• Sonuç bulunamadı

4. ADAK STELLERİ

4.2. Herakles/Kakasbos

Çalışmamızın konusunu oluşturan adak steli grubu içinde ayırt edici tek özellik olan epigrafik veriler bakımından bu steller değerlendirildiğinde, kat. no. 34 (lev. 31), kat. no. 35 (lev. 32), kat. no. 36 (lev. 32) ve kat. no. 37 (lev. 33) Herakles, kat. no. 43384(lev. 38), kat. no. 44385(lev. 39) ve kat. no. 45386(lev. 40) Kakasbos’a adanan stellerdir. Ayrıca aynı ikonografik özellikleri taşımasına rağmen epigrafik verilerden yoksun olan kat. no. 38 (lev. 34), kat. no. 39387 (lev. 35), kat. no. 40388 (lev. 36), kat. no. 41 (lev. 37) ve kat. no. 42 (lev. 37) numaralı steller de bu grup içerisinde ele alınmıştır.

Pisidia ve Lykia Bölgesi’nde adak stelleri ve kaya kabartmalarında sıkça görülen Herakles/Kakasbos389, ata binmiş vaziyette betimlenir. Sol eli ile atının

dizginlerini tutan figürün sağ elinde, geriye doğru açıp savurmaya hazır tuttuğu gürz vardır. At kullanmaya uygun bir şekilde tunik ve omuzunda khlamys ile betimlenen Herakles/Kakasbos, ikonografik olarak üç heros/tanrıya işaret eder. Bu atlı tanrılar Herakles, Kakasbos ve Maseis ile özdeşleştirilir390. L. Robert’a göre391, daha çok yayla ve dağlık alanlarda tapınım gören söz konusu atlı tanrılar (Herakles, Kakasbos, Maseis), Pisidia ve Lykia halkının topraklarından doğmuş ve gönüllerinde yer etmiş birer yerel heros/tanrıdır392. Aynı ikonografik özellikleri göstermesine rağmen heros

384 Delemen, 1993: 131, kat. 37, lev. 11; Horsley, 2007: 69, lev. 102. 385 Delemen, 1993: kat. 34, lev. 11; Horsley, 2007: 68, lev. 95. 386 Horsley, 2007: 66, lev. 90.

387 Horsley, 1999: 12, res. 8; Horsley, 2007: 94, lev. 138. 388 Horsley, 1999: 13, res. 12; Horsley, 2007: 94, lev. 139.

389 Delemen, 1993:6-36; Delemen, 1999: 21-22; Horsley, 2007: 255; Karakaya, 2007: 147; Corsten ve

Hülden, 2012: 35-36; Tallon, 2015: 92.

390 Delemen, 1993: 6-9. 391 Robert, 1983: 573. 392 Karakaya, 2007: 147.

tanrı Maseis daha çok Trion’da393 görülen bir tanrıdır ve tezimizin konusunu

oluşturan adak stellerinde örneği bulunmamaktadır.

Grekçe yazıtlarına göre gruplandırdığımız stellerden Herakles, hem kahramanlığın ve gücün simgesi olarak kötüleri cezalandıran hem insanların başına gelen felaketleri ortadan kaldıran hem de yiğitliğin, yürekli olmanın simgesi olarak Grek panteonunda Herakles, Roma panteonunda ise Herkül adıyla tapınım görmüştür394. Pisidia Bölgesi’nde at üzerinde tasvir edilen atlı yerel tanrı, Grek

mitolojisindeki on iki işi395 yapan kahraman Herakles’ten aslında farklı bir tanrıdır.

Fakat yerel halk atlı figürü isimlendirirken Helenizm’in etkisi ile Grek panteonundaki Herakles’in kahramanlık özelliklerinden etkilenerek bu iki tanrıyı özdeşleştirmiştir396. Atlı ikonografisi dışında Herakles’in yerel olmayan

özellikleriyle mitolojideki on iki işi yaparken aslan postu ve gürzü ile betimlendiği ikonografiye de rastlanmaktadır397. Kremna çevresinde bulunan Herakles heykelinde

tanrı bir boğanın yanında, sol kolunun üzerinde bir aslan postu, sağ elinde ise gürzü ile betimlenmiştir398.

