• Sonuç bulunamadı

1.2. KÜLTÜRÜN ÖĞELERİ

1.2.3. Tutumlar

2.2.5.2. Hofstede’in Örgütsel Kültür Analizi

“Geert Hofstede ‘in kültür konusunda düşünceleri bugüne kadar kültürel farklılıklar üzerine yapılmış en kapsamlı ampirik çalışmalardan birine dayanmaktadır. Hofstede kırk ülke üzerinde yaptığı ve ulusal kültürün örgütler açısından sonuçlarını incelediği araştırmanın sonuçlarını dört başlık altında incelemektedir; güç mesafesi, belirsizlik kaçınma, bireyselcilik kolektivizm ve erillik-dişilik” (Bakan vd., 2004:82- 89).

Güç mesafesi özelliği: Kültürün bu boyutu, bir toplumda kurumlar ve örgütlenmeler içindeki gücün dağılım biçimlerini; bu dağılımdaki farklılıkların eşitsizliklerin üyeler tarafından benimsenmeme ve kabul edilme derecelerini göstermektedir. Dolayısıyla güç mesafesi, gücün toplumun bireyleri ve organizasyonlarında eşit olmayan bir şekilde dağılımı ile ilgilidir.

Hofstede’e göre güç mesafesi düşük toplumlarda;

 Toplumdaki eşitsizlikler azaltılmıştır,

 Toplumdaki herkes birbirine bağımlıdır,

 Hiyerarşi rollerin eşitsizliği anlamında olup uygun bir biçimde oluşturulmuştur,

 Toplumun alt katmanında olanlar ile üst katmanında olan herkes birbirini kendisi gibi bir insan olarak görmektedir,

 Gücün kullanımı hukuki ve iyi ve kötüyü ayırt etmeye bağlıdır,

 Herkes eşit haklara sahiptir,

 Güçlü insanlar sahip oldukları gücü bir baskı aracı olarak kullanmak yerine, sahip olduklarından daha az güçlü görünmeyi denemektedir,

29

 Sosyal sistem sorgulanabilmektedir,

 Bir sosyal sistemi değiştirmenin yolu gücü yeniden dağıtmaktan geçmektedir,

 Değişik güç seviyesindeki insanlar kendilerini daha az tehdit içinde

algılanmaktadır,

 Güçsüzler arasında gizli bir uyum konusudur,

 Güçsüzler arasındaki işbirliği dayanışma temelinde oluşabilmektedir.

“Güç mesafesi geri olan kültürlerde, güç dağılımında ve buna bağlı olarak fırsat eşitsizliğindeki dengesizlik kabullenir. Dolayısıyla güç mesafesinin yüksek olduğu toplumların temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir”(Bakan, Büyükbeşe, Bedestenci, 2004:82-89);

 Eşitsizlik düzeninin olduğu bir dünyada herkes hak ettiği yerdedir.

 Güçlüler ve güçsüzler bu düzende korunmaktadır.

 Çok az insan Özgür ve insanların çoğu ise diğerlerine bağımlıdır.

 Hiyerarşi varoluşlar eşitsizlik anlamındadır.

 Toplumun alt katmanlarında olanlar ile üst katmanlarında olanlar birbirlerinden farklı kategorilerde görürler.

 Güç toplumun temel gerçeğidir ve iyi ve kötüden önce gelir.

 Güç hukuksallığı tartışılamaz.

 Güç sahipleri ayrıcalıklı olmaya hak kazanırlar.

 Güçlüler olduklarından daha fazla güçlü görünmeye çalışmışlar.

 Güçsüzler kınanır ve kendilerine çok fazla değer verilmez.

30

 Güçsüzler arasındaki işbirliği insanların birbirlerine olan güvenin düşük olması nedeniyle zordur.

Güç mesafesinin düşük olduğu toplumlardaki örgütlerde, katı olmayan merkezileşme, basit farklılaşma, alt kademelerde yüksek nitelik ve işçilerle memurların aynı statüye sahip olduğu görülmektedir.

Güç mesafesinin yüksek olduğu toplumlardaki örgütlerde unvan, statü, pozisyon gibi betimleyici öğeler fazlasıyla önem verilir ve saygı duyulur; işyerlerinde işçi ile işveren arasındaki mesafe hissedilir ve korunur. Bu örgütlerde katı bir merkezileşme, sivil bir örgütsel yapı, çok sayıda denetleyici kadro, büyük bir ücret farklılaşması, alt kademelerde düşük nitelik ve beyaz yakalıların mavi yakalılara oranla daha yüksek statüye sahip olduğu görünmektedir.

