• Sonuç bulunamadı

Hukuka Aykırılık Unsuru 82

Türk Ceza Kanunu genel hükümlerde düzenlenmiş hukuka uygunluk sebeplerinin280 teoride tüm suçlara uygulanabileceği kabul edilmekte ise de pratikte uygulanma imkânı oldukça azdır. İntihara yönlendirme suçu açısından hukuka uygunluk sebeplerinin uygulanması da pek olası gözükmemektedir.281 Her ne kadar intihara yönlendirme suçu açısından hukuka uygunluk sebeplerinin uygulanması pek olası görünmese de bu suç açısından hukuka uygunluk sebeplerinden “mağdurun

276 Kalay, s. 97.

277 Koca/Üzülmez, s. 123.

278 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s. 175; Koca/Üzülmez, s. 123.

279 Söz konusu kararda; “Sanığın sabah işten evine geldiğinde, reşit olmayan kızı mağdur Z’nin erkek arkadaşından hamile kalarak bir kız çocuğu doğurduğunu öğrendiği, duyduğu derin üzüntü ve kapıldığı infial ile mağdurun da annesi olan eşi tanık N. K.’ya “Z’ye söyle, kardeşlerini, annesini, babasını düşünüyorsa kıysın canına, intihar etsin” diyerek mağdura mesaj gönderdiği anlaşılmış ise de; davaya konu sözlerin kızgınlıkla tepkisini göstermek için söylendiği, sözleri mağdura ileten annesi N’nin kızına aynı zamanda "kafana takma" diyerek bu sözleri ciddiye almaması gerektiğini belirttiği, mağdurun da sanığın sözlerini önemsemediğinin anlaşıldığı olayda; sanığın suç işleme kastı bulunmadığından beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi...” Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2011/7369 E. 2013/6272K.

280 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzda düzenlenen hukuka uygunluk sebepleri: Kanun hükmünün yerine getirilmesi (TCK m. 24/1),Yetkili Merciin emrini yerine getirme (TCK m. 24/2-4), Meşru Savunma (TCK m. 25/1), Hakkın kullanılması (TCK m. 26/1), İlgilinin Rızasıdır.( TCK m. 26/2) 281 Tezcan/Erdem/Önok, s. 186; Koca, (2010), s. 36; Koca/Üzülmez, s. 123;

Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s. 175. Aksi görüşte olan Özyüksel ilgilinin rızası haricindeki hukuka uygunluk sebeplerinin çok karşılaşılma olanağı bulunmamasına rağmen, bazı somut olaylarda 84.madde açısından geçerli olabileceğini dile getirmiştir. Tüm hukuka uygunluk sebebi açısından ayrıntılı tespit ve değerlendirme için bkz. Özyüksel, s. 134.

rızası” hukuka uygunluk sebebinin uygulanıp uygulanmayacağı doktrinde

tartışılmıştır.

Mağdurun rızası282 Türk Ceza Kanunu’nun 26/2. maddesinde düzenlenmiş olup maddeye göre; “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına

ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” Eğer açıklanan bu rıza mağdurun, üzerinde mutlak tasarruf edebildiği bir

hakka ilişkin ise hukuka uygunluk nedeni oluşturmaktadır.283

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan intihara yönlendirme suçu açısından rızanın hukuken geçerli sayılabilmesi için gereken şartlardan biri olan, kişinin serbestçe tasarruf edebileceği bir hakka yönelik olması şartının, intihara yönlendirme suçu kapsamında korunan hayat hakkının, kişinin özgürce tasarruf edebileceği bir hak olduğu görüşünün kabul edilmemesi gerekçesiyle, mağdurun bu konuda göstereceği rızanın geçerli olmadığı ve bu sebeple “mağdurun rızası” hukuka uygunluk sebebinin intihara yönlendirme suçu açısından geçerli olmayacağı kabul edilmektedir.284 Aynı yönde Koca/Üzülmez; ilgilinin (mağdurun) rızası, görevin ifası, meşru müdafaa, hakkın kullanılması hukuka uygunluk nedenleri kapsamında intihara yönlendirme suçunun işlenmesinin mümkün olmadığını, mağdurun rızasının intihara yönlendirme suçunda suçun bir unsuru olduğundan, bu rızanın olmaması durumunda ortaya çıkan suçun intihara yönlendirme suçu değil kasten öldürme suçu olacağını dile getirilmiştir.285 Aksi yönde olan bir görüşe göre; mağdurun intihar etmesini engellemek için kullanılan kuvvetin kullananı meşru savunma durumuna sokacağı ve bu sebeple işlediği fiilin suç teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.286