Yerel kimliği ile atlı Herakles, Salda399, Andeda400, Pogla401, Kemer402, Tefenni ve Korkuteli’nde403 adak stelleri ve kaya kabartmalarında görülmektedir. Tefenni’de

kutsal alanı olan Herakles’in burada kehanetlerine başvurulduğu bilinmektedir404.

Termessos’ta M.S. 3 yy sikkelerinde sakallı, omuzunda gürzü ile betimlenmesi ayrıca Kestel’de tanrıya epekos sıfatıyla seslenilmesi, Lykia ve Pisidia Bölgesi’nde

393 Bean, 1956: 153-155, no. 55. 394 Karakaya, 2007: 146. 395 Erhat, 2008: 132. 396 Karakaya, 2007: 147; Tallon, 2015: 238. 397 Polat-Becks, 2015: 111-122. 398 Karakaya, 2007: 154. 399 Karakaya, 2007: 147.

400 Metzger, 1952: 14, no. 3, lev. 1. 401 Bean, 1960: 62, no. 107. 402 Bean, 1959: 99, no. 53. 403 Delemen, 1999: 31-32.

Grek mitolojisindeki özellikleriyle tapınım gördüğüne işarettir405Ayrıca Adada,

Andeda, Antiokheia, Ariasos, Isinda, Konane, Kremna, Olbasa, Prostana, Sagalassos, Seleukeia Sideria, Selge ve Termessos’ta sikkeler üzerinde tanrı Herakles’in Grek mitolojisindeki on iki işi yaparken betimlendiği bilinmektedir406. Ayrıca kuzey kesimlerde Tymandros’ta M.S. 1.-2. yy’a tarihlenen Latince yazıtta tanrı Herakles’in adının geçmesi kültün sadece yerel halk arasında değil aynı zamanda Roma Dönemi’nde buraya yerleştirilenler arasında da tapınım gördüğünün kanıtıdır407.

Pisidia ve Lykia Bölgesi’nde Herakles olarak isimlendirilen yerel atlı tanrının, aynı ikonografik özelliklere sahip olmasına karşın yerel tanrı Kakasbos olarak da isimlendirildiği, adak stelleri üzerindeki Grekçe yazıtlardan bilinmektedir408. Grekçe

yazıtlarda görülen Kakasbos isminin etimolojik kökeni hakkında araştırmacılar tarafından hala tartışmalı olan farklı görüşler ortaya atılmıştır. P. Kretschmer409,

Kakasbos kelimesinin başında yer alan “Kaka” kelimesinin Anadolu’daki yerel dillerin bir yansıması olduğunu, etimolojik kökeni kötü şans anlamına gelen Phrygia Bölgesi’ndeki bazı yazıtlarda karşımıza çıkan “kaku” kelimesinden gelebileceğini ifade etmektedir410. P. Kretschmer bir başka görüşünde ise Kakasbos’un bir Thrkya süvarisi olabileceğini, kelimenin son hecesinin “-ak” kelimesi olduğunu, bu “-ak” kelimesinin de Phrygia yazıtlarında görülen cehennem tanrısı ve mutsuzluk atı karakterleriyle özdeşleştirilebileceğini göz ardı etmemiştir411. P. Kretschmer son

görüşünde ise Thrak dilindeki “esvos” kelimesinin Kakasbos’un son hecesiyle sesteş olduğundan hareketle Thrak dilinde at anlamına geldiğini vurgulamıştır412. J.

Zwicker413, kelimenin güç taşıyan anlamındaki kökeninden yola çıkarak Kakasbos

isminin tapınanlarına güç veren anlamında kullanıldığını savunmuştur. İ. Delemen,

405 Karakaya, 2007: 154. 406 Karakaya, 2007: 154. 407 Polat-Becks, 2015: 118.

408 Robert, 1946: 50; Bean, 1960: 43; Delemen, 1993: 6; Karakaya, 2007: 16; Efendioğlu, 2010: 115. 409 Kretschmer, 1896: 351.

410 Kretschmer, 1896: 74. 411 Kretschmer 1896, 74. 412 Kretschmer 1896, 74-75.

Kakasbos’a atfedilen atından dolayı kötülük, kısmetsizlik ve yeraltı güçlerini simgelediği düşüncesine ve gürzün ölümü simgelediği fikrine katılmamaktadır. Aksine Kakasbos ikonografisinde asıl önemli unsurun khaotik bir sembolizmi olan atın değil gürzün olduğunu ve bu gürzün savaşçı, koruyucu, iyinin kötü ile mücadelesinde askerlerine komuta ettiği düşüncesini yansıttığını savunmaktadır. Ayrıca bu özelliğin dönemin tanrılarına atfedilen vasıflara daha uygun olduğu görüşündedir414.Bu bağlamda Kakasbos’un khotik bir nitelik taşıdığını savunmak

uygun değildir.

