• Sonuç bulunamadı

Yönetimler, kurumlarında iç kontrol sistemini oluşturmak ve işleyişini sağlamakla mükelleftir. Küçük kurumlarda yöneticilerin idarelerindeki bütün faaliyeti kontrol etmeleri mümkündür. Ancak kurumların yapısı büyüdükçe ve anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz bir hal aldığında yönetimler, kurdukları kontrol sistemlerinin sistem ve fonksiyon testlerini yapabilecek ve bu yolla iç kontrolü güçlendirecek kişileri istihdam etmek isterler. Bu işlemi gerçekleştirmenin ilk yolu, teşkilat yapılarında iç denetime imkân tanımaktır (Başpınar, 2006: 25).

Yönetimin fonksiyonlarından biri de denetimdir. Denetim ve yönetim birbirinden ayrı olarak gelişemez. 1970’li yılların ortalarından başlayarak sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel, idari, vb. gelişmeler neticesinde özel sektör yönetim anlayışı olarak başarı göstermiştir. Buna karşılık GSMH’nin büyük bir bölümünü kullanan kamu yönetimlerinde ise kayırmacılık, hantallık ve uzak görüşlülük noksanlığı gibi menfi durumların enformatik alanındaki gelişme ve küreselleşme ile birlikte bütünüyle ortaya çıkmıştır. Bu durum kamuyu yeni yönetim ve denetim modelleri arayışlarına sokmuştur. Bu kapsamda, özel sektör yönetim anlayışı kamu yönetimine adapte edilerek ekonomik, etkin, verimli ve dünya ile aynı gelişmişlik seviyesini paylaşan, aynı dili konuşan bir kamu yönetimi hedeflenmiştir. Buna da Yeni Kamu Yönetimi veya Yeni Kamu İşletmeciliği denilmiştir. Yeni Kamu Yönetiminde yönetim değişirken denetimde de düzenlilik denetiminden performans denetimine, risk odaklı, katılımı benimseyen, etik vb. değerlerle birlikte bilişim ve sistem denetimine doğru önemli değişimler yaşanmıştır (Okur, 2010: 571).

1980 sonrasında idarelerin denetim aleyhine devamlı güçlendirilmesi süreci neticesinde yolsuzlukların artmış oluğu yönünde bir intiba oluşmuştur. Türkiye’de 2003 yılı Haziran ayı itibariyle, 50’den fazla teftiş biriminde 23.104 müfettiş, hesap uzmanı, kontrolör, denetmen ve diğer denetim elemanları görev yaptığı belirlenmiştir. Belediyeler ve KİT’lerdeki müfettişler bu sayıya dâhil edilmemiştir. Siyasi tercihler ile amaç dışı kullanım ve keyfi yaklaşımlar denetim sistemini sorunlu bir hale getirmiştir. Yukarıda açıklanan çok sayıdaki denetim birimi ve elemanına rağmen, israf ve yolsuzlukların önüne geçilememesi, sonuç olarak kamu denetim sisteminin etkisizliğini açıklamaktadır (Gönülaçar, 2007: 4). Bunda hem devlet tarafından uygulanan denetim politikalarının hem de denetim birimlerinin çalışma anlayışlarının önemli rolü vardır (Ozansoy, t.y.: 1). Geniş bir bakış açısıyla bir analiz yapılırsa denetim, yolsuzluklara ve usulsüzlüklere engel olmada caydırıcılık fonksiyonu ile hesaplanamayan bir katma değer sağlar (Tosun ve Cebeci, 2008: 172).

Devletin düzenleyici ve denetleyicilik rolü; neoliberal politikalar, yerel yönetimlerin güçlü hale gelmesi, kamu hizmetlerinin bir kısmının devletçe özel şirketlere yaptırılmaya başlanılması ve GSMH’nin önemli bir kısmının devletin kontrolü altında tutulması neticesinde eskisine oranla daha fazla önemli hale gelmiştir. Yeni sistemde denetim, geniş kapsamı, yöntem ve yaklaşımı, büyüyen değişikliklere açık yönetim anlayışıyla ve uluslararası hale gelen standartları ile devletin en temel fonksiyonlarından

biri olmuştur (Okur, 2010: 571-572). Eski sisteme olan güven sarsan çeşitli problemler; tüm dünyada uygulanan, iç denetimin kamuda yerini almasının önünü açmıştır.

