• Sonuç bulunamadı

B. Hz Ömer

3. Huneyn Savaşı

Şia’nın Hz. Ömer’in hakkındaki bir diğer iddiası ise onun savaşlardan kaçtığı ve cesur olmadığı yönündedir. Hz. Ömer’in müslüman oluşuyla müslümanların güç kazandığı, Kureyş’in korkuya kapıldığı ve Hz. Peygamber’in (s.a) Ömer’in müslüman oluşuna muteakip davetini aşikar ettiğini sadece bir söylenti olarak kabul etmektedir.

Şia’nın doğru kabul ettiği rivayetlerde, Hz. Ömer’in kahramanlık ve şecaatini tasdik etmeye yarayacak bir nişane mevcut değildir. Örneğin Ömer’in Bedir, Uhud, Hendek ve diğer muharebelerde bir tek meşhur kahramanı ve hatta normal birisini bile öldürdüğü nakledilmemiştir. Tarihçiler onun Uhud savaşında firar edenlerle birlikte firar ettiğini ve keza Huneyn savaşında da savaştan kaçtığını yazmışlardır. Hayber şehrinin

       305 Meryem 19/41 

306 Meryem 19/72 

307 Müslim, Fedailü’s-Sahâbe, 37 

308 Müslim, Fedailu’s-Sahâbe, 36; İbn Kesîr, el-Bidaye ve’n-Nihaye, VI, 337  309 Fetih 48/18 

fethi için Peygamber (s.a) tarafından gönderildiğinde, yenilgiye uğrayarak geri döndüğü tarihi kaynaklarda yazılıdır.310

Bu konuda görüşlerini desteklemek için de Ehl-i Sünnet’in temel kaynaklarıdan delil getiren Şia, Buhâri’den şu rivayeti aktarmaktadır: “Buhâri, Huneyn savaşıyla ilgili ayetin tefsirinde şöyle yazar: Ebû Katade der ki: “Huneyn savaşında bir müşrikle savaşan bir müslümana bakıyordum. Ansızın bir başka müşriğin arkadan sessizce yaklaşarak onu öldürmek istediğini gördüm. Bunun üzerine hemen onun yardımına koştum. Müşrik adam bana vurmak için elini kaldırınca ben daha atik davranarak eline vurdum, eli kesildi. Sonra o sıkıca bana sarıldı. Ben çok korktum. Sonunda beni bırakınca onu öldürdüm. Sonra müslümanların hepsi kaçtı; ben de onlarla kaçtım. Ansızın halkın arasında Ömer b. Hattab’ı gördüm. Ona; “İnsanlara ne oldu? Neden kaçıyorlar?” diye sorduğumda “Bu, Allah’ın emridir!” dedi.311

Şia Hz. Ömer’in bu halini şaşırtıcı bulmaktadır. Çünkü o Ehl-i Sünnet’e göre sahâbenin cesurlarından olduğu halde neredeyse bütün savaşlardan kaçmıştır. Şia bu konuda alaycı bir üslup takınarak, “En cesur olan Ömer savaştan kaçınca diğerleri de ona uymuşlardır.” demiştir. Huneyn savaşında da Hz. Ömer’in tek amacının oradakileri yanıltarak savaştan geri çevirmek olduğunu söylemiştir.312 Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de: “Ey iman edenler! Kafirlerle karşılaştığınız zaman onlara sırtınızı çevirip

kaçmayın.”313 dediği halde, Hz. Ömer ve arkadaşları savaştan kaçmışlar ve de bunun

Allah’ın emri olduğunu söylemişlerdir.

Bu ayet-i kerime umum ifade etmekle beraber, Bedir ehli hakkında hakkında inmiştir.314 Savaş alanından kaçmakla ilgili Abdullah b. Ömer’den rivayet edilen şu

hadis konunun anlaşılması açısından dikkat çekicidir: “Ben bir seriyyedeydim. Sonra biz yenildik ve kaçtık. Kaçanlar içinde ben de vardım. Sonra ne yapacağımızı düşündük. Gidip olanları Rasûlullah’a (s.a) anlattık. Rasûlullah: “Kim o topluluk?” dedi. “Biziz!” dedik. “Hayır! Siz kaçanlar değisiniz. Siz yardım istemek üzere dönenlersiniz. Ben de sizin dönüp katılacağınız topluluğunuzum.” dedi.315

       310 Tîcânî, a.g.e, 127 

311 Muvatta, Cihad, 10; Buhari, Humus, 18; Müslim, Lukata, 13; Ebû Davud, Cihad, 147  312 Tîcânî, a.g.e., 194-195 

313 Enfal 8/15 

314 İbn Kesîr, a.g.e., III, 294  315 İbn Kesir, a.g.e., III, 292 

Sahâbe bu ayetlere bizzat Efendimiz zamanında muhatap olmuş fakat görüldüğü gibi ceza bir tarafa azarlama bile söz konusu olmamıştır. Zaten delil olarak gösterilen ayetlerin nüzul sebebine bakıldığında olayla ilgigi olmadığı görülecektir.