Kakasbos kelimesinin etimolojik kökeni ile ilgili tartışmalı durum Kakasbos kültünün merkezi ile ilgili de söz konusudur. Franz Cumont Koleksiyonun’da bulunan Kakasbos stelleri ilk olarak J. Gage tarafından yayınlanmıştır415. Aynı

stelleri tekrar değerlendiren L. Robert Kakasboslu adak stellerinin Termesos civarından geldiğini, kült merkezinin Termessos olabileceğini ve burada Kakasbos’a adanmış bir tapınağın varlığına işaret etmesine rağmen şu ana kadar bu düşünce arkeolojik ve epigrafik verilerle somut bir sonuca ulaşmamıştır416. Ayrıca Sagalassos’ta Dor tapınağında bulunan sakallı ve silahlı tanrı heykelciği sebebiyle tapınağın Kakasbos’a adandığı düşünülmüştür417. Ancak İ. Delemen, Kakasbos’un

hiçbir zaman sakallı olarak betimlenmediğinin, sakallı atlı tanrı tasvirlerinde elinde gürz taşıyanın sadece Plouton ve Herakles olabileceğinin altını çizerek, bu tapınağın Kakasbos kültüne adanmadığını savunmuştur418.

Bu tanrıya adanmış olan adakların dağılımına bakıldığında coğrafi koşullar nedeniyle Hellen kültüründen uzak kalan dağlık ve kırsal Lykia ve Pisidia’da yoğunlaştığı görülmektedir419. Tanrının, gerek koruyucu özellikleri gerek kurtarıcı ve

komuta etme özellikleri ile tapınım gören yerel bir tanrı olduğunu söyleyebiliriz. Bazı filologların Kakasbos kelimesinin kökeni ile ilgili etimolojik çalışmaları sonucunda yaptığı kötü şans yorumunun, at figürünün yer altı dünyasıyla 414 Delemen, 1993: 25. 415 Gage, 1926: 119. 416 Robert, 1946, 50-51. 417 Wealkens ve Poblome, 1995: 374-382. 418 Delemen, 1993: 35.

ilişkilendirmesi ve gürzün ölümü sembolize etmesi gibi arkeolojik ve filolojik yorumların Kakasbos için geçerli olamayacağını savunan İ. Delemen420, bu görüşünü

şu fikirle desteklemektedir. İ. Delemen’in yorumuna göre, Geç Roma Dönem’nin dinsel görüşleri nedeniyle iyilik yapan, iyinin yanında olan kurtarıcı ve komuta etme gibi tanrısal özelliklerin ön planda olmasından dolayı Kakasbos’a bu kötücül özellikler atfetmenin yanlış bir yorum olacağını savunmuştur421. Ayrıca Korkuteli

İmecik Köyü’nde bulunan adak stelinin bulunduğu niş üzerinde yer alan “Yıldız Kakasbeus” kelimesi onun göksel niteliğine işaret ederken, Burdur çevresinde bulunan bir adak stelinde sağda keçi dizisinin tanrı Kakasbos ile birlikte betimlenmesini, tanrının kır yaşamını koruyan gücüne işaret ettiğine dikkat çekmiştir422. İ. Delemen’in yorumunu özetlersek Kakasbos betimlemelerinin gerek

kıyafetlerin gerekse stellerdeki figürlerin stil özelliklerinin basit, detaydan yoksun olması durumu Kakasbos stellerinin yerel halk sanatını ve kırsaldaki dini bakış açısını yansıtmaktadır. G. H. R. Horsley, İ. Delemen’in ikonografiden yola çıkarak kullanılan silahlar ve tanrının kıyafetlerinin, iyilik yapan, iyilerin yanında olan, kötülükle savaşan, kurtarıcı ve komuta etme ile ilgili vasıflarına işaret ettiğini savunmasını aşırı yorumculuk olarak değerlendirmiştir423.