Dünyada ve ülkemizde kurumsal yönetimin artan önemi sonucu; kamu kuruluşları kurumsal yönetim kalitesini sağlamak amacıyla iç denetim faaliyetine ihtiyaç duymaktadırlar. Özel sektör firmaları tarafından eskiden beri kullanılan iç denetim sistemi, son yıllarda kamu yönetiminin ayrılmaz bir bölümü haline gelmiştir. Gelişmekte olan ülkeler iç denetim sistemini yakın zamanda tanımışlar ve sistemi geliştirme çalışmaları yapmışlardır. Ülkemizde ise daha çok Avrupa Birliğine uyum süreciyle birlikte iç denetim sisteminin uygulanması bir zorunluluk halini almıştır (Gürkan, 2005: 8).

İç denetim, bir meslek olarak ABD’de 1941 yılında kurulan ve halen 165 ülkede 150.000’den fazla üyesi bulunan İç Denetçiler Enstitüsü (The Institute of Internal Auditors) tarafından kurumsal bir yapıya kavuşturulmuştur. İç denetim mesleğiyle ilgili bir diğer önemli bir kurum da, 1982 yılında kurulmuş ve 32 Avrupa ülkesindeki iç denetim enstitülerinin oluşturduğu Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonudur (European Confederation of Institutes of Internal Auditing). İç denetim mesleğinin standartları bu iki kurum tarafından belirlenmekte ve yayımlanmaktadır. Ayrıca iç denetimle ilgili araştırma ve toplantılar yapılarak uluslararası işbirliği sağlanmaktadır (Yılancı, 2006: 8; Kiracı ve Çorbacıoğlu, 2008: 333). Türkiye’de iç denetim 1994 yılından itibaren özel sektör aracılığıyla gündemimize girmiştir (Kurnaz, 2006: 1).

İç denetimin kurumlara sağlayacağı faydalar aşağıda anlatılmıştır.

 Kurumlarda yönetsel hesap verebilirliğin yerleşmesi konusunda iç denetim önemli katkılar sağlamaktadır. İç denetim kurumsal yönetimin kalitesini geliştirerek, kurumun değerini yükseltir. Kurumun itibarını yükseltmek suretiyle pay ve menfaat sahipleri için güvence sağlar.

 Suiistimallerin önlenmesi, caydırılması ve ortaya çıkarılması yönetimin sorumluluğudur. İç denetçiler, doğruluk, dürüstlük ve etik değerlerin işletme kültürünün ayrılmaz bir parçası olması hususunda işletme yönetimini destekleyerek, ayrıca iç kontrol sistemini sürekli gözden geçirerek işletme yönetimine suiistimal riskinin azaltılması ve ortaya çıkarılmasında yardımcı olur (TÜSİAD, 2008: 13).

 İç denetim, iç kontrollerin etkinliği ve yerindeliğini değerlendirerek; verimliliğe, yeniliğe ne kadar odaklanıldığı, süreçlerin doğru işleyip

işlemediği, risklerin ne kadar etkin yönetildiği, maddi kayıpların meydana gelip gelmediği konularında objektif bir bakış açısıyla tespit yaparak ve gerekli iyileştirmeler önererek kuruma ekonomik fayda sağlar (TÜSİAD, 2008: 7). Yolsuzluk, kötü yönetilen bir sistemin çıktısıdır. Yolsuzlukla mücadelede teftiş birimlerinin sayısını ve yetkisinin arttırılması geçici bir yaklaşımdır. Üstün nitelikli müfettişlikler, polis devleti zihniyetinin bir ürünüdür. Yolsuzlukların ortadan kalkması ancak ve ancak iyi yönetişim ile olur. Kamu sektöründe yeni uygulama alanı bulan iç denetim modeli, sihirli bir içecek değildir. Sisteme bulaşmış olan güvensizlik ve kötü yönetim unsurları, bir fonksiyon bozukluğu olarak görülmelidir. Bunun düzeltilmesi için ülkenin tüm kurumsal sistemlerinin geliştirilmesi hedeflenmelidir. “Reform, yüzde 70 alışkanlık değişikliği, yüzde 20 sistem değişikliği ve yüzde 10 yasal değişikliği gerektirmektedir” şeklindeki tespit, Türkiye’de yapılacak kamu reformu sürecinde de kullanılmalıdır (Gönülaçar, 2007: 18-19).

Genel olarak; iyi denetim, iyi yönetimin, etkisiz denetimler, kötü yönetimlerin sonucudur. Ülkemizde iç denetim birimleri üst yöneticiye, bakana ya da genel müdüre bağlı olarak çalışmaktadır. Bu durumda, iç denetimin kalitesinin artırılması için öncelikle yönetimin kalitesinin artırılması gerekmektedir.