• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber’in Bi‘setten Evvel Önceki Şeriatlara Uyup Uymadığı

B. Cüveynî’nin Fıkıh Usûlü Eserlerinde Şer‘u Men Kablenâ

4. Hz Peygamber’in Bi‘setten Evvel Önceki Şeriatlara Uyup Uymadığı

Cüveynî, usûlcüler tarafından Resulullah’ın peygamberlikten önceki durumunun aidiyet ve faydasının tarih sahasına raci olduğunun öne sürüldüğünü, ancak bu konunun kaynağının usûle dayandığını belirtse de, Cüveynî’nin bununla ne ifade etmek istediği kapalı kalmıştır.276 270 Cüveynî, el-Burhân, I, 505. 271 Cüveynî, el-Burhân, I, 505. 272 Cüveynî, el-Burhân, I, 505. 273 Ra‘d 13/43. 274 Ahkâf 46/10. 275 Cüveynî, el-Burhân, I, 505-506. 276 Bkz. Cüveynî, el-Burhân, I, 506-507.

59

Cüveynî, Mu‘tezile’nin Hz. Peygamber’in peygamberlikten önce herhangi bir peygambere uymadığı görüşünü benimsediğini nakletmektedir. Dayandıkları delil ise, Hz. Peygamber’in önceki peygamberlere tabi olmasının, peygamber olarak gönderildiğinde kendisinde bir kusur oluşturacağıdır.277

Cüveynî bu görüşün iki batıl asla dayandığını savunmaktadır. Birincisi, hüsün- kubuh hakkındaki sözleridir. Cüveynî, bunun batıl olduğunu daha önce açıkladığını belirtmektedir. İ kincisi, Hz. Peygamber’in önceki şeriatlara ittibasının mevkiinde bir noksanlığa yol açmasıdır. Cüveynî bu sözlerin defalarca tekrarlandığını ve sakıt olduğunun açıklandığını söylemektedir.278

Bu konuyla ilgili bir diğer görüş ise, Hz. Peygamber’in -bir önceki meselede sunulduğu üzere- Hz. İ brahim’in şeriatı üzere olduğudur. Cüveynî, bu konuyla ilgili ayetlerin tevhidle alakalı olarak varid olduklarının daha önce açıkladığını belirtmektedir. Ayrıca bu meselede bu ayetlere tutunmanın kat’î bir delil olmadığını savunmaktadır. Zira bunlar zahir olup te‘vile açıktır. Oysa kat’îyyata çevirerek zahirlere tutunulamayacağını söylemektedir. Ayrıca, bu delilin “Nûh'a emrettiğini,…, size de din

kıldı.”279 ayetiyle çeliştiğini ifade etmektedir. Cüveynî, bu ayet ile irtibat kurarak Hz. Peygamber’in Hz. Nuh’un şeriatına uyduğu görüşünü benimseyenlerin, Hz. İbrahim ile ilgili ayet ile çeliştiklerini ifade etmektedir.280

Cüveynî, kendilerini tahkik ehline nisbet eden bir grubun Hz. Peygamber’in Hz. İsa’nın şeriatı üzere olduğunu kabul ettiğini nakletmektedir. Bunlara göre, bu şeriat Hz. Peygamber’den önceki son şeriat olup, Hz. Peygamber’in de dahil olduğu halkın tamamı bu şeriat ile sorumlu idi. Cüveynî bu görüşün, Hz. İ sa’nın insanlığın tümüne gönderildiğinin sabit olmaması açısından isabetli olmadığını savunmaktadır. Şöyle ki, onlara gönderildiği sabit olsaydı, Hz. İ sa’nın şeriatının, alimler tarafından öğretilmesi

277 Cüveynî, el-Burhân, I, 507. 278 Cüveynî, el-Burhân, I, 507. 279 Şûrâ 42/13. 280 Cüveynî, el-Burhân, I, 507-508.

60

gerekirdi ve zaman geçtikçe bu şeriata çağırılmaya devam edilirdi. Oysa şeriatlar sona erdiklerinde, onlar ile sorumluluk ortadan kalkar.281

Cüveynî son olarak Kâdî olarak adlandırdığı hocası Bakıllânî’nin görüşüne yer vermektedir. Bakıllânî, Hz. Peygamber’in önceki şeriatlara uymadığını savunsa da, bu görüşe Mu‘tezile’nin çıkış noktasıyla yaklaşmamaktadır. Aksine bunun aklen cevazına hükmetmektedir. Ancak Resulullah’ın bir dine bağlı olması durumunda bunun peygamber olarak gönderildiğinde gündeme geleceğini, kendinden sonraki dönemlerde birilerinin bundan bahsetmesi gerekeceğini ve bunun adetin derinliklerinde saklı kalamayacağını söylemektedir.282

