• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber’in Önceki Şeriatlara Uyup Uymadığıyla İlgili Tevakkuf

B. Deliller

3. Hz Peygamber’in Önceki Şeriatlara Uyup Uymadığıyla İlgili Tevakkuf

Peygamberlikten önceki dönemde Hz. Peygamber’in önceki şeriatlara uyup uymadığı meselesiyle alakalı en erken Cübbâî’nin görüşüne ulaşılmaktadır. Basrî ve Kelvezânî onun bu hususta tevakkuf etmeyi tercih ettiğini nakletmektedirler. Cüveynî,

Burhân’da bu konuda tevakkuf etmeyi tercih etmektedir. Gazzâlî de bu hususta hocası

Cüveynî’yi takip etmektedir. Bu konuyla ilgili görüşünü açık bir şekilde ifade etmiş olmasa da, en kuvvetli görüşün Mutezîle alimlerinden Ebû Haşim el-Cübbâî’ye ait olduğunu belirtmesi, Kelvezânî’nin bu görüşe meyilli olduğu göstermektedir.

B. Deliller

1. Hz. Peygamber’in Önceki Şeriatlara Uyduğunu Savunanların Delilleri

“Sonra da sana, "Hakka yönelen İ brahim'in dinine uy." diye vahyettik.”687 gibi ayetler bu konuyla ilgili getirilen naklî delillerden olsa da bunun, bu görüşü savunan alimlerin küçük bir kısmı tarafından kullanıldığı belirtilmelidir.

Bu konuyla ilgili sıkça kullanılan bir delil ise, Hz. Peygamber’in hac, umre gibi vecibeleri ve hayvanları binek olarak kullanması, boğazlaması ve etini yemesi ile meyteden uzak durması gibi aklın talimatıyla ulaşamayacağı uygulamaları yerine getirmiş olmasının bir şeriata uyduğuna işaret etmesidir.

Hz. Musa ile Hz. İ sa’nın mükelleflerin hepsini kendi dinlerine çağırdıkları ve Hz. Peygamber’in de umuma dahil olduğu, bu görüşü savunanların öne sürdükleri bir diğer delildir.

687

157

2. Hz. Peygamber’in Önceki Şeriatlara Uymadığını Savunanların Delilleri

Bu görüşün sahipleri, Hz. Peygamber bir şeriat üzere olsaydı bunun gizli kalmayacağını ve Hz. Peygamber’in önceki şeriatları araştırması, bunlar hakkında bilgi sahibi olan alimlere danışması gerekeceğini düşünmektedirler. Bu hususta bir naklin bulunmamasının aksine delalet ettiğini savunmaktadırlar.

3. Hz. Peygamber’in Önceki Şeriatlara Uyup Uymadığıyla İlgili Tevakkuf Edenlerin Delilleri

Tevakkufu tercih edenlere göre bu konuyla ilgili, her iki görüşe de delalet edebilecek delillerin bulunmasından dolayı, ne olumlu ne de olumsuz kesin bir görüş belirtmek mümkün değildir. Nitekim, Hz. Peygamber önceki şeriatlara uymuş olsaydı bunun nakledileceği ve Hz. Peygamber’in önceki din mensuplarının arasına karışıp onlardan dinlerini araştırmış olması gerekeceğini belirtmektedirler. Öte yandan, Hz. Peygamber’in önceki şeriatlara uymamış olması durumunda da Kabe’yi tavaf, oruç vb. vecibeleri yerine getirmemiş olması gerekeceğini düşünmektedirler. Ayrıca Hz. Peygamber’in önceki şeriatlara uymuş olması gibi, uymamış olmasının da nakledilmesi gerekeceğini öne sürüp, bu hususta bir kaydın bulunmamasının kesin bir şey söylemeye mani olduğunu savunmaktadırlar.

158

SONUÇ

Müctehidin esas görevi güvenilir kaynaklardan yola çıkarak fıkhî sorunlara çözüm üretmektir. Dolayısıyla fakih için kaynakların güvenilirliği çok önemli bir husustur. Önceki şeriatlara ait hükümlerin kaynaklığını kabul etme konusunda alimleri meşgul eden en önemli sorunlardan biri de bu hususla ilgilidir. Bu nedenle İ slam alimlerinin bağlayıcılığını tartıştığı önceki şeriatlara ait hükümler, Kur’an ve Sünnet’te yer alıp neshine dair bir delil bulunmayanlar ile sınırlıdır.

