• Sonuç bulunamadı

Hazar Denizi’nden enerji çıkarım zamanına dair çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bu konuyla alakalı en somut bilgileri 13. yüzyılda Marco Polo'nun ziyaret ettiği Kuzey İran bölgesini anlatırken bu bölgeden insanların yakıt işlerinde kullandığı yağın çıkarıldığı kaynaktan bahsetmiştir. Ancak bu bölgeden enerji çıkarılmasının daha önceki yıllara dayandığı da bilinmektedir.25 "Tarihçilere göre, Abşeron yarımadasında petrolün çıkartılmasının 2500 yılı aşkın yaşı var. Ünlü seyyah Marco Polo izlenimlerini yansıttığı seyahatnamede, 13. asırda Abşeron'da kazılmış kuyulardan çıkartılan kara madde'den halk evlerini aydınlatmak için faydalandığını yazıyordu. Kafkas dağlarının bir parçası olarak Hazar Denizi kıyılarına kadar uzanan Abşeron yarımadasındaki Bakü yakınlarında yağ çıkartıldığını kayıtlarına geçiren Polo, bu yağın yemekte kullanılmak için uygun olmadığını, yakma işinde kullanıldığını yazar. Ayrıca bu yağın develerde uyuz hastalığına iyi geldiği de Polo'nun seyahatnamesinde yer alır. Halen kullanılan

23 Gumilev, a.g.e., s.209-210.

24 Çağrı Kürşat Yüce, Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde Mücadele, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2006, s.239-240.

25 Yüce, a.g.e., s.140–141.

9 Neftalan petrolü Polo'nun tanımlamasına tıpatıp uyuyor. M.Ö. yazılan eserlerde, eski seyyahlara ait bilgilerde geçmişte Bakü'den el kuyularından petrol çıkarıldığından, tuz imalatından bahsediliyordu. Yunan, Arap, Fars, Rus ve Türk seyyahları buradan develerle petrol taşındığını naklediyor. İçeri şehirde bulunan Buharalılar ve Hindistanlılar kervansarayları Bakü'nün 14-15. asırlarda Orta Asya ve Hindistan'la ticaret yaptığının en bariz göstergesiydi. 1813'te Rusya ve İran arasında imzalanan Gülistan Anlaşmasıyla Kuzey Azerbaycan Rusya tarafından resmen ilhak edildiğinde henüz petrolün değeri dünyada bilinmiyordu. Bakü, Rus Çarlığının bir dükalığının küçük bir parçasıydı. 1846'da Bakü'de 8120 kişi yaklaşık 1600 hanede yaşıyordu.

Bakü küçük bir sahil kasabası görünümündeydi. İlk petrol bulununca, 1859'da Bakü Rus bölge valiliğinin merkezi yapıldı ve bir köy görüntüsünden kurutularak süratle büyümeye başladı. Şehir kalelerle çepeçevre sarılıydı. Kalenin etrafına derin hendekler kazılmış ve böylece şehrin emniyeti sağlanıyordu. Dünya tarihinde ilk defa petrol, Azerbaycan'da bulundu. İlk petrol endüstrisi Azerbaycan'da kuruldu. İlk bulunan petrol, Abşeron'da Surahanı kasabasında oldukça sığ, 15-30 metrelik derinlikteydi. O zamana kadar petrol endüstrisi ilkel de olsa gelişmeye başlamıştı.

1854'de bir Abşeron sakini, 35 metrede ilk petrol kuyusunu kazdı. Aslında ilk kuyular 1806'da 50, 1821'de 120 adet oldukça sığ olarak kazılmıştı. Amerikalılar bu tarihte petrolü, kellik ilacı ve mide kramplarına şifa olarak kullanıyordu. Amerika kıtasını baştan başa gezen gezginler, küçük şişelere doldurdukları petrolü ilaç diye yutturuyordu. Azerbaycan ise petrolün değerini çoktan anlamış, kuyu üstüne kuyu kazıyordu".26

