• Sonuç bulunamadı

2.4 ÇEVRE POLĐTĐKASI MODELLERĐ, UYGULAMA ARAÇLARI VE

2.4.2 Çevre Politikasının Uygulama Araçları

2.4.2.1 Hukuki Araçlar

Hukuki araçlar, çevre politikası taleplerinin izlenmesi ve istenilen hedef ve temel ilkelerin hayata geçirilmesi için devlete geniş kapsamlı bir olanaklar yelpazesi

sunar. Hukuki araçlar kullanılarak getirilen düzenlemeler, davranış kalıplarını doğrudan doğruya etkilerler (http://www.eeb.org, E.T. 22.11.2011).

Hukuki araçlar, yasal düzenlemeler çerçevesinde getirilmiş, dolayısıyla yasal her türlü kısıtlamaya imkân veren güçlü tedbirlerdir. Bu kısıtlamalar üretim süreci ve kullanılan hammaddeler konusunda olduğu gibi, atık malzemeleri azaltma veya yasaklama, günün bazı saatlerinde faaliyetleri yasaklama gibi çok çeşitli alanları kapsayabilirler. Tüm bu değişik araçların ortak yanı kirletene başka bir seçenek tanımamalarıdır. Kirleten ya bu kısıtlamalara uyar ya da hukuki veya idari uygulamalar sonucu cezai yaptırımlara maruz kalır (Gönen, 1990:45-46).

Çevre yönetimi bir anlamda mevcut çevre kalitesini istenilen ve hedeflenen parametrik değerlere ulaştırabilmek amacını taşır. Giderek artan, çeşitlenen ve yoğunlaşan çevresel bozulma ve kirlenmelere önlem almak durumunda olan idari makamlar öncelikle mevcut kaliteyi ölçerek belirlemek, ölçülen yoğunluğun insan ekosistemi başta olmak üzere tüm ekosistemler üzerindeki zararlı etkilerini saptamak ve zararlı etkileri belirlenen eşik değerlerin üzerine çıkmamasını sağlamak durumundadır. Bu bağlamda, çevre yönetiminin yerine getirmesi gereken en önemli işlev, mevcut parametrik değerlerin ölçülmesi ve ekosistemleri güvence altına alacak azami emisyon değerlerinin saptanması olmaktadır. Bu yapılan faaliyete de standart getirme, ya da sınır değerleri belirleme denilmektedir. Bu standartlar da teknik çalışmalar sonucu belirlenir faaliyet sahipleri için uyulması zorunlu kurallar haline getirtilirler (Yaşamış, 1995:238-242).

Kirletme yasakları ya da kirletmeme emri; bilinen en eski ve en sık kullanılan çevre koruma yöntemidir. Kanunlar ya da düzenleyici genel idari işlemler yoluyla, kirletici faaliyette bulunacak olanların neleri yapıp neleri yapamayacakları önceden saptanmaktadır. Yapılmaması gerekenler yasaklar halinde düzenlenmektedir. Çevreyi kirletme yasağı, hukuki düzenlemeler yoluyla faaliyette bulunacak olana çevreyle dost davranış geliştirmesi, diğer bir ifadeyle çevreyi kirletmemesi emredilmektedir (http://www.eeb.org, E.T. 22.11.2011).

Kirletme yasakları olsun, kirletmeme emirleri olsun çevreyle ilgili idari otoritelerin sürekli denetim yapmasına muhtaçtır. Bu nedenle getirilen hukuki düzenlemelerde, ilgili idarelerle belirli ölçüde denetim yapma yetkisi ve buna ilişkin vasıtalarda sağlanmaktadır (Yaşamış, 1995:238-242).

Bildirme yükümlülüğü getirme; kirletici faaliyetler bakımından faaliyet sahibi, ilgili idarelere ürettiği ürünün ve atığın niteliği hakkında bildirimde bulunmakla yükümlü tutulabilmektedir. Bu ilgili idarelere denetlemede kolaylık getirmektedir. Şöyle ki, özellikle kimya sanayi ile gen teknolojisi üzerinde çalışan sanayiler hem ürettikleri ürünlerin hem de atıklarının özellikleri ve bertaraf yöntemleri hakkında idareye bilgi vermektedirler. Atıklarını bir yerden başka bir yere naklederken de böyle bir yükümlülük altındadırlar (http://www.eeb.org, E.T. 22.11.2011).