Kur’an ve Sünnet’te yer alıp neshine dair bir delil bulunmayan önceki şeriatlara ait hükümler, bağlayıcılığı bildirilen ve bildirilmeyen hükümler olmak üzere iki kısma ayrılır.

Bağlayıcılığı bildirilen önceki şeriatlara ait hükümler tüm İ slam alimleri tarafından delil olarak kabul edilse de, bu hükümlerin şer‘u men kablenâ olarak adlandırılması alimler arasında ihtilaflı bir konudur. Alimlerden bazıları bu hükümleri Hz. Peygamber’in şeriatı olarak değerlendirirken bir diğer grup, bu hükümlerin önceki peygamberlerin şeriatı olarak geçerliliklerini sürdürdüklerini savunmaktadır. Bunun sebebinin ise, bazı alimlerin Hz. Peygamber’in şeriatının tamamıyla kendisine ait olduğu zaviyesinden yaklaşırken, bir diğer grubun şeriatların kaynak birliği düşüncesinden hareket etmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu husustaki ihtilaf, daha çok şer‘u men kablenâ’nın müstakil bir delil değeri taşıyıp taşımamasıyla ilgilidir. Dolayısıyla alimler arasındaki bu farklılığın tatbikata etkisi bulunmamaktadır. Zira her iki grup da sonuç itibariyle önceki şeriatlara ait hükümleri delil olarak kabul etmektedirler.

Bağlayıcılığı hususunda herhangi bir delil bulunmayan hükümler ise, şer‘u men kablenâ ile ilgili tartışmaların temelini oluşturmaktadır. Bu hususta bir grup geçerliliğine, bir diğer grup ise neshine dair bir delilin bulunmasını ölçü olarak kabul etmektedirler. Şöyle ki, alimler böyle bir ayırımdan bahsetmezler ancak yaptıkları açıklamada ya neshedildiğine ya da bağlayıcı olduğuna dair bir delilin bulunmasını şart koşmaktadırlar. Dolayısıyla buna göre birinci grup neshi açıkça belirtilmediği için

159

bağlayıcılığı hakkında herhangi bir delil bulunmayan hükümleri geçerli kabul ederken, ikinci grup bu hükümleri delil olarak kabul etmemektedir.

İlk beş asır usûl eserlerinde ele alınan tartışmalar belirli bir çizgide birleşmektedir. Bu eserlerin arasındaki benzerliklerin en önemli etkenlerinden biri, alimlerin öncelikle iki ana kaynak olan Kitap ve Sünnet’e dayanmasıdır. Ortak bir zeminde buluşmalarının yanı sıra, kullanılan yöntem, mezhep mensubiyetinin getirdiği usûl anlayışı ve yazarlar arasındaki hoca-talebe ilişkisi, bu benzerlikleri açıklayan diğer faktörlerdir. Nitekim özellikle Hanefî ve Hanbelî mezhebinde, usûl eserlerinin hem muhteva hem yöntem bakımından birbirine oldukça benzerlik arz ettikleri gözlemlenmektedir. Ancak bu durum düşüncenin sınırlarını daraltmamış ve alimlerin eserlerinde öznel görüşlerine yer vermelerine mani olmamıştır. Bu nedenle her bir eser özel bir değere sahiptir.

Alimlerin görüşlerinin şekillenmesinde diğer mezhep veya görüşlerin etkisi de kaçınılmaz bir olgudur. Nitekim Hanbelî mezhebine mensup bir alim olan Kelvezânî’nin Mu‘tezile alimlerinden Cübbâî’nin görüşünü daha güçlü bulması buna işaret etmektedir. Bu durum aynı zamanda mezhep taassubuna karşı gösterilebilecek güzel bir örnektir. Öte yandan, alimlerin arasındaki görüş ayrılıklarının en önemli nedenlerinden birinin nasların yorum zenginliğine dayandığı görülmektedir.

