• Sonuç bulunamadı

Hastane Yiyecek Hizmetleri Memnuniyeti ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Durumları

DEBQ Alt

5.3. Hastane Yiyecek Hizmetleri Memnuniyeti ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Durumları

Hasta memnuniyetinin, başta psikolojik olmak üzere birçok değişkenin etkisi altında olduğu unutulmamalıdır. Yaşlı hastaların duyusal yeme profilinin genellikle hastalıklar ve ilaçlardan kaynaklandığını, hastalarda tat ve koku alma gibi duyuların azalmasının da iştah ve alınan keyifle doğrudan ilişkili olduğu çoğu araştırmada belirtilmiştir (38). Yapılan bu araştırmada yaşlı hasta sayısı yüksek olduğundan özellikle herhangi bir yeme bozukluğunun ve protez dişe sahip olunmamasına dikkat edilmiştir. Ayrıca hastaların kullandığı ilaçların iştahlarını etkilemiyor olması da göz önünde bulundurulmuştur. Hastanın memnuniyet beklentileri karşılandığında; hem hastanede hem de hastaneden ayrıldıktan sonra tedaviye uyumu arttığı söylenmektedir (96). Ankara’da bir eğitim hastanesinde yatarak tedavi gören 480 hastanın hastane anksiyete depresyon durumlarına bakıldığında (HADÖ kullanılmış)

122

hastaların %51.4’ünde depresyon, %24.5’inde anksiyete belirtilerinin olduğu görülmüştür. Eğitim durumu, hastanede yatma nedeni, yatma süresi ve yattığı bölüm hem depresyon hem de anksiyete puanları açısından; yaş ve medeni durum depresyon açısından, cinsiyet ise anksiyete açısından önemli bir değişken olarak değerlendirilmiştir (p<0.05). Ayrıca hastaların anksiyete ve depresyon düzeylerinin aldıkları hizmetten memnuniyet ifadeleri ile ilişkili olabileceği söylenmiştir. Araştırmanın sonucunda; yatma süresi uzamış olduğu ve cerrahi operasyon olacak hastaların depresyon ve anksiyete açısından daha dikkatle izlenmesi gerektiği belirtilmiştir (97). Yapılan bu araştırmada yatan hastaların hastaneye bağlı gelişen anskiyete ve depresyon durumları incelendiğinde %15’nin anksiyetesinin ve %37’sinin de depresyonu olduğu bulunmuştur. Yine yatan hastaların %85’inde anksiyete ve %63’ünde de depresyon olmadığı saptanmıştır.

Yapılan bir araştırma sonucuna göre yaş ilerledikçe hastaların anksiyete ve depresyon puan ortalamalarının arttığı ve bu artışın özellikle 70 yaş ve üzeri hastalarda daha fazla olduğu saptanmıştır (98). Bahar ve ark. (99) yaptığı çalışmada, yaş arttıkça hastaların anksiyete ve depresyon puan ortalamalarının arttığı ve bu artışın depresyon puan ortalamasında önemli olduğu gösterilmiştir. Munir ve ark. (100) 20-49 yaş ve 50-69 yaş aralığında, kronik hastalığı olan ve reçetelenmiş ilaç kullanan, hastalığıyla ilgili semptomları olan, diyet ve egzersiz yapan çalışan hastalar üzerinde yaptığı çalışmada; anksiyete ve depresyona sahip bireylerin büyük çoğunluğunun 20-49 yaş arasında olduğu rapor edilmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda ise yaş arttıkça hastaların depresyon puanlarının arttığı tespit edilmiştir (101-104). Yapılan bu çalışmada da yaş ile hastane anksiyete ve depresyon alt boyutlarının puanları incelendiğinde; 46-65 yaş aralığındaki hastalarda diğer gruplara göre en fazla anksiyete (%60.0) ve depresyon (%48.6) varlığı tespit edilmiştir. En az anksiyete varlığı ise %6.7 oranında 18- 45 yaş aralığında saptanmıştır. En az depresyon görülme oranı ise yine 18-45 yaş aralığında %21.6’dır. Ancak yaş grupları arasında istatistiksel olarak önemli farklılık bulunmamıştır (p>0.05)

