• Sonuç bulunamadı

Farklı tanımlamaları yapılmasına rağmen en genel anlamıyla yöntem; bir problemi çözmek, bir deneyi sonuçlandırmak, bir konuyu öğrenmek ya da öğretmek gibi amaçlara ulaşmak için bilinçli olarak seçilen ve izlenen yoldur (Demirel, 2002). Öğretim yöntemi ise; öğrencilere bilgi, beceri ve tutum kazandırılması amacıyla oluşturulmuş gözlem, deney, planlama çalışmalarıyla, uygulama ve çalışma tekniklerinin bütününü kapsar (Fidan, 1996).

Öğretimde geniş anlamda kullanılan yöntem terimi; öğretmenin öğretme, öğrencinin öğrenme çabalarını; ele alınacak konunun gereklerine, duyulan ihtiyaca, belirlenen amaca ve türlü şartlara uygun olacak tarzda örgütlendirmenin, en sağlam ve uygun araçlarla çalışarak başarılı sonuçlar elde etmenin tekniğidir. Yöntem, çalışmaları düzenler, disiplin altına alır. Çağımız öğretiminde, öğrencinin özelliklerine, çevrenin şartlarına ve ele alınan konuya uygun yöntemler kullanılır (Kemertaş, 1997).

Beden eğitimi derslerinde kullanılan yöntemlerin temel amacı, öğrencilerin kişilik gelişimlerine katkıda bulunarak, farklı yaklaşımlarla öğrenmelerini ya da öğrendikleri becerileri geliştirmelerini sağlamaktır. Burada üzerinde durulması gereken özellik, öğrenmeyi geliştirmenin farklı yaklaşımlarla kazandırılması özelliğidir. Ele alınacak farklı yaklaşımlar, beceri öğretilirken öğrenciye kazandırılacak amaç ve hedefleri de belirler.

Öğrenme veya öğretilmiş becerinin geliştirilmesi istenirken belirlenen amaç ve hedeflerin yakalanabilmesi için uygun yöntemi seçmek gerekir. Kullanılan yöntemlerin her birinin öğrenci üzerinde farklı kazanımları vardır. Yöntemler birbirlerinin karşıtları olmayıp, gelişim alanlarında öğrenciye farklı kazanımlar sunan ve birbirlerini tamamlayan özelliklere sahiptirler. Bir takım yöntemler daha çok kullanılıyor olabilir. Bu özelliği onu diğerlerinden üstün kılmaz. Ya da bazı yöntemler diğerlerinden az kullanılıyor olsalar da farklı kazanımları sebebiyle daha az öneme sahip değillerdir (Korkmaz, İlhan ve Yavaş, 2005).

İlhan ve Yavaş (2002) ve Çöndü’ye (2004) göre, beden eğitimi ve sporda uygulanan yöntemler şu özelliklere sahip olmalıdır: Yöntem, her öğrencinin ihtiyacına cevap vermelidir. Yöntem, üst düzeyde hareket uygulama alanına sahip olmalıdır. Yöntem, yenilikleri kapsamalı ve geliştirmeye açık olmalıdır. Yöntem, değişik öğrenci gruplarının ve farklı yaş kesimlerinin beceri ve yeteneğine uygun olarak düzenlenebilir olmalıdır. Yöntem, öğrenciler açısından cazip grup çalışmasına elverişli olmalıdır.

İlköğretimdeki beden eğitimi derslerinde amaçların gerçekleştirilmesi, çocuğun gelişimine uygun çok çeşitli hareket formlarının deneyimlerle kazandırılmasına bağlıdır. Çocuklarda hareket etmeyi öğrenmek veya hareketler yoluyla öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamak, çok çeşitli öğretim teknik, yöntem ve eğitimsel yaklaşımların kullanılmasını gerektirir (Çamlıyer ve Çamlıyer, 2001).

Beden eğitimi ve spor etkinliklerinin öğretiminde; gösteri (demonstrasyon), komut, görevle öğretim (alıştırma), kendini değerlendirme (kontrol), katılım, yönlendirilmiş buluş ve problem çözme gibi genel öğretim yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Bununla birlikte tümevarım (parçadan bütüne), tümdengelim (global) ve karışık (karma) gibi özel öğretim yöntemleri de kullanılmaktadır (İlhan ve Yavaş, 2002; Çöndü, 2004).

