• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. Hukuk Okuryazarlığı

Hukuk, sosyal düzen ve güven ortamının sağlanmasında önemli bir misyonu yerine getirmektedir. Bu ortamlarda çocuk suçlarının artması, adalet kavramına yönelik bireyin tutumu, bireyin hakları ve özgürlükleri, hukuk sisteminin işleyişi, yasalara uyulması, vatandaşın sorumlulukları gibi konularla bireyler her zaman karşılaşmaktadır (Gargia ve Michaelis, 2001). Toplumda bu düzen ve güvenin sağlanabilmesi için bireylerin hukuk kurallarını bilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda demokratik bir toplumun temelini oluşturan hukuk, hukuk sistemi ve bu hukuk sistemini oluşturan kurumlar hakkında bilginin yayılması, vatandaşlık için temel bir gereksinimdir (Savage ve Armstrong, 2000). Bu temel gereksinimlerden dolayı hukuk eğitiminin önemi giderek artmaktadır. Bununla birlikte bireylerin hukuk okuryazarlığı da önem kazanmaktadır. Ancak hukuk okuryazarlığı (legal literacy), hukukçu olma anlamında değil, hukuk alanındaki temel kavramları bilme, hukuk dilinden anlama, hukuk sisteminin işleyişi ve organları konusunda genel bilgi sahibi olma anlamına gelmektedir (Snavely ve Cooper, 1997: 12).

Hukukla okuryazarlık kavramlarının arasındaki ilişki güçlüdür. Özellikle, yazılı hukukun esas alındığı toplumlarda bireylerin okuması ve yazması beklenmektedir. Ancak okuma yazmanın ötesinde hukukun kendine has dilini ve kavramlarını bilecek derecede bir okuryazar olması gerekmektedir. Aksi halde okuryazarlığı olmayan insanlar, hukuka yabancılaşabilmekte ve hukuktan korkabilmektedir. Bunun sonucunda da bireylerin hukuktan yararlanamaması, adalete erişimlerinin engellenmesi, kişi hak ve özgürlüklerinin kullanılamaması gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir (Zariski, 2011). Bu bağlamda hukuk okuryazarlığı, hukuk bağlamında kullanılan kelimeleri tanıma ve anlama, adalet sistemine olan erişim haklarına ulaşma, yabancı hukuk terimlerini tanıma yeteneği olarak ifade edilebilir. (Council of Canadian Administrative Tribunals, 2005: 11; White, 1983: 143). Ayrıca hukuk okuryazarlığı, elde olan yasal kaynaklar, yasal süreç ve kanunun esası hakkında değiştirici değerlendirme yapma yeteneği olarak da tanımlanabilir (American Bar Association, 1989: 5).

Başlangıçta, hukuk okuryazarlığı terimi, profesyonel mesleki hukuk eğitiminin bir yönünü ifade etmek için kullanılmıştır. Hukuk okuryazarı olma baroya katılımdaki mevzuatları, yargıları, düşünceleri, dilekçeleri ve yasal kanıtları yazma ve okuma yeteneğine sahip olma anlamına gelmektedir. Bu, hukuk okuryazarlığının hukuka hakim bir şekilde yapılmış edebi bir tanımıdır. Bu anlamda kullanıldığında, hukuk okuryazarlığı öğrencilere düşünmeyi ve avukatlar gibi iletişim kurmayı öğreten hukuk fakültesinin yasal yazma programlarının bir önceliğidir (Zariski, 2011). Aynı zamanda hukuk okuryazarlığı, idarecilerin, eğitim kanunu ile ilgili bilgi düzeylerini ve okulların yönetim üzerindeki etkisinin nasıl olduğu konusu ile ilgili bilgi düzeylerini de ifade etmektedir (Delaney, 2009: 121). Hukuk okuryazarlığının daha geniş anlamı, iki farklı yaklaşımın bir sonucu olarak daha da yaygınlaşmıştır. Bu yaklaşımlardan biri, hukuk okuryazarlığının tanımını giderek legalleşen ve çekişmeli bir hale gelen aktif yaşam için gerekli yasal söylemdeki yeterlilik derecesi olarak kabul etmektedir. Bu görüş, hukuk uzmanı White tarafından ifade edilmektedir (Zariski, 2011). Bir başka hukuk yazarı, hukuk okuryazarlığını davanın yönetilmesiyle ilgili “işlevsel beceri görüntüsü” olarak tanımlamaktadır (Bilder, 1999, 51).

Süreç yaklaşımına göre, hukuk okuryazarlığının belli bir aşaması, modern bir toplumun etkin katılımı için gereklidir. Fakat, mesleki beceriye sahip olması için bir vatandaşın bir hukukçu gibi düşünmesi ve yazması gerekli değildir (Zariski, 2011).

