• Sonuç bulunamadı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan hutbelerde olduğu gibi İl Müftülüklerince hazırlanan hutbelerde de hadis kullanım metodu aynıdır. Zira Diyanet İşleri Başkanlığının hutbe hazırlama görevini illere tevdi etmesinden sonra da hutbeler aynı formata göre hazırlanmaya devam etmektedir. Dolayısıyla alışılagelen bir şekilde hazırlanan hutbelerde bir fark aramak anlamsızdır. Nitekim çalışmamıza esas teşkil eden Diyarbakır, Mardin ve Batman illerinde okunan hutbelerinde de aynı metodun uygulandığı açıkça görülmektedir. Elbette ki bu girizgâh, bir eleştiri değildir. Bilakis sadece bir tespittir. Buna göre hutbelerde üç şekilde hadis kullanımından bahsetmek mümkündür. Bazen hadisin tamamı aynen kullanılmaktadır. Bazen hadisin sadece ilgili kısmı kullanılmakta bazen de hadisin metni veya tercümesi verilmeyip sadece manasından esinlenerek bir çıkarıma varma cihetine gidilmektedir. Şimdi bunları sırayla inceleyelim.

1.1. Hadisin Tamamının Zikredildiği Metod

Çalışmamıza konu olan hadislerin tahricinde görüldüğü üzere genel olarak bu yöntem kullanılmıştır. Yani konu ile ilgili hadis aynen tercüme edilerek verilmiştir. Kanaatimizce uygun olanı da bu yöntemdir. Çünkü hadislerin daha iyi anlaşılabilmesi en azından yanlış anlaşılmaması için kullanılacak hadis metninin tamamını görmek önem arz etmektedir. Diğer taraftan bu yolla muhataplara daha çok hadis bilgisi verme

imkanı doğmaktadır. Ne var ki, daha doğru olduğunu düşündüğümüz bu yöntemin kısa metinli hadisler için kullanıldığına şahit olsak da uzun hadisler için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Zira genellikle uzun hadislerin sadece ilgili cümleleri kullanılmakta böylece hutbe hacmi küçültülmektedir.

1.2. Hadisin Sadece İlgili Kısmının Kullanıldığı Metod

Bu yöntem genellikle uzun metinli hadisler için kullanılmaktadır. İhtisar denilen bu yönteme göre, konuyla ilgili olduğu düşünülen bir hadisin sadece ilgili kısmı kullanılmak suretiyle zikredilmesidir. Yani hadis kısaltılmış olmaktadır. Zikredilen hadis kısmı bazen bir veya birden fazla cümle olduğu gibi bazen de Rasulullah (sav)’e sorulmuş bir sorunun sadece cevap kısmı da olabilir.

Hutbelerin, muhatapları usandırmayacak düzeyde olması gerektiğinden daha küçük hacimli olması tercih edilmektedir. Dolayısıyla hutbelerde hadislerin kısaltılarak kullanılması normal karşılanmalıdır. Hutbelerde ihtisar yoluyla hadis kullanımına dair aşağıdaki üç örneği vermekle yetineceğiz.

1. Ashabın önde gelenlerinden Ebû Zerr, Peygamber Efendimize ‘’Hangi amel daha faziletlidir? diye sorunca Efendimiz “Allah’a iman etmek ve O’nun yolunda cihad etmektir.’’ buyurmuştur. (Hadis no:2)

Hutbede sadece yukarıdaki kısmı kullanılan hadisin tam metni ise aşağıdaki şekildedir.

“Ebu Zer: Hangi köleyi azat etmek daha faziletlidir?

Rasulullah (sav): Sahibine göre en iyisi ve en kuvvetli olanı.

Ebu Zer: Peki, eğer bunu yapamazsam?

Rasulullah (sav): Yapana yardımcı olursun veya iş beceremeyene yardımcı olursun.

Rasulullah (sav): İnsanlara kötülük yapmamaya çalışırsın. Bu bile sana senden bir sadakadır.”363

Görüldüğü üzere hadisin sadece baş tarafı kullanılmış, geri kalan kısmı ise zikredilmemiştir.

2. “Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer.” (Hadis no: 19)

Yukarıdaki hadisin devamı aşağıdaki şekildedir.

“…nerede oruçlular? diye seslenilir. Bunun üzerine onlar ayağa kalkarlar. Onlardan başka kimse girmez. Onlar girince kapı kapanır. Artık hiç kimse oraya giremez.”364

3. “Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccediniz…" (Hadis no: 30) şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Söz konusu hadisin tam metnini tekrar aşağıya almak istiyoruz.

