• Sonuç bulunamadı

1.3. ROMANLARI VE ÖZETLERİ

2.1.1. Manzum Ürünler

2.1.3.10. Hitaplar

Hitaplar, halk arasında kişilere ya da topluluğa bir görüş veya düşünceyi açıklamak, konu ile ilgili bilgi vermek ya da yol göstermek gibi amaçlarla kullanılır. Hitapların en önemli özelliği, toplumu oluşturan kişilerin görüş ve düşüncelerini yansıtmalarıdır. Diğer bir deyişle, hiyaplara bakarak o toplumun kültürü hakkında fikir elde edebiliriz. İhsan Oktay Anar’ın romanlarında hitaplarla ilgili örneklere rastladık. Romanlarda geçen hitapların kahramanları etkileyen ve onları harekete geçiren kaba sözlerden oluştuğunu görmekteyiz.

“Höt! Veledizina seni! Bırak onları bakayım…”(PKA/s.17). “Bre adam! Rahatını düşüneceğine bacaklarını sarkıt”(PKA/s.79). “Melun kâfir! Bilgelik dedin ha”(PKA/s.134).

“ ‘Beni kandırdın deyyus’ diye bağırdı…”(PKA/s.214). “ ‘Ey ahali!’ diye haykırdı, ‘Gelin! Gelin!’…”(PKA/s.215).

“ ‘Yolun sonu göründü sevgili Bünyamin’”(PKA/s.215). “ ‘Behey teres! Ne cesaretle buraya geldin?’”(PKA/s.221).

“ ‘Kalkın bre!’ diye bağıran süvarinin sesiyle inlediğinde…”(EH/s.122). “…diz çökerek esrarengiz adamın abasının eteklerine yapıştı: ‘Ey günah ve kötülük yüklü yüce efendim!’ dedi…”(A/s.14).

“ ‘Sizi gibi fırıldakçılar! Sizi gidi miskinler!’ diye gürledi, …Şeddeli eşşekler sizi! Okumanız yazmanız bile yok! Ben de, Cahiliye Devri’nin Hazreti Peygamber ile bittiğini sanırdım. Ama en azından sizin için bitmemiş bu devir! Sizi gidi sümsükler, sünepeler”(A/s.22-23).

“‘Bre adam! Padişahın iradesini çiğnersin de ocağın kanununa mı uydum dersin!’”(A/s.39).

“…yere öfkeyle tükürdükten sonra adamlarına, ‘Haydi ağalar!’ dedi…”(A/s.39).

“ ‘Haydi yiğitlerim! Ortamızın adını kara çıkarmayın. Mesafeyi iyi hesaplayın’”(A/s.62).

“Süleyman Reis, ‘Bre gavatlar! Muharebede olsaydık demek ki top başından ayrılacaktınız!’”(A/s.65).

“‘Bre tabansızlar! Ben size camiye değil, minareye nişan alın dedim’.”(A/s.69).

“‘Ateş edin bre! Maytaplar falyalara! Ateşlemeyenin beynini dağıtırım!’”(A/s.70).

“Kalın olduğunuz yerde! Sizi gidi kansızlar kepazeler! Ciğeri beş para etmez haysiyetsizler”(A/s.96).

“Sizi gidi mendeburlar! Sünepeler! Uyuzlar! Tembeller! Iskança vardiyayı çalın! Nöbet birinci vardiyada! Porsunlar!”(A/s.113).

“‘Sizi gidi ciğeri beş para etmez döküntüler! Bir işi beceremediniz! Sizin yerinize gerdeğe ben gireyim bari!’ diye bağırarak denizcilerin yanına koştuğunda…”(A/s.114).

“ ‘Arslanlarım! Sizler usta denizciler, yiğit savaşçılarsınız! ...’”(A/s.119). “Süleyman Reis, ‘Yoldaşlarım,’ dedi, ‘Bir müşkülümüz var. Bu yüzden kaptanımız bize gerekli’(A/s.126).”

“ ‘Vay kerata vay! Kafir ama, anlaşılan anası onu kadir gecesi doğurmuş!’”(A/s.150).

“Kırbaç Süleyman tâ uzaktaki marinele, ‘Bre daltaban!’ diye bağırdı…”(A/s.156).

“ ‘Haydi arslanlarım! Haydi yiğitlerim! Gösterin kendinizi! Durmayın kardeşlerim!’”(A/s.161).

“ ‘Bre cahil! Bre günahkâr!’ dedi, ‘ Hem paranı almışlar hem de sana yalan söylemişler!’ O kadınların hepsi iffetlidir. Mıncıklayıp sıkıştırılacak kadınlar değillerdir” (A/s.164).

“…Göbelez Baba, ‘Bre eşşek!’ dedi, ‘Zaten kendini cehennemin dibine götürecek kadar günahın var’”(A/s.167).

