• Sonuç bulunamadı

2.3. HİZMET İÇİ EĞİTİM

2.3.6. Hizmet İçi Eğitim Süreci

2.3.6.2. Hizmet İçi Eğitim İhtiyacının Saptanması

HİE’in amacı, bireylere mesleklerinde daha başarılı ve mutlu olmalarını sağlayacak gerekli bilgi, beceri ve tutumlar kazandırmaktır. HİE ‘in amacına ulaşması ise, program amaçlarının programa katılanların eğitim gereksinimlerine yönelik olmasına bağlıdır (Yalın, 2001).

Literatürde ihtiyaç kavramı farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Fenwick “ihtiyaç” kavramını şu şekilde ifade eder; mevcut durum ile arzu edilen durum arasındaki farklılığı göstermekten çok, “ihtiyaç”; mevcut durum ile arzu edilen durum arasındaki farkı gösterir (Fenwick, 1987:46).

HİE’de ihtiyaç kavramı ise; “bir hizmet veya işte çalışan kimsede, işin veya hizmetin yerine getirilmesinde bilgi, beceri ve alışkanlıklar bakımlarından duyulan eksiklik ya da gerekliliktir” (Taymaz, 1992:25). Ya da; işin veya hizmetin gereklerine dayalı olarak personelin göstermesi gereken yeterliklerle gösterdiği yeterlikler arasındaki fark olarak tanımlanır (Kaufman, Roger, Herman, 1991:139). Gelecekte yapılacak eğitim faaliyetlerinin planlanabilmesini sağlamak amacıyla personelde olması

gereken yeterliklerle, mevcut yeterlikler arasındaki bu mesafenin saptanması süreci de “eğitim ihtiyacının belirlenmesi” olarak ifade edilir (Gözütok, 1990:10).

HİE etkinlikleri, öğretmenlerin eğitim ihtiyacını karşılamak, kurumun saptanmış olan amaçlarına ulaşmasını sağlamak ve öğretmenlerden daha fazla verim elde etmek üzere planlanmakta ve uygulanmaktadır (Taymaz, 1997). Bu nedenle HİE programlarını düzenleyen kişilerin programa katılacak öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamada başarılı olması için, programın onların ihtiyaçlarına yönelik olması, amaçların ve içeriğin iyi belirlenmesi, bu içeriğe uygun programın geliştirilmesi, öğretim sürecinin iyi organize edilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir (Kaya,2003). Bu şekilde yapılan HİE kursları hem öğretmenlere, hem de kuruma büyük yararlar sağlayacaktır (Kaya, Küçük ve Çepni, 2004).

HİE sistemi temel olarak üç kısımdan oluşur. Bunlar: (1) sistemin ihtiyaçlarının saptanması, (2) sistemin gelişmesi ve (3) sistemin değerlendirilmesidir (Akhun, 1977:2). HİE faaliyetleri sonucunda istenilen sonuçların sağlanabilmesi, program hazırlama ve geliştirme çabalarında ilk aşamanın “eğitim ihtiyacı belirleme süreci” olmasına bağlıdır (Ornstein, Allan, Hunkins, 1988). Eğitim ihtiyacı belirleme işlemi, programlı bir eğitim çalışmasının ilk aşamasını oluşturmaktadır, bu aşama geçilmeden bunu izleyen diğer aşamalara geçilmesi mümkün değildir. Çünkü öğretmenlerin HİE programlarına etkin olarak katılmaları ve HİE programlarında öğrendiklerini gerçek sınıf ortamlarında uygulama olanağı bulmaları isteniyorsa, HİE’ler ve konuları, öğretmelerin gereksinimleri ve onların sınıftaki etkinlikleri ile yakından ilişkili olmak durumundadır (Lanier ve Little, 1989; O’Sullivan, 2001). Bu aşama gerektiği şekilde aşılmadan veya hatalı ve eksik geçiş yapılırsa istenilen sonucun alınması beklenemez (Kalkandelen, 1968: 17).

Öğretmenlerin HİE gereksinimi çeşitli değişkenlere göre farklılık göstermektedir. Kuşkusuz, mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin hizmet içi eğitim gereksinimi deneyimli öğretmenlerden farklıdır. Yeni öğretmenler sık sık sınıfın ve dersin organizasyonu, öğrenci motivasyonu, öğrencilerin bireysel gereksinimlerini karşılama, sınıf yönetimi ve disiplin gibi çeşitli durumlarda zor deneyimler

yaşamaktadır. Ayrıca, yeni öğretmenler karmaşık okul ve toplum sistemleri ve politikalarını anlamakta zorlanmaktadır. Bunun yanı sıra, öğretmenlerin hizmet içi eğitim gereksinimleri zaman içinde de değişiklik göstermektedir. Öğretmenlerin hizmet öncesindeki eğitimleri, öğretim yaptıkları bölge ve deneyimlerindeki farklılıklar, öğretmeye ilişkin tutumları, bilgi düzeyleri, teknik bilgi ve kişisel gelişimlerindeki değişmeler, onların HİE gereksinimlerini değiştirmektedir (Joerger, 2002).