Diğer yeni yaklaşım, hukuk okuryazarlığının anlamını bir metafor olarak ele almaktadır. Bu görüşe göre, bu terim erişilen anlayış ve kazanılan bilgi, bir sistem dilinin hakim olması ve hukuk kurumu arasında bazı paralellikler önermek için tasarlanmaktadır (Manley- Casimir, Cassidy ve Castell, 1986: 47). Her iki yaklaşım, bizleri, hukuk okuryazarlığının hukuk mesleğinin ötesine çıkan ve toplumun içerisine kadar uzanan daha geniş düşüncelere götürmektedir. Bazı durumlarda hukuk okuryazarlığı, temel yasal yetkinlik gelişiminin ötesinde düşünülmektedir. Bu durumda hukuk okuryazarlığı, hukuk, yasal süreç ve yasal kaynakların madde ile ilgili bilgi, anlayış ve kritik yargılama edinimini ima, pratikte kapasitelerinin kullanımını sağlama ve teşvik etme olarak karşımıza çıkmaktadır (Manley-Casimir, Cassidy ve Castell, 1986: 90).

Hukuk okuryazarlığı, yasal bağlamda kullanılan sözcükleri anlama, onlardan sonuç çıkarma ve sonra uygulamada bu sonuçları kullanma becerisidir (Canadian Bar

Association, 1992: 23). Aynı zamanda uygulamada ve yasalarda ifade edildiği gibi, hukuk sistemindeki yetersiz alanları yeniden şekillendirmek ve geliştirmek için stratejileri ifade etme yeteneğidir (Hasan 1994: 70; American Bar Association, 1989: 5). Sonuç olarak ortak yasaları içeren problemlerin önlenmesinde bireyin hukuk okuryazarlığı becerisine sahip olması önemlidir.

Hukuk okuryazarlığının bakış açısı, bir topluluğun üyesi olma fikri ile uyum içindedir. Bir dil topluluğunun üyesi olunması için iletişim konusunda bir çok kuralın ve sözleşmenin kabul edilmesi aynı zamanda diğer toplum üyeleri tarafından anlaşılması ve belki de kabul edilebilecek bir şekilde bu kısıtlamaları reddetme yeteneği gerektirmektedir. Dolayısıyla yasayı içermektedir. Kanunen okuryazar olma, bir hukuk sistemini paylaşan bir toplumda tam üyelik kazandırmaktadır. Bu gibi üyelikler bir çok kısıtlamalarla birlikte uygulama ve değişim için birçok yenilikler getirmektedir (Zariski, 2011).

Horton’ a (2008: 3) göre okuryazarlık kişi yaşamının her halini etkileyen davranışları, pozitif tutumları ve öğrenilebilir becerileri kapsamaktadır. Bu kapsamda hukuk okuryazarlığı hukuk bilgisi, hukuk konularını algılama ve hukuk bilgisinin davranışla ifade edilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır (Schimmel ve Militello, 2007; Gordon, 1996). Tüm bu tanımlardan yola çıkarak hukuk okuryazarlığının üç temel bileşeninin olduğu söylenmektedir (Oğuz, 2013: 163). Bu hukuk okuryazarlığının üç temel boyutu aşağıda yer alan Şekil 1’ de gösterilmektedir.

Şekil 4: Hukuk Okuryazarlığının Alt Boyutları

Hukuk okuryazarlığının bir alt boyutu olan hukuk bilgisinde anayasa hukuku, idari hukuk ve ceza hukuku gibi konularına yer verilmektedir. Bu konuların içeriğinde bulunan devlet yapısı ve yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yaptırım, adalet, sorumluluk, disiplin gibi ceza hukuku kavramlarının bireyler tarafından öğrenilmesi

amaçlanmaktadır. Beceri alt boyutunda, bireylerin günlük yaşamda hukuk bilgilerini kullanabilmeleri ifade edilmektedir. Bireylerin hukuk konularına ait algılarının belirlenmesi, bu konulara ilişkin düşüncelerinin belirtilmesi ise tutum alt boyutunda ortaya çıkartılması amaçlanmaktadır (Oğuz, 2013: 163).

2. 3. 1. Hukuk Okuryazarlığı İle İlgili Kavramlar

Hukuk okuryazarlığı kavramına yardımcı olabilen hukuk ile ilgili birkaç kavram vardır. Bunların üçü şunlardır: Yasal bilinç, yasal seferberlik ve yasal sosyalleşme.

