• Sonuç bulunamadı

HİDİVLİK DÖNEMİ VE İNGİLTERE’NİN MISIR’I İŞGALİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. HİDİVLİK DÖNEMİ VE İNGİLTERE’NİN MISIR’I İŞGALİ

Bu bölümde, Mehmet Ali Paşa’dan sonra bir süre sakin geçmiş olan Osmanlı- Mısır ilişkilerinde, İsmail Paşa’nın Mısır valiliğine gelmesi ile girilen yeni dönem incelenecektir.

Söz konusu dönem, Osmanlı Devleti ve Mısır tarihi açısından oldukça hareketli bir dönemdir. İsmail Paşa’nın Mısır’ı Afrika’da bulunan bir Avrupa ülkesi haline getirme çalışmalarının nasıl sonuçlandığı, bu arada Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerinin kazandığı yeni boyut, bu dönemin en önemli konularını oluşturmaktadır.

Mısır, imtiyazları giderek genişlemekte olan bir Hidivlik haline gelmişken izlenen yanlış iktisat politikası, Avrupa’nın değişen Şark Siyaseti ve Osmanlı Devleti’nin zaafları yüzünden İngiltere’nin işgaline uğrayacaktır.

3. 1. İsmail Paşa Dönemi (1863-1879):

3. 1. 1. İsmail Paşa’nın Mısır Valiliğine Getirilmesi:

Mısır’ın ve Osmanlı Devleti’nin tarihinde ilk Hidiv olan İsmail Paşa, İbrahim Paşa’nın ortanca oğludur. 1830 tarihinde Kahire’de doğmuş olan İsmail Paşa, 14 yaşına kadar Mısır’da kaldıktan sonra gözlerindeki bir rahatsızlığın tedavi edilmesi ve eğitimini tamamlaması amacı ile Viyana’ya gönderilmiştir (1844). Viyana’da iki yıl kaldıktan sonra Paris’e gitmiş, burada Saint Cyr Harp Akademisinde eğitim görmüştür471.

Abbas Paşa Mısır Valisi olduğunda muhalif gurubun başındaki Sait Paşa ile birlikte hareket etmiş ve miras meselesi nedeniyle ailesi ile birlikte İstanbul’a gelmiştir. İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde Sultan Abdülmecit ile iyi ilişkiler kurmuş hatta bu sayede Meclis-i Ahkâm üyeliğine getirilmiştir. Sait Paşa’nın vali olması üzerine Mısır’a

dönmüştür. Sait Paşa’dan sonra Mısır Valiliğine veraset usulüne göre Ahmet Rıfat Paşa’nın geçmesi gerekmekteydi ancak onun ölmesi üzerine İsmail Paşa, ailenin en yaşlı bireyi olması sebebiyle Mısır Valisi olmuştur (20 Ocak 1863)472.

İsmail Paşa, Mısır Valisi olduğunda 33 yaşında idi, cömert ve kurnaz kişiliği ile tanınmaktaydı. Dedesi Mehmet Ali Paşa ile babasının karışımı bir karaktere sahip olduğu söylenebilir. Bu dönemin belli başlı olayları Süveyş Kanalı’nın tamamlanması, Mısır borçlarının birikmesi ve Mısır maliyesi üzerinde ikili kontrol oluşturulmasının ardından tahttan indirilmesidir473.

Babıâli ile İsmail Paşa’nın ilişkisi değişikliklerle doludur. İsmail Paşa, Afrika’da bir Mısır İmparatorluğu oluşturmak istemiş, mal toplama ve şöhret kazanma tutkusu ile Mısır’da giriştiği işler onu ve ülkesini derin bir borç batağına sürüklemiştir. Yine de Mısır’ın kalkınmasına Mehmet Ali Paşa’dan sonra damgasını vuran ikinci şahsiyettir.

Valilik Fermanı’nı kendisine Vesim Paşa götürmüştür ve İsmail Paşa O’nunla birlikte teşekkür dileklerini bildirmek üzere İstanbul’a gitmiştir. Padişah’a sadakat ve bağlılığını arz eden İsmail Paşa’ya “Birinci Osmani Nişanı ve Sadaret Rütbesi ihsan ve

tevcihi ile bâ-Hatt-ı Humâyun Babıâli’ye irsal kılınarak mazmunu münifi ilan edilmiştir”474. Bu fermanla, Mehmet Ali’ye verilmiş olan 1841 tarihli fermanda söz konusu olan şartlarla Mısır Eyaleti ve ona bağlı yerler uhdesine tevcih edilmiştir. Bunun dışında Mısır halkının emniyeti ve huzurunun temini ile adaletin sağlanmasına gayret etmesi ve Mısır’da meydana gelen değişmelerden Babıâli’yi haberdar etmesi gibi konular hükme bağlanmıştır.