Bakü yakınlarında kurulan rafineri tarzına benzeyen fakat teşekküllü olmayan fabrikada 1820 yılında petrol ticari amaçlı olarak ilk kez kullanılmıştır. Bu yıllarda Hazar Denizi çevresinde petrol üretiminin mevcut olduğu bilinmektedir. Hazar Bölgesi’nde zengin petrol, doğalgaz yatakları olduğu gibi hidrokarbon enerjisi de bulunmaktadır. Özellikle Azerbaycan ve Kazakistan'da petrol, Türkmenistan'da ise doğalgaz kaynakları yoğunluktadır. Yine Kazakistan önemli hidrokarbon rezervine sahiptir.27 1820’li yıllarda rafineri tarzında bir kuruluşun olması çok gelişmiş olmasa bile Bakü civarında petrole dayalı sanayinin gelişmeye başladığının bir göstergesidir.

Fakat petrol çıkartma işleminin ilkel yöntemlerle yapılması istenilen oranda başarılı

26 Faruk Arslan, Hazar'ın Kurtlar Vadisi, Petrol İmparatorluğundaki Güç Savaşları, Kanada, 2011, s.12-13.

27 Erkan Avcı, "Hazar’ın Statü Sorunu ve Sahildar Devletlerin Konuya Yaklaşımları," Uluslararası Stratejik Bakış Enstitüsü, Nisan, 2014, s.1.

10 olamamış, bekleneni karşılayamamıştır. 1800'lü yılların başlarında petrol kuyularının oranı içinde bulunulan zamana göre çok olmasına rağmen, fazla bir verimlilik yoktu.

Çünkü Çarlık Rusyası bu durumu engellemekteydi ve sadece kendisi bu bölgenin enerjisinden faydalanmak istiyordu. Ancak Çarlık Rusyası ihtiyaçlar karşısında petrolün öneminin giderek artmasından dolayı gerekli ihtiyacı tek başına karşılayamıyordu. Bunun için de bölgeyi özel işletmelere açmıştır. İlk petrol kuyusunun Bibi Ebat Bölgesi’nde Semenov adında bir Rus mühendis tarafından sondajlandığı bilinmektedir. 28

1800’lü yılların ikinci yarısı Hazar Bölgesi’nde petrol rezervlerinin dünyada ses getirecek kadar fazla olduğu bir dönemdir. Bu dönemler ilkel dönemlere nazaran daha iyi teknolojilerle rafinerilerin kurulmaya başlanıp, kaynakların işlendiği zamana tekabül eder.29 "Hazar Bölgesi'nde ilk petrol rafinerileri 1870'li yıllarda Nobel kardeşler, Marcus Samuel ve Rohschild ailesi tarafından kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı'na kadar Orta Doğu petrolleri her ne kadar biliniyorduysa da, Rus petrolünün (Azerbaycan petrolü) ucuz olması ve taşıma yollarının daha gelişmiş olması sebebiyle en önemli kaynak yine Bakü'ydü. SSCB'nin dağılmasının ardından Hazar Bölgesi'ndeki en önemli enerji kaynaklarını Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan'da olduğu ortaya çıkınca, Hazar Havzası'nın dünya devletlerinin ilgisini çekmesine sebep olmuştur. Uluslararası Enerji Ajansı'nın verdiği rakamlara göre, Hazar Bölgesi uluslararası alanda enerjinin yeni jeopolitiği olarak tanımlanmaktadır. Hazar Bölgesi'nde enerji politikalarını ve nüfuz mücadelelerini etkileyen bir başka etken ise, Hazar'ın hukuki statüsünün, kıyıdaş devletler arasında tartışmalı durumda olması ve bu ihtilafın, taraflar arasındaki ilişkilerde baskı unsuru olarak kullanılmasına, hatta silahlanma yarışına sebep olmasıdır." 30 1800’lü yılların özellikle son çeyreğinde önemli petrol kuyularının açılması bu kuyuların gelişerek daha kapsamlı faaliyete geçirilmesi sonucunda 1883 yılında Bakü Batum demiryolu yapılmıştır. Demir yolunun açılmasıyla birlikte bu bölgede bulunan petrol, batıya taşınarak çıkarılan enerjinin daha uzak alanlara intikali kolaylaşmıştır.