282 Türk Ceza Kanunu’nun 26.maddesinin gerekçesinde, “ ‘mağdurun rızası’ ibaresi ‘ilgilinin rızası’ veya ‘kişinin rızası’ olarak değiştirilmiştir. Ceza sorumluluğunu kaldıran bir sebep olarak rıza, suçun oluşumu açısından fiilin işlenmesinden önce veya en geç işlendiği sırada açıklandığında etkili olur. Bu durumda herhangi bir mağduriyet söz konusu olmadığı için ‘mağdur’ yerine ‘ilgili’ veya ‘kişi’ kavramı kullanılmıştır.”

283 Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 14.baskı, 2014, s. 233

284 Ekici-Şahin, s. 111-123. Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe; mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebi içerisinde, pasif ötanazi kapsamında hastanın tedaviyi reddetmesi durumunda; hekimin ihmali fiilinin suç oluşturmayacağını, aktif ötanazi içerisinde mağdurun rızasının ise fiili hukuka uygun hale getirmeyeceğini dile getirmiştir. Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s. 174.

285 Koca/Üzülmez, s. 123; Koca, (2010), s. 36.

Özyüksel; mağdurun rızası bakımından konuyu 84. maddenin fıkralarını

ayırarak tek tek incelemiş, öncelikle 84/4. fıkra açısından rızası aranacak ilgililerin algılama yeteneği gelişmemiş veya ortadan kaldırılmış kişiler olduğu için rıza ehliyetlerinin bulunmadığını, bu sebeple mağdurun rızasından söz edilemeyeceğini, 3. fıkra açısından ise rızası aranacak mağdur/mağdurların gayrimuayyen olması sebebiyle mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebinin uygulanamayacağını belirtmiştir. Yazar 1. fıkra açısından intihara yardım bakımından, mağdurun kendisine yapılan yardımdan haberdar olmadığı durumlar hariç olmak üzere hemen her durumda mağdurun rızasının mevcut olduğunu dile getirmiştir.287

IV. İNTİHARA YÖNLENDİRME SUÇUNUN NETİCE SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HALİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen intiharın gerçekleşmesi halinin nitelikli hal mi, netice sebebiyle ağırlaşmış hal mi olduğu hususu tartışmalıdır. Daha öncede değinildiği gibi doktrinde intiharın gerçekleşmesini nitelikli hal olarak kabul edenler var olmakla birlikte, netice sebebiyle ağırlaşmış hal olarak kabul edenler de vardır.288

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen intihara ikna ve yardım suçunun289 cezalandırılabilmesi için intiharın gerçekleşmesi (ölümün meydana gelmesi) aranmıştır. İntiharın gerçekleşmemesi halinde faile teşebbüsten dahi ceza verilmeyecektir.290 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlenen intihara yönlendirme suçunun gerçekleşebilmesi için ise ölümü aranmamış failin mağduru intihara kanunda belirtilen seçimlik hareketlerle yönlendirmesi halinde suçun oluşacağını düzenleyerek 765 sayılı kanunda düzenlenen intihara ikna ve yardım suçundan ayrılmıştır.291

287 Özyüksel, s. 148-149.

288 Özen, s. 56.

289 *765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen intihara ikna ve yardım suçu açısından herhangi bir ağırlatıcı veya hafifletici sebep öngörülmemiştir. Ancak, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 462. maddesindeki hafifletici sebebin bu suça da uygulanabileceği yönünde görüşler mevcuttur. Bu görüşü savunan Erman, örneğin; zina halinde yakalanan eş bu durumda görülmesinden dolayı üzüntüye kapılıp çıkacak skandaldan çekinerek intihar etmek ister ve onu bu halde yakalayan eş de bu arzusunu kuvvetlendirirse ve eş de buna mukabil intihar ederse bu hafifletici sebebin uygulanabileceğini ifade etmiştir. Erman, (1994), s. 79-80. Ancak bu durumda kişinin kendi kendine mi intihar ettiğini yoksa eşinin hareketleri sonucunda mı intihar ettiğini anlamak her zaman kolay olmamaktadır. Bu nedenle eleştiriye açıktır.