Çalışmamızın konusunu oluşturan Herakles/Kakasbos ikonografisinin işlendiği adak stellerinin tamamı yerel kireç taşından yapılmıştır. Çalışma kapsamında değerlendirilen kat. no. 34, 35, 36 ve 37 stellerinin sunduğu epigrafik veriler ışığında bu stellerin Herakles’e adandığı bilinmektedir. Kat. no. 34 kareye yakın formda, üst kısmı kemer biçiminde işlenmiş olup, köşe ve tepe akroterleri şematize olarak verilmiştir. Kabarma alanı, alttan bir silme, her iki yandan yükselen pilasterlerin birleştiği kemerli bir niş içerisindedir. Benzer form özelliklerine sahip kat. no. 35 ve kat. no. 37 stelleri dikdörtgene yakın formda, üst bölümü kemer biçiminde olup, tepe kısımlarında ise akroter bulunur. Stellerin kabartma alanı her iki yanda yer alan kaideli burgu yivli sütunlar ile bunların üzerinde yükselen kemer biçimindeki diş sırasıyla sınırlandırılır. Kareye yakın formdaki kat. no. 36 stelinde kabartma alanı

420 Delemen, 1993: 25. 421 Delemen, 1993: 25-26.

422 Delemen, 1993: 14, kat. 173, lev. 41; Karakaya, 2007: 17. 423 Horsley, 2007: 273.

silmelerle çerçeve içine alınmış, yüzeysel bir niş içine oturur. Sahnedeki figürün başının geldiği kısım hafif çıkıntı yaparak, stel formuna beşgen bir görüntü verir. Herakles ve Kakasbos ikonografisinde verilen ancak yazıt yer almadığın için doğrudan bir tanrıya atfedemeyeceğimiz kat. no. 38, 39 ve 40 numaralı steller, kareye yakın formlu, üst kısımları üçgen çatı biçiminde olup, köşe ve tepe kısmında şematize akroterler yer almaktadır. Stellerde kabarma alanı alttan bir silme, her iki yandan yükselen pilasterlerin birleştiği üçgen çatılı bir niş ile sınırlandırılmıştır. Kakasbos’a adanan kat no. 42 steli kareye yakın formlu, üstü kemer biçiminde olup, kompozisyon alanı kenarlardan sınırlandırmaya gidilmeden oluşturulmuştur. Kakasbos’a adanan kat. no. 43 steli dikdörtgene yakın formlu, üçgen alınlıklı olup, kabartma alanı ince düz bir silme ile çerçevelendirilmiştir. Dikdörtgene yakın formdaki kat. no. 44 steli altta bir silme ile sınırlandırılmış, stelin kenarları ise olasılıkla yüzeysel silmelerle çerçevelendirilmiştir.

Genel itibariyle ikonografi, ata binmiş vaziyette, sağ elinde geriye doğru açıp savurmaya hazır tuttuğu gürz, sol elinde atının dizginlerini tutan, at kullanmaya uygun bir şekilde tunik ve omuzunda khlamys (kat. no. 35) ile betimlenen atlı figürden oluşmaktadır. Atlı figürlerde başın cepheden, ayakların profilden verilmesi ortak bir duruş şeması olmasına rağmen, kat. no. 34 stelinde farklı olarak figürün başı, gövdesi ve ayakları profilden verilmiştir. Herakles’e adanan stellerden kat. no. 34, 35 ve 37’de figür kısa saçlı ve sakallı betimlenirken, kat no. 36 stelinde figür kısa saçlı ve sakalsız olarak betimlenmiştir. Kıvırcık saç ve sakal detayları kabaca verilen kat. no. 34’te gerek figürün gerekse atın vücut hatları yuvarlakça verilerek plastik etki yaratılmaya çalışılsa da başarılı olunamamıştır. Hem atın hem de Herakles’in vücudunda anatomik orantısızlık görülür. Tunik giyimli figürün tunik detayları belirgin işlenmemiştir. Başı profilden verilen figürün ve atın gözleri iri olarak tasvir edilmiştir. Plastik özellikleri diğer örneklere nazaran belirgin verilen kat. no. 35 ve kat. no. 37 stellerinde Herakles figürünün kıvırcık saç ve sakal detayları ayrıntılı bir şekilde işlenmiş olup, elbise ve zırh detaylarında kazıma çizgiler görülmektedir. Ayağında sandalet ile betimlenen Herakles’in kolları ve bacakları başarılı bir biçimde verilmiş olup, figürün sağ elinde tuttuğu gürzü olasılıkla budaklıdır. Diğer örneklere oranla anatomik detayları başarılı bir şekilde verilen atın, kuyruk, yele, yular ve toynakları ayrıntılı biçimde işlenmiştir. Başları 4/3 cepheden verilen atların sağ