Kuh, Orbaugh ve Byers (1981) eğitim ihtiyacı belirleme sürecinde yaşanan aksaklıklar ya da zayıflıkların elde edilen sonuçların güvenirliğini sarstığını belirtmişler ve bu konuda muhtemel olabilecek hataları şu şekilde sıralamışlardır:

1. İhtiyaç belirleme çalışmalarında, amaçların net olmaması,

2. İhtiyaç belirleme sürecinin yalnızca bir kişi tarafından planlanması, yürütülmesi ve sonuçlarının yorumlanması bazı önemli noktaların gözden kaçmasına neden olabilir,

3. Planlama yapan kişinin ihtiyacı belirlenecek grup ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmaması,

4. İş analizlerinin zayıflıkları ortaya çıkarmada esas alınıyor olması ya da yapılmamış olmaması olumsuz etkiyebilir,

5. İhtiyaç belirleme çalışmalarında örgütün fiziksel imkanları ve kaynakları ile yönetim gibi unsurların dikkate alınmaması,

6. İhtiyaç tanımında kavram yanılgıların yaşanması farklı yorumlara neden olabilir. Dikkate alınması gereken, ihtiyacın, mevcut durum ile arzu edilen durum arasındaki mesafeyi göstermesi olmalıdır,

7. İhtiyaç belirlemede üç kriter dikkate alınmalıdır: - Yalnızca bireylere ihtiyaçlarının ne olduğu sorularak ihtiyaç belirlenemez, ihtiyaç belirleyebilmek için en az üç ihtiyaç belirleme aracı kullanılmalıdır. – Değerler, politika ihtiyaç belirleme çalışmalarına yansıtılmamalı, ihtiyaçlar mevcut koşullar dikkate alınarak belirlenmelidir. – Çoğunluk her zaman doğruyu yansıtmayabilir.

8. Politik güçlerin, ihtiyaçların belirlenmesini etkilemesine izin verilmemesi, 9. İhtiyaçların öncelik sırasına göre belirlenmesi. İhtiyaçları sıraya dizme sadece düzeni sağlar, hangi ihtiyacın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaz,

10. İhtiyaç belirlemenin olumlu ve olumsuz yönlerinin dikkate alınmaması da etkendir. İhtiyaç belirlemenin hem olumlu hem de olumsuz yönleri vardır. Örneğin öğretmenlere yönelik bir ihtiyaç belirleme araştırmasında; öğretmenler eğitim-öğretimdeki olumsuzluklardan kendilerinin sorumlu olacağı düşüncesi ile hareket edebilirler bu da güvenilir, doğru bilginin elde edilmesine engel olabilir,

11. İhtiyaç belirleme çalışmalarının doğrusal bir süreç olarak görülmesi. Hâlbuki ihtiyaç belirleme dairesel bir süreçtir ve süreklilik gerektirir. İhtiyaç belirlemenin tamamlanması yeni ihtiyaçların belirlenmesine geçmek için yalnızca başlangıç noktasıdır.

Hizmet öncesi eğitim programları; bireyin, toplumun ve konu alanının ihtiyaçlarına bağlı olarak açıkça ifade edilmiş amaçlarla yönlendirilmektedir. Hizmet öncesi eğitimin devamı olarak ele alınan hizmet içi eğitim faaliyetlerinde de program geliştirme çabaları; personelin eğitim ihtiyaçlarına bağlı olarak ifade edilen amaçlarla yönlendirilmelidir. Burada ihtiyaçların hangi yaklaşımlarla, kimler tarafından ve hangi tekniklerle belirleneceği dikkate alınması gereken önemli sorunlar olarak görülmektedir (Ryan, 1987: 30).

Eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi ile ilgili başlıca yaklaşımlar dört grupta toplanabilir. Bunlar; farklar yaklaşımı, demokratik yaklaşım, analitik yaklaşım ve betimleme yaklaşımıdır.

Farklar Yaklaşımı: Bu yaklaşımda, öğretmenlerde var olan ile istenilen veya

beklenilen yeterlikler arasındaki fark ortaya konularak hizmet içi eğitim ihtiyaçları belirlenir. Bu yaklaşımda, uzmanlar tarafından öncelikle spesifik olarak yeterlik alanları ve yeterlikler belirlenir ve bu yeterliklerden hangilerinin, öğretmenlerde var olduğu araştırılır (Dillon, 1981:69).

