• Sonuç bulunamadı

Tau, hatırlarsınız tau sembolünü tılsım eğitiminde vardı, diriliş ve ortaya çıkarma

Belgede SEMBOLLER VE SIRLARI (sayfa 44-77)

16- Hayat ağacı ve yılan - bilgi - yılan suyu ve ağacı sembolize eder-

MUSTAFA KARNAS Sayfa 45 İnsanın, annenin, tek hayat, bütün doğanın varlığı sadece birer resimdir, illuzyondur. Yani önceki bilgiye göre gördüğümüz her şey bütün varlıklar sadece birer bilgi örüntüsü, yalan dünya .

En temel semboller;

Doğada geometrik şekiller yoktur, yani imajinasyon ile gözlemlenmiş olamaz, yani dünya dışı bir alandan geliyor bu semboller, bir çeşit aşağıdaki yukarıdaki ilişkisi, daire- güneş ve tekte birleşme anlamına gelir, son-suzluk anlamına gelir çünkü başlangıcı ve so-nu yoktur.

Basit bir soru soralım, bütün bu sembolleri bütün anlamları ile biliyor olsaydınız ne ola-caktı, ne işinize yarayaola-caktı, bunları nasıl kul-lanacaktınız bir araç olarak?

MUSTAFA KARNAS Sayfa 46 Her sembol tefekkür için bir kancadır yani sembol üzerinden giderek tefekkür edersiniz.

İşte döngü metaforu daire- güneş sonsuzluk üzerine yaptığım bir tefekkür sonucu ortaya çıkan matriks bilgi şu şekildedir, okuyun, bu makale bir yerden örnek alınmamış, sadece tefekkür ile ortaya çıkmıştır.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 47 ÇÜRÜME

“Çürüme toprağa düşen tohumu çatlatıp onun bir bitki olmasını sağlayan mikroorganizmala-rın o tohum etrafında kurdukları belli proto-kollere bağlı dizilimdir- mikro organizmalar güneşten enerji topraktan ise su ve mineralleri alarak tohumun yazılımına bağlanır ve o yazı-lımın emrine girerek tohumu meyve haline ge-tirirler- bir domates çürümesinin nedeni ise organizmaların arasındaki protokol de bozul-duğundan - mikroorganizmalar artık bir yasa-ya bağlı dizilim halinde olmadıklarından- ara-larındaki anlamlı bağ koptuğundan - çürüme başlar - yani bir domates ya da diğer her canlı mikroorganizmaların kendi aralarında oluş-turdukları protokollerden-anlamlı bağlardan başka bir şey değildir - protokol bozulunca çü-rüme de başlar- çüçü-rüme noktaların birbirile-rinden ayrılmasıdır- yani domates diye bir şey yoktur- bir mikroorganizma dizilimi ona doma-tes görüntüsü-algısı ve bilgisini verir.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 48 (Tadı gibi) çürüme sonrasında açığa çıkan mik-roorganizmalar yeniden ekosisteme karışır ve bu kez başka bir canlının meydana getirilmesi için harekete geçer- asıl canlı olan domates ya da adı olan bitkiler canlılar değildir- asıl canlı mikroorganizmalardır- hayvanları ve bitkileri canlı hale getiren o yapıyı oluşturan mikroor-ganizmalardır- mikro organizmalar gerçekten de canlı mıdır- hayır - onları canlı gibi gösteren protein dizilimleridir- proteinler gerçek canlı mıdır- hayır proteinleri canlı gibi gösteren dizi-limdir- en alta gittiğimizde - enerji- ondan da altı ise sadece hareket görürüz- bu da sırasıyla önce hareketin-ardından- hareketlerin birbirle-riyle ilişkisinden kurdukları protokollerden meydana gelen enerjileri- enerjilerin kurduğu protokollerden döngülerin, döngülerin proto-kollerinden merkezlerin- merkezlerinin döngü-deki diğer enerjilerle kurduğu anlamlı dan maddelerin- maddelerin kurduğu bağlar-dan canlılığın olduğunu görürüz- bütün bun-ları bir araya getirdiğimizde aslından görmemiz gereken ise- zihin denilen şeyin aslında bu ka-inatın yasalarına bağlı olmadan çalışan bir sis-temin parçası olduğunu- yukarıda tanımlanan protokollere bağlı olmadan var olduğunu görü-rüz.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 49 Bu durumda zihin- yani- tecelliyat bütün yara-tılmışların üzerinde olduğuna göre- bu nokta-da her şeyin canlı olduğunu ve her şeyin bir zihni olduğunu aslında hiç bir şeyin kendine ait bir zihni olmadığını sadece kainat ötesi bir zihni ortaklaşa kullandıklarını anlayabiliriz.