Olay Ehl-i Sünnet kaynaklarında şu farklılıklarla anlatılmaktadır: Rasûlullah (s.a) Şevval’in altısında Hevazin’e doğru yola çıktı. Şevval’in onunda Huneyn’e ulaştı. sahâbeden Seleme b. Seleme el-Ensârî: “Bugün sayımızın azlığından dolayı mağlup edilmeyiz.” dedi.316 Bunun üzerine Yüce Allah buyurdu ki: “Andolsun ki Allah, size

birçok yerde ve çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği fakat bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniş olmasına rağmen size dar gelip de bozularak arkanıza döndüğünüz Huneyn gününde yardım etmişti. Bozgundan sonra Allah, Peygamber’ine ve mü’minlere güvenlik verdi ve görmediğiniz askerler indirdi. İnkâr edenleri azaba uğrattı. İnkârcıların cezası budur. Allah, bundan sonra da dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bağışlar ve merhamet eder.”317

Müslümanlar bu savaşta önce bozguna uğradılar ve dağıldılar. Fakat daha sonra Allah’ın yardımıyla toparlanıp düşmana galip geldiler. Olay şöyle gelişmiştir: Yunus b. Bükeyr ve başkaları, Muhammed b. İshak kanalı ile Cabir’in babası Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: “Malik b. Avf, beraberindeki adamlarıyla birlikte Huneyn’e doğru hareket etti. Rasûlullah’dan (s.a) önce oraya ulaştı. Onlar da vadinin dar ve eğik yerlerinde hazırlıklarını yaptılar. Rasûlullah ve ashabı da oraya yöneldi. Sabahın alacakaranlığında vadiye indi. İnsanlar vadiye inerlerken, atlılar yüzlerine karşı saldırdılar. Bu da onların zoruna gitti. Hezimete uğrayarak döndüler. Dönüşlerinde de birbirlerine bakmaksızın kaçışıyorlardı. Rasûlullah (s.a) sağ yandan ayrıldı. Sonra şöyle dedi: “Ey insanlar! Nereye? Bana geliniz. Ben Allah’ın Rasûlüyüm. Ben Muhammed b.

Abdullah’ım.” Büyük bir olaydı. Develer birbiri üzerine binmişlerdi. Rasûlullah (s.a)

insanların bu durumunu gördüğünde yanında Ehl-i beyt’inden bir grub vardı ki onlar da şunlardı: Ali b. Ebi Talib, Ebû Süfyan b. Haris b. Abdülmuttalib, Ebû Süfyan’ın kardeşi Rebia b. Haris b. Abdülmuttalib ve Fadl b. Abbas, Fadl ve Ebi Süfyan, Ümmü Eymen’in oğlu Eymen, Usame b. Zeyd ve Kusam b. Abbas ile diğer bazı kimseler de orada idiler. Ayrıca aralarında Ebû Bekir, Ömer gibi zevatın da bulunduğu bir grub Muhâcir de orada idi. Abbas, beyaz katırının gemini tutmuş, gemi çekmişti ki, hayvan ağzını açmıştı.”318

       316 Emiroğlu, a.g.e., V, 227 

317 Tevbe 9/25–27  

Ehl-i Sünnet Hz. Peygamber’in yanından ayrılmayan kişilerin sayısının seksen kişi olduğunu ve onu savunanların arasında Hz. Ömer’in de bulunduğunu söylemektedir.319 Onun savaştan kaçma gibi bir durumu ve derdi yoktur.

Buharî, Abdullah b. Yusuf kanalı ile Ebû Katade’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Huneyn senesi, Peygamber (s.a) ile birlikte savaşa çıktık. Müşriklerle ilk karşılaştığımızda önce müslümanlar yenilgiye uğradılar. O sırada müşriklerden birinin bir müslümanın üstüne bindiğini gördüm. Arkadan müşrikin omuzları arasına bir kılıç darbesi indirip zırhını kestim. O da dönüp beni tuttu ve öyle sıktı ki, ondan ölüm kokusu duydum. Sonra düşüp öldü de elinden kurtuldum. Sonra Ömer’e yetişip:

— Ne olacak bizim bu halimiz? diye sordum. Ömer de: — Allah’ın dileği ne ise o olur, dedi.320

Buhâri hadiseyi aktarırken Hz. Ömer’i kaçan grubun içinde zikretmemiştir. Halbuki Şia olayı naklederken Hz. Ömer’i de kaçarken bir taraftan da kaçtığından dolayı dini kullanarak bahaneler üreten biri olarak göstermektedir. Hatta Uhud savaşı incelendiğinde, Hz. Ömer’in Efendimiz’in (s.a) yanında olduğu ve Ebû Süfyan’a cevap verdiği, hatta onunla tartıştığı ve buna Efendimiz’in (s.a) teşvik ettiği görülecektir.321