Demokratik Yaklaşım: Bu yaklaşımda eğitim ihtiyacı belirleme çalışmasının

sonuçlarından etkilenecek olan herkesin (öğretmen, öğrenci, okul müdürü, veli...) ihtiyaç belirleme sürecine katılımı öngörülür. Başta öğretmenler olmak üzere, diğer ilgililer ihtiyaç belirleme çalışmasının planlama aşamasından başlayarak, çalışmanın

sonuçlarının alınmasına kadar bütün aşamalara katılabilir. Öğretmenlerin eğitim ihtiyaçları bütün ilgililerin görüşleri alınarak tespit edilmekle birlikte öğretmenlerin görüşleri ayrı bir önem taşır. Çünkü öğretmenin hangi konuda eğitim ihtiyacı olduğunu hissetmesi ve bu ihtiyacın giderilmesi çalışılması önem taşır (Crocker, 1981: 29, Dillon, 1981:70).

Analitik Yaklaşım: Gelecekte ortaya çıkması olası durumlardan hareket edilerek

öğretmenlerin eğitim ihtiyacının belirlenmesi sürecidir (Gözütok, 1994: 13).

Betimleme Yaklaşımı: Bir yaşantının yokluğu ile ortaya çıkan zararla o yaşantının

varlığının ortaya koyacağı yarardan hareketle ihtiyaç belirleme sürecidir. İhtiyaçları karşılayan belirli şeylerden veya eğitim yaşantılarından yoksunluk hallerinde ortaya çıkan durumun incelenmesidir (Gözütok, 1994: 13).

Bu yaklaşımların dışında Jones (1985) HİE ihtiyaçlarının tespitinde kullanılabilecek bazı teknikler belirlemiştir. Bunlar:

- Kayıt ve raporların incelenmesi; Kurumlarda HİE gereksinmelerini belirlemede kaynak olarak kullanılabilecek kayıt ve raporların başlıcaları; ilgili kanun, tüzük ve yönetmelikler; teftiş ve denetim raporları; yöneticilerin dönem sonu raporları; personele ilişkin yazışmalar; siciller, şikayetler ve dilekler; araştırma ve inceleme raporları; toplantı karar ve tutanakları; disiplin olay ve kararları seklinde sıralanabilir. Kayıt ve raporların incelenmesiyle, çalışmaların durum ve sonuçları hakkında güvenilir veriler elde edilebilir. Ancak, tek basına bu yolla problem alanlarıyla ilgili nedenleri tespit etmek ve hizmet içi eğitim gereksinmesini belirlemede yeterli veri sağlamak güç olabilir.

- Grup toplantılarının düzenlenmesi; Grup toplantıları, bireysel olarak çözümlenemeyen sorunlara çözüm yolu aramak üzere iki veya daha fazla ilgilinin bir araya getirilerek çalışmasıdır. Bir kurumda mal ve hizmet üretiminde görevli ve sorumlu olanların bir araya getirilerek, sorunları analiz etmeleri ile HİE gereksinmesi

belirlenebilir. Küçük grup toplantıları problemin boyutlarının belirlenmesinde faydalı olabilecek bir tekniktir. Ancak iyi bir yönetim becerisi gerektirir.

- Görüşme (mülakat) yapılması; Eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesinde yaygın olarak

kullanılan tekniklerden biridir. Bu yöntem, belirli bir amaca yönelik olarak iki kişinin yüz yüze gelerek yaptıkları konuşmalar olarak tanımlanır. Görüşme tekniği, öğretmenlerin cevaplama oranlarını oldukça artırması, yöneltilen soruların yanlış anlaşılması ihtimalini azaltması, toplanan bilgilerin güvenilir olması, fikirlerin rahatça açıklanmasına olanak sağlaması açsından oldukça yararlı görülür. Ancak, bu tekniğin fazla zaman alması, iyi bir görüşme bilgi ve becerisi gerektirmesi, öğretmenlerin isimlerinin gizli tutulması garantisi verilmediği zaman güvenilir cevap alma zorluğunun olması gibi dezavantajları da bulunmaktadır.

Görüşmelerde, genellikle, görüşmenin türüne göre değişen ayrıntılarda hazırlanmış bir kılavuzdan yararlanılır. Görüşme kılavuzu, görüşmecinin uyması gereken önemli kuralları hatırlatıcı, görüşme sorularını belli bir sırada içeren ve gerektiğinde kayıt işlemlerini de kolaylaştıracak biçimde hazırlanmış bir listedir (Akt: Erişen, 1997:38).