Đşaretleme yükümlülüğü getirme; tehlikeli maddeler sınıfına giren malların ve çıkan atıkların nakledilmeleri esnasında belirli işaretler taşımaları yükümlülüğü de idarelerin kullandığı bir araçtır. Özellikle kimyasal ve tehlikeli atık sınıfına giren çöplerle, radyoaktif maddelerin taşınmaları esnasında yük üzerinde uluslar arası bakımdan standart hale gelmiş belirli bir işaret taşımaları, atıkların kontrolü bakımından büyük kolaylıklar getirmektedir. Bu tür atıkların nakilleri esnasında ilgili idarelerce belirli bir güzergâhlar tespit edilmekte ve böylece tehlikeli atıkların kontrolü ve çevreye gelişigüzel boşaltılmadan depolama veya bertaraf edilme bölgelerine ulaşımları sağlanmaktadır (http://www.eeb.org, E.T. 22.11.2011).

Ruhsata bağlama; kamu idarelerinin kullandığı en etkili hukuki araçtır. Faaliyette bulunacak herkes, her şeyden önce yetkili idarelere müracaat edip, faaliyetine izin verilmesini talep etmektedir. Burada ilgili faaliyet sahibine verilecek olan izin, faaliyeti meşru hale getirmektedir. Bu izin verilmeden önce ilgili idare belirli faaliyetlerin hangi bölgeler içerisinde ve hangi şartlar altında yapılabileceğini daha önceden planlama kararları içerisinde tespit etmiştir. Faaliyet bu şartlara uyuyorsa, ruhsat verilecek uymuyorsa talep reddedilecektir. Ayrıca ruhsat verildikten sonra dahi işletme sahibi gereken koşulları yerine getirmemekte ısrar ediyorsa ve

çevreyi kirletiyorsa verilen ruhsatın iptali de mümkündür. Bu da idareye geniş bir hareket serbestîsi getirmektedir (http://www.eeb.org, E.T. 22.11.2011).

Çevre koruma bakımından planlama kararları ile ruhsat verme işlemi özellikle önem arz etmektedir. Çünkü bu hukuki araç doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığında, kirlilik ortaya çıkmadan önce engellemek mümkün olabilmektedir (www.ekutup.dpt.gov.tr, E.T. 14.03.2012).

Çevresel etki değerlendirme; ilk olarak ABD tarafından geliştirilmiş ve 1970 tarihli Ulusal Çevre Politikası Yasası içerisinde yer almıştır. Çevreyi etkileme potansiyeline sahip tüm plan ve projelerin, tüm faaliyetlerin derinlemesine incelenmesi anlamına gelen çevresel etki değerlendirmesi daha sonra Avrupa ülkeleri için de çevre koruma alanında kullanılabilecek etkili bir hukuki araç haline gelmiştir (www.ekutup.dpt.gov.tr, E.T. 14.03.2012).

ÇED planlanan bir faaliyetin çevre üzerinde yapacağı etkilerin incelenmesi için kullanılan bir yöntemdir. Planlanan faaliyetin türüne ve kapsamına göre ÇED çalışmaları iklim, bitki ve hayvan popülasyonları, toprak erozyonu, su ve hava ortamlarının kirlenmesi, toplum sağlığı, kentleşme, istihdam ve buna benzer pek çok unsuru, diğer bir ifadeyle insanın fiziksel, biyolojik, sosyal ve ekonomik çevresinin birbirinden çok farklı bileşenlerinin kapsamına alabilir. ÇED, bir gelişme programı veya projesi için ortaya konabilecek çeşitli seçenekler arasında kıyaslama ve seçim yapmak için uygulanan bir araçtır. Bu nedenle planlamanın ilk aşamasında uygulanması gerekir. Bu noktada ÇED gelecek için tahminlere dayanır. Đncelenen tüm etkenlerin yaratacağı etkilerin önceden kestirilmesi gerekir. Olumsuz çevresel etkilerin giderilmesi veya azaltılması için gerekli harcamalar, ekonomik yararın hangi çevresel yükler pahasına elde edildikleri ortaya konur. Böylece mümkün olan tüm seçenekler arasında çevresel açıdan tutarlı ve ekonomik açıdan yararlı çözümler bulunmaya çalışılır.

ÇED çalışması karar mercilerine kararlarını sağlıklı bir şekilde verebilmeleri için seçenek üreten ve bu seçeneklerin olumlu ve olumsuz yönlerini sergileyen bir vasıtadır (Budak, 2000: 75).