• Sonuç bulunamadı

Hicretten Önce Kur’an Eğitim ve Öğretim

İSLAM EĞİTİM TARİHİNDE KUR’AN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ 2.1 Hadislerde Kur’an Öğretim

2.2. Hz Peygamber’den Osmanlı Devleti’ne Kadar Kur’an Eğitim ve Öğretim

2.2.1. Medreselerin Kuruluşundan Önce Kur’an Eğitim ve Öğretim

2.2.1.1. Hicretten Önce Kur’an Eğitim ve Öğretim

İslâm öncesi ve İslâm’ın öğretilmeye başlandığı Mekke döneminde (610- 622) eğitim ve öğretim örgütlü değildi. Bu dönemde başta şahıs evleri, mescitler, küttaplar, (ilk mektepler) cami-okulları olmak üzere, halka açık çeşitli eğitim kurumları ortaya çıkmıştır. Eğitim ve öğretimin temeli yeni gelen âyetlerin insanlara anlatılıp öğretilmesi esasına dayanıyordu. Hz. Peygamber, kendisine bildirilen âyetleri insanlara anlatıyor ve inananlar da davranışlarını ona göre şekillendiriyorlardı. Bu basit, ama önemli eğitim ve öğretim faaliyeti, hicrete kadar devam etmiştir. İlk yapılan eğitim ve öğretim faaliyetleri arasında Hz. Peygamber’in sokaklarda, pazarlarda ve panayır yerlerinde yürüttüğü tebliğ gayretlerini özellikle zikretmek gerekir. Çünkü risâletin tebliği anlamındaki bu ilk gayretler İslâm eğitiminin mayasını teşkil etmektedir. “Şimdi bütün dünyanın önüne bir öğretici ve uyarıcı olarak çık” anlamına gelebilecek olan “Kalk ve uyar”107 âyetiyle başlayan ve ardından “Ve (bundan böyle) en yakınlarından başlayarak erişebildiğin herkesi)

104 Makdisi George, a.g.e., s. 47.

105 Abdurrahman b. Ebi Bekr b. Muhammed, Celâleddin es-Suyûtî (öl. 911/1505), el-Câmiu’s-Sağir,

(Trc. Hüseyin Yıldız, Hasan Yıldız, Zekeriya Yıldız), Ocak Yayınları, İstanbul, 2013, c. I, s. 12.

106 Dağ Mehmet, Raşit Öymen, İslâm Eğitim Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1974, s. 65. 107 Müddessir,74/2.

uyar.”108 âyetiyle devam eden süreçte, İslâm dini artık Mekke halkına açıktan anlatılmaya başlanmıştır. Bu süreçte ağırlıklı olarak yüce Allah’ın tekliği, hiçbir ortağının bulunmadığı, yüce ve kudret sahibi olduğu, öldükten sonra başka bir hayatın var olduğu ve burada insanların yapıp ettiklerinden sorguya çekilecekleri işlenmekteydi. Âhiret günü alınacak olan ödül veya cezanın belirlenmesinde davranışların önemli rol oynayacağı anlatılıyor, Allah’ın insanlara sunduğu nimetlerin takdir edilmesi gerektiğine yönelik mesajlar veriliyordu. Hz. Peygamber tebliğinde ayetleri tatlı sesiyle, yavaş yavaş, samîmi ve herkesin anlayacağı şekilde insanlara okuyup açıklıyor, kalplere Allah’a ve ahiret gününe imanı yerleştirmeye çalışıyordu.109Önce, içinde yaşanılan çevre, gökyüzü, yağmur, gök gürültüsü, şimşek ve bitkiler gibi görülen ve hissedilen hususlara dikkatler çekiliyor, ardından Allah’ın varlığına, yüceliğine, sonsuz kudretine, yaratıcılığına ve diğer kemal sıfatlarına geçilerek duygular eğitiliyordu. Böylece Hz. Peygamber, davranışları idare eden zihin, duygu, kalp ve akıl gibi merkezleri tahrik ederek insanları eğitiyordu. İslâm tarihinde hicret öncesi öne çıkan Kur’an eğitim-öğretim kurumlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

2.2.1.1.1. Evler

İslâm dininin henüz özgür bir şekilde açıkça anlatılıp yaşanamadığı günlerde Müslümanlar, kabul ettikleri yeni dînin kendilerine getirdiği iman esaslarını ve sorumluluklarını öğrenmek üzere ancak güvenli yerlerde toplanabiliyorlardı. Çünkü bu dönem Müslümanların işkence ve eziyet altında tutulduğu ve ancak pek az kimsenin bu yeni harekete katılmış olduğu bir devirdi. Bu manada ilk açılan ev, hem ev, hem de mescit olarak kullanılan Erkam’ın evidir. “Dâru’l- Erkam” diye ün yapan bu evde ilk Müslümanlar gizlice toplanıp Kur’ân âyetlerini okuyup öğreniyor, ibadetlerini yapıyorlardı.110 Hz. Peygamber de zaman zaman bu eve gelerek onlarla sohbet ediyor, birlikte namaz kılıyor ve kendisiyle görüşmek isteyenleri kabul ediyordu. İlköğretim ve eğitim yapılan evlerden bir diğeri ise, Hz. Ebubekir’in bir

108 Şu’arâ, 26/214.