28 Elçin Nevruzov, "Azerbaycan Petrollerinin Ekonomik ve Siyasal Açıdan Değerlendirilmesi,"

Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2003, s.13-14.

29 Suat Parlar, Barbarlığın Kaynağı Petrol, Anka Yayınları, İstanbul, 2003, s.69.

30 Aslıhan P. Turan, "Hazar Havzası’nda Enerji Diplomasisi," Bilge Strateji, Cilt II, Sayı 2, Bahar, 2010, s.48.

11 Böylelikle dünya piyasalarında Amerikan tekelciliği kalkarak Hazar Bölgesi petrolleri de bu yıllarda yerini almıştır. 31

Çarlık Rusyası içerisinde Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçen on yıllık süreçte Rus petrol endüstrisi gerilemeye başlamıştır. Bu durumda Lenin'in Çarlık Rusyası'nda ihtilal rüzgarlarını estirmesinin payı büyüktür. 10 yıllık süreç içerisinde Bakü petrolünün dünya piyasaları içerisindeki ihracat oranı %30 seviyesinde düşmüştür. Her ne kadar bu dönemde bölgenin petrol ihracatı düşse de gelişen teknolojide enerji kaynağına duyulan ihtiyaç fazla olduğundan dolayı bölgeden çıkarılan kaynakların her zaman için değeri var olmuştur ve bu değer de artarak devam edecektir.32

Birinci Dünya Savaşı döneminde Hazar Bölgesi'nin ne kadar önemli olduğu, Azerbaycan'dan çıkarılan petrolün Sovyetler Birliği'nin yakıt ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılamasından anlaşılmaktadır. 1930’lu yıllarda Volga-Ural Bölgesi’nde önemli bir petrol rezervinin olduğu tespit edilmiş, bu bölgede yine Bakü Bölgesi’nden çıkarılan petrol kaynakları kadar fazla kaynaklara sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Sovyetler Birliği 20. yüzyılın ortalarında bu iki bölgeden çıkararak ihraç ettiği petrol sayesinde dünyada ikinci sırayı alarak ABD petrol üretim seviyesine yaklaşmıştır.33

Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılan Almanya, Hitler'in önderliğinde kayıplarını gidermek için 1940 yılında yeni bir savaşa tutuşmuş, amaçları arasında kurdukları büyük devletin doğuya doğru uzanarak önemli gördükleri Hazar Bölgesi’ndeki enerji sahalarını ele geçirmekte vardı. Hazar Bölgesi’nde bulunan önemli petrol kaynakları sayesinde kurmuş oldukları devletin gücüne güç katmak, önemli enerji kaynaklarının tek sahibi olmak istiyorlardı. Fakat savaşın 3. yılında Hitler'in yenilmez diye adlandırdığı ordusu büyük mücadeleye rağmen Hazar Havzasına giremeden geri çekilmişlerdir. Hitler bu bölgede amaçlarına ulaşamamışlardır.34

"1980'lerin sonlarında, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’da yaşanan yapısal ve ideolojik bunalımlar, bölgede komünizm ve ona bağlı güç ilişkilerinin çökmesine

31 Daniel Yergin, Petrol, Para ve Güç Çatışmasının Epik Öyküsü, Çeviren: Kamuran Tuncay, 3.

Baskı, Kültür Yayınları, İstanbul, 2003, s.55-58.

32 Yergin, a.g.e., s.127-131.

33 Rasul Gouliev, Petrol ve Politika, Petrol Üreten Ülkeler Arasındaki Yeni İlişkiler Azerbaycan, Rusya, Kazakistan ve Batı Ülkeleri, Çeviren: Fatma Feran, Medyatek Yayınları, İstanbul, 1997, s.37.

