• Sonuç bulunamadı

Aslında dönemin kaynaklarının ifadelerine göre, Horasan zaten Selçuklular’dan önce Türkmenlerle dolmuştu.38 Ceyhun Nehri’ni 4.000 kişi civarında bir kuvvetle geçen Selçuklular Horasan’ın kuzeyinde Nusay, Ferave bölgesini istila ettiler.39 Ç.Yazlıyev, Beyhaki ve Gardizi’ye isnatla Selçuklu Türkmenlerinin Gazneliler’in Horasan valisine bir mektup göndererek, Horezm ve Maveraünnehir’de yaşama şansları kalmadığı için izinsiz olarak Sultan’ın topraklarına girdiklerini bildirdiklerini, Musa Yabgu, Çağrı ve Tuğrul Bey adına gönderildiği anlaşılan mektupta bundan dolayı özür beyan ettiklerini, Nusay ve Parav’nin kendilerine verilmesi karşılığında içlerinden birisinin daima Sultan’ın yanında bulunacağını, diğerlerinin de ona sadakatle hizmet edeceklerine söz verdiklerini belirtir.40

4.1) Nusay Savaşı

Gerçekten de Çağrı ve Tuğrul Beyler, her ne kadar Gazneliler’e karşı politik bir ne-zaket gösterseler de hedeflerinin bundan daha fazlası olduğu anlaşılıyordu. Uzun yıllardır yurt bulmak mecburiyeti ile oradan oraya göçen Oğuzlar Selçuklu ailesinin etrafında toplanarak güçlerini giderek arttırmakta idiler. Buna rağmen Sultan Mesud, Selçuklu başbuğlarının tekliflerini geri çevirdi. Oysa devlet ileri gelenleri, önceki olaylardan da ders çıkarmış olarak

36 Osman Turan, Selçuklular Tarihi. s.57

37Абу-л-Фазл Бейхаки. История Мас’уда (1030 – 1041) / Пер. А.К. Арендса. Ташкент , 1962. c.103-104.

(Abu’l-Fazl Beyhaki. Masud’un Tarihi (1030-1041) / Trc. A.K.Arends. Taşkent, 1962. s.103-104); Faruk Sümer,

“Selçuklular”. DİA, C.XXXVI. s.367; В.М. Запорожец. Образование государства Сельджуков в Хорасане.

c.48. (Zaporojets, V.M. Horasan’da Selçuklu Devleti’nin kuruluşu. Yabancı tarih. Sent-Peterburg, 2007. S.48)

38Абу -л-Фазл Бейхаки. История Мас’уда (1030 – 1041) / Пер. А.К. Арендса. Ташкент , 1962. c.104 (Abu’l-Fazl Beyhaki. Masud’un Tarihi (1030-1041) / Trc. A.K.Arends. Taşkent, 1962. s.104); Osman Turan, A.g.e. s.59-60

39В.М. Запорожец. Образование государства Сельджуков в Хорасане. c.48. (Zaporojets, V.M. Horasan’da Selçuklu Devleti’nin kuruluşu. Yabancı tarih. Sent-Peterburg, 2007. S.48)

40 Язлыев.Ч, C.Ибрагимов, A.Нурыев. Түркменистаныӊ тарыхы. s.182-83 (Yazlıyev Ç. İbragimov S., Nurıyev A. Türkmenistan tarihi. 1. kitap. Aşkabat: Ilham, 1994. s.182-83)

15 Selçuklular’ı tahrik etmemeyi öneriyorlardı.

Sultan Mesud, Begdoğdı adlı komutan idaresinde 17.000 kişilik bir orduyu Selçuklular’ın üzerine sevk etti.41 Horasan’a geleli henüz bir ay olmasına rağmen 10.000 savaşçı çıkaracak bir güce erişen Selçuklular, Haziran 1035’te Gazne ordusunu Nusay’da meydana gelen savaşta hezimete uğrattılar.42 Büyük bir devlete karşı ilk defa zafer kazanan Selçuklu Türkmenler doğal olarak bu zaferle büyük bir güven kazanmışlardır ve bölgede bir devlet kurabileceklerine inanmaya başlamışlardır. İlaveten, savaşta büyük miktarda ganimet elde edildi.