İsmail Paşa İstanbul’a, beraberinde Osmanlı devlet erkânına verilmek üzere değerli hediyeler getirmiştir. Padişah’a da buharla işleyen özel yatı Feyz-i Cihad’ı hediye ederek kendisini Mısır’a davet etmiştir. Böylece göreve geldiği ilk andan itibaren İstanbul ile iyi ilişkiler kurmak yolu ile imtiyaz fermanı hükümlerinin

472 BOA. A. DVNS. MSR. MHM. d. No. 15, s. 49. Enver Z. Karal, Osmanlı Tarihi Islahat Fermanı Devri, c. VII, TTK., Ankara, 2003, s. 39.

473 J. C. B. Richmond, Egypt 1798-1952 Her Advance Towards a Modern Identity, Methuen, Tarihsiz, s.

74.

474 Ahmet Lütfi Efendi, Vak’a-Nüvis Ahmet Lütfi Efendi Tarihi, c. X, (Yay. Haz. Münir Aktepe), TTK.,

genişletilmesinin çarelerini aramış ve Mısır’ın gerek fiilen gerek hukuken bağımsızlığını hazırlamaya çalışmıştır. Bunun için Ali ve Fuat Paşalarla da İstanbul’da iken görüşmüştür475.

İsmail Paşa, İstanbul’da bulunan yabancı ülkelerin elçileri ile de görüştükten sonra Mısır’a dönmüştür. Mısır’da Vali olarak yaptığı ilk konuşmada, ziraatın gelişmesine çalışacağını, angarya usulünü tamamen kaldıracağını içeren bir konuşma yapmıştır476. İleride görüleceği gibi Mısır’da ziraatin kalkınması konusunda gerçekten başarılı olmuş ancak bunu yaparken angarya usulünden yararlanmıştır.

3. 1. 2. İsmail Paşa’nın Avrupa Siyaseti:

İsmail Paşa’nın gerek Babıâli gerek Avrupa Devletlerine karşı izlediği politikanın dayandığı üç temel hedef bulunmaktaydı. Bunlar;

1. Mısır’ın Avrupa medeniyeti içerisindeki yerini alması için gerekli zirai, ticari gelişmeleri sağlamak. Halkın zihniyetini de bu bakımdan geliştirmek.

2. Osmanlı Devleti’nden bağımsız olmak

3. Mısır’ı, en önemli Afrika ülkesi haline getirmek ve bunun için kendi kaynakları ile gücünü artırmak. Böylece zenginliği ve gücü sayesinde Avrupa milletleri için olan önemini artırmak477.

Bu amaçlar doğrultusunda İsmail Paşa, girişeceği mücadelede Avrupa’nın desteğinin ne denli önemli olduğunun farkında idi. Zira Paris ve Viyana’da bulunduğu süre içerisinde Avrupa kültür ve medeniyetini, gelişmelerini tanımış, Avrupa kamuoyunun desteğini sağlamanın bu mücadelede ne kadar önemli bir rol oynayacağını anlamıştı. Bu nedenle Mısır’da gerçekleştirilecek büyük işlerde Avrupa’nın yardımını temine çalıştı. Batı basınında kendi lehine propaganda yaptırmak maksadıyla Flâtun Paşa isminde birini görevlendirmişti. Bu adam Avrupa basınını dolaşarak altın

475 Angelo Sammarco, Historie de L’Eypte Moderne Depuis Mohammed Ali Jusqu’a L’Occupation Britannique (1801-1882), Le Regne du Kheidive İsmail de 1863 a 1875, Tome III, Le Caire, 1937, s. 37-

40. ayrıca bkz. Rauf Ahmet Ragıp Raif, Mısır Meselesi, Hariciye Vekaleti, İstanbul, 1334, s. 35.