Yasal bilinç, kamu üyelerinin birbirlerine karşı tutumları ile hukuk ve yasal

kurumların farkındalıklarını ifade eden bir sosyo-yasal terimdir. Bu yasal bilinç, gündelik işlere ilişkin hukukun önemini belirterek insanların bu farkındalıkları anlamasına yardımcı olmaktadır. Bir başka deyişle, yasal bilinç, ahlak ve yasalar dahil, davranış normlarını ve beklentileri içeren yaşam alanlarını ya da davranış fikri ve eğlence medyasının içinde yer alan kanunların, avukatların ve yargıçların tasvir ettiği popüler kültüre bağlılık olarak görülmektedir. Yasal bilinç çalışmaları diğerleriyle olan ilişkileri oluşturmaktadır ve insanların hukuk yaşamlarını algılamalarına nasıl yardımcı olunduğunu göstermektedir.

Yasal seferberlik kavramı, bireysel ve grup ilgilerini ilerletmek için hukuk ve

hukuk kurumlarına insanların nasıl aktif başvuru yapabileceği konusu ile daha fazla ilgilenmektedir. Yasal seferberlik, hukuku benimseyen kişiler tarafından yasaların etkili kullanımını vurgulamaktadır.

Yasal sosyalleşme, yasal seferberlik ve yasal bilinci çevreleyen hukuk düzenine

yönelik bireylerin ilişkilerini araştırmak için kullanılan bir kavramdır (Zariski, 2011). Bireylerin yaşamlarında yer alan hukuk konularına ait bilinçleri, kamu üyelerinin birbirlerine karşı tutumları, bireylerin haklarını nasıl kullanabildikleri ve kişilerin ilişkilerinde hukuk kurallarının etkisi gibi konular, hukuk okuryazarlığı içeriğinde yer almaktadır.

2. 3. 2. Hukuk Okuryazarlığının Amaçları ve Hedefleri

Hukuk okuryazarlığının toplumu ilgilendiren konularla ilgili amaçları ve hedefleri bulunmaktadır. Bunların arasında bazıları şunlardır:

- Hukuk alanında bilginin artması ve bilginin yayılması.

- Hukukun etkin kullanımı için bireylerin güçlendirilmesi (yetkilendirmesi).

- Hukukun yapıcı eleştirisi için desteklenmesi.

Hukuk okuryazarlığının eğitim, yetkinlik ve kritik hedefleri bu şekilde tarif edilebilir. Hukuk okuryazarlığının eğitim hedefinde genellikle okuma yazmaya teşvik etmek ve bunu geniş programlarla ilişkilendirmek çok önemlidir. Kamu, tüzel eğitim veya toplum hukuk eğitim fikri, hukuk okuryazarlığı teşviki ile ilgilenen hukuk uzmanları ve diğerlerinin ilgisini çekmektedir (Cassidy ve Pitsula, 2005). Hukuk eğitimi, yasal klinikler ve diğer toplum kuruluşları tarafından hizmet sunumu ile oluşturulmaktadır (Mc Donald, 2000). Genellikle bu eğitim çalışmaları, toplum görüşmeleri ya da kitapçıkların yayınlaması ile şekillenmektedir.

Hukuk ile ilgili eğitim, bazen okulda öğrenciler arasında hukuk okuryazarlığı teşvik öğretimini tanımlamak için kullanılan terimdir. Genellikle vatandaşlık eğitimi ile bağlantılıdır (Manley-Casimir, Cassidy, ve Castell, 1989).

Hukuk okuryazarlığı için eğitim, toplumda kabul gören ve özel ihtiyaçların giderilmesine yardımcı olan öğretmenler, yöneticiler, doktorlar ve hemşireler gibi diğer gruplara hedef olmaktadır. Hukuk sistemini kavrayan insanların bu beceri ve yetkinliklerinin eksik olduğu durumlarda bilginin hukuk okuryazarlığı için yeterli olmadığı kabul edilmektedir. Buna göre, bazı hukuk okuryazarlığı programları, kendi adına yasaların kapasitesini artırmada kamu üyelerine yardım etmeyi denemektedir (Zariski, 2011).

Hukuk konularının kazanılmasında, hukukun yapıcı eleştirisi için desteklenmesi ve hukuk kurumlarına teşvik etme amacı, hukuk okuryazarlığının diğer amaçlarına göre daha az paya sahiptir. Muhtemelen bu hukuk okuryazarlığı programları avukatlık mesleği ile ilgilidir. Uzmanların onları eleştirmesi yerine kendi alanında mevcut kurumları desteklemesi daha olasıdır. Yine de yasa hakkında yapılan bilinçli eleştirel perspektif değeri takdir edilmektedir (Zariski, 2011). Konuyla ilgilenen insanlara yetkinlik verilmesi ve insanların hukuk hakkında yeterli bilgiye sahip olması durumunda insanlar, barışçıl yasal ilerlemenin oluşmasına tanıklık etmektedir (Zariski, 2011).

Benzer Belgeler