• Sonuç bulunamadı

Teşekkür ederim. Zor bir soru ama zaten çözümü çok iyi bilsek herhalde bu kadar şiddet duru- muna maruz kalmayız. Ben yapısalla bireysel boyutlarını ayırmaya çalıştım ve bireysel ilişkileri- mizde daha çok erteleyip iletişimle bu işi çözme noktasını vurgulamaya çalıştım. Yapısal olarak

bunu bireyin tek başına becermesi mümkün değil. Bu tamamıyla hükümetlerin, iktidarların almış oldukları uygulamalarla, önlemlerle kurallarla bağlantılı. Yani o zaman sağlık çalışanları olarak kanunlar yapılırken mutlaka işte tabipler birliğine, odalara neyse kurumlarımıza yönelik bir görüş almaya yönelik çabaların olması gerekiyor. Yani o kanunları yapanlar sağlıkla ilgili ne kadar bilgiye sahipler? Ne kadar o alan içerisinde çalışmışlar? Bakanın doktor olması olmuyor yani kanun yaparken o yüzden bu tür sivil örgütlenmelere dönüp o kanunları bir şekilde buna göre düzenlemek gerekiyor. Hangisi şiddet sayılacak, iş kazaları ne ölçüde şiddet? Bazıları endüstriyel kazaları da şiddet olarak görüyorlar. Yani bunları ben hukuk açısından, kanunlar açısından bunların bir kuralının olması gerektiğini düşünüyorum ve o hukuk kurallarının da herkese eşit derecede uygulanması gerektiğine inanıyorum. Yoksa sadece iletişim kurmakla bu olmaz hocam. Bu sadece kişisel ilişkilerimizle yapacağımız bir şey. Burada da hukuk açısın- dan bir sağlık çalışanıyla hekim olabilir, hemşire olabilir, ebe olabilir hastası arasındaki ilişki bağlamında bakılıp hocamızın da ifade ettiği gibi herkesin etik kurallar bağlamında da buraya bakması gerekiyor. Yani bir hekim, hekim olduğu için hastanın şiddeti, nasıl diyeyim, hastanın beyanının doğru olmadığını düşünürsek o zaman yine bir güç ilişkisi devreye girer ve haksızlık ortaya çıkar. Bu hocamızın söylediği bu mağdur olan anne yüzünü aramaya başlar. Yani burada bu çok hassas bir şey bu konu çalışanlar olarak, sağlık çalışanları olarak bu belirli kuralların uygulanması ve aynı zamanda dediğim gibi denetiminin sağlanması. Yani biri benim yakınım diye o şiddet uygulamış onu korursam bu olmaz. Bu sürekli haksızlığı doğurur. Her haksızlık da öfkeye yol açar. Öfke hocamızın ifade ettiği gibi saldırganlık ve şiddeti kaçınılmaz kılar. Yani biz şiddetin olmaması için o haksızlığın adaletsizliğin, eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor. Bunların var olması şiddeti doğuran temel sebepler olarak karşımıza çıkar. Ben hukuk diyorum yani hocam.

Katılımcı

Ben öncelikle teşekkür ederim söz verdiğiniz için. Ben Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fa- kültesi 2. Sınıf öğrencisiyim. Yeri geldikçe söylediniz ama eğitim konusunda bizim buralarda bir açığımız olduğunu düşünüyorum ben. Buna dikkat çekmek istemiştim. Ben de evde psikolojik olarak şiddete maruz kalıyorum ve bunun farkındayım ama psikolojiyle sürekli ilgilenmiştim liseden beri onun için şiddetle baş etme mekanizmalarımın kuvvetli olduğunu düşünüyorum ve etkin bir biçimde başa çıkıyorum diyebilirim. Ama mesela üniversite dördüncü sınıfa gelmiş ve psikiyatri hemşireliği alan arkadaşlarımda derslerde gördükçe cinsel istismara maruz kaldığını ta üniversite 4. Sınıfta fark ettiğini öğrenmiş kişiler mevcut. Ya da işte bu doğrultuda toplumda da özellikle çocuk kısmında ya da işte bizim yaşlarımızdaki genç kısmında şiddetin tam olarak ne olduğunu bilmediğini düşünüyorum ve bu doğrultuda da yine yapısal yetersizliklerden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta eğitimi en baştan sıkı tutmadığımız zaman nereye koyarsak koyalım diğer sağlık sektörü de bu şekilde ne koyarsak koyalım bir şey ifade etmeye- ceğini düşünüyorum. Bu doğrultuda bir şeyler yapılması gerekir diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

Prof. Dr. Aylin Görgün Baran

Çok haklısınız. Bir örnek vererek konuyu açıklayayım. Bu sığınma evlerinde yaptığımız araş- tırmada fiziksel şiddeti herkes biliyor. Hiçbir kimsenin şeyi yok bu konuda. Yani tamamıyla

tanınıyor fiziksel şiddet olarak. Biz diyoruz ki başka ne tür şiddetler gördünüz biliyor musunuz diyoruz. Gördünüz mü biliyor musunuz? Vallahi diyor hocam bir şey söyleyeceğim ama ben bunun bir şiddet olduğunu bilmiyordum diyor. Cinsel şiddete maruz kalmış, ensest ilişkiye maruz kalmış bunlar da meğerse şiddetmiş değil mi hocam diye bana soruyor. Evet bilmiyoruz. Çoğunlukla bilmiyoruz. Belki bu tür konuları eğitim dediniz ya yine yapısal alanda çok devlete rol düşmesi açısından ama bunu yapması gerekiyor yani sosyal devlet olarak kendi bireylerini koruyamıyorsa ne kadar devlet. Dolayısıyla eğitim programlarıyla bunları öğretmek gerekiyor. Yani kreşlerden itibaren... İstemediğiniz zaman size birinin dokunması taciz. Yani siz istemiyor- sanız size niye dokunuyorlar. Bunu ta küçük yaşlardan itibaren öğretmek gerekiyor. Dolayısıyla da zarar verdiğine yönelik zarar verilen her davranışın şiddet olarak ne olduğunun açık açık bilinmesi ve insanların da sadece bu şiddeti öğretelim anlamında değil hocalarımın anlattığı biçimde besleyerek, destekleyerek bunun ne kadar yanlış ne yapılması gerekiyor arkadaşlar içe- risinde neler olması gerekiyor biçiminde bir plan program çerçevesinde yürütülmesi gerekiyor. Benim kız kardeşim ilkokul öğretmeniydi emekli şu anda. Çocuklar kavga ederken birbirlerine vuruyorlarmış yapmayın demiş niye böyle yapıyorsunuz bakın siz mezun olduktan sonra ileriki yaşamınızda arkadaşlığınız belki sürecek. Ama öğretmenim demiş meclistekiler de birbirlerine vuruyorlar. Yani bizim rol modellerimiz de hiç sağlıklı rol modelleri değil. Dolayısıyla o yüzden büyükler ya da ebeveynler ya da yetişkinler olarak her davranışımıza da dikkat etmemiz gereki- yor. Yani bu yapısal dediğimiz şey sadece sağlık çalışanlarıyla alakalı değil sadece aileyle alakalı değil. Eğitimle de alakalı, dinle de alakalı hukukla da alakalı. Bütün bu yönleriyle bağlantılı ola- rak bir eğitim anlayışı geliştirilmesi gerekiyor. Tabi hocamızın da söylediği gibi tek çözüm değil ama bir noktada insana farkındalık yaratmak açısından önemli bir şey. Teşekkür ederim.