• Sonuç bulunamadı

1.Hurma Tartışması

1918 ve 1919 yıllarında Hicaz ile Necid ilişkileri, İbni Suud ve Kral Hüseyin arasındaki rekabet ve Vahhabilerin Hicaz üzerine uyguladığı baskı devam ettiğinden çok değişkendir252.

I.Dünya Savaşı’ndan sonra Necid Emirliği’nin durumu, savaşın patlak verdiği döneme kıyasla daha karışık ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır. İngilizler savaştan sonra bölgede tek fiili güç haline gelmişlerdir. Abdülaziz bin Suud, İngilizler kendisini Hicaz ve Şammar Dağları’na hücum etmekten men ettiğinde bunu iyice anlamıştır. Ancak Britanya, savaş süresince Arap yarımadasının işlerine direk müdahale etmekten uzak durmuş, bölgedeki Arap yöneticiler arasında nifak çıkarmaya çalışmıştır253.

İbni Suud, savaş süresince sessizliğini korumuş, İngilizlerin desteğiyle Osmanlı ile savaşmaktan kaçınırken, İngilizlere Basra Körfezi’nde çok rahatsızlık da vermemiştir. İngilizler de İbni Suud’u silahlandırmaktan çekinmişlerdir. Daha sonra İngilizler, İbni Suud’un Arabistan’da bir belirsizliğe sebep olacağı korkusuyla, İbni Suud’u devre dışı bırakmaya karar vermişlerdir. İbni Suud da, Şerif Hüseyin ve İbni Reşid’e karşı kendi mücadelesini vermeye başlamıştır. İbni Suud, Vahhabi militanlığı yapmış; yani İhvan ile değişik kabilelerden kişileri birleştirmeye başlamıştır. Bu tarikat örgütlenmesi ile, aşiret aşamasını geçip merkezi bir güç odağı oluşturması ve hem ekonomik hem de askeri çıkarlara hizmet edebilecek birimler kurması mümkün

252 Madawi al-Raşheed, A History of Saudi Arabia, USA, 2003, s.44.

olacaktır. Bir kabilenin Vahhabi inançlarını benimsemesi ve İhvan kolonisini kurması, Suudilere o topluluk üzerinde hak iddia etme gücünü vermektedir254.

İbni Suud ve Kral Hüseyin arasındaki, Hurma ile Turaba köyleri üzerindeki sahiplik tartışmasi iki nedenden önemlidir. Birincisi; bu iki Arap lider arasındaki ilk temel tartışma ortaya çıkmıştır. İkincisi ise; İngilizler ilk kez Hicaz’ın bir Vahhabi istilası tehdidiyle ve bunun, özellikle İngiltere’nin Müslüman vatandaşları üzerinde meydana getireceği etkiyle yüz yüze gelmişlerdir. Hurma –Turaba tartışması hem dini hem de siyasi bir meseledir.

Şerif Hüseyin, Necid’de önemli bir çoğunluğu ele geçirmeye başlayan Vahhabi canlanmasının, Suudi yayılımını kendi bölgesine çekebileceğinden korkarak, mücadeleci Vahhabi fikirlerinin Hicaz’a girmesini engellemeye çalışmıştır. Bunun için Şerif Hüseyin, İbni Suud’un üzerinde hak iddia ettiği Hurma ile Turaba’ya sahipliğini çabucak belirginleştirmeye çalışmıştır. İngiltere de, Hicaz’da bir Vahhabi istilasını önlemeye kararlıdır. Daha önce olduğu gibi bölgede büyük yıkımlara ve hasara sebep olacak böyle bir istilanın, hac yolları güvenliğinin tehlikeye girmesine ve kutsal toprakların zarar görmesine sebep olacağından korkmuştur. İngilizler, sömürgelerindeki Müslümanları, özellikle Hindistan Müslümanlarını bu olayın kötü etkilemesinden korkmaktadır. İngiltere karşıtı propagandaları artıracağı düşünülmektedir.

Hicaz’da bir büyük felaketi engellemeye çalışan İngiltere, yine de kendisini tehlikeli bir ikilemde bulmuştur. İngiltere’nin iki müttefikinden birisiyle arası bozulacaktır. İbni Suud’un artan hırs ve gücüne rağmen, İngiltere şimdilik Şerif Hüseyin lehine bir politika izlemektedir255.

