• Sonuç bulunamadı

1.2. Sosyal Güvenlik Kavramı Ve Sosyal Güvenlik Düzenlemeleri

1.2.1.3. İşsizlik Sigortası

İşsizlik sigortası, “Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren zorunlu sigorta” olarak tanımlanır11 (İSK m. 47/1-c). Bu tanımdan yola çıkarak işsizlik sigortasının “işsizliğin olumsuz sonuçlarını gidermeye” yönelik olduğunu söylenebilir (Arıcı, 2015: 399; Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 643). İşsizlik sigortası kapsamında geçici bir süre işsiz kalan sigortalıya ‘‘işsizlik ödeneği’’ altında parasal edim yapılır (Arıcı, 2015: 403; Güzel vd., 2016: 670).

İşsizlik sigortası, İşsizlik Sigortası Kanunu adı altında ayrı bir kanun kapsamında düzenlenmiştir (Arıcı, 2015: 400-401; Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 648). İşsizlik Sigortası Kanunun 48. maddesinde İŞKUR tarafından işsizlik sigortası kapsamında yapılacak olan parasal edimler ve sağlanacak hizmetler düzenlenmiş olup maddede sayılan parasal edimler ve sağlanacak hizmetler; işsizlik ödeneği verilmesi, genel sağlık sigortası primlerinin ödenmesi, iş bulma ve mesleki eğitim vermedir12 (Korkusuz ve

Uğur, 2016:399-402; Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 661-685).

10 RG (2011), 25.2.2011, Sayı: 27857 11RG (1999), 08.09.1999, Sayı: 23810 12 Bkz. 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu

İKİNCİ BÖLÜM

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN SOSYAL GÜVENLİĞİ

2.1. Sosyal Sigortaların Kısmen Kapsamına Giren Öğrenciler

Sosyal koruma düşüncesinden hareketle, yaptıkları iş ve bu işlerde karşılaşabilecekleri riskler nedeniyle bazı kişiler tüm sigorta kollarından olmasa da yapılan işin getirdiği risklere karşı sosyal güvence altına alınmaktadır (Güzel vd.,2016 : 119). 5510 sayılı kanunda da bu genel ilkeden hareketle kanunda sayılı olan belirli kişiler hakkında özel düzenmeler yapılmış olup, kısmen sigortalılık kapsamına alınmıştır. Bu kişiler tüm sigorta kollarına değil yalnızca kanunda belirtilen, belirli sigorta kollarına tabi olmalarından dolayı kısmen sigortalı sayılanlar olarak adlandırılmaktadır (Güzel vd.; 2016: 119; Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 318).

5510 sayılı kanunun 5. maddesinde kısmen sigortalı sayılan kişiler sayılmaktadır. İlgili kanun hükmünde 7 başlık altında kısmen sigortalı sayılan kişilerin kimler olduğu sayılmaktadır;

1. “Hükümlü ve tutuklular

2. Çıraklar ve İşletmelerde Mesleki Eğitim Gören Öğrenciler 3. Stajyerler

4. Üniversite Kısmi Zamanlı Olarak Çalıştırılan Öğrenciler 5. Harp Malulleri ile Vazife Malulü Olanlar

6. Kursiyerler

7. Yurt Dışına çalışmak Üzere Gönderilenler”

Ancak 5. maddenin içerisinde yer almasa da geçici ve ek maddelerde düzenlenerek kısmen sigortalılık kapsamına alınan kişiler de mevcuttur. Bu kişileri de dahil ederek kısmen sigortalı olarak adlandırılan kişileri 11 başlık altında değerlendirebilir.

1) “4046 sayılı Kanun Gereğince İş Kaybı Tazminatı Alanlar (Geçici m. 13)

2) Sosyal Güvenlik Kurumlarından Malullük veya Emekli Aylığı Almakta Olanlar (Geçici m. 14)

3) Taksiciler, Dolmuşlar ve Benzeri Nitelikteki Şehir İçi Toplu Taşıma Araçlarında Kısmi Süreli Çalışanlarla Kısmi Süreli Çalışan Sanatçılar (Ek m. 6)

4) Tarım veya Orman İşlerinde Hizmet Akdiyle Süreksiz Olarak Çalışanların Sigortalılığı”

Genel olarak 5510 sayılı kanunun 5. maddesi kapsamında kısmen sigortalı sayılanları belirtmekle birlikte çalışmada işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler, stajyerler, bursiyerler, üniversitede kısmi zamanlı olarak çalıştırılan öğrenciler

incelenmektedir. Ancak alan çalışmasında çalışma kıstı nedeniyle işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında veri elde edilememiştir (Arıcı, 2015: 229-233).