ayakları ileri doğru hamle yapar pozisyonda tasvir edilmiştir. Kat. no. 36, 38, 41, 42 ve 43 stelleri benzer işçilik ve stil özellikleri göstermektedir. Stellerde verilen figürlerin ve atların dış konturları kabaca gösterilmiş, gerek elbise gerek vücut detayları ince kazıma çizgilerle verilmeye çalışılmıştır. Figürlerin başları gövdeye oranla büyük, kolları ve bacakları kısa ve ince olarak anatomik detaylar göz önünde bulundurulmaksızın tasvir edilmiştir. Stellerde ata hareket kazandırma düşüncesiyle sağ ayak önde betimlenmiştir. Atların kuyruk, yele, toynak ve yular detayları kaba şekillendirilmiştir. Kat. no. 39 ve kat. no. 40 stellerinde figürler oldukça stilize bir şekilde, hiçbir vücut detayına girilmeden kübik bir görünümde işlenmiş olup, deyim yerindeyse siluet gibi tasvir edilmiştir. Kat. no. 46 stelinde de yine stilize verilen figür ve at görülmektedir. Orantısız vücut ölçülerine sahip figürün başı büyük, gövdesi kısa, kollar ve bacaklar ince cılız bir biçimde verilmiştir. Figürün zırh (pteryges) ve tunik detayları ince, kısa kazıma çizgilerle belirtilmiştir. Profilden verilen atın sağ ayak önde verilerek devinim kazandırılmaya çalışılmış ve atın yelesi, yuları, kuyruğu, ince kazıma çizgiler halinde işlenmiştir. Herakles/Kakasbos’a adanan ve epigrafik veri vermeyen atlı steller, genel form özellikleri bakımından bulunduğu kırsal coğrafyanın taşra işçiliğini yansıtmaktadır. Kireç taşı gibi erişilmesi kolay malzemeden, basit işçilikle, mimari detaylardan yoksun işlenen steller, bulunduğu coğrafyanın sert iklim koşulları nedeniyle de oldukça aşınmıştır.

Çalışma kapsamında değerlendirdiğimiz Herakles’e adanan kat. no. 34 steli için ikonografik ve form özellikleri bağlamında benzer örnekler, Burdur Müzesi’nde yer alan ve İ. Delemen’in doktora çalışması kapsamında değerlendirilen E. 6135424

ve 3795425 envanter numaralı Heraklas’e adanmış adak stelleridir. Delemen bu forma giren stelleri Tip II B1 olarak adlandırmıştır426. Stellerde her iki yandan yükselen

pilasterler üzerinde kemer ve şematize akroterler yer almaktadır. Figürün işlenişinde, kıvırcık kısa saç ve kıvırcık sakal, orantısız vücut özellikleri ve budaklı olarak işlenmiş gürz hem karşılaştırma hem de kat. no. 34 numaralı adak steli için ortak özelliklerdir. İkonografik yönden de birbirleriyle örtüşen steller için tek farklı durum

424 Delemen, 1993: 148, kat. 67, lev. 18; Delemen, 1999: 111, no. 67, lev. 6a. 425 Delemen, 1993: 143, kat. 57, lev. 16.

kat. no. 34 stelinde figür profilden işlenirken, Burdur örneklerinde figürlerin başları ve gövdesi cepheden ayakları profilden işlenmiştir. Figürlerin duruş özelliklerindeki bu farklılık atın başının işlenişinde de görülmektedir. Gerek kat. no. 34 numaralı stel gerekse karşılaştırma örneklerinde atların gövdeleri profilden verilirken, karşılaştırma örneklerinde atların başları 4/3 cepheden verilmiştir.