Ravendi, çok miktarda silah ve hayvanla birlikte, Mesud’un 10 milyon değerindeki hazinesinin de ele geçirildiğini belirtir.43

Selçuklular bu zafere rağmen Gazneliler’e tekrar elçiler gönderdiler. Üzerlerine ordu sevk edildiği için savaşmaya mecbur kaldıklarını, affedilmeleri halinde sultana hizmet edeceklerini bildirdiler. Selçuklular’ın savaştan önce reddedilen teklifleri, şimdi kılıçlarının hakkı olarak kabul edilmek zorunda kalındı. Sultan Mesud tarafından hil’at, at, eğer takımı ve menşur gibi hâkimiyet sembolleri gönderildikten başka Nusay, Parav ve Dihistan da onlara bırakıldı. Selçuklular, Nusay Tuğrul Bey’e, Dihistan Çağrı Bey’e, Parav ise Musa Yabgu’ya verilmek üzere toprakları aralarında bölüştüler.44 Selçuklular bunun karşılığında Gazneli sultanına tabi olacak ve içlerinden biri devlet merkezi Gazne'de oturacaktı.45

Selçuklular’ın buna rağmen sözlerinde durmalarını beklemek çok zordu. Çünkü Horasan adeta bir insan seline uğramış durumdaydı. Çünkü Aral-Hazar arasındaki Oğuz yurtlarından, Harzem ve Maveraünnehir’den akıp gelen Türkmenler çoğunlukla Selçuklular’a tabi oluyorlardı. Bunların yanı sıra bağımsız hareket eden gruplar da olduğu gibi, Selçuklu

41Абу -л-Фазл Бейхаки. История Мас’уда (1030 – 1041) / Пер. А.К. Арендса. Ташкент , 1962. I, c.483-484 (Abu’l-Fazl Beyhaki. Masud’un Tarihi (1030-1041) / Trc. A.K.Arends. Taşkent, 1962. I, s.483-484).

42Агаджанов, С.Г. Государство Сельджукидов и Средняя Азия в XI-XII веках,Москва, изд Наука. 1991, c.51. (Agacanov, S.G. Selçuklular devleti ve XI-XII asırlarda Orta Asya. Moskova: Nauka, 1991.s .51).

43 Er-Ravendi. Rahatü’s-südur. s.94.

44В.М. Запорожец. Образование государства Сельджуков в Хорасане. c.49. (Zaporojets, V.M. Horasan’da Selçuklu Devleti’nin kuruluşu. Yabancı tarih. Sent-Peterburg, 2007. S.49)

45 Аннанепесов М. Атагаррыев Е. Түркменистаныӊ тарыхындан материаллар. s.42. (Annanepesov M.

Atagarrıyev Y. Türkmenistan tarihinden notlar. (X-XVII). Aşkabat, 1995. S.42)

16

liderlerinin, bağlı olanlar üzerinde dahi mutlak otorite sağlaması mümkün değildi. Ayrıca çoğu yarı göçebe hayat sürmekte olan Oğuzlar’ın, yerleşikliğin hüküm sürdüğü Horasan’ı yağma etmelerine engel olmak da bir o kadar imkânsızdı. Nitekim nüfuslarının giderek artması üzerine kendilerine verilen yerlere sığmamaya başladılar. Böylece Selçuklu akınları Cüzcan’dan Belh’e kadar genişledi. Aslında bu sebepleri bir bahane olarak görmekte yanlış olmaz. Çünkü Selçuklular’ın evvelden, bu topraklara bir devlet arzusuyla geldiklerini unutmamak gerekir. Horasan topraklarında Türkmen nüfusunun oldukça çok olması da Selçuklu kumandanlarının lehine bir durumdu ve belki de bir planla hareket ediyorlardı.

Nitekim 1030 yılında Gazneli Mahmud’un ölümüyle devlet zayıflamaya başlamıştı. Kısacası, Selçuklu Türkmenlerinin istiklal kazanmaları için bundan daha müsait şartlar beklenemezdi.

Burada belirtmek istediğimiz bir husus, Selçukluları ‘masum’ göstermeye çalışan bazı araştırmacıları anlayışla karşıladığımızdır.