476 Ahmet Lütfi Efendi, Lütfi Efendi Tarihi, c. X, s. 82-83

477 Sammarco, Historie de L’Eypte Moderne Depuis Mohammed Ali Jusqu’a L’Occupation Britannique (1801-1882), Tome III, s. 28.

dağıtmaktaydı. Avrupa basınında, Mısır’da yaptığı ve yapmak istedikleri hakkında olumlu yazılar neşredilmesi onun işini kolaylaştıracaktı. Müstakil devlet olma isteğini, Avrupalı Devletlerin Babıâli’ye zorla kabul ettirebileceklerini düşünmekteydi. Bunu gerçekleştirmek için izlediği yöntemlerden biri de Avrupa’nın büyük başkentlerindeki hayır kuruluşlarına maddi yardım sağlamak olmuştur478.

Özellikle Fransa gazetelerinde kendisinden övgüyle söz eden yazılar çıkmasını sağladı. Bununla da kalmayıp Mısır’ın bağımsız olması gerektiğinden bahsettirdi. Avrupa’ya seyahate çıkarak müstakil bir hükümdar gibi Avrupa Hükümdarlarını ziyaret etti479. İsmail Paşa’nın Avrupa Devletlerinin dostluğunu kazanmaya yönelik bu faaliyetleri, daha sonra bahsedilecek sebeplerden ötürü, tarihe en büyük hatası olarak geçecektir.

3. 1. 3. İsmail Paşa’nın Babıâli İle İlişkileri:

Bu dönemde Osmanlı tahtında Sultan Abdülaziz bulunmaktaydı (1861-1876). Osmanlı kurumları bu dönemde iyice bozulmaya yüz tutmuş ve rüşvet, devlet görevlileri arasında oldukça yaygınlaşmıştı480. İsmail Paşa bu ortamdan yararlanmak istedi ve Mısır’ı bağımsız hale getirmek için tasarladıklarını hayata geçirmeye başladı. Ancak bunu yaparken Mehmet Ali’den farklı bir politika izlemiştir. İsmail Paşa, özellikle verdiği rüşvetler sayesinde pek çok imtiyaz elde etmiştir.

İsmail Paşa’nın silahları diplomatik ve mali idi. Aşağıda üzerinde durulacak olaylar buna örnek teşkil etmektedir. 1864’te Hicaz’da meydana gelen bir isyanı bastırmak için481 ve 1866’da Romanya Prensliklerindeki meseleleri halletmek için 8 bin asker göndermiştir. Onun bu yardımlarının sebebi Mısır’daki asker sayısını artırmasına izin verilmesini sağlamak ve Süveyş Kanalı’nı tamamlamak için Babıâli’den gerekli onayı almaktır482.

478 BOA. Y. PRK. MK. 1-20, 1296.

479 Süleyman Kâni İrtem, Osmanlı Devleti’nin Mısır Yemen Hicaz Meselesi, (Haz. Osman Selim

Kocahanoğlu), İstanbul, 1999, s. 34.

480 Mehmet Arif Bey, Başımıza Gelenler, c. I-II, 4. Baskı, İstanbul, 1990, s. 602. 481 BOA. İrade Dahiliye, 43481-625, 08 L. 1287.

İsmail Paşa zamanında eyaletin Osmanlı Devleti ile olan bağları iyice zayıflamış dahilî ve malî idarede yapılan hatalar daha sonra yabancı müdahalesine ve Mısır’ın iflasına yol açmıştır. Yukarıda bahsedilen konuşmasından da anlaşılacağı üzere İsmail Paşa, ülkesine Avrupa idare tarzını getirmek istemiştir. Bu ise angarya, inhisar usulü ve köleliği kaldırmak istemesinden anlaşılmaktadır. Ancak alınan önlemlerin hiçbiri ciddi netice vermemiştir483.

3. 1. 3. 1. Sultan Abdülaziz’in Mısır Seyahati:

Yukarıda bahsedildiği üzere İsmail Paşa, valilik fermanını almak üzere İstanbul’da bulunduğu sırada Sultan Abdülaziz’i Mısır’a davet etmiş ve Sultan da bu daveti kabul etmişti. Bu olay, Osmanlı tarihinde benzeri bulunmaz bir yere sahiptir.