Beden eğitimi ve sporda kullanılan yöntemler, bazen bağımsız bazen de birlikte kullanılmaktadır. Genellikle, beden eğitimi etkinliklerinin öğretilmesinde, sayılan genel öğretim yöntemlerinden yararlanılırken, sportif becerilerin öğretilmesinde de özel öğretim yöntemleri işe koşulmaktadır. Ancak, Yaylacı’nın da (1998) belirttiği gibi, yöntem bakımından zengin bir desen olmasına rağmen, beden eğitimi öğretmenlerinin derslerde büyük oranda komut yöntemini kullandıkları, bununla beraber gösteri ve eşli çalışma yöntemlerinden de yararlandıkları, diğer yöntemlere ise pek yer vermedikleri görülmektedir. Beden eğitimi ve spor öğretiminde çok kullanılmaları sebebiyle adı geçen yöntemlere aşağıda kısaca değinilecektir.

Komut Yöntemi: Klasik yöntem de denilmektedir. Bu yöntemde öğretmen etkinliklerle ilgili bütün kararları verir; öğrenci ise öğretmen tarafından verilen kararları izleyerek kendinden istenenleri yapar. Bir başka ifade ile öğrenciler, öğretmenin vereceği komuta göre davranır. Komutla öğretimin uygulandığı bir sınıfta öğrenci, kendisine anlatılan veya gösterilen hareketi model alıp, onu taklit etmeye çalışır. Bu yöntemde sürekli aynı şekilde komut verilmesi, hareketlerin aşırı tekrarlanması sonucu öğrenciler yorulur ve sıkılır (Çöndü, 2004).

Bu yöntemin özelliği, öğretmenin uyarıcısı ile öğrencinin tepkisi arasındaki doğrudan ve anında gerçekleşen ilişkidir. Öğrencinin her hareketinden önce, öğretmen tarafından sağlanan bir uyarıcı (komut sinyali) vardır. Öğrenci öğretmen tarafından gösterilen model doğrultusunda hareket eder. Dolayısıyla da, mekan, duruş, başlama zamanı, hız ve ritim, durma zamanı, süre ve aralık ile ilgili bütün kararlar öğretmen tarafından verilir (Mosston ve Ashworth, 2004).

Gösteri Yöntemi: Gösteri, açıklama, uygulama ve değerlendirme olarak dört aşamadan oluşan bu yöntem, genellikle komut yöntemiyle birlikte uygulanır. Yöntemin yemelini, öğrencinin görme duyusuna hitap etme oluşturur. Görerek öğrenmenin, öğrenmeyi kolaylaştıran etkenlerden olduğu düşünülürse, yöntemin yararı anlaşılır. Öğretmen hareketi gösterirken açıklama yapar ve komutla hareketin öğrenciler tarafından uygulamalı olarak tekrar edilmesini sağlar (İlhan ve Yavaş, 2002).

Görüldüğü gibi her iki öğretim yöntemi de, öğretilecek konuyu ve öğretmeni merkeze almakta, öğrenmede bireysel farklılıkları göz ardı etmektedir. Oysa, günümüz eğitim anlayışı, öğreneni merkeze almakta ve değişik öğretim anlayışı, yöntemi, teknik ve stratejisi kullanarak öğrenmeyi daha etkin kılmaya çalışmaktadır. Bu anlayışın bir ürünü olarak, beden eğitimi ve spor hareketlerinin öğretiminde, temelini işbirliğine dayalı öğrenim yönteminden alan “eşli çalışma” adıyla bir yöntem de kullanılmaktadır. Eşli çalışma yöntemi, uygulamalı derslerde farklı amaçlara ulaşmak, öğretmen ve öğrenci arasında yeni ilişkilerin oluşmasını sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.

Eşli Çalışma Yöntemi: Yöntem, işbirliğine dayalı öğrenim yönteminin felsefesi gereği, öğrenmede öğrenciyi temel alan bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Derse hazırlığın öğretmen tarafından yapıldığı bu yöntemde; uygulama, kontrol, gözlem ve değerlendirme öğrenciye bırakılmıştır. Bu anlamda yöntem, Dewey’in işbirliği anlayışıyla örtüşmektedir. Hatırlanacağı gibi Dewey, işbirliğini demokratik hayatın bir gereği olarak görmekte, işbirliği becerilerinin kazanılabilmesi için sınıfta işbirliğine yer verilmesi gerektiğine inanmaktadır (Pehlivan ve Alkan, 2007).