zihin bu kainata bağlı bir sistem değildir- an-cak zihin bu kainatın etkisi altından dalga-lanmalara-etkilenmeler yaşamaktadır-

Bunlar da büyük zihne bağlı nokta zihinlerin bu dalgalanmaların etkisi altında kalması ile farklılıklar gösterebilir- ama bir bütün olarak zihin bilgisi asla değişmez- bitmez- yeniden tasarlanmaz- avatarlar olarak bu zihinsel tecelliyatın etkisi altında olan canlılar ise dal-galanmanın neresine düşerse o gerçekliği ya-şarlar ki; bu rüzgarın kendisi değil, etkisini hissetmektir- bilmektir- aralık bırakılmış bir pencereden içeri giren rüzgar ya da bir tepenin ortasında açıklıkta yakalanılmış aynı rüzgar- bilinç -zihin- sadece bilgidir- o bilginin ki bu kainata ait değildir ama bu kainatın üzerine düşmüştür- bu kainat üzerinde hem etkisi hem de etkilenmesinin olmasından dolayı- bu zihin ile temas eden canlılar- kendilerini canlı gibi hissederler- aslından canlı değillerdir.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 50 Canlılığı sağlayan enerjinin hareketinden baş-ka bir şey değildir- bunu fark eden de zihinden başkası değildir- tek tanık zihin olduğu için- protokollerden ayrılıp dağılması demektir bu da mevcut yapıyı bozar ve ortada bir bütün olarak insan kalmadığından zihin o insan için artık yoktur- ama o insan üzerinden elde edi-len deneyimler-bilgiler başka avatarların üze-rinden bilgi modellemesi şeklinde var oldu-ğundan- buna anılar- diyoruz-

O insan hala yaşıyor olur- yaşıyordur ama şe-killenmesi ancak diğer avatarların ortak zihne aktardıkları bilgilerin kombinasyonundan meydana gelen yeni bir yapıdır bu. Çünkü ölen insan ana zihin sistemine yeni deneyim-bilgi sokamadığından- başkalarının soktukları be-lirleyici olur- eğer bu bilgiler arasındaki bağlar giderek azalırsa- büyük sistem içinde bu yapı soğrulur ve o bilgiler ana sistem içinde rüzgar-lara kapılır.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 51 Bir insanın hayatı- onu hatırlayan- onun hak-kında konuşan- son insan da öldüğünde orta-dan kalkar.”

Yani güneş döngü sonsuzluk bize ne anlatıyor?

Bu makaleyi okuyun. Bugün bilim yolu ile bili-yoruz ama belki de bilim bunu önce metafizik üzerinden öğrendi. Sonsuz döngü nasıl elde edilir? Kendi kendini bir öncekine dönüştüren bir sistemle..

Yani güneş füzyon etkisi, hidrojen-helyum iliş-kisi ne yapar? Birbirlerine dönüşerek güneşi sonsuz enerji üretme döngüsüne sokarlar.

Ruhsal olarak bize ne anlatır, tanrı nerededir?

Her yerdedir, yani döngünün içindedir, var olanların içindedir, birlikte hareket ederler.

İşte daire sembolünden anlamamız gereken budur, yoksa kuru kuruya ansiklopedik bilgi sahibi olmanın ne önemi var ki..

Semboller bizim düşünce matriksine kanca atmamızı sağlar, Lemurya sonrası medeniyet-lerde de aynı şekilde kullanılmıştır, yani daire - tanrı -güneş anlamına gelir, Mısır medeniye-tinde Anana papirüsünde kullanılmıştır, papi-rüs Anana'da yazılanlar şunlardır;

MUSTAFA KARNAS Sayfa 52 ANANA PAPİRÜRÜS SEMBOLİZMİ

“Tanrılarınız size bu beceriyi vermişse, doğma-mış günlerde bulacaktır. Oku, ey geleceğin ço-cukları, ve senin için çok uzakta olan ve gerçek-te çok yakın olan geçmişin sırlarını öğren. “Er-kekler sadece bir kez yaşamaz ve bundan son-ra sonsuza dek ayrılır; her zaman bu dünyada olmasa da birçok yerde yaşarlar. Her yaşam arasında bir karanlık perdesi vardır. "Kapılar sonunda açılacak ve ayaklarımızın baştan do-laştığı tüm odaları bize gösterecek.”