Şer‘u men kablenâ’nın bağlayıcı olup olmadığı hakkında görüş belirtirken, alimlerin özellikle Kur’an-ı Kerim’in bu husustaki açıklamalarına ve Hz. Peygamber’in uygulamalarına dayandıkları görülmektedir. Kur’an-ı Kerim’de her iki görüşü de destekleyen ayetlerin bulunması bu hususta ihtilafı kaçınılmaz kılmıştır. Şer‘u men kablenâ’yı bağlayıcı kabul etmeyen alimlerin en önemli delillerinden biri de Hz. Peygamber’in bu hükümler ile amel etmiş olmamasıdır. Bu noktada alimler arasındaki yorum farklılığı bir kez daha etkisini göstermektedir. Zira şer‘u men kablenâ’yı bağlayıcı kabul eden alimler, karşı görüşü savunanların aksine, bu hususta Hz. Peygamber’in uygulamalarından örnekler vermektedirler. Dolayısıyla, bu uygulamaların önceki şeriatlar olarak değerlendirilmesi hususunda alimlerin farklılaştığı ortaya çıkmaktadır.

160

Şer‘u men kablenâ’nın delil değeri bakımından ilk keskin ayırımın şer‘u men kablenâ’yı mevhûm deliller arasına dahil eden Gazzâlî tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar Gazzâlî’den önce İ bn Hazm, şer‘u men kablenâ’yı kendisiyle hükmedilemeyecek deliller arasında zikretmiş olsa da bunun Gazzâlî’nin bu tasnifi kadar etkisi bulunmamaktadır. Zira İ bn Hazm’dan sonra yazılmış usûl eserlerinde, bu konuda bir etkilenmenin olduğu görülmemektedir. Gazzâlî’nin daha sonraki dönemlerde yazılan usûl eserlerinde delillerin aslî ve tâlî olmak üzere sınıflandırılması noktasında etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bunun tespitini yapabilmek, Gazzâlî’den sonra yazılmış usûl eserlerinin incelenmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, bu hususta kesin bir şey söylemek mümkün olmamakla beraber, Gazzâlî’nin usûl ilmindeki önemi ve etkisi dikkate alındığında, bunun mesnetsiz bir iddia olmadığının ortaya çıkacağı kanaatindeyiz.

Önceki şeriatların kaynak değeri meselesinin daha iyi anlaşılması için genel olarak peygamberler tarihinde, yani diğer şeriatlarda bu hususta ortaya çıkan tartışmaların incelenmesi, konunun daha geniş bir perspektiften ele alınmasını sağlayacağını düşünüyoruz. Zira “önceki şeriat” mefhumunun Hz. Peygamber ile başlamadığı açıktır.

161

KAYNAKÇA

Abdüsselâm, Enver Şuayb, Şer‘u men kablenâ: mâhiyetuhâ ve neş‘etuhâ ve davâbituhâ

ve tatbikâtuhâ, Kuveyt 2005.

Apaydın, H. Yunus,

“Klasik Fıkıh Usulünün Yapısı ve İşlevi”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 1 (2003), ss.7-28.

“el-Müstasfâ”, DİA, XXXII, 124-126, İstanbul 2006.

“Bir İ slam Hukukçusu Olarak Gazâlî”, Ebû Hâmid Muhammed el-Gazâlî, Kayseri 1988.

“İbn Hazm”, DİA, XX, 39-52, İstanbul 1999.

Akgündüz, Ahmet, “el-Mu‘temed”, DİA, XXXI, 387, İstanbul 2006. Bâcî, Ebu’l-Velîd Süleymân b. Halef el-Endelüsî (v. 474/1081),

Kitâbu’l-işârât fî ma‘rifeti’l-usûl ve’l-vecâze fî ma‘na’d-delîl, thk. Muhammed Ali

Ferkûs, Beyrut 1416/1996.

İhkâmu’l-fusûl fî ahkâmi’l-usûl, thk. Abdulmecit Türkî, Beyrut 1986.

Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib (v. 403/1013), et-Takrîb ve’l-irşâd es- sağîr, thk. Abdülhamid b. Ali Ebû Zenîd, 1993.

Baktır, Mustafa, “el-Burhân fî Usûli’l-Fıkh”, DİA, VI, 434-435, İstanbul 1992. Bardakoğlu, Ali, “Delil”, DİA, IX, 138-140, İstanbul 1994.

Basrî, Ebu’l-Hüseyin Muhammed b. Ali b. et-Tayyib (v. 436/1044), Kitâbu’l-Mu‘temed

fî usûli’l-fıkh, thk. Muhammed Hamidullah, Dımaşk 1385/1965.