Sultan Mesud ‘keyfince davrananları’ durdurmak üzere Hacib Subaşı yönetiminde 15.000 kişilik bir orduyu Horasan’a gönderdi. Bunun üzerine daha fazla tepki çekmek istemeyen Selçuklular, bu sırada Bust’da bulunan Sultan’a bir elçi gönderdiler. Artan nüfusları yüzünden yaşadıkları yerlerin yetmediğini bildirerek, Merv, Serahs ve Baverd şehirlerinin de kendilerine verilmesi karşılığında askeri hizmet teklif ediyorlardı. Gazne sultanı yağmalarıyla Horasan’ı kalbura çeviren Selçuklular’ın tekliflerinde samimi olmadıkları düşüncesiyle üzerlerine yeni bir ordu göndermeye karar verdi. Veziri ile Hacib Subaşı’yı Selçuklular’ı Horasan’dan atmakla görevlendirdi. Selçuklular bu tedbirler karşısında işgal ettikleri yerlerden Nusay ve Parav’a çekildiler.46

4.2) Serahs Savaşı

Sultan Mesud durumdan haberdar olunca, meselenin çözüldüğünü düşünerek Hindistan’a sefere çıktı (Ekim 1037). Selçuklular ise kışın bastırması üzerine Horasan’daki

46Язлыев.Ч, C.Ибрагимов, A.Нурыев. Түркменистаныӊ тарыхы, s.110. (Yazlıyev Ç. İbragimov S., Nurıyev A. Türkmenistan tarihi. 1. kitap. Aşkabat: Ilham, 1994. s.110)

17

Gazne ordusuna küçük saldırılar düzenleyerek yeniden karışıklıklar çıkardılar. Durumdan haberdar olan Sultan, Subaşıya derhal saldırı emrini verdi. Serahs yakınlarında Talhab adlı yerde cereyan eden savaşta Gazneli’ler ağır bir yenilgiye uğradı (429/ 1038) ve Gazneli ordusunun bütün ağırlığı Selçuklular’ın eline geçti.47 Bu zafer bir taraftan Horasan’da Gazneli egemenliğinin sonu demekti.

Geleneklere göre toplanan kurultayda bu zaferi görüşen Selçuklular, topraklarını genişletmenin yanı sıra, bir devlet ilanı provası yapmak imkânı da buldular. Eski yerlere ilave olarak Musa Yabgu Serahs’ı, Çağrı Bey Merv’i aldı. Üçlü yönetim görüntüsüne rağmen, onları bu şehirlere Tuğrul Bey’in tayin etmesinden anlaşıldığına göre, ailenin ve kurulmakta olan devletin başı odur. Horasan’ın merkezi olan Nişabur ise zaferden 12 gün sonra, İbrahim Yinal tarafından Tuğrul Bey adına teslim alındı. Şehir ahalisi doğal olarak Selçuklular’a direnmedi. Çağrı Bey Merv'e, Tuğrul Bey Nişabur'a, Mûsa Yabgu Serahs'a girdi. Halk hiçbir yerde onlara karşı tepki göstermedi. Merv'de Çağrı Bey, Nişabur'da Tuğrul Bey adına “melikü'l-mülûk" unvanı ile hutbe okundu.48 Bu zaferden sonra Horasan’ın büyük bir bölümü Selçuklular’ın idaresi altındaydı.

Bu iki zafer Gazne devletinin itibarını da iyice sarsmıştı.

Netice itibarıyla Nişabûr’a girişlerinden sonra Selçuklularda, genel olarak Selçuklu Devleti’nin siyasal ve sosyal gelişmesinin, adalet ve nizam duygusundan ayrılamayacağı telakkisinin mevcudiyeti, ciddi biçimde reddedilemeyecek bir tarihi olgudur. Bunun tersi doğrultusundaki bir kanaat, yani Selçukluların basit birer katıksız ganimet arayıcısı oldukları şeklindeki görüşler ise, bir oymaktan nasıl bir cihan imparatorluğu haline dönüşebildiklerine dair, akıl almaz başarılarının yarattığı soru işaretlerinde temellenmektedir.