Yani bize paralel dünyaları anlatır, paralel za-manları anlatır. Neymiş? Kuran ayeti ‘alemler arasında perdeler vardır’ der.

Ayrıca Anana papirüsünün devamı;

“Dinimiz bize sonsuza dek yaşadığımızı öğreti-yor. sonsuzluğun sonu olmayan, başlangıcı olamaz bu bir çemberdir; bu nedenle eğer biri doğruysa, yani sonsuza dek yaşadığımızda, diğerinin de doğru olması gerektiği anlaşılıyor:

Yani, her zaman yaşadığımız.”

Açık ve net söylüyor yani, her zaman yaşadık...

“Erkeklerin gözünde Tanrı'nın birçok yüzü var ve her biri gördüğü şeyin tek gerçek tanrı

ol-MUSTAFA KARNAS Sayfa 53 duğuna yemin ediyor, ancak hepsi yanlış, hep-si gerçek.”

Burada tecelliyattan söz ediyor.

“Manevi kendimiz olan KAŞ'ımız bize çeşitli şe-killerde gösterir. Her insanın varlığına gizlenmiş sonsuz bilgelikten çizim yapmak bize, bize tali-mat verilmiş olan gerçeği verir, çalışma gücü harikalar”

"Mısırlılar arasında Scarabaeus Beetle tanrı de-ğil, yaratanın bir sembolüdür çünkü ayaklarının arasında bir çamur topunu yuvarlar ve yumur-talarını yumurtadan çıkarıp içine koyar.”

‘Ayaklarının altında çamur’ çamur nedir? Üç şeyi bir araya getirir, hava-su- toprak ve ateş ilave edilir, ALEF bunların üçüdür, YOD ateştir pişirir, yani ruh verir, canlanma olur.”

Papirüsün devamı;

“Yaradan, etrafını döndürdüğü, etrafında yu-varlak gibi görünen dünyayı yuvarlarken hayat üretmesine neden olur.”

Yani hayatın kaynağı harekettir, ilk hareketin devamını yaşıyoruz, hareketin nedeni ise natın kaosudur yani istikrarsız olmasıdır,

kai-MUSTAFA KARNAS Sayfa 54 nat topallar, her zaman yeniden şekillenmeli-dir. Yörüngeler elipstir, her elips yörüngenin çift merkezi vardır. Semboller bize tanrının il-mini anlatır, böylece metafizik -fizik haline ge-lir.

papirüsün devamı;

“Bütün tanrılar bu dünyaya sevgi armağanları-nı göndermezler; bu asla bitmezler. İnancım ba-na, sizinkinden daha net bir şekilde öğretir, ya-şamın ölümle bitmediğini ve bu nedenle, yaşa-mın ruhu olan sevginin devam etmesi gerektiği-ni dayanıyor.”

Çok tanrılı dinler, neden çok tanrılı? Anlatmış-tım, takımyıldızlarla bağımız var, yani bu sentaksa bakarsak durum şöyle, yaradan var -hareketin kendisi - x-zero zaman öncesi baş-lamış ve tanrılar var - tapınılan unsurlar, onlar takımyıldızları ile ilgili, onların güçleri onların varlığı ile ilgili, onların bazıları değişik yapıda zalim, papirüsten devam;

“Görünmez bağın gücü, dünya öldükten çok sonra iki ruhu birbirine bağlayacak.”

MUSTAFA KARNAS Sayfa 55 Buna metafizik tekillik diyoruz, iki ruhun bir-birine bağlanması, kutupların birleşmesi tek kutup olması, entropinin bitmesi.

"Bir enkarnasyonun ruhları veya ruhları muh-temelen başka bir enkarnasyonda tekrar bulu-şabilir ve bir mıknatısla sanki ama neyin ne-denini bilmediği için birlikte çizilebilir. “İnsan birçok kez ortaya çıkar, ancak geçmiş yaşam-larından hiçbir şey bilmez; zaman zaman bazı hayaller veya bir düşünce onu bir önceki enkarnasyonun bazı durumlarına geri götürür.

