• Sonuç bulunamadı

Durum Hiyerarşisi ve Ana-Oğuzcadaki Muhtemel Durum Kategorisi Durum, söz diziminde yer alan herhangi bir ismin diğer birimlerle olan Durum, söz diziminde yer alan herhangi bir ismin diğer birimlerle olan

Rekonstrüksiyon I. Adım Modern Oğuz Yazı Dil ve

3.3. Durum Hiyerarşisi ve Ana-Oğuzcadaki Muhtemel Durum Kategorisi Durum, söz diziminde yer alan herhangi bir ismin diğer birimlerle olan Durum, söz diziminde yer alan herhangi bir ismin diğer birimlerle olan

ilişkisini belirleyen bir kategoridir. İsimler, söz diziminde diğer isimlerle veya fiillerle olan çeşitli münasebetlerini bu kategoriye ait çeşitli dilbilgisel birimlerle işaretlemektedir. Türk dili için bugüne kadar yapılan klasik gramer çalışmalarında, farklı şekillerde tanımlanan bu kategori7, temel olarak isim çekimi (declension)

7 Literatürde daha önce yapılan durum tanımlarına, birçok çalışmada tekrar tekrar yer verildiği için, bu bölümde değinilmeyecektir. Çalışmada ilk olarak yapılan tanım esas alınarak ilerlenecektir.

94 olarak adlandırılır. Bununla beraber söz konusu çalışmalarda genellikle durum kategorisi morfolojik birimlerden oluşan bir kategori olarak değerlendirilegelmiştir.

Bilindiği gibi Türkçe başlangıcından bugüne kadar durum kategorisini işaretleyebilmek için farklı stratejiler kullanmaktadır. Bu stratejilerden en yaygın ve Türk dilinin tipolojisini yansıtanı morfem işaretleyicileridir. Ancak bunlar dışında -çoğu zaman genellikle literatürde göz ardı edilen- morfem+edat ve edatlar da durum kategorisini işaretleyebilmektedir. Bu açıdan durum kategorileri birçok dünya dilinde olduğu gibi, yalnızca morfolojik olarak değil, sentaktik olarak değerlendirilmesi gereken leksik birimleri de içermektedir.

Bu noktada çalışmada durum kategorisine ait her birim için literatürde kullanılan Latince kökenli terminoloji tercih edilmiştir. Çünkü Türklük biliminde yaygın bir şekilde kullanılan terimler, söz konusu durumların fonksiyon aralıklarını tam olarak karşılamamakla birlikte, morfolojik yaklaşımın sınırladığı durum kategorilerini de yansıtamamaktadır. Mesela; TT. yönelme veya yaklaşma hâli, AzT.

yönlük halı, TkmT. yöneliş düşüm, GT. doorudak halı gibi datif adlandırmaları, temel olarak bu durumun yalnızca “yön” fonksiyonuna yapılan atıftan kaynaklanmaktadır. Ancak bilindiği gibi genel Türkçede, datifin bünyesinde akuzatiften lokatife kadar geniş bir skalada fonksiyon aralığı bulunmaktadır. İleride görülebileceği gibi, datif bölümünde tespit edilen fonksiyonlar bu bakış açısına paralel doğrultuda genişlemektedir. Öyleki durum morfemleri arasındaki geçişkenlik de bunun en önemli delili olarak gösterilebilir. Oysaki dünya dillerindeki formlar için kullanılan datif adlandırması, bu geniş fonksiyon alanını kapsayan daha genel bir adlandırmadır. Üstelik literatürde yaygınlaştığı üzere yukarıda gösterilen adlandırmalar, daha çok morfemler için kullanılmış ve diğer durum işaretleyicilerini göz ardı eden veya sınırlandıran bir terminolojik vaziyet almıştır. Bütün bu sebepler doğrultusunda, çalışmada ele alınan durum kategorilerinin her biri için daha kapsayıcı kabul edilebilecek Latince kökenli terimler kullanılacaktır.

Modern Türk yazı dilleri üzerine yapılan gramerlerdeki isim çekim kategorileri genellikle yedi ana durum kategorisini gösterir: Nominatif, akuzatif, genitif, datif, lokatif, ablatif, instrumental.8 Durum kategorisindeki kabul edilen bu sınırlılığın

8 Altay, Hakas, Şor gibi Türk dilinin uzak Sibirya yazı dillerinde bu sayı morfemlerin canlılığına göre artırılabilirse de genellikle modern yazı dillerinde bu sayı pek fazla değişmemektedir.