5 Ağustos 1918’de Şammar Dağları’na saldırı başlamıştır. Philby de bu saldırıya katılmıştır. Eylül 1918’de İhvan, bayraklarını kaldırarak Hail’e doğru hareket etmiştir. Necidlilerin yanında 5.000 kadar kişi vardır. Şerif Hüseyin, Hail Emirliği ile bir anlaşma yapmıştır. Bu durum Necid Emiri’ni tümüyle endişelendirmiştir. Şammarlılar

254 Stefanos Yorasimos, Milliyetler ve Sınırlar, İstanbul, 2000, s.220 255 Gary Troeller, The Bırth of Saudi Arabia, London, 1976, s.127

(Hail halkı) teslim olmak üzereyken, İngilizler İbni Suud’un Hail’deki zaferinin Şerif Hüseyin tarafınca olumsuz bir tepkiye yol açacağı düşüncesiyle, saldırının geri çekilmesi emrini vermiştir. Abdülaziz öfkeden çılgına dönmüştür. Ancak bu saldırıdan ona 1.500 deve, binlerce koyun ve 10.000 kortuştan oluşan büyük bir ganimet kalmıştır. İngilizler, İbni Suud’un Hail’e karşı yaptığı harekatta İngilizlerin çıkarı olmadığını anlamışlardır. İbni Suud’un Şammar Dağları’nı işgal etmesini istememektedirler.

1917 Mart’ından 1918 Ekim’ine kadar süren Haşimilerin Medine kuşatması esnasında, Abdullah bin Hüseyin’in kışlasında, Uteybe şeyhlerinden biriyle El-Hurma Vahası Emiri Şerif Halid bin Mansur bin Lüey arasında bir anlaşmazlık meydana gelmiştir. Hurma Vahası Emiri Şerif Halid bin Mansur bin Lüey kendisini öfkelendiren bir hakarete maruz kalmıştır256. Bu durum, Hurma sorununun daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olmuştur.

Hurma’daki tartışmalar, 1914’te Şerif Hüseyin isyanı öncesinde atanan Hurma amiri Halid’in, Vahhabiliği kabul ettiğini söylemesiyle başlamıştır257.

1916 yılı sonlarına doğru Şerif Hüseyin, Halid’in İhvan’a istekli desteğinden dolayı onu Mekke’ye çağırarak tutuklamıştır. 1917’nin sonlarında tekrar sadakatine güvenince, Hurma’ya geri dönmesine izin vermiştir.

1917 sonbaharında Necidlilerden büyük bir grup hac farzını eda etmiştir. Şerif Hüseyin onları ikramla karşılamıştır. Necidliler iki devlet arasında resmi bir sınır tayin edilmesinde ısrar etmişlerdir. Ancak Şerif Hüseyin cevap vermekten kaçınmıştır. Şerif Hüseyin belki de, Halid bin Mansur’un haccı fırsat bilip Necidlilerle ilişkilerde bulunarak, Vahhabi birliğinin kurulması için hareket ediyor olabileceğini düşünmüştür. Kısa bir süre sonra Halid, Mekke Şerifi’nin gönderdiği kadıyı El-Hurma’dan kovmuştur. Şerif Hüseyin, Halid’den bu durumu izah etmesi için huzura gelmesini talep ettiğinde, Halid bunu reddetmiş, bununla birlikte hayatının tehlikede olduğunu hissetmiştir.

256 Aleksi Vasiliyev, a.g.e., s.294. 257 Gary Troeller, a.g.e., s.130.

1918’de Kral Hüseyin El-Hurma’yı istila etmesi için bir birlik göndermiş, ancak bu sırada Abdülaziz bin Suud, Halid’e destek için İhvan’ı gönderme imkanı bulmuştur. Bu sebeple Mekke’den gönderilen kuvvetleri kısa bir sürede ezmişlerdir. Bu durum Şerif Hüseyin’e karşı açık bir meydan okumadır. Kısa sürede Halid güçlenmiş ve Şerif Hüseyin’in kontrolündeki bölgeye saldırılar yapmaya başlamıştır258.