Ancak, sadece, durumun ne zaman ve nerede gerçekleştiğini zihninde belirleyemez. Bu tanı-dık bir şey. Sonunda, çeşitli geçmişleri kendi-lerini gösterecek."

Ruhun göçünden bahseder, Zen-Budizm'de de vardır bu inanç, eski yazılarda güneş'in Ra gibi çeşitli formları ve modifikasyonları bulunur.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 56 Bunlar da dairenin türevleridir;

1- Tanrı sembolü

2- Bu da tanrı sembolü, Nagas tarafından çi-zilmiş

3- Uygurlarda tanrı sembolü 4- Ölümün sembolü

5- Bu da ölümün tamamlanması

Yani yaşam ve ölüm daireler ile anlatılır.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 57 bu Mu sembollerine bakalım;

MUSTAFA KARNAS Sayfa 58 1- Tanrı, birinci resimde ne görüyoruz? Bize bir şey anlatıyor, 8 yön var ve 9 kat var, 72 ya-pı var. Nasıl bir yaya-pı bu? İskambil kartları gibi düşünün, dokuz tane iskambil kartı var üst üste ama aralarında boşluk var, karanlık madde. Bu dokuz kat olmasaydı tek kart ol-saydı ne olurdu? İki boyut olurdu.

Dokuz boyut üst üste bindiğinde ne oluyor?

Algı değişiyor ve 72 demon 72 melek karşıtlığı buradan gelir. İşte bu tanrı ?????? sembolü Mu medeniyetinin asalet sembolüdür yani kra-liyet sembolüdür.

A- sembolü anlamı, güneşin anayurdu, kin adı verilen yapı, göksel- meleksel orblar- ışıklı kü-relerdir. Size bir fikir verdi mi? Bir ülke düşü-nün, orada yaşayanlar rafine bilinç halinde,

MUSTAFA KARNAS Sayfa 59 C- sembolü: Yükselen güneş-doğan güneş sembolü Mu medeniyetinin kolonilerini temsil eder.

D- sembolü, bu da imparatorluk haline gelme-den önce Mu kolonilerini temsil eder.

E- sembolü, güneşini kaybetmiş batıda karan-lıklarda kaybolan kıtanın sembolüdür. Bu sembol Mısır ölüler kitabında bulunmaktadır.

Sembol F, Mu kıtasının acısını temsil eder, lo-tus çiçeği Mu kıtasının floral yapısını anlatır ve karanlık gelmiştir. Muhtemelen yanardağların külleri güneşi kapattı ve dünya uzun bir süre karanlıkta kaldı o dönemde.

G-sembolü: Bu sembol de ölüler kitabından alınmıştır, anlamı ise karanlık dönemde sade-ce sular vardır ve medeniyet suların üzerinden devam etti.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 60 Bu üçgen sembolü gördüğünüz gibi ortada gü-neş sembolü var, Mu medeniyetini temsil eder.

Üçgenin üç kenarıda Mu imparatorluğunun yayılma şeklini. Eşkenar üçgen aynı zamanda üçlemeyi anlatır, beden-can-ruh bir arada, üç yaratılmış ayrı model bir araya geliyor, yani eşkenar üçgen insan demektir. Bir insan nasıl meydana gelir? Üç yaratıcının emri ile, biri be-deni verir doğa, biri ruhu verir, biri de canı ve-rir. Yani insan bedeninde CAN adında bir yara-tık var, o öldüğünde insan da ölmüş olur. Yani

MUSTAFA KARNAS Sayfa 61 bedenin moleküler yapısını bir arada tutan bir yapı, aynı kainatın mikro bir uygulaması, nasıl ki karanlık madde denilen yapıştırıcı madde atomları bir arada tutuyor, böyle bir yapı, bu yapı sürekli hareket eden bir yapıdır.

Saniyeden daha kısa bir zamanda bütün hüc-releri dolaşır, bedenin bütün atomları arasında dolaşır. O durduğu zaman ölmüş oluruz. Çinli-ler buna CHİ enerjisi der yani tanrının enerjisi, tanrı bir insandan elini çekerse yani hareketini çekerse o kişinin canı çıkmış gitmiş olur. Üç-gen aynı zamanda ilahi bir semboldür, eşkenar üçgen tanrının mekanı olan cennet, bütün Mı-sır ve diğer Mu etkili medeniyetlerde eşkenar üçgen cennet sembolüdür, üç birin içinde bir üçün içinde mottosu bu sembolün.