Başoğlu, Tuncay, Hicrî Beşinci Asır Fıkıh Usûlü Eserlerinde İ llet Tartışmaları, (Doktora Tezi, M.Ü.S.B.E., 2001.)

Bedir, Murteza,

“Kelâmcı ve Fıkıhçı Usul Geleneklerine İ lişkin Bazı Eleştirel Mülahazalar”, İslam

Araştırmaları Dergisi, 29 (2013), ss. 65-97.

“Is There A Hanafî Usûl Al-Fıqh?”, SAÜİFD, 4 (2001).

The Early Development of Hanafî Usûl Al-Fiqh, (Doktora Tezi, Manchester

University, 1999).

162

Cessâs, Ahmed b. Ali er-Râzî (v. 370/981), Usûlü’l-fıkh el-müsemmâ bi el-fusûl fi’l-

usûl, thk. Acîl Câsim en-Neşmî, Kuveyt 1414/1994.

Cürcânî, Seyyid Şerîf Ali b. Muhammed (v. 816/1413), Kitâbu’t-Ta‘rîfât, Beyrut 1403/1983.

Cüveynî, Ebu’l-Meâlî Abdülmelik b. Abdillah b. Yusuf (v. 419-478),

el-Burhân fî usûli’l-fıkh, thk. Abdulazîm ed-Dîb, Devha h.1399.

Kitâbu’t-telhîs fî usûli’l-fıkh, thk. Abdullah C. Neybâlî, Şubeyr Ahmed el-Ömerî,

Beyrut 1417/1996.

Çetin, Abdurrahman, “Nesih”, DİA, XXXII, 579-581, İstanbul 2006.

Debûsî, Ebû Zeyd Ubeydullah b. Ömer b. Îsâ el-Hanefî (v. 430/1039), Takvîmu’l- Edille

fî Usûli’l-Fıkh, thk. Halil Muhyiddin el-Meyyis, Beyrut 1421/2001.

Desûkî, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Arafe, Hâşiyetu Desûkî ala

şerhi’l-kebîr, y.y., t.y.

Dönmez, İbrahim Kâfî,

İslam Hukukunda Kaynak Kavramı ve VIII. Asır İ slam Hukukçularının Kaynak Kavramı Üzerindeki Metodolojik Ayrılıkları, (Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi,

1981).

“Fıkıh Usûlünün İşlevi ve İctihad Yöntemleri Hakkında Genel Bir Değerlendirme”,

İslâmî İlimlerde Metodoloji/Usûl Meselesi, İstanbul 2005.

“Şer‘u Men Kablenâ”, DİA, XXXIX, 15-19, İstanbul 2014. “Gazzâlî”, DİA, XIII, 511-515, İstanbul 1996.

ve Köksal, A. Cüneyd, “Usûl-i Fıkıh”, DİA, XLII, 201-210, İstanbul 2012.

Ebû Hanîfe, Nu‘mân b. Sâbit b. Zûtâ b. Mâh (ö. 150/767),

el-Alim ve’l-müteallim, (İmâm-ı Azam’ın Beş Eseri içerisinde), çev. Mustafa Öz,

İstanbul 1981.

el-Fıkhu’l-ekber, (İmâm-ı Azam’ın Beş Eseri içerisinde).

Ebû Zehra, Muhammed, İslam Hukuku Metodolojisi, çev. Abdulkadir Şener, Ankara 1973.

163

Ferrâ, Ebû Ya‘lâ Muhammed b. el-Hüseyin el-Bağdâdî el-Hanbelî (v. 458/1066), el-

Udde fî usûli’l-fıkh, thk. Ahmed b. Ali Seyr Mübârekî, Riyad 1414/1993.

Gazzâlî, Ebu’l-Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed (v. 505/1111),

el-Mustasfâ min ilmi’l-usûl, Bulak 1324.

el-Menhûl min ta‘lîkâti’l-usûl, thk. Muhammed Hasan Hayto, Dımaşk 1400/1980.

Gölcük, Şerafeddin,

Bâkıllânî ve İnsanın Fiilleri, Türkiye Düyanet Vakfı Yay. Ankara, 1997.

“Bâkıllânî”, DİA, IV, 531-535, İstanbul 1991.