95 temel nedeni, morfolojik bakış açısıdır. Yani bu yedi ana durumu işaretleyen morfemler dışında bir morfemin bulunmaması, o yazı dilinde diğer durumların var olmadığını düşünmeye itmiştir. Temel olarak modern yazı dillerinin beslendiği tarihî yazı dillerinde daha fazla artırılabilir durum kategorilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum kategorileri, temelde iki ilkeden dolayı sınırlandırılmaya sebep olmuş olmalıdır: (a) eş fonksiyona sahip ve durum hiyerarşisinde daha yukarıda olan kapsayıcı bir kategorinin bu görevi üstlenmesi veya (b) fonksiyonlarını bir morfemden ziyade edat gibi bir leksik birime devretmesi. Bu iki sebebin herhangi birisinden dolayı, özellikle morfolojik olarak, kayba uğramış durum kategorileri göz ardı edilmiş ve art zamanlı çalışmalarda kesintilerin olduğu fark edilmiştir.

(a) ilkesinde görülen “hiyerarşi” meselesi ve doğal olarak durum kategorisinin hiyerarşik düzeni hakkında Türk dili araştırmalarında, bugüne kadar neredeyse hiç bir çalışma yapılmamıştır. Durum kategorileri arasındaki geçişkenlik, durum kategorilerinin morfolojik olarak yok olma durumu ve diğer birçok sebebin anahtarı olarak görülebilecek bu hiyerarşik düzen Türk dilleri için uygulanması ve üzerinde düşünülmesi gereken önemli problemlerden biri olarak gün yüzüne çıkmaktadır.

Evrensel bakış açısı ile dünya dilleri üzerinde yapılan çalışmalarda durum kategorilerinin sahip oldukları fonksiyonlara göre tasnif ve sıralama denemeleri yapılmıştır. Elde edilen verilerle ulaşılan sonuçta ortaya bir durum hiyerarşisi çıkarmışlardır. Bu denemelerde esas dayanak noktası, kategorilerin kapsadıkları semantik alan merkezidir. Blake, fonksiyonlarını göz önüne aldığı durum kategorilerinden şu şekilde bir hiyerarşik düzen tesis etmiştir:

NOMİNATİF  AKUZATİF  ERGATİF  GENİTİF  DATİF  LOKATİF  ABLATİF/İNSTRUMENTAL  DİĞER (Blake, 2004: 156).

Caha, bu hiyerarşik sıralamayı kabul etmeyerek yeniden düzenler:

NOMİNATİF  AKUZATİF  LOKATİF 1 GENİTİF/PARTİTİF  LOKATİF 2 DATİF  LOKATİF 3 İNSTRUMENTAL/KOMÜTATİF (Caha, 2009: 32).

Yukarıdaki hiyerarşik sıralamanın temel noktası, sol taraftan sağ tarafa doğru kapsayıcılığın azalması ve özelleşen durumların ortaya çıkmasıdır. Yani sıralamanın başında olan durumlar kendisinden sonraki durumların fonksiyonlarını

96 kapsayabilmektedir. Genetik olarak birbiriyle alakasız diller arasında yaptığı tipolojik karşılaştırmalarda, durum morfemlerinin sahip olduğu fonksiyonlardan hareketle gösterilen bu hiyerarşi sistemleri, tipolojik farklılıklardan kaynaklanan özellikleri gösterememektedir. Bu açıdan bütün diller için genellenebilecek bir ilkeler sistemi olarak kabul edilemeyecektir. Fakat kısmî olarak bazı durum kategorileri, Türk dili için geçerli olabilecek durumdadır. Bu hiyerarşinin başlangıç noktasında yer alan nominatifin herhangi bir birimle işaretlemeye ihtiyaç duymayan,

“sıfır morfemli” yapıda olmasının leksik düzeyde diğer durumları kapsayabileceği düşüncesini doğurmuştur. Bu yaklaşım Türk dilleri için geçerli olabilecek hiyerarşik özelliklerden yalnızca bir tanesidir.

Durum kategorisi üzerinden yapılan diğer bir tasnif denemesi de Meiklejohn (1892) tarafından öne sürülmüştür ve yine nominatif merkezinde gerçekleşmektedir.

O, nominatifi “yükselen durum”, diğer durumları ise “alçalan durum” olarak kabul etmiştir. Burada temel alınan nokta fiil istemlerinin durum kategorisi üzerinde oluşturduğu dikey hareketliliktir. Bu yüzden morfemsizlikle birlikte “yükselen durum” olarak nominatif, gerçek bir durum kategorisi olarak kabul edilmez (Meiklejohn, 1892: 19).