Padişah’ın bu daveti kabul etmesinin asıl gayesi Mısır’ı yakından tanıyıp, yeniden merkeze bağlamaktı. Zira Kavalalı Mehmet Ali Paşa zamanından beri Mısır yarı müstakil bir hal almış ve Padişahların kudreti burada giderek zayıflamıştı. Fellahlar Valiyi yegâne hükümdar saymaktaydılar. Ayrıca bu bölgede büyük bir Arap İmparatorluğu kurmak emeli de doğmuştu. Osmanlı devlet adamları, buna çare bulmak ve devletin menfaatlerini bölgede yeniden tesis etmek için seyahatin politik bakımdan yararlı olacağını düşünmekteydiler. Sultan, kendine karşı isyan etmiş bir ülkeyi, merkeze daha güçlü bağlarla bağlamak gibi önemli bir sonuç elde etme isteğiyle bu seyahati yapmaya karar vermiştir484. Bu sıralarda, İsmail Paşa’nın eniştesi olan Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa da İstanbul ile Kahire arasında iyi ilişkiler kurulması için gayret göstermekteydi. Nihayet 4 Nisan 1863 tarihinde Padişah, Mısır’a gideceğini duyurmuştur.

Elbette bu olay yabancı devletler tarafından farklı yorumlar yapılmasına sebep olmuştur. Fransa, Padişah’ın Mısır ziyaretinin amacının Vali’den, Osmanlı’yı mali sıkıntısından kurtarmak için yardım istemek olduğunu ileri sürmüş, İngiltere ise Lesseps’in Mısır’da kanal projesinin Padişah’a kabul ettirmesinden endişe etmiştir. Bu nedenle İstanbul’daki İngiliz sefiri bu ziyareti engellemek için bir hayli uğraşmıştır.

483 İrtem, Osmanlı Devleti’nin Mısır Yemen Hicaz Meselesi, s. 32.

Sultan, yerine Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’yı bırakarak Veliaht Murat, Şehzade Yusuf İzzettin, Şehzade Abdülhamit, Şehzade Reşat ve Bahriye Nazırı Mehmet Ali Paşa, Serasker Fuat ve Kaptanı Derya Ateş Mehmet Paşalar ile hocası Akşehirli Hasan Fehmi Efendi’yi yanına alarak Feyz-i Cihat vapuruna binip denize açılmıştır. Mecidiye Vapurunda Murat Efendi, Hamit Efendi, Reşat Efendi ve Doktor Kapoleoni bulunmaktaydı. Taif Vapurunda Ferik Selim, İsmail Paşa, Mirliva Salih, Sami, İsmet, Yusuf Paşalar, miralaylar, Hariciye Nazırı Umumi Katibi Abro Efendi, Mızıka-i Humayun Şefi Guatelli, Başeczacı Diyamandis, Saray Kimyageri Jorj Dellasuda Bey ve Diş Hekimi, bunun dışında İzmir Korveti ve atları ve arabaları taşıyan Kars Vapuru ile görevli Peyk-i Şerif ve Gemlik Vapuru olduğu halde yola çıkılmıştır485.

7 Nisan sabahı Padişah ve beraberindekiler İskenderiye’ye ulaşmışlardır. Mısır Valisi İsmail Paşa, Seyyah-ı Bahr firkateyni ile onları karşılamıştır. Kale ve tabyalardan yüz birer pare top atılmış ve Re’sü’t-Tin Sarayı’na gidilmiştir486.

Şehir gezildikten sonra burada Mısır Hükümeti’nin ileri gelenleri ile konsoloslar Padişah tarafından kabul edilmiştir ardından Kahire’ye doğru yola çıkılmıştır. Sultan, Kahire’de Mehmet Ali Paşa’nın türbesini ve piramitleri ziyaret etmiştir. Mısır’da on gün kalan Padişah, 16 Nisan’da İstanbul’a gitmek üzere yola çıkmıştır487.

Bu ziyaret İsmail Paşa’nın ve devlet adamlarının nişanla ve unvanlarla taltif edilmelerine sebep olmuştur488. İsmail Paşa, Padişah’a ve yanındakilere çok miktarda hediye takdim etmiştir. Hatta Sultan’ın ziyaretinden iki ay sonra, Paris’ten sipariş etmiş olduğu on iki bin adet tüfeği Dersaadet’e göndermiştir489.