19.yüzyılın başlarında, Hicaz’ı istilaları sonrasında Vahhabiler Necid’in sınırlarına geri çekildikten sonra, Riyad’dan uzak bazı köylerin nüfusu Vahhabi olarak kalmıştır. Hurma’da bunlardan bir tanesidir. Mekke şerifleri Hurma’ya genellikle Hanbeli mezhebine mensup kadıları tayin etmişlerdir. Şerif Hüseyin, bir kadıyı Vahhabi esaslarıyla vaaz ettiği için, iki kez Mekke’ye çağırarak sert bir şekilde uyarmıştır. Kadı bu hadiseden sonra, açıkça İhvan’a katıldığını bildirmiştir. Şerif Hüseyin yeni bir kadı atamak istese de, Halid’in reddetmesi yüzünden bunu gerçekleştirememiştir.

Bir görüşe göre; Hurma’nın sakinlerinin büyük çoğunluğu zaten Vahhabi ya da Hanbeli idi. Şerif Hüseyin’in saldırganlığı yüzünden İhvan hareketine katılmışlardı. Hurma bölgesinin bir Necid kabilesi olan Subai kabilesi tarafından özellikle doldurulduğu iddia edilmekteydi. Taif’ten dosdoğru bir hat çizildiğinde 80 veya 120 mil uzaklıktaki Hurma’nın, halkı hac yolculuklarında rahatsızlık vermesin diye, Mekke ile bağlantısı kesilmiştir. Buna rağmen emirleri Osmanlı tarafından maaşa bağlanmıştır.

Mekke Şerifi Hüseyin’in hoşnutsuzluğu yüzünden Vahhabi bağlılığını benimsemeleri veya Vahhabi olmaları neticesinde Mekke Şerifi’nin hoşnutsuzluğuna sebep olmaları nedeniyle; Şerif Hüseyin, Turaba ve Bugum kabilesi emirlerine Hurma’ya saldırması için yetki vermiştir. Şerif Hüseyin’in Hurma’yı bu kadar önemsemesinin sebebi Subai kabilesinin üzerindeki hakimiyetidir. Şerif Hüseyin için Hurma’nın hakimliği; Hicaz sınırının, Taif’in doğusunda ister istemez 200 mil yada daha fazla bir hatta genişletmesi anlamına gelmektedir.

Hem Necid hem Hicaz iktidarına bağlı görünen bölge, açık bir ihtilafa sebep olmuştur. İngiliz otoritesinin Mezopotamya ve Mısır’daki temsilcileri, buralarda Şerif Hüseyin’in hak iddiasını daha gerçekçi bulmuşlardır. Buna karşın Şerif Hüseyin’in, Hurma sakinlerinin dini özgürlüğüne engel olduğunu da iddia etmişlerdir. Aynı zamanda Şerif Hüseyin’in İhvan’a karşı fanatizmi de tartışma konusudur.

Küçük ve önemsiz bir köy olan Hurma üzerine yapılan bir münakaşa, İbni Suud ve Şerif Hüseyin tarafından birbirlerinin bölgelerine yağma olarak değerlendirilmiştir. Olayların başka bir görüşe göre gelişimi ise; Hurma halkının İbni Suud’a verdikleri sadakat sözünden dönmesi ile Şerif Hüseyin’in, askerlerini bu bölgedeki egemenliğini tekrar kazanmak için göndermesi şeklindedir259.

Şerif Hüseyin, 1918’de Hurma’da düzeni sağlamak için, 800 kişilik bir bedevi gücü gönderdiği zaman ilk çatışmalar başlamıştır. Bu güç hedefine ulaşmasına rağmen, Şerif Hüseyin Haziran’da bir takviye güç daha göndermiştir.

Şerif Hüseyin, hükümetine sorun oluşturan Ataiba ve diğer kabile erkeklerine karşı, İbni Suud’un yardımını önlemek için gerekli olduğuna inandığı bu eylemi sürdürmeye devam etmiştir. İngiliz yetkililerden Wilson, Şerif Hüseyin’e İbni Suud ile çatışmaktan çekinmesini söylerken, yarımadanın diğer tarafında Philby’in İbni Suud’un Hurma’ya yönelik politikasından kaçınmasını ve oraya gönderdiği ajanlarını geri çağırmasını istediği görülmektedir. Fakat az bir süre sonra bölgede savaş tekrar başlayacaktır.

Temmuz ortalarında Şerif Hüseyin, Turaba emiri Şakir ile birlikte Hurma’ya saldırmak için bir güç göndermiştir. Ataiba kabilesinin emiri ise Şakir’e, 800 adam ile 6 makinalı tüfek ve 4 silahla Hurma’yı işgal etmesini emretmiştir260.