34 Yergin, a.g.e., s.319-329.

12 neden olmuş ve birkaç yıl içerisinde bölgedeki jeopolitik görünüm köklü biçimde değişmiştir. Böylece İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkan Soğuk Savaş Dönemi sona ermiş, Avrasya'daki tehditler, yerini belirsizliklere dayalı potansiyel risklere bırakmıştır. Bu durum, Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinin jeopolitik önemlerinin günümüzde daha da artmasına yol açmıştır. Tarih boyunca Avrasya'nın değişik bölgelerine yapılan kavim göçlerinin en önemli kavşak noktalarından birini oluşturan Kafkaslar, Anadolu-Akdeniz ve Step-Karadeniz nitelikli siyasi güçler arasındaki en önemli rekabet alanlarından birini oluşturmuştur. Osmanlıların Karadeniz'in kuzey bölgelerine sarktığı dönemlerde iç alanlardaki dağınıklığa rağmen istikrarlı bir bütünlük arz eden bu bölge, Rusların kuzey-güney istikametinde Karadeniz'e ulaşan su yollarını denetim altına almasından sonra, 200 yıl kadar süren bir hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştur."35

Sovyetler Birliği, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuş, bölgede hızla güçlenmiştir. Zengin enerji kaynaklarına sahip Hazar Bölgesi'nin hakimi olmuştur.

Bölgede bulunan zengin kaynaklara sahip Türk Cumhuriyetleri’nin topraklarından da sorumlu hale gelmiştir. Ancak bölgede bulunan İran Sovyetler Birliği'nin bölgeyi tek başına kullanmasına göz yummamıştır. Kendisinin de var olduğu bu bölgede, her zaman hak iddia etmiştir. Bölgede iki devlet arasında hakimiyet mücadelesi sürerken, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte bölgede bulunan önemli enerji kaynaklarının paylaşımı, çıkarılması ve kullanımı yeniden gündeme gelmiştir.

Bölgenin statü sorunu günümüzde dahi tam anlamıyla çözülememiştir.36 Hazar’a kıyısı bulunan devletler Hazar'ın deniz veya göl olarak kabul edilmesi konusunda ayrılığa düşmektedirler. Enerji kaynağı yönünden payına az kısım düşen bölge devletleriyle, fazla pay alan devletler arasında Hazar'ın deniz mi göl mü olduğu konusu kesin sonuca bağlanamamıştır. Bundan dolayı da hukuksal olarak farklı neticeler ortaya çıkmaktadır.37

Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar Sovyetler Birliği ile İran kontrolünde olan Hazar Havzası Bölgesi, Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte bölgede hakimiyetlerini ilan eden Türk Cumhuriyetleri’nin de kontrolüne girerek bölgeden pay almak isteyenlerin sayısı beşe çıkmıştır. Özellikle son yıllarda ön plana çıkan Hazar Bölgesi’ndeki enerji kaynakları, talepleri de beraberinde getirmiştir.

35 İsmail Berkok, Tarihte Kafkasya, İstanbul Matbaası, İstanbul, 1958, s.12.

36 Karagöl, Kızılkaya, Kaya, a.g.m., s.10.

37 Timuçin Kodaman, "Azerbaycan Petrollerinin Uluslararası Politikadaki Önemi ve Türkiye,"

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2001, s.75.

13 Böylelikle Hazar Bölgesi dünya enerji alanında önemli bir konuma gelmiştir.

Dünyada gelişerek değişen teknoloji ile birlikte enerjiye olan ihtiyaçta artmıştır.

Batılı ülkeler enerji kaynakları yönünden zengin olmadıklarından dolayı bu bölgeye her zaman ilgili olmuşlardır.38

Statüsü konusunda kesin bir karara bağlanamayan deniz veya göl olduğu konusunda sürekli tartışılan Hazar Bölgesi, petrol, doğalgaz ve diğer enerji kaynakları bakımından dünyada hatrı sayılır derecede önemli rezervlere sahiptir.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar ki geçen sürede bölge Sovyetler Birliği ile bölgede Hazar'a kıyıdaş olan İran arasında paylaşılmaktaydı.39 Sovyetler Birliği ile İran'ın elinde olan bölge toprakları, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri arasında bölünmüştür. Bu bölünme sonucunda petrol kaynaklarının büyük kısmı Azerbaycan, Kazakistan ve Ukrayna'da kalırken, petrol, doğalgaz ve hidrokarbon kaynakları ise; Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, İran ve Türkmenistan'da kalmıştır.40