Abdülaziz’in Mısır seyahatinin olumlu sonuçları ise Mısır’da angarya usulünün ilgası, Süveyş Kanalı’nın tarafsızlığının temini ve Mısır halkının hilafet makamına

485 Aksüt, Sultan Aziz’in Mısır ve Avrupa Seyahati, s. 10.

486 Karal, Osmanlı Tarihi, c. VII, s. 40. Aksüt, Sultan Aziz’in Mısır ve Avrupa Seyahati, s. 13. 487 Sinafiri, Osmanlı- Mısır İlişkileri, s. 31-33.

488 Nubar Paşa, Mısır’da Hıristiyan olup da Paşalık unvanına nail olan ilk kişidir. 489 Lütfi Efendi, Lütfi Tarihi, c. X, s. 110.

bağlılığının kuvvetlenmesidir. Ayrıca bu ziyaret onuruna Kahire’de El-Alabetü’l-Hadra Meydanı’ndan itibaren Şar-ı Abdülaziz adı ile bir cadde açılmıştır490.

3. 1. 3. 2. Babıâli’ye Karşı Meydana Gelen Ayaklanmaların Bastırılmasında Mısır’ın Katkısı:

1861’de Balkan eyaletlerinden biri olan Hersek’te, beylerin kötü idaresi, Sırbistan, Eflak ve Boğdan’ın muhtariyet haklarının genişletilmesi, Rusya’nın Slavları kışkırtması sonucu Babıâli’ye karşı isyan çıkmıştır. Bu isyanın bastırılması için Ömer Paşa görevlendirilmiştir. Bu isyan, İsmail Paşa İstanbul’da iken devam etmekteydi. Sultan Abdülaziz, İsmail Paşa’dan askeri yardım istemiş bunun üzerine Mısır’dan iki alay asker Ali Galip Paşa komutasında İstanbul’a gönderilmiştir491. Ömer Paşa isyanı bastırmıştır492.

1864 yılı başlarında Asir493 Emiri Mehmet bin Ayız, Babıâli’ye karşı isyan edip Yemen üzerine hücum ederek bir kısım yerleri ele geçirmiştir. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz, Mısır Valisi İsmail Paşa’dan bu isyanı bastırması için asker göndermesini istemiştir. İsmail Paşa, Babıâli’ye yardım fırsatı bulduğu bu olaydan faydalanmak için hemen Miralay İsmail Sadık Bey komutasında altı aylık levazım ile süvari ve piyade olmak üzere üç bin beş yüz kişilik494 bir kuvveti Süveyş yoluyla Yemen’e sevk etmiştir495.

İsyan bastırıldıktan sonra İsmail Paşa, Asir Emiri’ne, Padişah’a itaat ederse kendisinin affedilmesi ve Paşalık unvanı elde etmesi için Padişah’a ricada bulunacağını vaat etti. Böylece gerçekten Emir, affedilir ve Asir Kaymakamlığına tayin edilir.

490 Sultan Abdülaziz’in Mısır’ı ziyareti hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Aksüt, Sultan Aziz’in Mısır ve Avrupa Seyahati, s. 1-41. ayrıca bkz. Sammarco, Historie de L’Eypte Moderne Depuis Mohammed Ali Jusqu’a L’Occupation Britannique (1801-1882), Tome III, s. 40-43.

491 Karal, Osmanlı Tarihi Islahat Fermanı Devri (1861-1876), c. VII, s. 3-4. 492 Sinafiri, Osmanlı-Mısır İlişkileri, s. 35.

493 Asir, Arabistan’ın güneybatısında Hicaz ile Yemen arasında bulunan dağlık bir bölgedir. Asir ismi bir

kabilenin ismidir. Bkz. Besim Darkot, “Asir”, MEB. İA., c. I, İstanbul, 1980, s. 764.

494 Karal, Osmanlı Tarihi Islahat Fermanı Devri (1861-1876), c. VII, s. 41. 495 Ahmet Lütfi Efendi, Lütfi Tarihi, c. X, s. 117.

Böylece Asir meselesi sona ermiş olur. Mısır askeri geri döner ve Padişah, İsmail Paşa’ya bir teşekkürnâme gönderir496.