Söz diziminde eylemlerin mekânsal ve zamansal olarak hareketliliğini esas alan Mackenzie, durum kategorisindeki bazı üyeleri statik ve dinamik terimleri ile ifade ederek ikiye ayırmıştır. Lokatif gibi zamansal veya mekânsal konuma bağlı statik durumlar ile eylemin hareket yönüne bağlı şekilde gerçekleşen ablatif ve datif gibi dinamik durumlar ortaya çıkmıştır (Mackenzie, 1977: 131). Bu sonuç belirli durum kategorileri için şu göstergeler ile şekillendirilebilir:

97 Stump durumu, bir ismin çeşitli ilişkilerini birbirinden ayıran morfo-sentaktik özelliklerin bir kategorisi olarak kabul ettiği için, bu kategorilerden bazılarının temelde sadece sentaktik olduğunu düşünür. Bunlar; nominatif, akuzatif ve genitif gibi kategoriler ile işaretlenmektedir. Dolayısıyla durum kategorisini iki temel ayrımda gösterir (Stump, 2007: 12):

DURUM KATEGORİSİ

Gramatik

Çekirdek

Nominatif Akuzatif

Ergatif Genitif Datif

Semantik

Lokal

Lokatif Ablatif Allatif Perlatif İnstrumental

Komütatif Diğer

Semantik düzlemde oluşturulmaya çalışılan bütün hiyerarşi ve tasnif çalışmalarının belirli eksik yanları bulunmaktadır. Blake ve Caha’nın ileri sürdükleri

98 hiyerarşide bazı durum kategorileri eksikken, Türk dili için geçerli olamayacak bazı fonksiyonel kapsama alanları mevcuttur. Mesela genitifin her iki hiyerarşi denemesinde de orta sıralardaki yüksek fonksiyonel açıları, Türk dili için geçerli olamayacak bir durumdur. Çünkü fonksiyonları itibariyle lokatif ve datif gibi durum kategorileri genitifin alt hiyerarşisinde bulunamazlar. Meiklejohn’un öne sürdüğü iki ayrım ise oldukça genelleyici ve ayrıntıları olmayan bir görüştür. Durum kategorilerini birbirinden ayırmak veya sınırlarını belirleyebilmek için yetersiz kalmaktadır. Mackenzie’nin harekete bağlı olarak önerdiği ayrım bir dereceye kadar tutarlıdır. Fakat yine de yeterli olmayacaktır. Statik-dinamik ayrımıyla ortaya konabilecek durum kategorileri dışında kalan durumlar için farklı bir önerisinin olmaması, instrumental, akuzatif, nominatif ve genitifin muğlak bir şekilde kalmasına sebep olmuştur.

Çalışmada ele alınan durum kategorileri için Türk dilinin kendi iç dinamiklerine bağlı bir şekilde ve fonksiyonlarından hareket edilerek yapılacak bir durum sınıflandırmasında, yukarıdaki öneriler de değerlendirilerek çalışmanın temelini oluşturacak sistem belirlenmeye çalışılmıştır. Morfoloji temelinde ilerleyecek bu çalışmada durum morfemlerinin öncelikli ayrımı morfo-semantik fonksiyonları ile yapılmıştır. Zamansal ve mekânsal konum merkezli “hedef”, yön”,

“yol”, “konum” ve “kaynak” gibi fonksiyonlara sahip durumlar, lokal durumlar olarak kabul edilmiş ve Mackenzie’nin hareketlilik bağlamında yaptığı statik ve dinamik başlıkları altında altı farklı durum kategorisi belirlenmiştir. Fonksiyonları bakımından hiçbir şekilde konum işaretlemeyen ve genellikle eylem ortaklığını işaretleyen instrumental ve komütatif için daha farklı bir şekilde ortaklık kategorisi belirlenmiştir. Bunun dışında kalan ve literatürde genellikle özgünlük (specifity), belirlilik (definiteness) ve canlılık (animacy) fonksiyonları ile öne çıkan (Lidz, 2006:

10) diğer morfemler de bu fonksiyonları göz önünde bulundurularak belirlilik durumları kategorisine yerleştirilmiştir. Bu kategorilerin oluşturduğu durum sınıflandırılması şu şekilde gösterilebilir:

99 Daha önce ele alındığı gibi modern yazı dillerindeki sınırlı durum kategorilerine karşı, tarihî Türk yazı dillerinde tespit edilen durum kategorilerine göre Ana-Oğuzca için muhtemel kategoriler belirlenmiştir. Bu aşamada Eski Türkçede varlığı bilinen durumların genel Türkçeyi kapsayan bir vaziyette olması, Ana-Oğuzcanın durum kategorisini de belirlemek için kabulleri oluşturabilir.