Hazar Havzası'nda bulunan önemli enerji kaynakları ve bunların büyük miktardaki rezervleri ile kullanımı konusu bölgenin stratejik olarak önemini de artırmaktadır. Batılı ülkelerin yaşam seviyelerinin artması, enerjiyi kolay elde edebilmeleri ve siyasi olarak üstün durumda olmaları, batılı ülkeler tarafından enerjinin kolay ulaşabilecekleri bir kaynak olarak görülmesini sağlamıştır. Ancak işler Batılı ülkelerin düşündüğü kadar kolay olmamıştır. OPEC petrol krizi ile birlikte tüm dünya ekonomik krizin etkisine girmiştir. Amerika'nın, Güney Kazakistan'a uçaktan paraşütle asker indirme operasyonu ile ABD her ne kadar bölgenin güvenliği için tatbikat yaptığını söylese de, Hazar Havzası’nda bulunan enerji kaynaklarına yönelik ilk hamleyi yapmıştır. Yine Ortadoğu'da Körfez Savaşları da siyasi olarak görünse de enerji savaşlarının kıvılcımı olmuştur. Rusya tarafından siyasi nedenlerden dolayı zaman zaman Avrupa'ya giden doğalgaz boru hattının kapatılması enerjiye her zaman için ulaşabilirim düşüncesiyle hareket eden Batılı ülkelere ve ABD'ye enerjinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. 41

38 Karagöl, Kızılkaya, Kaya, a.g.m., s.25.

39 Kodaman, a.g.t., s.74.

40 Aydın Turan, “Rusya’nın Petrol ve Dogal Gaz Politikası,” Avrasya Etütleri, Cilt I, Sayı 4, Ankara, 1995, s.40-43.

41 Yeniacun, a.g.m., s.2.

14 4.Hazar Denizi'nde Bulunan Enerji Kaynakları ve Hazar Jeopolitiğinin Tarih İçerisindeki Yeri ve Önemi

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren ve gelişmesine katkı sağlayan en önemli etkenlerden bir tanesi enerji kaynaklarının fazla olmasıdır. Özellikle son dönemlerde güvenlik konularının içerisine enerji güvenliği de eklenmiştir. Bu durum da artan enerji ihtiyacının etkisinin açık göstergesidir. Ekonomik ve ulusal güvenliğin yanı sıra enerji güvenliği de dünyada yerini almıştır.42

90'lı yılların başında Türk Cumhuriyetleri'nin kurulmasından sonra, Hazar Denizi Havzası, dünyadaki enerji kaynaklarına alternatif olması açısından önem kazanmıştır. Hazar Havzası sahip olduğu enerji kaynaklarının yanında, stratejik ve jeopolitik önemi açısından bölgesel ve dünya çapında güç merkezlerinin çıkarlarının çatıştığı bir merkez olma özelliğini taşımaktadır. SSCB zamanında petrol sanayisi modern anlamda Bakü'de kurulmuş ve 20. yüzyılın son çeyreğine kadar dünyada petrol üretmek adına önemli bir bölge olmuştur. Hazar’a kıyıdaş Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını kazanmasıyla, Hazar’ın önemi daha fazla artmıştır. Daha önceden bilinen büyük petrol ve doğalgaz rezervlerinin yanı sıra yeni rezervlerin bulunması Hazar'ın 21. yüzyılda ikinci Basra Körfezi olabileceği düşüncesini gündeme getirmiştir. Hazar Havzası’nın zengin enerji kaynakları sayesinde bölgenin ve batının önemli enerji kaynağı gücüne sahip olacağı görüşleri mevcuttur.43 "Hazar bölgesinde yaklaşık 8 trilyon m3 doğal gaz rezervi olduğu düşünülmektedir. Bu rezervin yaklaşık 1,43 trilyon m3’ü dünya rezervlerinin %1,9'u sadece Türkmenistan'da bulunurken, Azerbaycan'da 62,3 milyar m3, Kazakistan'da 920,3 milyar m3 ve Özbekistan'da da 937,3 milyar m3’lük rezerv bulunmaktadır." 44