Yine bu dönemde benzer bir gelişme Romanya’da yaşanmıştır. 4 Mart 1866 tarihinde toplanmış olan Paris Konferansı Eflak ve Boğdan Meselesi’ne dair bir çözüm aramış ve geçici hükümet yerine yabancı bir prens seçilmesine karar vermişti. Böylece 10 Mart 1866’da seçilmiş olan Prens Şarl İsviçre pasaportu ile 20 Mayıs’ta Romanya’ya gelerek tahta oturmuştu ve Sadrazam Fuat Paşa’ya gönderdiği mektupta Babıâli’nin Romanya üzerindeki hükümranlık haklarını tanımakta olduğunu ifade etmişti. Fakat Babıâli, Prens Şarl’ı tanımak istememiş, Eflak ve Boğdan’ı işgal etmeyi düşünerek kuvvetlerini Tuna boylarında yığmaya başlamıştır. Bu sıralarda İsmail Paşa, veraset meselesi görüşmelerinden dolayı İstanbul’da bulunmaktaydı. Padişah’a İstanbul, Tuna ve Bosna’daki Osmanlı muhafız askerlerine destek olmak üzere on iki ile on beş bin kişilik bir askeri kuvvet göndereceğine dair vaatte bulunmuştur497.

1866 yılının Mayıs ayı sonlarında askerin gönderilmesine başlandı. Buna Fransa hükümeti tepki göstermiştir. Çünkü Osmanlı’nın bu hareketi, Osmanlı Devleti’nin kendi toprak bütünlüğünü garantilemiş bulunan ülkelere danışmadan Tuna vilayetlerini işgal etmeye kalkışması demekti. Fransız Elçisi, Nubar Paşa’ya bu konuda Mısır’ın Babıâli’ye askeri yardımlarının Osmanlı Hükümeti’ni devletlerarası antlaşmalarına muhalefet etmeye sevk ettireceği gibi Mısır’ı milletlerarası politikanın ocağına sokmasına yol açacağını ifade etmişti. Bunun üzerine İsmail Paşa İstanbul’dan ayrılmadan önce Babıâli’den Mısır askerinin Romanya’ya gönderilmeyip İstanbul’da tutulmasını rica etmiştir. Sonuçta savaşa gidilmemiş ve Romanya muhtariyetini içeren Voyvodalık fermanı hazırlanmıştır498.

Bir başka ayaklanma hareketi de Girit’te görülmüştür. Rusya’nın teşvikiyle Fransa İmparatoru III. Napoleon’un izlediği aşırı milliyetçi siyaset sonucu Girit’te ilk defa olarak geniş ölçüde bir ayaklanma çıkmıştır (1866). Fransa, İngiltere ve Rusya, meseleye müdahale ederek Babıâli’ye yönetimde bir takım ıslahatlar yapılmasının

496 Sinafiri, Osmanlı-Mısır İlişkileri, s. 36.

497 Edward Dicey, The Story of The Kheidivate, Rvingstons, 34. King Street, Covent Garden, London,

1902, s. 47-55.

lüzumundan bahsetmişlerdir. Bu sırada Giritli Hıristiyanlar, geçici bir hükümet kurarak Girit’in Yunanistan’a ilhakını ilan etmişlerdir. Bu durum karşısında Babıâli’nin kuvvetleri Balkan eyaletlerinde dağılmış halde bulunduğundan, asilere karşı aciz kalınmıştır. Sultan Abdülaziz, veraset meselesi için İstanbul’da bulunan İsmail Paşa’dan, Girit isyanını bastırmakta kullanılmak üzere asker göndermesini istemiştir. İsmail Paşa, İstanbul’dan ayrılmadan önce, Mısır’dan Şahin Paşa kumandanlığında, levazımı ile beraber on altı tabur askeri adaya sevk ettirmiştir. Bir de Manastır’da bulunan Mısır kuvvetleri adaya nakledilmiştir. Yapılan çatışmalarda İsmail Sadık Paşa yaralanıp Mısır’a geri gönderilmiştir. Bundan sonra Mısır askerleri “Arkadie”499 denilen muharebeye katılmışlardı. Babıâli, Yunanistan’ın asilere sevk etmekte olduğu gönüllüler, silah ve mühimmatı durdurmak için adayı abluka altına almıştır. Mısır askerinin “Arkadie” savaşında gösterdikleri gayret ve cesaretlerinden dolayı İsmail Paşa kumandanları ödüllendirmiş ve askerlere bir beyanname gönderip kendilerini övmüştür.

Nihayet, Ali Paşa adadaki durumu incelemek üzere buraya gelmiş, aczinden dolayı kumandan Ömer Paşa’yı azlederek yerine Hüseyin Avni Paşa’yı getirmiştir. Bu sayede Girit isyanı da bastırılmıştır (1867).