Herakles’e adanmış olan kat. no. 35 ve kat. no. 37 numaralı steller için karşılaştırma örneklerimiz Burdur Müzesi’nden 3785427 ve E. 1056428 envanter

numaralı Herakles’e adanmış adak stelleridir. İ. Delemen bu forma giren stelleri Tip II A olarak adlandırmıştır429. Hem karşılaştırma hem de çalışma örneği için her iki

yandan yivli sütunların desteklediği kemer, kemer üzerinde kazıma çizgiler ile verilmiş diş sırası ve sahnede verilen ikonografi örtüşmektedir. Aynı form özelliklerine sahip stellerden karşılaştırma örneklerimizde tepe ve köşe akroteri görülürken kat. no. 35 numaralı stelde köşe akroterleri, kat. no. 37 stelinde ise hem köşe hem de tepe akroteri kırılmıştır. Kat. no. 35 ve kat. no. 37’de yer alan atlı tanrı Herakles figürünün kıvırcık kısa saç ve sakalı, tunik üzerine zırh giymiş olması ve ayaklarında sandaletle betimlenmesi Burdur örnekleriyle benzerdir. Elbise ve zırh detayları kazıma ince çizgiler halinde işlenmiştir. Atın başının 4/3 cepheden verilmesi, yele, kuyruk ve toynak detaylarının işlenmesi hem karşılaştırma hem kat. no. 35 ve kat. no. 37 numaralı stel için ortak özelliktir. Çalışma kapsamında değerlendirdiğimiz diğer adak stelleri örneklerine bakıldığında, kat. no. 35 ve kat. no. 37 stellerini adayanların sosyo-ekonomik statülerinin daha yüksek olduğu yorumu yapılabilir.

Herakles’e adanan kat. no. 36 steline benzer örnekler Burdur Müzesi’nde430

yer alan 532.71.75 envanter numaralı ve Fethiye Müzesi’nde431 yer alan 1.8.74.1106

envanter numaralı adak stelleridir. İ. Delemen bu forma giren stelleri Tip 1 B3 olarak

427 Delemen, 1995:138, kat. 50, lev. 14; Delemen, 1999: 106, no. 50, lev. 5a. 428 Delemen, 1995: 142, kat. 55. lev. 15; Delemen, 1999: 107, no. 55, lev. 5b. 429 Delemen, 1993: 379, lev. 1.

430 Bellefonds, 1992: 1082, no. 7, lev. 72; Delemen, 1993: 120, kat. 19. lev. 8; Delemen, 1999: 96, no.

19, lev. 3b.

nitelendirmektedir432. Kareye yakın formdaki steller tüm kenarlardan ince bir silme

ile çerçeve içine alınmış olup, steller, üst kısmındaki hafif çıkıntı ile beşgen bir görünüm kazanmıştır. Fethiye ve Burdur örneklerinde, sahnede yer alan atlı tanrı Herakles figürünün baş ve gövdesi cepheden, ayağının ise profilden verilmiş olması, ayaklarının, ellerinin ve bacaklarının vücutla orantısız betimlenmesi, gözlerin iri işlenişi, kat. no. 36 steli ile örtüşmektedir.

Kat. no. 38, 39 ve 40 numaralı yazıtsız atlı steller, yukarıda sözü edilen atlı stellerle benzer form özellikleri göstermektedir. İ. Delemen bu stel formunu Tip 1 B3 olarak nitelendirmiştir433. Kat. no. 39 ve kat. no. 40 numaralı steller için karşılaştırma

örnekleri Korkuteli İmecik Köyü’nde bulunmuş, Antalya Müzesi’nde yer alan A. 842434 envanter numaralı adak steli ile Burdur Müzesi’nde435 yer alan etütlük olarak ayrılmış stel parçasıdır. İmecik ve Burdur stellerinde figürün ve atın işlenişinde geometrik formlar hâkimdir. Kat. no. 39 ve kat. no. 40, çukurlaştırılmış sahnede verilen atlı figürün başının daire biçiminde işlenişi, boyun, gövde ve kısa bacaklarının dikdörtgen şeklinde verilişi, kazıma çizgilerle tuniğin detaylarının işlenişi bakımından İmecik ve Burdur steli ile benzerdir. Sözü edilen bu örneklerin tamamında atın vücut hatları orantısız verilmiş olup, yele ve kuyruk detayları kazıma çizgilerle detaylandırılmıştır. Buluntu yeri İmecik olarak verilen stelin gerek ikonografik gerekse stilistik özellikleri dikkate alındığında, hem kat. no. 39 ve kat. no. 40’ın hem Burdur Müzesi’nde etütlük olarak bulunan örneğin kökeninin İmecik olabileceği ve tüm bu üç stelin aynı usta veya aynı atölyeden çıkmış olabileceği düşünülmektedir436.