Kanun metni lafzi olarak incelendiği zaman görülecektir ki 5510 sayılı kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde farklı durumlara tabi olan öğrencilerin sigortalılıkları incelenmiştir. Zaman içerisinde ilgili kanun maddesine 13.2.2011 tarih 6111 sayılı Kanun, 10.9.2014 tarih 6552 sayılı Kanun ve 4.4.2015 tarih 6645 sayılı kanun, 16.2.2016 tarih ve 6676 sayılı Kanun ve 2.12.2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunlar ile değişiklikler ve iyileştirici eklemeler yapılmıştır (Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 318). Örneğin; 6111 sayılı kanunla kanun metninde geçen ‘‘zorunlu’’ ibaresi kaldırılmış olup böylece ister isteğe bağlı olsun ister zorunlu tüm stajyerler bu bent kapsamında sigortalı sayılmıştır. 6676 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle kamu kurum ve kuruluşları tarafından desteklenen projelerde görevli bursiyerler de kısmen sigortalı sayılanlar kapsamına alınmıştır. Yine 6764 sayılı Kanunun 54 üncü maddesiyle de kısmen sigortalı sayılan kişilerin kapsamı genişletilmiştir. Bu düzenlemeler kısmı sigortalı sayılan kişilerin kapsamlarını genişletmiş ancak kavramsal sorunların13 önüne

geçme konusunda zayıf kalmıştır. Süreç içerisindeki değişikliklere rağmen bir çok konu kavramsal sorunlara neden olmaya devam etmektedir.

Ancak çalışmanın ilerleyen bölümlerinde inceleneceği üzere kısmen sigortalılıktan söz edebilmesi için üniversite öğrencilerine eğitim programının bir parçası olan işlerin yaptırılması gerekmektedir (Arıcı, 2015: 229-233). Üniversite öğrencilerinin kanunda belirtilen nitelikteki durumlarından ayrı olarak, işçi mahiyetine gelebilecek işlerin yaptırılıp yaptırılmadığının tespiti önemlidir. Zira 5510 sayılı kanunda kısmen sigortalılık, belirli nitelikteki işlerin getirmiş olduğu sosyal risklere karşı koruma sağlamakta olup, eğer üniversite öğrencileri kanunda belirtilen durumların haricinde iş gücü piyasasında çalışan gibi yer alıyorsa bu durumda yalnızca kısmen sigorta kapsamında değil, tüm sigorta kollarına dahil olmaları gerekmektedir. Bu nedenle çalışma dahilinde stajyerlerin, kısmi zamanlı olarak çalışan öğrencilerin ve bursiyerlerin emeklerinden yararlanılıyor mu? Yaptıkları işlerin mahiyeti öğrenciliği aşıyor mu? gibi sorular önem kazanmaktadır. Çalışmaya dahil olan kısmen sigortalı

13 Uygulamada kavramların tam olarak bilinmemesinden kaynaklı olarak sorunlar yaşanmaktadır.

Kanunda her ne kadar kısmen sigorta kapsamına giren öğrencilerde genişlemeye gidilmesine rağmen, staj ,işletmelerde mesleki eğitim, bursiyer gibi kavramlar uygulamada doğru anlaşılamaması hangi öğrencilerin kısmen sigortalılık kapsamında olduğunu literatürde ve uygulamada tam olarak anlaşılamamaktadır.

sayılan üniversite öğrencilerinin (stajyerler, kısmi zamanlı çalışan öğrenciler, bursiyerler) işgücü olarak kullanılıp kullanılmadıklarının tespiti önemlidir.

2.1.1. 3308 Sayılı Kanuna Tabi İşletmelerde Mesleki Eğitim Gören Öğrenciler

3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda14 belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında yalnızca iş kazası, meslek hastalığı ile hastalık sigortası uygulanır. Bu kişiler 5510 sayılı kanunun m. 4/1-a kapsamında sigortalı sayılırlar. Bu sigortalılardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar 6111 sayılı kanunla birlikte genel sağlık sigortası kapsamına alınmışlardır.15 Analık sigortası ve uzun vadeli sigorta kolları ise, bu öğrencilere

uygulanamamaktadır.