Başta Hazar Bölgesi'nin gittikçe artan rezervleri olmak üzere Orta Asya rezervlerinin artması hesapları değiştirecektir. Dünya bir an önce yeni kaynaklar bulmak zorundayken aranılan kaynaklar böylece bulunmuş ve Orta Asya yeni umut olarak petrol ve doğalgaz haritasının ortasına yerleştirilmiştir. Bağımsızlık sonrası Türkmenistan'da bulunan doğalgaz kaynakları ile zengin petrol yataklarına sahip Azerbaycan ve Kazakistan güçlü devletlerin ilgisini çekmiştir. Zengin enerji kaynaklarına sahip olan Hazar'a kıyıdaş Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını

42 Necdet Pamir, “Türkiye’nin Enerji İletimindeki Rolü, Ekonomisine ve Güvenligine Etkileri,” Kara Kuvvetleri Komutanlıgı’nda Yapılan Konferans Sunuları, Ankara, 26 Eylül 2007, s.2.

43 Yağdıran, a.g.t., s.76.

44Kazakhstan (2004), http://www.cia.gov/cia/publications/factbook/geos/kz.html (erişim tarihi: 29 Haziran 2004)’den naklen B. Bulut Çınar, Abdulkayyum Kesici, "Abd’nin Hazar Enerji Politikası ve Türkiye," İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No 33, Ekim, 2005, s.171.

15 kazandıktan sonra sahip oldukları enerjinin sağlayacağı ekonomik gücün farkına varmışlardır. Fakat önceleri Sovyetler tarafından yönetildiklerinden dolayı bağımsızlık durumuna kolay alışamamışlar, ekonomik sıkıntılar yaşamışlardır.

Günümüzde enerjinin dünya pazarlarına nasıl, hangi yollarla taşınacağı daha önemli hale gelmiştir. Çünkü Türk Cumhuriyetleri’nden çıkarılan zengin enerji kaynaklarının bolluğu sebebiyle enerji sıkıntısı yerini, nakil yollarına bırakmıştır.

Enerji kaynağının bol olması bölgeyi alternatif konuma getirmiştir. Tüm dünyada enerji ihtiyaçları her geçen gün artmaktadır. Son yirmi sene içinde yeni petrol ve doğalgaz rezervleri keşfedilmiş olsa bile Hazar Denizi ve Orta Asya petrol ve doğalgazının önemi coğrafi konumu itibariyle tartışılmazdır. Çünkü Orta Asya ve Transkafkasya yeniden canlanan eski ticaret yollarının kavşak noktasıdır.45

Hazar Bölgesi'nden çıkarılan petrol yoğunluğu ve fiyatının ucuzluğu açısından Rusya'nın petrolü ile kıyaslanamayacak derecede kalitelidir. Ortadoğu'dan çıkarılan petrole göre de kalite bakımından üstündür. Ancak bulunduğu coğrafi konumdan dolayı ulaşım yönünde uzak olması bölgenin enerjisini diğer bölgelere göre geri plana itmiştir. Hazar Bölgesi’nde bulunan enerji kaynaklarının toplam miktarı hakkında kesin bir rakam mevcut değildir. Yapılan araştırmalar sonucunda rakamın kesinleşmesi ile birlikte bölgeye olan yönelmenin de hızlı bir şekilde artacağı açıktır. Günümüzde de Hazar Bölgesi'nden çıkarılan enerji kaynakları batının ilgisini çektiği gibi diğer enerji kaynaklarına da alternatif olarak görülmektedir.46