Kare yani dört kenar kare, sınırlandırılmış ko-runmakta olan alanı temsil eder, yani dünyayı, dünyanın manyetik alanlarını ve kapalı bir sis-tem olduğunu anlatır. Karenin kenar ortaları dört yönü temsil eder ama henüz metafizik bir bilgi halinde olan ama fizik olarak tespit edi-lememiş bir alan var, Mu zamanından beri sembolize edilir, masonlar da tapınaklarında bunu gösterir ve buradaki gizli sırrı bulmaya çalışırlar.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 62 Dört köşeden göğe yükselen sütunlar yani bunlar YILDIZ KAPISI PORTALI denilen uzay zamanı değiştiren dört sütun, buradan semavi ruhsal yerlere bir çeşit geçiş var. Bu konu dört kuvvet ile ilgili, çekim kuvveti, manyetik alan-lar, radyasyon ve hafif manyetik alanalan-lar, işte bunların arasında bulunan bir denklem bir portal oluşturuyor semavi yerlere doğru, bu sütunların koruyucuları vardır, bunlara GENII.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 63 bu sembolleri inceleyelim;

1- Sembol; cennet ve üç tanrı, demek ki ney-miş üç tanrı var, bunu bir düşünelim. Acaba tanrı ile rab arasında bir fark mı var? Genel müdür ve müdürler gibi..

2- Sembol; cennet ve yaratımın beş büyük gü-cü, dördünü biliyorsunuz zaten, beşincisi ne-dir ya da aslında birinci kuvvet diyelim ona, bu ne olabilir? Hava-su-toprak-ateş, beşincisi ne olabilir?

Yasa, yaratım yasaları, yani asıl yaratıcı sade-ce yasayı yarattı, yani ilahi nizam kurallar cennette var olup da burada da olan şey nasıl bir şey ya da burada olmayan? Burada neden-sellik var, cennette nedenneden-sellik yok, gerisi aynı.

Yani neymiş? Cennete gittiğimizde ya da cen-net bize getirildiğinde yine aynı şekilde yara-tımlar olacak, hatta üç tanrı ile beraber

olaca-MUSTAFA KARNAS Sayfa 64 ğız ama bir nedene bağlı olmadan yaratım ola-cak, yani başka bir yasaya tabii olacağız. Yani cennetin işareti nedir? Muhtaçsızlık..

Buranın işareti muhtaçlık.

Muhtaçsızlık konumunda yaşayan cennette yaşıyor gibi olur.

3- Sembol; yeryüzünün sembolü dört kenarlı kare, cennetin üçgen sembolü üstünde yani cennet daha yüksek değerleri olan bir yer, da-ha mükemmel.

4- Sembol; Bu şekilde Uxmal Yukatan bölge-sinde tespit edildi, insanın geldiği yeri semboli-ze eder yani cenneti.

5- Sembol; beş yıldızlı aynı tapınakta tespit edilmiştir, anlamı burası gizemler tapınağı bu-radan semavi alana geçiş kapısı var.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 65 Yıldırımı ve akarsuları düşünün ama ayrı ayrı, hepiniz yıldırım görmüşsünüzdür ve bu yıldı-rımların kesintisiz bir şekilde sürdüğünü ve çok sayıda aynı anda devam ettiğini düşünün, bunu hayalinizde canlandırın. Yıldırımdan de-vam ediyoruz, bir yıldırımın düştüğünü gördü-ğünüz zaman aslında bunun bir algı yanılması olduğunu biliyor musunuz? Yıldırım düşmez, yerdeki bir alıcı ile havada buluşur yani elekt-riksel atom dizilimleri yukarı doğru çekilir ve içinde bulunduğumuz hava dediğimiz gaz sis-temi içinde buluşurlar ama asla yukarıdan ge-len bir şey doğrudan toprağa göktaşı gibi düş-mez.