Çalışma kapsamına işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler girmekte olup başlık altında onların sosyal güvenlik hukuku karşısındaki durumları incelenecektir. Ancak bundan önce, öncelikle bu kişilerin kim olduğunun belirtilmesi gerekmektedir. 3308 sayılı kanun kapsamında; Öğrenci “işletmelerde, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında örgün eğitim gören kişi” olarak tanımlanmıştır (3308 SK, m. 3-d). Mesleki ve teknik eğitim okullar öğrencileri iş gücü piyasasına hazırlanmak için işletmelerde uygulama yoluna gitmektedir. Burada hedeflenen öğrencilerin derslerde gördükleri teorik bilgileri, işletmelerde uygulayarak beceriye dönüştürülmesidir (Sözer, 2011: 2189).

Kanunda sözü geçen mesleki eğitim çalışmada daha önce de tanımına yer verildiği üzere mesleki teknik eğitim veren okullardaki öğrencilerin beceri eğitimlerini işletmelerde yaptıkları eğitim uygulamalarıdır. Tanımın daha iyi anlaşılabilmesi için bu tanımdan yola çıkarsak bu sefer mesleki ve teknik eğitim kurumlarının neler olduğunu irdelenmesi gerekmektedir. Üniversite öğrencilerinin işletmelerde mesleki eğitim yapmaları halinde kısmen sigortalılık kapsamına alınmaları ise 6111 sayılı kanunun 61. maddesiyle yapılan değişikle olmuştur. İlgili değişiklikle beraber 3308 sayılı kanuna “ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları” ibaresi eklenerek kanunun kapsamı genişletilmiştir. Örneğin; Pamukkale Üniversitesi Yüksekokulu İnşaat bölümü öğrencisi 2011 yılından önce 3308 sayılı kanun kapsamında değilken, 2011

14 Bkz. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu

15Bkz. 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık

Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun

yılındaki değişiklikten sonra kanunun kapsamı içerisine girmiştir (Göktaş ve Özdamar, 2013: 151).

İlgili değişiklikten sonra çalışma konusuna giren mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının öğrencileri de 3308 sayılı kanunun kapsamına girmekte ve kısmen sigortalılık kapsamında olmaktadır. Üniversite öğrencisinin işletmede mesleki eğitim yapması nedeniyle kısmen sigortalılık kapsamına girip girmediği noktasında dikkat edilmesi gereken husus yükseköğretim kurumunun mesleki ve teknik eğitim yapıp yapmadığı noktasındadır. Eğer yapılan eğitim mesleki ve teknik eğitim niteliği taşımıyorsa kanun kapsamına dahil olmaları mümkün değildir (Göktaş ve Özdamar, 2013: 151). Dikkatlerden kaçmaması gereken husus; ‘‘tüm üniversite öğrencileri 3308 sayılı kanun kapsamında sayılmazlar. Yalnızca mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları olan meslek yüksekokulu, Teknik Eğitim Fakültesi vb. mesleki ve teknik eğitim okulları bu kapsamdadır” (Kurt, 2011: 136; Göktaş ve Özdemir : 151).

Mesleki eğitim yapan üniversite öğrencilerin kapsama alınmalarına kadar geçen sürecin tarihsel gelişimine bakılması gerekirse; 5510 sayılı kanunun 5. maddesinde sayılan çırakların sosyal sigorta kapsamına alınmaları 506 sayılı kanunla olmuştur (Güzel vd, 2016: 120). 5510 sayılı kanunla ilgili maddede kapsam genişlemesine gidilmiş ve aday çırak, çırak ve mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında da iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme incelendiği zaman , kanundan yararlanabilecek kişilerin arttırılarak kapsam genişlemesine gidildiği ancak kişilerin tabi olduğu sigorta kolları bakımından ise kapsamın daraltıldığı görülmektedir (Güzel vd., 2016: 120).