-Anket uygulanması; yazılı iletişim yoluyla veri toplama tekniğidir. Anketler, veri

toplamada yaygın olarak kullanılan araçlardır. Bu teknik, genellikle kullanılan araç adı (anket, test..) ile de anılır. Bu tekniğin, diğer tekniklere oranla, görünüşte “kolay” ve “ucuz” oluşu, daha çok tercih edilmesindeki en önemli nedenlerdendir.

Anketler, bir konuda kişilerin bildiklerinin ne derecede doğru olduğunu ölçmekten çok bir konu veya sorun hakkında bildiklerini, tepkilerini, ihtiyaçlarını, dileklerini belirlemek üzere hazırlanır ve uygulanır. Bireylerin anket sorularına verdikleri cevaplarla kişilikleri arasında ilişki kurmaya yönelik, bireyi tanımaya yarayacak özelliklerle ilgili sorular da hazırlanabilir. Sorular, amaçlara uygun olarak veri sağlayacak şekilde kapalı veya açık uçlu olarak hazırlanabilir.

- Gözlem yapılması; belli bir kimse, yer, olay, nesne, durum ve şarta ait bilgi toplamak

için belirli hedeflere yöneltilmiş bir bakış ve dinleyiştir. Gözlem yapacak olan uzmanın, öğretmenin görevini iyi bilmesi gerekir. Gözlemler ihtiyaçların belirlenmesinde güvenilir olmalarına rağmen çok zaman almalarından dolayı ihtiyaç belirleme araştırmalarında genellikle tercih edilmemektedir. Ayrıca öğretmenlerin ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik olarak yapılan bir gözlemde genellikle sınıfta bir gözlemcinin var olması yapay durumların oluşmasına neden olur. Bu durum da gözlemin dezavantajlarındandır. Ancak gözlemci, sınıfın güvenini kazanır ve sınıfın bir üyesi gibi davranırsa bu olumsuzluk ortadan kalkabilir.(Erişen, 1998).

Yukarıda belirtilen yaklaşımların ve tekniklerin dışında hizmet içi eğitim faaliyetlerinin etkili ve verimli olarak planlanabilmesi için Ryan (1987) tarafından ihtiyaç belirleme modeli geliştirilmiştir. Bu model üç aşamadan oluşmaktadır (Ryan, 1987:67):

İhtiyaç Belirleme Modeli

I. Aşama:

Bu aşamada, hangi özelliklerin, standartların veya konuların çalışmanın odak noktasını oluşturacağı; finansman, personel gibi gerekli kaynaklar; çalışma için ihtiyaç olabilecek izinlerin alınması; çalışmanın sonuçlarından etkilenecek kişilerle temasa geçilmesi belirlenir. Ayrıca; ihtiyaç belirleme çalışmasını yürütmek için gerek maksimum sayıdaki grup belirlenir ve olabilecek en demokratik yöntemlerle oluşturulan gruptan temsilci uzmanlar seçilir.

II. Aşama:

I. aşamada seçilen temsilcilerle toplantılar düzenlenir, ihtiyaç duyulan istatistikçi, sekreter gibi yardımcı personeller seçilir, temsilci gruplar ile beyin fırtınası yapılarak farklı düşünceler, amaçlar ortaya konulur. Elde edilen bilgiler doğrultusunda ihtiyaç belirlemede yer alması gereken problemler kararlaştırılarak veri toplama sürecinde kullanılacak yöntem ve teknikler kararlaştırılır ve verilerin dağıtımı ile toplanması planlanır. Bu aşamada son olarak zaman çizelgeleri belirlenerek temsilci üyelere onaylatılır.

III. Aşama:

Son aşamada ise veriler toplanıp düzenlenir, analiz ve yorumlamaları yapılır. Son olarak da gelecekteki ihtiyaçlar belirlenip düzenlenir.

Ryan, bu model ile birlikte öğretmenlere yönelik yapılacak bir ihtiyaç belirlemede veri kaynaklarının öneminden ve güvenilir olması gerekliliğinden bahsetmiştir ve farklı veri kaynakları sıralamıştır. Bunlar; yöneticiler, deneticiler, öğretmenler, öğrenciler, aileler ve uzmanlardır (Ryan, 1987:69).

Bu tez çalışması için de yukarıda belirtilen veri toplama tekniklerinden betimleme yaklaşımına dayalı olarak görüşme ve anket teknikleri kullanılmış ve veri kaynağı olarak da öğretmenlerden yararlanılmıştır.