Hurma’da 5.000 civarında kişi yaşamaktaydı. Bir kısmı Selvi kabilesinden iken, bir kısmı da köle ve azadlılardan oluşuyordu. Aynı şekilde içinde onlarca eşraf vardı261.

259 Madawi al-Raşheed, a.g.e.,s s.44. 260 Gary Troeller, a.g.e., s.133. 261 Aleksi Vasiliyev, a.g.e., s. 295.

Emir Şakir’in birlikleri Hurma’da İhvanlar’a saldırmış fakat, İhvan onları bozguna uğratmıştır. Sonrasında Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah, Hurma’yı tehdit etmesi üzerine İngiliz hükümeti tarafından uyarılmıştır. Abdullah’ın güçleri, İhvan saldırısıyla bütün silahlarını kaybetmişlerdir. Askerlerinin bir kısmı öldürülmüştür262. Şerif Hüseyin’in orduları yenilmiş ve savaş başka bir kasabaya, Hurma’nın 30 mil güney batısındaki Turaba’ya taşınmıştır263.

Bu dönemde Türklere karşı taarruz hareketleri hala devam etmektedir. Medine’deki Fahri Paşa son garnizon olarak direnmektedir. İngiltere, İbni Suud ve Şerif Hüseyin’e aşırı çatışmalardan kaçınmalarını rica eden birer mesaj göndermiştir.

Bu arada İngiliz Hükümeti’nin Kahire’deki temsilcisi Sir Reginald Wingate, İbni Suud’un lehinde düşünceye sahip olduklarını bildirmiştir. İbni Suud’dan, Hurma’dan çekilme politikasını benimsemesi ve Emir Halid’i desteklemekten vazgeçmesi istenmiştir. Buna rağmen Philby, İbni Suud’u: “Şerif Hüseyin’in Hurma’ya bir kez daha saldırmasına sebep olursan, bölgeyi koruyamadığımızı veya korumaya isteksiz olduğumuzu zannedecek, bölgeyi kendisinin mutlaka alması gerektiğini düşünecek ve alacaktır.” şeklinde uyarmıştır. İbni Suud’un olumlu yaklaşımı neticesinde tartışma sonlanmıştır. Sorunun nihai çözümü İngiltere’ye bırakılmıştır.

Hindistan-İngiliz Hükümet yetkilileri, İbni Suud’u İngiliz Hükümeti’ne güveninden dolayı taltif eden mesajlar göndermişse de, aynı mesajda bölgenin Taif’e yakın olmasından dolayı Şerif Hüseyin’in sınırları içinde olması gerektiğini de ifade etmişlerdir. Hizmetlerinin veya sorumluluklarının, ne de gelecekteki muhtemel faydalarının, Şerif Hüseyin ile kıyaslanamayacağı söylendikten sonra, şimdilik böyle kötü zamanlanmış bir hareketten kaçınılması istenmiştir.

Bu arada İbni Suud’un Hail’e saldırması, İbni Reşid’den kendisine sığınan Şammar halkını İbni Suud’a düşman etmiştir. Ayrıca İbni Suud’un, Acman ve Kuveyt’in anti–Suudi politikalarıyla başı derttedir. İbni Suud son çare olarak çok

262 Gary Troeller, a.g.e., s.130-133. 263 Madawi al-Raşheed, a.g.e.,s.44.

önemli dört talepte bulunur. Halkının kesin korunması için İngiltere’den garanti isterken, Şerif Hüseyin’den de toprak istemiştir. Bu durum, Hurma ve Ataiba kabilelerinin sınırları kararlaştırılmadan bir sözleşme yapılmasına sebep olmuştur. Ayrıca İbni Suud, Hail’e karşı müşterek bir saldırıya başlandığı zaman, İngiltere’den kendisini savaş malzemesi ve para konusunda yüz üstü bırakmamasını istemiştir.