Yazıtların ilk gramerini ortaya koyan Tekin, Türkçenin ilk yazılı kaynaklarında nominatif, genitif, akuzatif, datif, lokatif-ablatif, direktif, ekvatif, instrumental ve komütatif kategorilerinin olduğunu söylemektedir (Tekin, 2003: 105-118). Gabain, yazıtlarla birlikte Eski Uygur metinlerinden hareket ederek yazdığı gramerinde ise aynı sınıflandırmada, Uygur yazı dilinde var olan farklı morfemler sebebiyle lokatif ve ablatif ayrımını yapmaktadır (Gabain, 2007: 63-65).

Erdal, Eski Türkçede isimlerin 11 aktif ve üretken durum kategorisine sahip olduğunu iddia eder: nominatif, genitif, akuzatif, datif, lokatif, ablatif, instrumental, ekvatif, direktif, partitif - lokatif ve simulatif. Bu kategorilerden direktif ve komütatif gibi bazılarının dönemsel üretkenliği veya canlılığından dolayı hatta zamir çekimlerinde görülmemesinden dolayı on tane kategorinin gösterilebileceğini düşünür (Erdal, 2004: 182). Bu şekildeki bir çıkarım, Türkçenin dünya dilleri arasındaki tipolojik durum kategorisini de göstermesi açısından önemli bir vaziyeti gün yüzüne çıkarabilir. Dünya dillerindeki durum kategorisine göre yapılan sınıflandırmalarda Türkçenin durumu da ortaya çıkacaktır. Mesela, daha önce yapılan tasniflerden birisi şu şekildedir (Iggesen, 2005: 202):

100 261 DİL ÜZERİNDE YAPILAN DURUM KATEGORİSİ SINIFLANDIRMASI Morfolojik Durum İşaretleyicileri Olmayan Diller 100

2 Durum Kategorisine Sahip Diller 23

3 Durum Kategorisine Sahip Diller 9

4 Durum Kategorisine Sahip Diller 9

5 Durum Kategorisine Sahip Diller 12

6-7 Durum Kategorisine Sahip Diller 37

8-9 Durum Kategorisine Sahip Diller 23

10 veya Daha Fazla Durum Kategorisine Sahip Diller 24

Yukarıdaki tasnife göre durum kategorisini işaretleme bakımından Türkçe yüz dilin dışında kalırken, kategori sayısı açısından 24 dil içinde bulunmaktadır. Bu durum, tabii olarak, Türk dilini diğer dillerden ayıran önemli bir konuma yerleştirmektedir. Genel Türkçe veya Eski Türkçe için ulaşılabilecek bu sonuçlar, Türkçenin alt dallanmalarına da genellenebilir bir çıkarım olarak kabul edilebilir. Bu çerçevede Türkçede varlığı kabul edilen durum kategorilerinin, diyalektlerde bulunması mümkündür. Dolayısıyla Ana-Oğuzca varsayımında bu durum kategorilerinin her birinin izini aramak gerekecektir.

Erdal, Eski Türkçenin gramerinde, farklı morfemler ve doğal olarak farklı fonksiyonlarından hareketle direktif kategorisinden farklı bir direktif-lokatif ve partitif/lokatif kategorilerini önermektedir. Ayrıca ekvatifin Eski Türkçe için prolatif ve limitatif fonksiyonlarında kullanılan morfem ile ortaklık gösterdiğini hatta ekvatif fonksiyonlarının ikincil öğeler olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünür (Erdal, 2004: 373-378). Poppe’nin (1977) daha önce Ana-Altayca için öne sürdüğü sınırlı durum kategorileri de göz önünde bulundurularak çalışmada yukarıdaki düşüncelere paralel bir şekilde durum kategorileri belirlenmiştir.

Durum kategorileri için ön kabul ile rekonstrüksiyona başlamanın gerekliliği ve morfolojik inceleme yapıldığı için, çalışmada ilerleme kaydedildikçe bazı morfemlerin eş kategorileri barındırdığı belirlenmiştir. Mesela, +çA gibi genel Türkçede yaygın bir şekilde kullanılan morfemin ekvatif, prolatif ve limitatif fonksiyonlarına sahip olması veya +n gibi bir morfemin tarihsel süreçte takip edildiği zaman hem instrumental hem de komütatif olarak kullanıldığının tespit edilmesi,

101 morfem merkezli bu çalışmada bazı durum kategorilerinin birlikte ele alınmasına sebep olmuştur. Elbette ele alınan durum kategorisine ait morfemlerin morfo-fonolojik özellikleri bakımından bir rekonstrüksiyonu yapılsa bile, fonksiyon aralıklarının tespiti ve fonksiyon piramidinin uygulanmasında, daha ziyade fonksiyonların ait olduğu diğer durum kategorileri ayrılarak başka bir pramitte incelenecek ve rekonstrüksiyon setlerinde de bunlar farklı şemalarda gösterilecektir.

102

II. BÖLÜM