Barret’e (2005) göre, her düzeyde ve her konuda rahatlıkla uygulanabilmesi sebebiyle eşli çalışma yöntemi, en pratik ve en çok tercih edilen yöntemdir. Bu yöntemde öğrenciler, birbirleri ile eşleştirilerek çalışmaya katılırlar. Yani, eşlerden biri uygulayıcı, diğeri gözlemcidir. Çalışmalarda her eş belli bir görevi yerine getirir. Eşlerden biri istenen hareketi yapar ve hareketle ilgili kararları verir. Diğeri ise, yapılan hareketi izler. Öğretmenin verdiği ölçütlere dayalı olarak eşinin performansı hakkında bilgi verir. Uygulama sırasında eşlerin görevleri sürekli değişir. Öğretmenin bütün sınıfı istenilen şekilde kontrol etme ve yapılan hareketlerdeki hataları aynı anda görerek düzeltmeyi eşit oranda yapması zor olduğundan, bu yönteme baş vurulur. Öğretmen eşlerin çalışmaları sırasında gözlem yapan öğrencilerin ne ölçüde başarılı olduklarını izler. Gerektiğinde düzeltmelerin yapılması için uyarılarda bulunur (İlhan ve Yavaş, 2002; Mosston ve Ashworth, 2004).

Öğrenciler ve onların öğrenimine dayalı yeni bir bakış açısıyla beden eğitiminin geliştirilmesi, çocuklar açısından hayati bir önem taşımaktadır. İşbirliğine dayalı öğrenim yöntemi, beden eğitiminin bu şekilde geliştirilmesi için etkili bir yol olarak görülmektedir (Grineski, 2002). Graham (2001) , öğrenciyi beden eğitimi dersi için motive etmede; yapacağı görevlerde başarıya adapte olması, yaratılıştan motive olması ve uygun gelişim göstermesi gibi üç anahtar durumun gözetildiğini, bu üç anahtar durum ile çocukları beden eğitimi dersine motive etmede en uygun öğretim yönteminin de işbirliğine dayalı öğretim yöntemi olduğunu belirtmektedir (Aktaran: Pehlivan ve Alkan, 2007).

Yaylacı’nın da (1998) belirttiği gibi, beden eğitimi dersinin daha verimli hale gelebilmesi ve öğrencide istenilen düzeyde gelişme sağlanabilmesi için, seçilen öğretim yöntemi; beden eğitimi ve spor programlarında yer alan konulara uygun olan, imkanlar, şartlar, çevre, yaş grupları, cinsiyet, vb. özellikleri dikkate alan bir yöntem olmalıdır. Bu anlamda işbirliğine dayalı öğrenim yönteminin, beden eğitimi ve spor etkinliklerinin öğrencilere kazandırılmasında yararlı bir yöntem olduğu görülmektedir.

Hiç şüphesiz eğitimde, öğrenci başarısını arttırmak için klasik eğitim anlayışı dışında yaklaşımların kullanılması oldukça önemlidir. Çünkü çok iyi anlaşılmıştır ki, dünya hızla değişmektedir. Bu hızlı değişime ayak uydurmak gerekmektedir. Bunun yoluysa, toplumların hayatında en önemli kurum niteliğini taşıyan eğitim kurumlarının yenilenmesidir. Bu yenilenme anlayışıyla beraber yeni yaklaşımların gündeme gelmesi, öğrenim yöntemlerini de değişime zorlamış, öğrencilere daha verimli öğrenme ortamları

sunan yöntemler geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. Bütün bu çalışmalar, öğrencinin bilgiyi alması, kullanması ve hayatının bir parçası haline getirmesi için yapılmıştır. Bir başka ifade ile, amaç, öğrenci başarısını arttırmaktır. Öğrenci başarısı gündeme geldiğinde, üzerinde durulması gereken bir diğer unsur da, öğrencilerin öğrenimle ilgili ögelere (öğretmen, okul, ders konusu vb.) olan tutumudur.