109 Hamidullah Muhammed, İslâm Peygamberi, Çev. Salih Tuğ, İrfan Yayınevi, İstanbul, 1980, 4.

baskı, c. I. s. 99.

ev-mescit modelindeki evidir. Evinin bahçesinde kendine özel bir mescit yeri ayıran Hz. Ebubekir, burada sesli bir şekilde Kur’ân okurdu. Bu durum çevredeki müşrik kadın ve çocukların dikkatini çekiyor, Kur’ân’a karşı sempati duymalarına yol açıyordu. Mekke’de Kur’ân öğretilen diğer bir ev ise, Benu Zafir’in evidir. Mus’ab b.Umeyr hicretten önce bu eve gelerek Müslümanlara Kur’ân öğretiyordu.111

2.2.1.1.2. Mescitler

Bilindiği gibi ibadethaneler insanlık tarihi kadar eski kurumlardır. İnsanlar dinleriyle ilgili bilgileri buralardan almışlar, inançlarıyla ilgili duygu yoğunluklarını, inandıkları tanrılarına karşı ibadet etme, tapınma ve kurban adaklarını yerine getirme gibi âyinleri inşâ ettikleri bu ibadethane veya tapınaklarda yerine getirmişlerdir. İbadethaneler, inanç birliğinin ve sürekliliğinin bir göstergesidir. Bütün inanç sistemlerindeki ortak yapı olmalarının dışında, ibadethaneler aynı zamanda geçmiş ile geleceğin de bir sembolü ve sentezi konumundadırlar. Mekkeli Müslümanların geleneksel olarak husûsi ibadethaneleri yoktu. Siret ve megazi kaynakları, İslâm’ın ilk döneminde ibadetlerin gizlice evlerde, sokak aralarında veya uygun ve emniyetli yerlerde yapıldığını, bu durumun Hz. Ömer’in Müslüman oluşuna kadar devam ettiği belirtilmektedir. 112

Yukarıda ev olarak zikredilen yerler, aynı zamanda birer mescit hüviyetini de taşımaktaydılar. Rivayetlere bakılırsa, hicretten önce de Medine’de Akabe biatleri sonrasında Müslüman olan kişiler tarafından başta Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek ve ibadet etmek için mescitler yapılmıştır. Esad b. Zürare’nin Mescid-i Nebevi’nin inşâ edilmesinden önce kıblesi Kudüs’e doğru olan bir hurma kurutma yerini mescide çevirdiği ve burada toplanıp Cuma namazlarının kılındığı belirtilmektedir. İlk muhacirler Küba’ya geldiklerinde burada bir mescit yapmışlar ve Mescid-i Atike denilen bu mescitte Peygamberimiz Cuma namazı kılmıştır. İslâm’ın ilk yıllarında bazı Müslümanların inançları yüzünden işkenceye tabi tutuldukları bilinmektedir. Ammar b. Yasir bunlardan biridir. Ammar, ibadetlerini rahat bir şekilde yapabilmek ve Kur’an-ı Kerim’i okumak, anlamak için kendisine ait bir mescit yaptırmıştır. Bu

111 Hamidullah Muhammed, a.g.e., c. I, s. 106-107.

mescidin bireysel ve toplu ibadetlere açık olarak inşâ edilen ilk mescit olduğu söylenmektedir. Hz. Ebubekir’in mescidinin bundan sonra yapıldığı ve daha kişiye özel olduğu belirtilmektedir.113

2.2.1.1.3. Küttaplar

Örneklerine az rastlansa da okuma-yazma ve basit bazı hesap konularının öğretildiği küttapların, İslâm’dan önce de mevcut olduğu belirtilmektedir. Yazı yazdırmak ve öğretmek anlamına gelen “et-Tektib” kelimesinden türemiş olan küttap, okuma-yazma öğretilen ilk mektep manasına gelmektedir. Bazıları bu okulların İslâm’ın ilk yıllarından itibaren kurulduğunu söyledikleri halde, diğer bazıları ise bunun daha sonraları gerçekleştirildiğini iddia etmektedirler.114 Küttaplar bazen müstakil, bazen de camilere bitişik olarak kurulmuşlardır. İlk tahsil döneminde öğrenciler okuma, yazma, Kur’ân, dinî bilgiler, günlük işlere yetecek kadar hesap, gramer bilgisi ve bir miktar edebiyat dersleri alırlardı.115 İlk mekteplerin programlarının Kur’ân etrafında toplandığı bir gerçektir. Kur’ân, öğrencilerin okumayı öğrenirken üzerinde çalıştıkları herhangi bir kitabın yerini tutmaktaydı. Yazılacak parçalar da ondan seçilirdi. Öğrenciler, aynı zamanda Hz. Peygamber’in sözlerini de öğrenirlerdi. Bu arada diğer peygamberlerin kıssalarına da yer verilirdi.116