• Sonuç bulunamadı

Kırıkkale’den geliyorum. Özellikle şiddetin ortaya çıkmasına sebep olacak etmenlere değinmek istiyorum. En çok karşılaştığımız sorunlardan biri yoğunluk. Şiddete ciddi bir yoğunluk yol açıyor. Özellikle acillerde çok yoğunluk oluyor. Yapılan çalışmalarda ülkemizde bir yıl içinde acillere çok fazla talep olduğu ortaya çıkmış. Şiddetin önlenmesi için yoğunluğun önlenmesi- ne dönük çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Neden acillerde o kadar yoğunluk oluyor genelde acillere gelen hastaların yüzde 80’i acillik bir durum değil. Normalde polikliniğe gidilecek bir durum ama kimisi paradan, kimisi poliklinikte çok fazla eklememek için acillerde

yoğunluk oluyor. Halkı bilinçlendirmek gerekiyor. Gerekirse çeşitli afişler olabilir broşürler ola- bilir… Acillerin bu kadar meşgul edilmemesi gerektiği anlatılabilir. En azından acillik durumda olanlara engel olunmaması açısından… Acil olmayanların acile gitmemesi şeklinde eğitim verilmeli.

Dr. Şahut Duran

Teşekkür ediyorum bu toplantı için. Ayrıca bir yandan da bir eleştirim olacak. Buraya gelme- den önce çalıştay havasında geldim. Öncesinde de bir hazırlık yaptım. Bizim derneğin Türkiye Psikiyatri Derneği’nin daha önce hazırladığı gündelik yaşamda şiddet ve psikiyatri diye bir kitap vardı bunu da önerecektim herkese. Web sitesi üzerinden satışa sunuldu. Oradan temin edilebilir. Dolayısıyla buraya gelirken şunu düşünüyordum. Azımsanmayacak ölçüde diğer meslek örgütlerinden odalardan arkadaşlar da var. Katılımın hekimler düzeyinde değil de sağlık çalışanlarının tamamını temsilen birilerinin geleceğiydi ve çalıştay yapılacağını düşünerek gel- dim Birlikte ne yapabiliriz diye kafamda sorularla düşündüm. Biz hekim gözüyle bakıyoruz, bir hemşire, bir güvenlik görevlisi gözüyle bakamıyoruz. Aslından en fazla özel güvenlik görevlileri şiddete maruz kalıyor. Gerçekten şahit olduğum bir şey. Topluca hepimizin olduğu, bu konulara eğilebileceğimiz hatların olması gerektiğini düşünüyorum. Birbirimizi anlamamız için bunların artması gerekiyor. Bizim hekimler olarak çok fazla sayıda olmamız gerekmiyor. Biz birbirimize düşürülüyoruz çok sık olarak. Hatta biz kendi yöneticilerimizle de sıkıntı yaşıyoruz. Bir örgüt- lerin kişilerin kahraman olması bize yetmeyecek. Birlikte hareket ettiğimizde kazanacağız. Has- tane içinde bahsettiğimiz bu olaylar kısa 2 tane örnek vereceğim kendi yaşadığım. Tabip Odası yönetimindeyken genel sekreteriyle sağlık kurulunda 10 kişilik hekimler çalışanlar var böyle bir kurul. Bir polis memuru istirahat raporu istiyor ve verilmiyor. Tartışma çıkıyor ve silahını çıkarıp masaya koyuyor ve tehdit ediyor heyeti. Ve kurul başkanı başhekim yardımcısı, hemen bir şikâyette bulunmuyor. Tabip Odası’na iletilince bu konu tabip odası şikâyette bulunuyor. Şikâyette bulunduk. Dilekçeyi verdik. Başhekim yardımcısının savcılığa verdiği ifade şu: Ben herhangi bir tehdit algılamadım şeklinde. Dolayısıyla o tehdit sonradan bize yöneldi. O polis ta- bip odasının yöneticilerini tehdit etmeye başladı. Yöneticiler bir şekilde oradan sıyrıldı ve kendi- lerine yönelik tehdidi hekimlere yöneltti. Bunu çok sık yaşıyoruz. Bir doktorun hemşireyi hedef haline getirmesi, bir hemşirenin doktoru… Bunu çok sık yaşıyoruz. Diğer yandan ben tutuklu mahkûmlara bakıyorum. Manisa Ruh Sağlığı hastanesindeyiz ve tutuklu mahkûmlara bölgede ben bakıyorum. Dolayısıyla baktığınız zaman en zor vakalara bakıyorum. Adalet Bakanlığı’nın bir konuda bize uyarısı oldu. Bazı ilaçların kötüye kullanıldığına dönük uyarı… Ve ben o ilaçları yazmadığım için sürekli şikayette bulunuyorum, sürekli ifade veriyorum. Sağlık Bakanlığı bana demesine rağmen inceleniyorum ve spor müdürü inceliyor. Bakanlık kendini sıyırıp bizi hedef haline getiriyor. Dolayısıyla biz sağlık çalışanları olarak birbirimizi koruyamazsak bu şiddet bizi bırakmayacak.