Bu resim bize neyi anlatır? Bunu biraz düşü-nün, akarsulardan devam ediyoruz. Bir kap içinde olmadığı sürece su asla sabit durmaz, akar. Nereye doğru akar? Yer çekimi onu nere-ye doğru sürüklerse oraya doğru akar. de de-nizleri okyanusları düşünün ve dev dalgaları, kıyıya vuran tsunami şeklindeki dalgaları, su-yun yıkıcı gücünden daha büyük yıkıcı bir kuvvet yoktur. Suya baktığınızda aslında göre-ceğiniz tek şey bir H20 molekülüdür. Nasıl oluyor da bir su damlası bu kadar kuvvetli bir enerjiyi taşırken kendisi bu kuvvetli enerjinin altında ezilmiyor, dağılmıyor, nereden geliyor

MUSTAFA KARNAS Sayfa 66 bu kuvvet? bazı ani duygulanım titreşimleri ile ilgili konuşalım, neden bazı durumlar ve bazı insanlar bizim elektro-kimyasal dengemizi değiştirir olumlu ya da olumsuz yönde ya da bazı durumlar? Bunu da aklımızda tutalım.

Bize bir sabit gerekiyor, bay Eınstein'a bile bir sabit gerekiyordur, sabit olmadan hesap ya-pamayız fizik-matematik denklemi kuramayız.

Eistein evrenle ilgili uzay zaman ve İZAFİYET kuramını öne sürerken hangi sabiti kullanmış-tı da sonradan Hubble teleskopu icat edildik-ten sonra bunun hatalı bir sabit olduğu anla-şıldı, bunu bilen var mı aranızda? Einstein ev-renin genişlemediğini sabit olarak almıştı, yani her şeyin birbirine bağlı olduğunu ve orada bir sabit oluştuğunu söylemişti. Hubble teleskopu neyi keşfetmişti?

Evrenin genişlediğini, neye dayanarak genişle-diğini söylemişti? Çünkü galaksileri gözlemerken renklerinin mor ötesine doğru kaydığını görmüştü, bu da galaksilerin mer-kezden uzaklaştığını gösteriyordu. İki kavram vardır, mor ötesi kızıl ötesi, bunlar ne anlama gelir? Kristalde kırılan ışık yedi renge ulaşır, yedi renk insan gözünün algıladığı renklerdir.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 67 Mor ötesi tayfın sağında kalan alan, kızılötesi ise solunda kalan alandır, yani o ışıklar da vardır ama biz göremeyiz, aletlerle görüyoruz bir sabit olmadan bir hesap yapamayız, hesap sürekli değişir ama yine de biz bir hesap yapa-cağız. Lemurya bilimi bize kainatın temel ener-jilerini de anlatır, ne demiştik kütle çekimi, manyetik, hafif manyetik ve radyasyon, bun-ları da aklınızda tutun, hala yer kaldıysa tabii..

Feromon diye birşey duydunuz mu?

Feromonlar iki türlüdür, çekici ve itici, yani iki insan aynı türden feromon kokusu veriyorsa birbirlerine iğrenç gelirler, hayvanlar için de bu böyledir. Neden? Çünkü aile içi ensest olmasın diye, türlerin gelişimi genlerin karışımına bağ-lıdır, genler karışmabağ-lıdır, yani bir kural vardır.

Dünyadaki ilk çiçek hangisidir ya da hangisi-nin olması mantıklıdır en kutsal çiçek? Yaşam çiçeği lotus. Evet yaşam ve ölüm çiçeği, lotus çiçeği kutsal bir çiçektir ve bütün kadim inançlarda en büyük yaşam-ölüm çiçeği olarak görülür. Lotus çiçeğinin açık hali yaşamı kapa-lı hali ölümü anlatır yani lotus çiçeği sembol bir çiçektir, Lemuryalı Naakal nakilcileri tara-fından kolonilere götürülmüştür, bilgelik çiçe-ğidir.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 68 Biraz insanlara bakalım, insan nasıl bir şey-dir? Bilimsel olarak doktriner bilimin ışığı al-tında bakacağız. İnsanlar bir DNA diziliminden meydana gelirler diğer bütün canlılar gibi, evet bir DNA dizilimi olmayan bitki ya da hayvan yoktur, insan da hayvandır zaten. Bir insan ile

MUSTAFA KARNAS Sayfa 68 Biraz insanlara bakalım, insan nasıl bir şey-dir? Bilimsel olarak doktriner bilimin ışığı al-tında bakacağız. İnsanlar bir DNA diziliminden meydana gelirler diğer bütün canlılar gibi, evet bir DNA dizilimi olmayan bitki ya da hayvan yoktur, insan da hayvandır zaten. Bir insan ile

Belgede SEMBOLLER VE SIRLARI (sayfa 44-77)