İsmail Paşa’nın Babıâli’ye yardımının asıl amacı adayı Mısır’a ilhak ettirmekten ibaret idi. Bundan dolayı Şahin Paşa vasıtasıyla gizlice Giritlilere para, silah, yiyecek ve her türlü yardımı yapmakta idi. Ayrıca asilerin tedavisi için Yunan Kraliçesi’ne önemli miktarda nakit yardımı yaptığı da haber alınmıştı500. Bunun üzerine Mısır ile Babıâli arasındaki ilişkilerde soğukluk meydana gelmiştir. İngiltere adanın Yunanistan’a ilhakına karşı çıkarak Babıâli’ye tabi kalmasından yana idi. Bunun üzerine İsmail Paşa, ada hakkında İstanbul’daki görüşmelere katılmaktan vazgeçerek askerlerini geri almayı düşünmüştür.

3. 1. 3. 3. Mısır’ın Muhtariyet Haklarının Genişletilmesi:

İsmail Paşa, Babıâli’ye yaptığı söz konusu askeri yardımlar ve devlet adamlarına gönderdiği değerli hediyeler sayesinde Babıâli’yi memnun etmeyi başarmış ve

499 Mora Yarımadası’nın kuzey batı kısmında yer alan bölgedir. 500 İrtem Osmanlı Devleti’nin Mısır Yemen Hicaz Meselesi, s. 33.

yetkilerini genişletmiştir. Bu başlık altında İsmail Paşa’ya tanınan yeni imtiyazlar ve Mısır’ın muhtariyet haklarının genişlemesi üzerinde durulacaktır.

3. 1. 3. 3. 1. İsmail Paşa’nın Dış Borçlanma Akdi Yetkisi Elde Etmesi:

İsmail Paşa, İstanbul’u her ziyaretinden bir imtiyaz elde etmiş olarak dönmekteydi. Ancak bu iradeler ve fermanlar İsmail Paşa’ya pahalıya mal olmuştur. Mısır hazinesi her seferinde zayıflamıştır ve aşağıda bahsedileceği üzere istikrazlar sayesinde dolmuştur. Bu istikrazlar ise Mısır’ın işgal edilmesine meydan veren en önemli gelişmedir501.

Bir önceki bölümde bahsedildiği üzere Sait Paşa döneminde borçlanmaya gidilmiş ve bu borçlar İsmail Paşa dönemine yansımıştı. İsmail Paşa, Sait’ten kalan borcu ödemek ve sığır vebasıyla savaşmak gerekçesiyle Babıâli’ye müracaat ederek istikraz akdi talebinde bulundu ve 1864’te bunu elde etmeyi başardı502. Mısır Valisi, buna dayanarak Openhaim Şirketi ile “Bazı mesarif-i fekaladeden neş’et etmiş ve

tesviyesi için bir istikraz lüzum görünmüş” olduğundan “Openhaym Kumpanyası ile beş milyon İngiliz lirası” istikraz mukavelesi akdetmiştir. Mukavele gereğince borç, yüzde

dokuz faiz ile anaparanın üç buçuğu verilmek suretiyle on beş sene içinde ödenecekti503. Bu borç, ilerleyen zaman içerisinde Mısır’a yabancı devletlerin müdahalesine ve Mısır’ın iflasına yol açacak olan borçların temelidir.

3. 1. 3. 3. 2. Musavva ve Sevakin’in Mısır İdaresine Dâhil Edilmesi:

İsmail Paşa, Mısır’ın sınırlarını genişletmek için yine Babıâli’ye müracaat ederek Sevakin504 ve Musavva iskelelerinin Mısır idaresine ilhakını istemiştir (1865).

501 İrtem Osmanlı Devleti’nin Mısır Yemen Hicaz Meselesi, s. 33. 502BOA. A. DVNS. MSR. MHM. d. No. 15, s. 52.

503BOA. A. MKT. MHM. 315-41, 1281 Ca. 21.

504 Sevakin, Kızıl Deniz’in batı sahilinde bir liman olup Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı

egemenliğine girmiş ve idaresi Cidde Paşasına verilmiştir. Bkz. Adolf Grohmann, “Sevâkin”, MEB. İA.,

Benzer Belgeler