Güler, “Din, İ slam ve Şeriat: Aynilikler, Farklılıklar, Tarihî Dönüşümler”, İslâmiyât (Şeriat Dosyası) I/4 (1998), ss. 53-76.

Halil b. Ahmed, Ebû Abdirrahmân el-Ferâhîd (v. 175/791), Kitâbu’l-ayn, thk. Mehdî el- Meczûm, İbrahim es-Sâmirî, Beyrut 1408/1988.

Hıdır, Özcan, ““Şer‘u Men Kablenâ” Prensibi Bağlamında Serahsî’nin İslam Öncesi Dinlerin Hüküm ve Uygulamalarına Bakışı’’, Diyanet İlmî Dergi, XLIX/2 (2013), ss. 83-98.

İbn Fâris, Ebu’l-Hüseyin Ahmed b. Zekeriyya (v. 395/1004), Mu‘cemu Mekâyîsu’l-

luga, Abdusselâm Muhammed Harun, Beyrut t.y..

İbn Hazm, Ebû Muhammed Ali el-Endelûsî (v. 456/1063), el-İhkâm fî usûli’l-ahkâm, 1398/1978, thk. Muhammed Ahmed Abdulaziz, Kahire 1398/1978.

İbnü’l-Kassâr, Ebu’l-Hüseyin Ali b. Ömer el- Mâlikî (v. 397/1007), el-Mukaddime fi’l-

usûl, thk. Muhammed b. el-Hüseyin es-Süleymânî, Beyrut 1996.

İbn Akîl, Ebu’l-Vefâ Ali b. Akîl b. Muhammed el-Bağdâdî el-Hanbelî (v. 513/1119),

el-Vâdıh fî usûli’l-fıkh, thk.: Abdullah b. Abulmuhsin et-Türkî, Beyrut 1460/1999. el-Vâdıh fî usûli’l-fıkh, thk.: George el-Makdisî, Beyrut 1417-1423/1996-2002. Kitâbu’l-funûn, thk.: George el-Makdisî, Beyrut 1970.

İbn Düreyd, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen el-Ezdî el-Basrî (v. 321/933),

Cemheretü’l-luga, Dâru Sâdır, 1345.

İbn Fûrek, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasan el-İsbahânî (v. 406/1016), Kitabü’l-hudud

fi’l-usûl, thk. Muhammed es-Süleymânî, Beyrut 1999.

İbn Manzur, Ebu'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensârî (v. 711/1311),

Lisânu’l-arab, haz. tsh. Emin Muhammed Abdülvehhab, Muhammed es-Sâdık el-

164

İltaş, Davut,

Fıkıh Usulünde Mütekellimîn Yönteminin Delâlet Anlayışı, İstanbul 2011.

“Fıkıh Usûlü Yazımında “Kelamcılar Yöntemi ve Fakihler Yöntemi” Ayrışmasının Mahiyeti Üzerine”, Bilimnâme, XVIII/2 (2009), ss. 65-95.

İzutsu, Toshihiko, Kur’ân’da Allah ve İnsan, çev. Süleyman Ateş, İstanbul t.y.

Kâdı Abdülcebbâr, Ebu’l-Hasan b. Ahmed (v. 415/1025), el-Muğnî fî ebvâbi’t-tevhid

ve’l-adl, thk. Taha Hüseyin, Kahire 1963.

Kahraman, Abdullah, “Ebû Hanife’de Din ve Şeriat Ayırımı Var Mı?”, İslam Hukuku

Araştırmaları Dergisi, 19 (2012), ss. 467-474.

Kallek, Cengiz, “Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ”, DİA, X, 253-255, İstanbul 1994.

Kelvezânî, Mahfuz b. Ahmed b. el-Hasan Ebu’l-Hattâb (v. 510/1116), et-Temhîd fî

usûli’l-fıkh, thk. Müfîd Muhammed Ebû Amşe, Cidde 1985.

Kılıçer, M. Esat, “Ehl-i Re‘y”, DİA, X, 520-524, İstanbul 1994. Kocabaş, Şakir, Anlamlılık Üzerine, Küre Yay. , İstanbul 2013.

Laoust, M. Henri, “La théorie des fondements du droit dans le Mustasfā de Gazālî”,

Annuaire du Collège de France: 70e Année, ss. 347-365, Paris 1970.

Mâlik b. Enes (v. 179/796), Muvattâ, thk. Abdülmecid Türkî, Beyrut 1994.