Cüveynî, Bakıllânî’nin bu görüşüne katılmamaktadır. Ona göre, Hz. Peygamber’in peygamberlikten evvel bir şeriata uyup uymamasının karışık bir konu olması dolayısıyla, bununla ilgili olumlu veya olumsuz kesin bir görüş belirtmek mümkün değildir. Kâdî’nin söylediklerini kendi sistematiğinde kabul etmekle beraber, bu görüşe Resûlullah’ın hiçbir dine uymamasının da nakledilmesi gerekeceğini öne sürerek karşı çıkılabileceğini ifade etmektedir. Hatta bu durumun, Kâdî’nin söylediğine nazaran alışılmıştan daha uzak ve yeni olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla Cüveynî’ye göre, bu iki görüş birbiriyle çelişik olup, insanların Hz. Peygamber’in peygamberlikten önceki dinini araştırmaktan uzak durmuş olmaları, Hz. Peygamber döneminde adete aykırı olarak gerçekleşen birçok durumdan biri olarak kabul edilebilir.283

Yukarıda zikredilen görüş, Cüveynî’nin uslubundaki değişime işaret etmesi bakımından önemlidir. Şöyle ki, Telhîs’te bu konu hakkında daha kesin ifadeler kullandığı halde, Burhân’da daha ihtiyatlı davrandığı gözlemlenmektedir. Cüveynî’nin bu konu hakkındaki görüşü hocası Bakıllânî ile arasındaki kopuşlardan birine işaret etmektedir. Zira Cüveynî, Telhîs’te Ehl-i hak olarak tavsif ettiği grubun, Hz. Peygamber’in peygamberlikten önce bir peygambere uymasının caiz olduğunu kabul ettiklerini, ancak bu durumun gerçekleşmemesinin sem‘an sabit olduğunu belirtip

281 Cüveynî, el-Burhân, I, 508. 282 Cüveynî, el-Burhân, I, 508-509. 283

61

kendisinin de bu görüşte olduğunu ifade etmektedir.284 Burhân’da ise bu konu hakkında görüş belirtmemeyi tercih etmektedir.

5. Şer‘u Men Kablenâ’nın Delil Değeri

Cüveynî’nin şer‘u men kablenâ’yı bağlayıcı kabul etmemesi ona bir delil değeri vermediğini göstermektedir. Cüveynî’nin bağlayıcılığını tartıştığı şer‘u men kablenâ ise, Kur’an ve Sünnet’te yer alıp neshedildiği veya geçerliliğini sürdürdüğü hususunda herhangi bir bilgi bulunmayan hükümlerdir. Zira Kur’an ve Sünnet dışında önceki şeriatlara ait hükümleri delil olarak kabul etmemektedir. Kur’an ve Sünnet ile neshedildiği bildirilen hükümlerin geçersizliği açıktır. Cüveynî, naslarda yer alıp geçerliliğini devam ettirdiği bildirilen hükümleri Kur’an ve Sünnet delillerine dahil etmektedir. Nitekim Telhîs’te ümmetin, peygamberlikten sonra sabit olan hükümlerin hepsinin Hz. Peygamber’in şeriatına izafe edilmesi konusunda ittifak ettiğini nakletmesi buna işaret etmektedir.285 Yine Telhîs’te önceki şeriatlar ile sorumlu olduğumuz hükümlerin, yalnızca Hz. Peygamber’e vahyedilen hükümler olduğunu kabul edenleri de sert bir şekilde eleştirmektedir. Zira Cüveynî’ye göre bu görüş doğru olsaydı Hz. Peygamber’in önceki kitaplara ve şeriatlara tabi olmakla sorumlu olması gerekirdi. Oysa, Hz. Peygamber’in hükümleri önceki şeriatlara isnad etmemesi, şeriatın yeni emirlerle sabit olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Cüveynî, önceki şeriatlara ait hükümlere ulaşmakla sorumlu olmadığımızı ve Hz. Peygamber’den nakledilen hükümlerin önceki şeriatlara dayanmadığını savunmaktadır.286 Ona göre, Resulullah’ın ancak yeni emirlerle sabit olan hükümlere uyması gerekmektedir. Bunlar arasında ise, önceki şeriatlara denk düşenler olduğu gibi, bunlara muhalif olanlar da bulunmaktadır.287

284 Cüveynî, et-Telhîs, II, 259. 285 Cüveynî, et-Telhîs, II, 274. 286 Cüveynî, et-Telhîs, II, 272. 287

62