• Sonuç bulunamadı

Çok teşekkür ediyorum. Türkiye Psikiyatri Derneği yönetim kurulu üyesiyim. Ben aslında sorudan çok bir katkı da sağlamak istiyorum Cem Hoca’dan sonra bilmiyorum ne kadar doğru olabilir. Oradaki simgesel olarak anne ve bebek ilişkisini ben şeye benzetiyorum aslında bu anne sağlık çalışanı ve bebek bizim hastalarımız. Yıllardır bizim yaptığımız şey o ana göreviydi. Huzur vermek, bir şekilde acıyı dindirmek... Fakat bir baba geldi ve araya girmeye başladı. Siyasi iktidar her zaman bir şekilde bu anne ve çocuğun arasına giriyor. Birlikte çalışıldığı zaman gerçekten çok güzel bir sistem oluşabiliyor. Fakat bunu burada daha net görebiliyoruz. Anneyle didişiliyor, çocuğu anneye karşı bir şekilde şey yapıyor, ayrıştırıyor. Anneyi kötülüyor ve araya giriyor. Zaman sınırı koyuyor ve bir şekilde anneyle çocuğun bir araya girmesini de engelliyor. Dolayısıyla öfke aslında anne artık yok baba var ve baba hükmediyor ve anneye karşı bir öfke gelişiyor. Anne yok ortalıklarda. Yani bizim kendimizi de bu açıdan da görmemiz gerektiğini düşünüyorum sağlık çalışanları olarak. Öfkenin kaynağının nereden geldiğini ve niye bize yö- neldiğini de anlamamız açısından önemli bir örnek olarak görüyorum. Teşekkürler.

Katılımcı

Ben bir katkıda bulunmak istiyorum. Şimdi iletişim evet çok önemli fakat biz burada iletişim dediğimizde sadece konuşmayı ele alıyoruz. Oysa öğrenmemiz gereken belki tüm sağlık çalışan- ları olarak beden dilimizi kullanmayı kontrol etmeyi karşıdakilerin beden dilini okumayı. İleti- şim deyince kelimelerden çok daha önemli beden diyoruz. Ve psikiyatride biz biliriz ki acillerde

veya şeyde hasta veya gelen kişi veya hasta yakını ne zaman ne şekilde geldi ve bedeni nedir hangi zaman daha saldırgan olacak daha bize zarar verici olacak ve buna yönelik nasıl önlemler almamız gerekiyor? Belki biz sadece hem bir psikiyatr olarak değil ama acillerde çalışan genel servislerde çalışan tüm meslek grubu olan biraz kelimelerin daha ötesine giderek beden dilini çok iyi okumayı öğrenmeye başlamamız gerekiyor herhalde diyeceğim. Diğer bir şey dendi ki şiddet her şey şiddet mi? İşte bir yan bakış da şiddet mi diye. Ben hep şemsiye gibi bakarım şid- dete. Çünkü şemsiye tek bir parçadan oluşmaz. Birçok üçgenlerin bir araya gelmesi ile oluşur ve tamamına şemsiye deriz. Eğer biz de bütün bu parçaların tamamını aldığımızda şiddeti şemsiye olarak alabiliriz. Ama bir yan bakış dediğimiz veya insanlar bugün mobbingden bahsediyoruz ve artık gerçekten dünyanın ve Türkiye’nin çok önemli şiddet potansiyellerinden birisi. Ve birçoğu- muz mobbinge maruz kalıyoruz. Ama dönüp baktığımızda mobbinge maruz kaldığımızın bile farkında değiliz. Veya mobbing uyguluyoruz kime mobbing uyguladığımızın farkında değiliz. Çocuk istismarından bahsediyoruz ülkemizde yokmuş gibi bakıyoruz şiddet ama aslında çocuk olarak cinsel olarak baktığımızda kadına şiddet hayvana şiddet, doğaya şiddet o kadar çok geniş yelpazede oluşmaya başladı ki belki biz bütün bunların farkındalığını bir araya getirip şemsiyeyi bütün hale getirmemiz gerekiyor. Şemsiyeyi bütün haline getirdiğimizde bu şiddet midir şu değil midir diye bakamıyoruz. Bir iş yerinde düşünün her gün birisi size ters ters bakıyor, durmadan sizi görünce yere tükürüyor durmadan sigara izmariti ezermiş gibi hareketler yapıyor. Buna baktığımızda bu bir davranış diyemeyiz. Eğer bu size durmadan yapılıyorsa bu ağır bir şiddettir. Ve ağır bir mobbingdir duygusal şiddettir. Ve biz toplum olarak sadece ve sadece fiziksel şiddete bakıyoruz. Toplumumuzda ve okullarımızda belki dayak kalktı evlerimize baktığımızda evet bel- ki çocuklarımızı dövmüyoruz ama çocuklarımıza çok ağır duygusal şiddet uyguluyoruz. Aptal mısın diyoruz, sen geri zekâlı mısın diyoruz, oğlum sen salak mısın anlattım anlattım anlamadın diyoruz ve bunları şiddet olarak algılamıyoruz. Oysa fiziksel şiddet kadar ağır ve ruhumuzu yaralayan çok ağır bir şiddet belki hiç toplum olarak şiddeti bilmiyoruz öğrenmemiz gerekiyor. Teşekkür ederim.

Nezahat Özyurt -

Medikal Teknoloji Derneği

Herkese merhaba. Sizleri bulmuşken bir şey sormak istiyorum. Önce bir kendi düşüncemi aktarayım. Sağlıkta şiddetin temel sebebinin vaat edilen sağlık sistemiyle bizim mevcutta olan sistemin uymamasından söylemek istiyorum ama bu kadar felsefe ve sosyolog sizleri bulmuşken sormak istiyorum. Bankada ya da alışveriş kuyruklarından kaynaklanan şiddet vakaları var mı? Bir bankaya gidiyoruz bütün emekliler yaş ortalaması kalabalık sabahın 8’inde 9’unda gidiyorlar 11’i 12’sine kadar 3-4 saat sadece parayı ödemek için bekliyorlar bir şiddet uygulamıyorlar ama sizin bildiğiniz var mı? Ya da bir alışveriş kuyruğunda mağazanın ucunda ödeme sırası var ama hiç kimse şiddet uygulamıyor bekliyor. Ben acil serviste çalışıyorum. Kanamalı bir hasta geliyor onun önceliği var diyorum, akut riskleri var. Hayır diyor ben daha önceyim ben falancanın ya- kınıyım beni al diyor. Bu nasıl açıklanıyor benim açıklayamadığım bir durum. Orada insanlar o kadar sabırlıyken hastanede neden bu kadar sabırsızız bunu çözemedim. Sizin böyle bir literatür taramanız var mı yani alışveriş merkezinde bir şiddet uygulanıyor mu kasiyerin kafasına bir şey vurmuyorlar ama bizim doktor olarak hizmet veriyoruz. Bir şey alınırken çok kıymetlidir bizde. Aldıktan sonra değeri biter. Ama orda verirken, para verirken bir şey verirken çok kıymetli olu- yorlar ama bir hizmet alırken anlamsız bir şekilde bize karşı şiddet uyguluyorlar. Bunun açıkla- ması nedir? Toplumsal mı sadece bu ülkede mi merak ediyorum.