Hazar Bölgesi'ndeki yatakların işlenmesi ve dünya piyasasına çıkartılması konusunda çok sayıda konferanslar yapılmış, belge ve anlaşmalar imzalanmış, konsorsiyumlar kurulmuş ve taşınması için boru hatları projeleri yapılmıştır. Orta Asya Bölgesi'ndeki enerji kaynakları arasında petrol ve doğalgazın yanı sıra uranyum ve su da (hidroelektrik barajlar) bulunmaktadır. Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’daki enerji kaynaklarını ise şu şekilde sıralamak mümkündür; Kazakistan petrol ve doğalgaz, Azerbaycan petrol ve doğalgaz, Türkmenistan ağırlıklı olarak doğalgaz olmak üzere petrol, Özbekistan'da

45 Yağdıran, a.g.t., s.79.

46 Cenk Pala, "21. Yüzyıl Dünya Enerji Dengesinde Petrol ve Doğalgazın Yeri ve Önemi, Hazar Boru Hatlarının Kesişme Noktasında Türkiye," Avrasya Dosyası, Cilt IX, Sayı 1, Bahar, 2003, s.16.

16 doğalgaz, Kırgızistan ve Tacikistan dünyanın en önemli enerji kaynağı sayılan petrol ve doğalgaza sahip olmasalar da diğer alternatif enerji üretimi barajlara sahiptirler.47

Petrol ve doğalgaz günümüzde ihtiyaç duyulan önemli kaynaklar arasındadır.

Hazar Bölgesi’nin petrol ve doğalgaz kaynakları, Türkiye ve Avrupa’nın artan enerji ihtiyacının karşılanması açısından kritik bir öneme sahiptir. Türkiye de diğer ülkeler gibi, Hazar Bölgesi’ndeki enerji kaynaklarından faydalanmak düşüncesindedir. Orta Asya ülkeleri ile Avrupalı ülkeler arasında enerji yönünden köprü vazifesi görmesi Türkiye'yi avantajlı konuma getirmiştir. Türkiye, bu durumu değerlendirerek ekonomik alanda önemli bir kazanç sağlamanın yanı sıra siyasi olarakta itibarını artırma çabasındadır. Bu nedenle Türkiye’nin bölgeye yönelik siyaseti Türk dış politikası açısından önemlidir.48

5.Hazar Denizi'nin Bölgede Yaşayan Devletler Açısından Önemi ve Ortaya Çıkan Sorunlar

Hazar; Rusya Federasyonu, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan tarafından çevrili, herhangi bir açık denize çıkısı olmayan, dünyanın en büyük gölüdür. Büyüklüğünden dolayı da deniz olarak anılmaktadır. Hazar, son yıllarda bölgesel güçlerin, uluslararası aktörlerin politikalarının buluştuğu bir yer haline gelmiştir. 1991'e kadar iki devletin kıyısının bulunduğu denizde Sovyetler Birliği etkin bir role sahipti. Hazar petrolü İran için Basra Körfezi rezervleri ile karşılaştırıldığında ve coğrafi koşullar ve bölgesel güç dağılımı nedeni ile çok önemli olmadığından, Sovyet donanması ve petrol tesisleriyle Hazar Denizi Sovyet kontrolü altındaydı. SSCB'nin dağılmasına kadar iki (SSCB-İran) devletle, dağılmasından sonra, yeni bağımsızlığını kazanan üç (Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan) devletle birlikte beş devlete kıyısı bulunan Hazar Denizi'nin bu devletler tarafından (deniz, göl veya kendine özgü su kütlesi olarak tanımlanmasına göre) nasıl bölüşüleceği konusunda anlaşamamaları Hazar Denizi'nin hukuki statüsü sorununu ortaya çıkarmıştır.49

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce Hazar Bölgesi’nde hakim olan İran ve Rusya arasında Hazar enerji kaynaklarına yönelik bölgenin kullanımıyla alakalı

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce Hazar Bölgesi’nde hakim olan İran ve Rusya arasında Hazar enerji kaynaklarına yönelik bölgenin kullanımıyla alakalı