“ ‘Bre sivri akıllılar!’ diye bağırdı, ‘Ben insan vururum.. Bir kuşa nişan almışlığım bile yoktur’”(A/s.174).

“Efendim! Size inanmadığımı sanmayın ama karşı kıyıda bir sürü insan görüyorum.”(S/s.108).

“… ‘Gönül ey! Yâr! Dost! El aman! Â canım! Â sultanım! Yâr canım gel! Aman aman Efendim! Yâr ey’! Sözleri eksik olmuyordu.”(S/s.174).

“…elinde bir baklava tepsisiyle yanlarına geldi ve ‘Buyurun ağalar’…”(S/s.205).

“Az sonra dedelerden biri, ‘Erenler’ dedi.”(S/s.208).

“…onlara, ‘Haydi arslanlar! Haydi yiğitler!’ Müezzinlerin elleri kulaklarında…”(S/s.221).

“‘Behey deyyûs! Sen bizim ilmimizi nasıl küçümsersin!’ diye haykırdı.”(S/s.168).

“…Bre kıblesiz! Diye bağırdı.”(S/s.175).

“…Şeyh İzzettin’e ‘Kerizettin Efendi’, Abdulrezzak Kirâmî Hazretleri’ne ‘Zırtullâıkirmanî Efendi’ ve Şeyh Abdülmabud’a ‘Abullabut Efendi’ diye hitâp edip matrak geçince epey beddua almıştı”(YG/s.23).

“ ‘Behey avanak!’ dedi. ‘Burayı daha dün bulduk da sığındık! Bu zazonları ne demeye getirirsin buraya! Sırrımızı açık ettin deyyus!’…”(YG/s.98).

“ ‘Sersem! Elleme onu! Onca emeğin içine edecek!’”(YG/s.116).

“Horoz akıllı! Kaz beyinli! Keşkek Aleyhisselâm! Sözlerine muhatap olduğu için ihtiyara garez bağlıyor, adamın iyi kötü her lâfından mânâ çıkarıyordu. Hele hele, ‘Behey ibiş! İrtifâ dümeninin telini fazla germişsin!’ dediğinde, dedesini az kalsın defterden silecekti…”(YG/s.120).

“ ‘Bre zihni! Tayyâre havalanıp irtifâ arttığında, soğuktan teller nasıl olsa gerilecek. Avanak seni! Bu kafayla sen, eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalırsın! Senin elinden iş çıkmaz! İstidatsız eşek!’”(YG/s.120).

“Şerefsiz! Ahlaksız! Yılan! Sefil! Melûn! Estağfirullâh! Estağfirullâh, Estağfirullâh, Allâhümmağfirlî mâ kaddemtü ve mâ ente a’lemü bihî minni entel- Mukaddemüveentel-Muahharu lâ ilâhe illâ ente! Âââh! Âh! Ne barbardı o!” (YG/s.127).

“ ‘Açılın!’-‘Aman bre dikkat!’-‘Varda savul!’-‘Mastarla hamlacı getiresez bre’-‘As büke!’- ‘Bre destur!’ nidâları…”(YG/s.113).

“Haydi ruhsuzlar! Canlanın! Çadırları sökün! Direkleri ayrı yerde istifleyin! Sen! Kepaze! Bakıp durma öyle!...”(YG/s.169).

“ ‘Sizi mâdercendeler! Haydeh! Haydeh! Kirhorlar sizi!’ diye bağırırken, o yağmur altında erlerden biri ‘Ama kumandanım! Yemek bile yemedil!’ deyince…”(YG/s.169).

“Alık, izansız seni! Kara câhil adam! Ahmak! Kleopatra’nın burnunun uzunluğu gibi bir yara izinin de tarihi değiştirebileceğini nasıl inanmazsın!”(YG/s.234).

“…kendisini durdurup yüzüne tükürecek ve ardından da ‘Deyyûs’ diye haykıracak bir haysiyet sahibi, bu saatten sonra elbet karşısına çıkmazdı”(GK/s.77).

“ ‘Müstakbel yengene milyon yetmez! Duydun mu deyyûs!’”(GK/s.92). “…tekme ve yumrukların yol açtığı âhu vâhlar, ‘ırz düşmanı,’ ‘namussuz,’ ‘iffetsiz’ nidâlarıyla inlemeye başladı”(GK/s.99).

“…Bre teres! Daha o gece senin burada oturduğunu anlamadığımı mı zannettin? ...Dayını örnek alsaydı, onun gibi helâl para kazanan, helâl süt emip zemzemle yıkanan biri olurdun! Gavat seni!”(GK/s.115).

“Kılığınızı gören sizi beyefendi sanır! Oysa siz, evet siz, bir hayvansınız!”(GK/s.155).

“Bana bak uçkuru gevşek! Irz düşmanlarının âkıbeti ne olur, bilir misin!”(GK/s.168).

“Behey gavat! Nişanlını kaçırdılar! Sen bundan haberdarmışsın!...”(GK/s.171).