5510 sayılı kanunun ilk halinde sadece parasal edimler yapılmakta, 506 sayılı kanunda sağlık hizmet sunumu yer alırken 5510 kanunun ilk halinde sağlık hizmet sunumu kanun kapsamında yer almamaktadır (Güzel vd., 2016: 120). 5510 sayılı kanunun ilk hali, 506 sayılı kanun zamanında kanun kapsamında olan kişiler açısından sağlık hizmetleri yönünden ciddi hak kaybına neden olmuştur. Zira bu kişiler 506 sayılı kanunda iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortasında hem parasal hem sağlık edimlerinden yararlanırken, 5510 sayılı kanunla sağlık edimlerinden yararlanamaz hale gelmiştir. Bu durumun ciddi anlamda bir hak kaybına neden olmuş ve hak kaybının telafisinin önüne geçmek için 6111 sayılı kanunla, 5510 sayılı kanunun metninde değişiklik yapılmış ve bu kişiler genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır. Ancak kanun metninden de anlaşılacağı üzere kişilerin genel sağlık sigortası kapsamında

olmaları bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmamaları şartına bağlanmıştır.16

Bir başka anlatımla kişiler doğrudan genel sağlık sigortası kapsamına girmemekte ancak kanun metninde bahsedilen şartı taşımaları durumunda 5510 sayılı kanunun m. 5/I-b bendi uyarınca genel sağlık sigortalısı olabilmektedir (Güzel vd, 2016: 121). Öğrenciler için prim oranı kısa vadeli sigorta kolundan %1, genel sağlık sigortası için %5 oranı olmak üzere toplam %6’dır (5510 SK, m. 81/d). Bu öğrenciler kısmen sigortalılık kapsamında olduğundan uzun vadeli sigorta kolları kapsamına girmemekte ayrıca analık sigortasından da faydalamamaktadırlar.

5510 sayılı kanunun yanında 3308 sayılı kanunun 25. maddesinde ise öğrencilerin ücret ve sosyal güvenlik hakları düzenlenmektedir.17 İlgili kanun maddesi

incelendiği zaman 3308 sayılı kanunla da aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortasından yararlanacağına dair düzenleme bulunduğu görülmektedir.

İlgili kanun metninin ilk fıkrasına 18/6/2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle, “ortaöğretim” ibaresinden sonra gelmek üzere “öğrencileri ile yükseköğretim kurumları ve birimlerinde yapan yükseköğretim” ibaresi eklenmiş olup kanunun kapsamı genişletilmiştir. Yine aynı maddenin son fıkrasına da 2/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunun 45 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “mesleki eğitim gören” ibaresinden sonra gelmek üzere “staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden öğrenciler ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında alan eğitimine başlayan” ibaresi eklenerek mevzuatta yeknesaklık sağlanmaya çalışılmıştır.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus 3308 sayılı kanunun 25. maddesinin son fıkrasında aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden öğrenciler ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında alan eğitimine başlayan öğrenciler hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 23, 24, 35 ve 42 nci maddelerinin uygulanmayacağıdır. İlgili maddelerin kanundaki yeri ele alındığı zaman iş kazası, meslek hastalığı sonucu ölüm halinde, ana babaya, eş ve çocuklara gelir bağlanmasını düzenleyen, yine hastalık durumunda aile bireylerine sağlık yardımı yapılması ile ilgili maddeler olduğu görülecek olup, 3308 sayılı kanun kapsamındaki öğrenciler bu yardımlardan faydalanamayacaktır (Güzel vd., 2016: 122). Ancak söz konusu düzenleme 5510 sayılı kanunla çelişkilidir. Zira 5510

16 Konuya ilişkin açıklamalar için bkz. 2011/36 sayılı Genelge, m. 2. 17 Ayrıntılı bilgi için bkz. 3308 SK, m. 25

sayılı kanunda bu şekilde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Hukukta genel kanun-özel kanun, önceki kanun-sonraki kanun ayrımı önemlidir. Doktrinde Güzel ve arkadaşları (Güzel vd. 2016: 122) bu konuda, 5510 sayılı kanunun aynı konuyu düzenlemesi genel ve sonraki kanun niteliğinde olması nedeniyle iş kazası sonucu ölen çırak ya da işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin ailelerine de ölüm geliri bağlanması gerektiği kanaatindedir. Bu kanaate katılmaktayız, zira doktrindeki bu görüş hukuk normlarına da uygunluk taşımaktadır.

Son olarak belirtmeliyiz ki bu öğrenciler kanunda belirtilen şartları taşımaları durumunda isteğe bağlı sigortalı da olabilirler (Tuncay ve Ekmekçi, 2017: 319).