“Rasulullah (sav) bizlere hitap ederek şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccediniz.’ Bunun üzerine adamın biri ‘her sene mi Ya Rasulallah?’ diye sordu. Ancak Rasulullah (sav) bu soru karşısında sustu. Adam, sorusunu üç defa tekrarlayınca Rasulullah (sav), konuşmasına şöyle devam etti: Eğer ‘evet’ deseydim, her sene haccetmek gerekli olacaktı ve siz bunu yapamazdınız. Bundan dolayı sizi serbest bıraktığım müddetçe beni sıkıştırmayın. Zira sizden öncekiler, çok soru sormaktan ve peygamberlerine muhalefet etmekten ötürü helak oldular. O halde; size bir şey emredince gücünüz nispetinde yerine getirmeye çalışın. Bir şeyi yasaklayınca da onu terkedin.”365

Yukarıda verilen misaller dışında hutbelerde ihtisar yöntemiyle hadis kullanımının oldukça yaygın olduğu bir gerçektir. Bu yöntemin olumlu ve olumsuz yönleri ileride ayrıntılı olarak işleneceği için sözü burada kesmenin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.

363

Buhari, Itk,2 (III, 117); Keffarat,6; Müslim, İman,137 (I, 89).

364

Buhari, Savm, 4 (II, 226); Müslim, Sıyam,166 (I, 808); Nesâî, Sıyam,43 (IV, 168).

365

1.3. Hadise Telmihte Bulunma Metodu

Bu yöntem ile hadislerden istifade etme şekli yukarıdakinden biraz farklıdır. Şöyle ki; bir önceki yöntemde hadisin metninden bir bölüm zikredilmekteyken burada ise hadisin ilgili kısmının anlamından yola çıkarak bir yargıya varılmaktadır. Genellikle varılan yargı, hatibin kendi cümlelerini kullanması suretiyle ifade edilmektedir. Bu tür hadis kullanım yöntemi, kısa hadislerde de kullanılmakla birlikte daha çok uzun metinli hadislerde kullanılmaktadır. Özellikle Veda Hutbesine vurgu yapıldığı zaman çoğu kez bu yöntemin kullanıldığını görebilmekteyiz. Bunun dışında örnek olarak aşağıdaki hadisleri vermek mümkündür.

1. “Hususiyle bayramdan sonra Şevval ayından altı gün oruç tutmak; peygamber efendimizin ifadesiyle bir yıl oruç tutmak kadar sevaptır.” (Hadis no: 20)

Bu hadisin tam tercümesi, “kim ki Ramazan orucunu tutar, arkasından da Şevval ayından altı gün oruç tutarsa bu bir yıl oruçtur”366 şeklindedir. Ancak; görüldüğü üzere hadisin tercümesi yerine, hadisten çıkarılabilecek bir hüküm veya çıkarıma yer verilmiştir.

2. “Aşure günü’nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını müjdelemiştir.” (Hadis no: 69)

Yukarıdaki müjde, şu hadisten mülhemdir.

“Aşure günü orucu –Allah’tan öyle temenni ediyorum ki- bir önceki seneye kefarettir.”367 Burada da hadisin bizzat meali yerine, hadisten yola çıkarak farklı bir ifadeyle hadisin içeriği yansıtılmıştır.

3. “Rasulullah (SAV): Allah yolunda şehit olan bir kimsenin dahi üzerindeki kul haklarının affedilmeyeceğini…” (Hadis no: 251)

Yukarıdaki hadisin tam metni aşağıdaki şekildedir.

“Rasulullah (sav) minber üzerinde hutbe irat ederken adamın biri geldi ve ‘ne dersin? Şayet ben sabrederek, sevabını Allah’tan bekleyerek, ileri atılarak ve geri

366

Müslim, Sıyam, 204 (I, 822) ; Ebu Davud, Savm, 58 (II, 813); Tirmîzî, Savm, 53 (III, 132).

367

kaçmayarak öldürülürsem Allah kötülüklerimi örter mi?’ diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ‘evet’ dedi. Sonra bir an sustu. Arkasından ‘az önce soru soran nerede?’ dedi. Adam ‘buradayım’ dedi. Rasulullah (sav) ‘sen ne demiştin?’ dedi. Adam, şöyle dedi: ‘şayet ben sabrederek, sevabını Allah’tan bekleyerek, ileri atılarak ve geri kaçmayarak öldürülürsem Allah kötülüklerimi örter mi? demiştim’ bunun üzerine Rasulullah (sav), ‘Evet, ancak borç hariçtir. Bana bunu Cebrail şimdi haber verdi.’368 şeklinde cevap verdi.

Öyle anlaşılıyor ki misalimizdeki “Allah yolunda şehit olan bir kimsenin dahi üzerindeki kul haklarının affedilmeyeceği” çıkarımı, tamamını zikrettiğimiz yukarıdaki hadisten mülhemdir.