290 Ersoy, s. 119. *intiharın gerçekleşmesi ifadesinin ne şekilde anlaşılacağı konusunda tartışma yukarıda yapıldığı için bu konuda tartışmaya değinilmemiştir.

5237 sayılı Kanun’un 84. maddesinin gerekçesinde “Maddenin ikinci fıkrasında,

intihara teşvik veya yardım suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali düzenlenmiştir.”

denilmekle, bu fıkranın suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hali olduğu dile getirilmiştir. Bu hususta Koca/Üzülmez’e göre; intihara yönlendirme suçunun gerçekleşmesi intiharın gerçekleşmesine bağlı değildir. Bu sebeple intiharın gerçekleşmesi intihara yönlendirme suçunun bir unsuru değildir. İntihar kelimesi bizatihi mağdurun ölmesini ifade ettiğinden intiharın gerçekleşmesini, ölümün gerçekleşmesi olarak anlamak gerekir. İntiharın gerçekleşmesi hali intihara yönlendirmenin nitelikli bir hali olmamakla birlikte netice sebebiyle ağırlaşmış şeklidir. Bu iki unsurun oluşması açısından manevi unsurda farklılık arz eden durum vardır. Nitelikli halin uygulanabilmesi için failin o hal açısından en azından olası kastının varlığı aranırken, netice sebebiyle ağırlaşmış halden sorumluluk için failin ağır netice açısından en azından taksir derecesinde kusuru aranır. Bununla beraber failin mağduru kanunda belirtilen seçimlik hareketlerle intihara yönlendirmesi halinde, mağdurun intihar edebileceğini öngöreceğinden ve ağır netice açısından en azından olası kastı bulunacağından, nasıl nitelendirildiğinin pratik önemi kalmamaktadır. Ancak ispat açısından bu durum önem arz etmektedir.292 Aksi görüşte olan Tezcan/Erdem/Önok; intiharın gerçekleşmesi ifadesinin mağdurun ölmesi olarak anlaşılması gerektiğini belirterek, bu halin cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli hal olduğunu dile getirmiştir.293 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe; intiharın gerçekleşmesi halinin nitelikli hal olduğu görüşünü savunmakla birlikte intiharın gerçekleşmesi halinin ölümün gerçekleşmesi olmayıp intihar girişiminin gerçekleşmesi olduğu fikrini savunmuştur.294 Bu iki görüş haricinde nitelikli hal ile netice sebebiyle ağırlaşmış hali eş anlamlı olarak gören bir başka görüşe göre ise 84. maddenin 2. fıkrasındaki halin hem nitelikli hal hem de netice sebebiyle ağırlaşmış hal olduğu dile getirilmiştir.295

292 Koca/Üzülmez, s. 124; Koca, (2010), s. 36-37. Aynı yönde Özyüksel, s. 162. Aksi görüşte olan Centel/Zafer/Çakmut’a göre; fâilin ortaya çıkan daha ağır netice; yani ölüm neticesi açısından olası kastla hareket etmesi halinde, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtan bahsedilemeyeceği belirtilmektedir. Centel/Zafer/Çakmut, (2006), s. 372.

293 Tezcan/Erdem/Önok, s. 181. Aynı yönde Centel/Zafer/Çakmut, (2011), s. 73; Ersoy, s. 124. 294 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s. 173. Yazar ölüm neticesinin bir ağırlaştırıcı sebep olarak

düzenlenmemiş olmasının yerinde olmadığını ve bu konuda bir düzenleme yapılmasının gerektiğini ifade etmiştir.

Her ne kadar gerekçe bağlayıcı olmasa da kanaatimizce; madde içeriği itibariyle kanun koyucunun iradesine uygun olarak ve doktrin görüşleri bağlamında bu fıkranın intihara yönlendirme suçunun netice sebebiyle ağırlaşmış hali olduğu kabul edilmelidir.

V. ALENEN İNTİHARA TEŞVİK