Cinsiyet, depresyon gelişiminde risk faktörlerinden birisidir. Kadın olmanın depresyonda temel bir risk faktörü olduğu birçok çalışmada ortaya çıkmıştır. Biyolojik yapısı, ruhsal özellikleri, kişilik yapısı, sorunlarla başa çıkma biçimi, toplumsal ve kültürel konumu kadını depresyona yatkın kılmaktadır. Yapılan

123

çalışmalarda kadınların depresyon puan ortalamalarının erkeklerden daha fazla olduğu belirtilmiştir (104-106). Yapılan bu araştırmada da, cinsiyete göre hastane anksiyete ve depresyon durumu incelendiğinde; kadınlarda depresyon puanı 5.86±4.93 iken erkeklerde 4.19±3.77 bulunmuştur ve çıkan fark önemli bulunmuştur (p<0.05).

Hastalık süresinin uzaması ile hastaların depresyon ve anksiyete puan ortalamasının arttığı, ancak bu artışın istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşturmadığı sağlık ocağına başvuran kronik hastalığı olan bireylerde anksiyete ve depresyon durumuna bakılan bir araştırmada gösterilmiştir (98). Yapılan bu araştırmada yatış sürelerine göre hastane anksiyete ve depresyon durumlarına bakıldığında; 1-3 gün arasında yatanların %17.8’inde anksiyete görülürken 4-30 gün arasında yatanlarda ise %7.4 oranında anksiyete saptanmıştır. Yine iki grupta da depresyon durumlarına bakıldığında 1-3 gün arasında yatanların %38.4’ü ve 4-30 gün arasında yatanların ise %33.3’ünün depresyonda oldukları saptanmıştır. Ancak çıkan sonuç anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).

Yapılan bu çalışmada hastaların yiyecek hizmetlerinden memnuniyeti ile nutrisyonel durumlarının karşılaştırılması yapılırken, hastaların memnuniyetlerini etkileyen etmenlerin kendilerinden ötürü olup olmadığı da önemli bir nokta olarak öngörülmüştür. Kişilerin beslenme davranışlarının olması ve bunları etkileyen faktörlerin (dışsal, kısıtlayıcı, duygusal faktörler) hastane ortamında şiddetlenmesi hastanın memnuniyetini etkilerken aynı zamanda malnutrisyona da sebep olabileceği varsayılmıştır. Bu yüzden bu araştırmada DEBQ alt boyutları ile hastane anksiyete ve depresyon durumlarına bakılmıştır. Yatan hastaların yeme davranışlarını ölçmek için DEBQ alt boyut puanları ile hastane anksiyete ve depresyon puanlarının korelasyonu incelendiğinde erkeklerin hastane anksiyetesi arttıkça dışsal yeme davranışlarının da arttığı saptanmıştır. Bu korelasyon istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (r=0.31; p<0.05). Yine erkeklerde hastane depresyonu arttıkça dışsal yeme davranışı artarken kısıtlayıcı yeme davranışları azalmaktadır ancak çıkan bu ilişkiler önemli bulunmamıştır (p>0.05). Kadınlarda ise bu durum hastane anksiyetesi arttıkça duygusal yeme davranışı azalmakta, kısıtlayıcı ve dışsal yeme davranışları artış göstermiştir (p>0.05).

124

Yatan hastaların hastane anksiyete ve depresyon durumları ile hastane yiyecek hizmetleri memnuniyet ilişkisi yemek kalitesi, yemek servis kalitesi, açlık miktarı, servis personeli durumu ve çevresel faktörlerden nasıl etkilendiği ile ilgili verilere bakıldığında; kadınların açlık miktarı arttıkça hastane anskiyete durumları (r=-0.38, p<0.05) ve hastane depresyon durumları düşüş göstermiştir (r=-0.36, p<0.05). Erkeklerde ise hastane yiyecek hizmetleri memnuniyeti yemek servis kalitesi puanı ile hastane anksiyetesi arasında negatif yönde korelasyon bulunmuştur (r=-0.43, p<0.05). Toplam yatan hasta sayısına göre bakıldığında ise; yemek kalitesi arttıkça hastane depresyonu azalmıştır (r=-0.25, p<0.05).