Mâverdî, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habîb (v. 450/1058), el-Hâvi'l-kebîr hüve

Şerhu Muhtasari'l-Müzeni, tahkik ve talik Ali Muhammed Muavviz, Adil Ahmed

Abdülmevcud, Beyrut 1994/1414.

Özen, Şükrü, “İbnü’l-Kassâr”, DİA, XXI, 104-105, İstanbul 2000.

Pezdevî, Ebu’l-Usr Ali b. Muhammed (v. 482/1089), el-Usûl, Abdulazîz el-Buhârî’nin (730/1329) Keşfu’l-esrâr an usûli Fahru’l- İslâm el-Pezdevî ile birlikte, thk. Muhammed el-Mu‘tasımbillah el-Bağdâdî, Beyrut 1417/1997.

es-Sâhib, İ smail b. Abbâd (v. 385/995), el-Muhît fi’l-luga, thk. Muhammed Hasan Âl Yâsîn, Beyrut 1414/1994.

Serahsî, Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl (v. 490/1096), Usûlü’s-Serahsî, thk. Ebû’l-Vefâ el-Efgânî, Beyrut 1393/1973.

Seyyid Bey (v. 1925), Usûl-i Fıkıh Medhal, İstanbul 2011. Şâfiî, Ebû Abdillah Muhammed b. İdris (v. 204/820),

er-Risâle, thk. Ahmed Muhammed Şâkir, Kâhire 1499/1979. el-Üm, Bulak 1321.

165

Şeybânî, Muhammed b. el-Hasen (189/805), el-Asl, thk. Mehmet Boynukalın, Beyrut 2012.

thk. Ebu’l-Vefâ el-Efgânî, Beyrut 1990.

Şîrâzî, Ebû İshâk İbrahim b. Ali b. Yusuf el-Fîrûzâbâdî (v. 476/1083), et-Tebsıra fî usûli’l-fıkh, thk. Muhammed Hasan Hayto, Dımaşk 1980.

el-Luma‘ fî usûli’l-fıkh, thk. Muhyiddin Dîb Müstu, Yusuf Ali Büdeyvî, Beyrut

1414/1995.

Şerhu’l-Luma‘, thk. Abdulmecid Türkî, Beyrut 1988.

Türcan, Talip, “Şeriat”, DİA, XXXIIX, 571-574, İstanbul 2010. Yavuz, Yusuf Şevki,

“Cedel”, DİA, VII, 208-210, İstanbul 1993. “Delil”, DİA, IX, 136-138, İstanbul 1994.

“İbn Akîl, Ebü’l-Vefâ”, DİA, XIX, 300-301, İstanbul 1999.

Yıgın, Adem, Fukaha Metoduna Göre Yazılan Fıkıh Usûlü Eserlerinin Temel

Özellikleri, (Yüksek Lisans Tezi, M.Ü.S.B.E., 2004).

Zebîdî, Muhammed Murteza Hüseynî (v. 1205/1791), Tâcu’l-arûs min cevâhiri’l-

166

ÖZGEÇMİŞ

Adı, Soyadı Hatice Öztürk

Doğum Yeri ve Yılı Seraing-Belçika 20/10/1991

Bildiği Yabancı Diller

Fransızca İngilizce, Arapça

ve Düzeyi Çok iyi iyi

Eğitim Durumu Başlama - Bitirme Yılı

Kurum Adı

Lise 2006 2009 Athenee Royal Air-Pur Seraing

Lisans 2009 2013 Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Yüksek Lisans 2013 2015 İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi

Üye Olduğu Bilimsel ve Mesleki

Kuruluşlar

İLAMER: İslam Hukuku Araştırma Grubu (2011/2013) SETAV: İslamofobi Semirleri (2012)

İlem: post-modernizm Seminerleri (2013) BİSAV: Kademe programı (2014/2015)

Katıldığı Proje ve Toplantılar

İLAMER Öğrenci Sempozyumu (Mayıs 2015)

İletişim (e-posta): ozturk_hatice91@hotmail.com

Tarih İmza

Adı Soyadı

17/09/2015

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ

Hatice ÖZTÜRK

İLK BEŞ ASIR FIKIH USÛLÜ LİTERATÜRÜNDE ŞER‘U MEN KABLENÂ DELİLİ