“Hofstede, Düşük güç mesafesi yaşanan toplumlara örnek olarak Avusturya, İsrail, Yeni Zelenda ve İrlanda’yı göstermiştir. Yüksek güç mesafesinin yaşandığı ülkeler ise Malezya, Meksika, Güney Kore, Hindistan, Panama gibi ülkeler örnek vermiştir” (Bakan vd., 2004:82-89).

Belirsizlikten Kaçınma Özelliği: Belirsizlikten kaçınma bir toplum üyelerinin kesinlik olmayan, kuşku uyandıracak durumlar karşısında kendilerini ne ölçüde rahatsız ve tehdit altında hissettikleri ve bu durumdan ne ölçüde kaçındığını ifade etmektedir. Bilginin yetersiz ya da açık olmaması, değişmelerin hızlı ve öngörülemez gelişmesi yüksek düzeyde karmaşıklık durumunun söz konusu olması halinde, bir toplumun duyacağı tedirginlik, belirsizlikten kaçınma boyutuyla açıklanmaktadır. Belirsizlikle başa çıkma yolları toplumların kültürel mirasıyla ilişkilidir. Belirsizlik başa çıkma yolları okul, aile gibi temel kurumlar vasıtasıyla transfer edilir ve desteklenir. Örgütler açısından belirsizlik kavramı, sıklıkla çevre kavramıyla ilişkilendirilir. Belirsizliğin kaynağı olarak çevre, örgütün doğrudan kontrolü altında olmayan her şey olarak ele alınır.

31

Bireyselcilik / Kollktivizm Özelliği: Kültürün bu boyutu bir toplumundaki insanların bir arada veya toplu olarak gösterdikleri davranışlarla ilgilidir. Hofstede’e göre bireyselcilik belirli toplumda topluluk veya bireyler arasındaki ilişkileri tanımlar. Bir başka deyişle bir toplumun ilişkilerinin insanların daha çok kendilerinin ve birinci derece dereceden yakınlarının geçmişiyle ilgili olduğu gevşek bir toplumsal çerçeve içinde mi, yoksa kişilerin grup içi ve dışı insanlar arasında ayrıma giderek grup içi üyelerin kendilerine bakmalarını beklediği sıkı bir toplumsal çerçeve içinde mi örüldüğünü gösterir.

Kollektivist değerlerin yüksek olduğu toplumlarda, bireyler bir aileyi ve bir klanı devam ettirmek ve büyütmek için doğarlar. Bu bağlamda kendilerini ailelerinin veya diğer önemli toplulukların bir parçası olarak görüp, topluluğun çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne tutarlar. Bireyselcilik değerlerinin yüksek olduğu toplumlarda, kişiler kendilerini diğerlerinden bağımsız üniteler olarak tanımlar, herkes kendisine ve en yakın ailesine dikkat eder ‘’Ben’’ tercih edilir. Kimliğin temeli bireydir.

Eril ve Dişil Özellikler: Kültürün bu boyutu cinsiyetlere yüklenen rolleri ifade etmektedir. Cinsiyet rolleri, aile okul ve akran grupları içerisinde sosyalizasyon yoluyla transfer edilir. Yetişkinlik öncesi sosyalizasyon erkekler için daha iddiacı, kadınlar için daha terbiye edici şekilde oluşabilir. “Örgütlerde cinsiyetler açısından yükselme fırsatları ve örgütsel amaçların algılanması arasında ilişki vardır. Dişi kültür geleneksel anlamda toplumlarda genellikle kişilikle özdeşleştirilen şefkatli, merhametli, nazik, sadık, başkalarına karşı duyarlı olma gibi özellikler içermektedir. Eril kültürün baskın olduğu toplumlarda insanların kendine güven duyguları daha yüksek olduğundan, insanlar daha gerçekçidir. Dışsallıktan ziyade içsellik özelliklerine sahiptir. Erkek kültüründe çalışmak için yaşama ilkesi vurgulanırken, dişi kültürlerde ise kendine güven yerine alçak gönüllülük egemen olmaktadır. Dişil özelliklerin yüksek olduğu toplumundaki iş hayatında, düşük iş stresi ve iyi ücret alan kadınlara sık rastlanmaktadır. Eril özelliklerin yüksek olduğu toplumlarda ise, yüksek iş stresi görülür. Çalışma hayatında yüksek ücret alan kadınlara sık rastlanmaz”(Bakan vd., 2004:82-89).

32