Necid ve Hicaz arasındaki üçüncü çatışmada, İbni Suud’un şehir üzerine gitmek için İngiltere’den silah isteği onaylanmak istenmemiştir. İngilizler, İbni Suud’un bu silahları doğrudan Hicaz’a çevirmesinden korkmuşlardır. Bu arada İngiltere’nin Filistin ve Mezopotamya’daki başarılarına, Şammar’ın sahibi İbni Reşid’den Hüseyin’e dostane bir teklif eklenince, İbni Suud saldırısının zaruriyeti ortadan kalkmıştır. İngiltere, Şerif Hüseyin’i Hurma’ya saldırmaktan vazgeçirme çabalarında başarısız olması üzerine, isteğinden vazgeçmiştir. Ama İngiltere, Şerif Hüseyin’in seferlerinin doğuya doğru kaymayacağının kesin güvencesini almıştır. İngilizler genellikle İbni Suud’un diğer taleplerini onaylamıştır. İbni Suud, eğer bu konuda Halid bin Mansur’un sempatisi kazanılmazsa, onun İngiltere’nin kararlarını onaylamayacağını ve taraftarlarına bunu asla kabul ettiremeyeceğini anlamıştır. Vahhabi lideri İbni Suud, geçmişte olduğu gibi gelecekte de amacının Hicaz’ı istila etmek olduğunu sıkça vurgulamıştır. İbni Suud İngilizlere gönderdiği mektubunda: “Geçmişte babama ve atalarıma ait olan her şey bana miras kalmıştır. Ben bundan fazlasını istemiyorum.” şeklinde yazarken, bu konuda tartışmaya hazır olduğunu belirtmiştir264.

2.Turaba Tartışması

21 Mayıs 1919’da Abdullah bin Hüseyin, Medine’deki Türklerle ilgili kaygısından kurtulmuştur. Hurma’nın yaklaşık olarak 30 mil güneybatısında olan Turaba’ya saldırmış ve burayı ele geçirmiştir. Turaba’da konumunu sağlamlaştırdıktan sonra, Hurma üzerine ilerlemeyi amaçlamıştır265. Turaba’da 3.000 civarında nüfus

264 Gary Troeller, a.g.e., s.134-136. 265 Gary Troeller, a.g.e., s.136.

vardır. İçinde arazilerin büyük bir kısmına sahip olan birkaç eşraf vardır266. Bu vaha Necid tarafından Taif’in kapısı sayılmıştır. Fakat Halid bin Mansur’un liderliğinde İhvan Abdullah’ın birliklerine saldırmıştır. Abdullah’ın düzenli birlikleri yok edilmiştir. İbni Suud, 12 bin kişi ile Hurma’nin 80 mil kuzeydoğusundaki Sakha’ya varmıştır. Abdullah bin Hüseyin Turaba’dan ayrılmak zorunda kalmıştır267. Suudi güçleri, Hüseyin oğlu Abdullah tarafından yönetilen Şerif Hüseyin’in ordusunu, elindeki tüm silahları zapt ederek, bozguna uğratmıştır. Hicaz ordusunun yenilgisi, Britanya’nın hakemliği ile İbni Suud ve Şerif Hüseyin arasında ateşkes ile sonuçlanmıştır. İbni Suud, Necid’in sınırlarının Hurma ve Turaba’yı da içermesi gerektiğini ve de Necid hacılarının hac vazifelerini yerine getirmelerine izin verilmesi gerektiğini savunmuştur. İbni Suud’un temsilcisi İbni Thunayan, barış için ön hazırlıklarını konuşmak için Hicaz’a hareket etmiştir. Necid ve Hicaz arasında, tarafları birbirinden en az 4 yıl uzak tutacak bir ateşkes imzalanmıştır268. İngiliz-Suudi Antlaşmasının maddelerine göre, İngiltere’nin savaştan sonra sınırları çizeceği belirtilmesine rağmen, savaş sonrası İngiliz Hükümeti herhangi bir özel sınır çizmekte tereddüt etmiştir. İngiliz tarihinin en zor dönemlerinden biri olan savaş sonrasında Hurma ile Turaba sorunları başlamıştır. Pek çok yetkilinin korktuğu Bolşevik tehditinin bölgede yayılması ihtimali ve milliyetçi isyan hareketlerinin görülmesi İngiltere’yi zorluklarla bütünleştirmiştir. Mısır’da Mart 1919’da isyan başlaması, Irak’taki isyandan sonra Haziran 1920’de Suriye’de milliyetçilerin San Remo kararlarına karşı çıkması, İngiltere’nin İbni Suud ile Şerif Hüseyin arasındaki tercihini netleştirmesini engellemiştir.