Aynı form özelliklerine sahip kat. no. 41, 42, 43 ve 44 numaralı stellerden kat. no 43437 ve kat. no. 44438 numaralı steller Kakasbos’a adanmış, kat. no. 41 ve

kat. no. 42 numaralı steller ise aynı ikografik özelliklere sahip olmasına rağmen

432 Delemen, 1993, 379, lev. 1. 433 Delemen, 1993: 379, lev. 1.

434 Delemen, 1993: 118, kat. 15, lev. 7; Delemen, 1999: 95, no. 15, lev. 3a. 435 Delemen, 1993: 175, kat. 117, lev. 28; Delemen, 1999: 125, no. 117, lev. 9a. 436 Delemen, 1995: 175; Horsley, 1999: 12; Horsley: 2007: 94.

437 Delemen, 1993: kat. 34, lev. 11; Horsley, 2007: 69, lev. 102. 438 Delemen, 1993: kat. 34, lev. 11; Horsley, 2007: 68, lev. 95.

epigrafik bir veri olmadığı için kime adandığı saptanamamıştır. Steller biçimsel olarak; kareye yakın formlu, düz, yatay silme ile kabartma alanından ayrılan kemer kavisinden oluşmaktadır. İ. Delemen bu forma giren stelleri Tip 1 B2b kategorisinde değerlendirmiştir439. Kat. no. 41, 42, 43 ve 44 numaralı steller için hem form hem

ikonografi uyarınca karşılaştırma örneklerimiz Fethiye Müzesi’nde yer alan 3.11.79.1482440, 1.15.64.241441, 5.15.64.241.442 envanter numaralı adak stelleridir. Fethiye örneklerinde figürler çizgisel bir şekilde alçak kabartma tekniğinde işlenmiş olup, gerek at figürü gerek binici figürü yüzeysel şekilde betimlenmiştir. Figürlerin başlarının orantısız şekilde verilmesi, kol ve bacakları ile kıyafetlerin yüzeysel işlenmesi kat. no. 41, 42, 43 ve 44 numaralı stellere benzemektedir. Kakasbos’a adanmış olan kat. no. 45 numaralı stel ise dikdörtgene yakın formda levha şeklinde olup, stelin alt kısmı silme ile sınırlandırılmış ve kenarları olasılıkla silmelerle çerçevelendirilmiştir. İ. Delemen tarafından bu form, Tip III C olarak nitelendirilmiştir443. Bu stel için karşılaştırma örnekleri Fethiye Müzesi 5163

envanter numaralı adak steli444, Burdur Müzesi 6923 envanter numaralı adak steli445, Antalya Müzesi’nde yer alan 1.15.77 envanter numaralı adak stelidir446. Hem kat. no.

45 stelinde hem karşılaştırma örneklerinde en önemli ortak unsur gerek figürlerin elbise ve pterygeslerinin gerekse atın yelesi ve kuyruğunun birbirine paralel, sık kazıma çizgilerle verilmesidir. Figürün, üçgen başın gövdeye oranla büyük olması, kollarının ve bacaklarının ince ve küçük betimlenmesi, gürzün budaklı verilmesi de ortak özellik olarak gözlemlenmiştir.

Çalışmamız kapsamında değerlendirdiğimiz Herakles/Kakasbos adak stellerinin gerek ikonografik özellikleri gerek epigrafik özellikleri gerek form özellikleri, yazıtsız olan atlı stellerin ikonografik ve form özellikleri dikkate

439 Delemen, 1993, 379, lev. 1.

440 Kütük, 1986: 410-411, res. 11, lev. 174; Delemen, 1999: 117, no. 89. 441 Kütük, 1986: 408, res. 1, lev. 171; Delemen, 1999: 116, no. 86. 442 Kütük, 1986: 408, res. 3, lev. 171; Delemen, 1999: 117, 87. 443 Delemen, 1993, 380, lev. 1.

444 Tosun, 2014: kat. 23, lev. 17, res. 23. 445 Delemen, 1993: 166, kat. 100, lev. 24. 446 Delemen, 1993: 188, kat. 139, lev. 33.

alındığında söz konusu stellerin karşılaştırma örnekleri ışığında M.S. 2-3 yy’a ait olabileceği düşünülebilir447.

Benzer Belgeler