile zararlı sonuç arasında illiyet bağının kurulması hasar ilkesine göre zararın tazmini için yeterlidir. İdare kusursuz olduğunu ispatlasa bile sorumluluktan kurtulamaz. Sosyal risk ilkesi gereği tehlike içeren olaylarda idare tek sorumlu olarak görülmekte ve zararın tazmini idareden beklenmektedir.

b-Kamu Külfetleri Karşısında Eşitlik İlkesi

İdare yürüttüğü hizmet dolayısıyla idareye yükletilecek kusur olmadan yada tehlikeli bir etkinliği olmadan kişilerin özel bir zarara uğramasına sebep olabilir. Bu ilke; idarenin hiçbir kusuru, tehlikeli bir faaliyeti veya araç kullanması söz konusu olmaksızın, bazı şahısların diğerlerine nazaran özel ve olağandışı bir zarara uğramış olması halinde, bu zararın tazmin edilmesi esasını ifade eder55. Bu durumlarda belli

52 D. 10. D. E.1996/3996, K.1997/2544, D.D. S.95.

53 ESİN, s. 294.

54 YAYLA, s.151.

55 GÜNDAY Metin: İdare Hukuku Dersleri, I Teksir, Ankara 1990, s.256.

kişiler zarara uğramaktadır. Bu ilke gereği idarenin de sorumlu olması yoluna gidilmiştir.

Yükümlülüklerde eşitlik veya hakkaniyet, iki taraflı uygulanabilen bir sorumluluk esasıdır. Diğer bir deyişle bu esasta sadece zarar gören korunmaz; bazı hallerde, yükümlülüklerde eşitliğin gereği olarak idare de korunur56.