Dr. Hasan Oğan

Herkese gerçekten çok teşekkürler. Bu konuda emek harcayan insanlar burada. Umarım başarılı bir çalıştay oldu. Ben başarılı olduğunu düşünüyorum. Katılım az olsa bile gerçekten nitelikli in- sanlar buradaydı. Dr. Şahut’un önerisinden başlamak istiyorum. Biz bu çalışma grubunu 2010’da kurduk ve alandaki tüm sağlık çalışanlarını kapsamayı amaçladık ve hepsine özellikle yazılar

gönderiyoruz, bire bir telefonla arıyorum, rica ediyorum hatta yalvarıyorum. Burada biz hekim olarak olmayalım taşeron işçiler olsun, hemşireler olsun, dayak yiyenler olsun... Ama o dediği- niz iş zor ama yine de birlikte mücadele için iğneyle kuyu kazmaya devam edeceğiz.

Diğer bir olay bir önceki toplantıda onun kararını aldık. Mobbing Çalıştayı. Kendi kendimize uyguladığımız şiddetle ilgili çalıştayı da yapacağız. Belki 6. Kongreden sonra onu bir şekilde yapacağız. Onu göz ardı ettiğimiz yok.

Bir iş kazasının bildirilmemesine göz yumduğu için SGK suç işliyor. Sağlık Bakanlığı şiddeti iş kazası olarak kabul etmediğine dair hukuk bürosu üzerinden görüş yayınlıyor. O genelgelerin, görüşlerin iptaliyle ilgili olarak biz herhangi bir şey yapmıyoruz… Bunları bir şekilde rahat- sız etmek zorundayız. Hem biz rahatsız olacağız hem de onları bir şekilde rahatsız edeceğiz. Bundan sonra gerek hukuksal olarak, gerek demokratik açıdan gerekse de başvuranlar açısından gücümüz yettiğince bir şekilde mücadeleyi sürdüreceğiz.

Sağlık Bakanlığı’nın bir iş bırakma ve iş yavaşlatma eylemleri hakkında 2013’te yayınladığı bir genelge var. Siz sağlıkçısınız kesinlikle iş bırakamazsınız diyor. Oysa 6331 var. Orada iş gü- venliği yoksa orada bir cinayet işlenmişse otomatikman orayı çalışma güvenliği olmadığı için, sizler oradan ayrılabilirsiniz hükmü var. Bunlara bizim kafa yormamız gerekiyor. Bunları bizim açmamız gerekiyor. Bunlarla ilgili görüşler oluşturmamız gerekiyor. Yani kendi donanımımızı ortaklaşa toplantılarda bir şekilde sağlamamız gerekiyor.

Sonuçta bugün konuştuklarımızı ve konuşamadıklarımızı kendi kitabımızda, kendi çalışma raporumuzda hem sorunların tespiti ve çözüm önerileri olarak hem de hukuksal olarak yapılan- ları listeleyelim. Bu bizim çalışma rehberimiz olsun. Bundan sonra da sürece bir şekilde oradan devam edelim.