• Sonuç bulunamadı

2. Osmaniye’nin Kurulması

1.2.3. Hasanbeyli İlçesi 133

Hasanbeyli İlçesi ve yörenin tarihi 5 ila 7 bin yıl öncesine dayanır. Bölgede Sümerler, Elâmlar, Babiller, İyonlar, Mısırlılar, Finikeliler, Etiler, Romalılar (Bizanslılar) ve Osmanlılar yerleşerek çeşitli uygarlıklar kurmuşlardır. 4-5 Yüzyıl Önce Yöreye nereden geldiği kesin olarak bilinmeyen Hasanbey adındaki bir şahsın yöreye yerleşmesiyle köy olmuştur. Türklerin Anadolu'ya girişleriyle (1071) Türk idaresine girmiştir. Bahçe İlçesine bağlı Hasanbeyli ve Kıraç isimli iki ayrı köy iken; 1973 yılında Bahçe İlçesine bağlı Belediye olan, 24.10.1996 gün ve 4200 sayılı Kanun ile Osmaniye İlçe'sinin İl olması ile aynı Kanun ile İlçelik statüsünü alan Hasanbeyli bu tarihten itibaren 131.085 dekar. Arazi ile Osmaniye İline bağlanmıştır. Şu anda ise ilçemiz 4 merkez mahalle, 6 köy, 2.693 hane ve 5.462 nüfusa sahiptir.

Hasanbeyli İlçesi, Bahçe İlçesine bağlı belediye iken 24.10.1996 gün ve 4200 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bahçe İlçesinden ayrılmış Osmaniye İline bağlı ilçe olmuştur.

133http://www.hasanbeyli.bel.tr/trk.htm (14/06/2017 - Saat: 00.00)

49

İlçede; İlçe Merkezinde (1) Belediye teşkilatı ve ilçeye bağlı (6) köy vardır. Köyler genel olarak dağlıktır. Köy halkının geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılık teşkil etmektedir. Nüfus itibariyle en büyük köyümüz Karayiğitli Köyüdür. İlçede; İlçeye bağlı (6) köy muhtarlığı bulunmaktadır. İlçe merkezinde (4) mahalle muhtarlığı bulunmaktadır. Toplam muhtarlık sayısı (10) dur.

1.2.4. Kadirli İlçesi134

Kadirli İlçesi çok eski çağlardan beri çeşitli uygarlıkların yaşamış olduğu Çukurova'da kurulmuş olup, ilçenin tarihi ana hatları ile bu bölgenin tarihi ile paralellik arz eder. Kadirli ara dönemlerde fazla sayıda el değiştirmelere konu olmuştur. Adana ovası Hükümdarı Asativatas M.Ö. 800 yıllarında ilçeye bağlı Karatepe-Aslantaş'ta bir uç kale kurmuştur.

Romalılar döneminde Flaviopolis adı ile görkemli bir kent olan Kadirli'de bu dönemi belgeleyen eserler bulunmaktadır. Bunlar İmparator Hadrianus'un (M.S. 117-1389) anıtsal tunç heykeli, bugün şehrin altında kalmış bulunan 6-7 dönümlük alana yerleşik Roma Hamamı, M.S. 5. Yüzyıla ait bir Roma Bazilikası olan Ala Cami ve yakın çevredeki bir çok diğer eser ve anıtlardır.

Bölgeye 7. Yüzyılda ilk Müslüman orduları, Abbasiler ve Selçuklular dönemlerinde de Türkler girmişlerdir. 1515 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Selim Kadirli’yi Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı döneminde Maraş Beylerbeyliğine bağlı bir sancak (Kars-ı Maraş, Kars-ı Zül Kadriyye) olan Kadirli 1865 yılına kadar Müteselsillikle idare edilmiş, 1865 yılında ilçe haline getirilmiş ve 1872 yılında merkezde belediye kurulmuştur. Şehre Osmanlı döneminde “Kars-ak-eli”, Pazaryeri” ve “Kars Pazarı” gibi değişik adlar verilmiş, İlçe 1928 yılında Kadirli adını almıştır. Kadirli 1. Dünya Savaşı sonunda 14 Mart 1919’da Ermeni ve Fransızlar tarafından işgal edilmiş; 7 Mart 1920’de ise düşman işgalinden kurtarılmıştır.

134http://www.kadirli.bel.tr/kadirli.html (13/06/2017 - Saat: 00.10)

50

1.2.5. Sumbas İlçesi135

Kadirli ile Kozan arasında bulunan ve eski Kars-ı Zülkadiriye Coğrafyası içerisinde yer alan “Sumbas Bölgesi” yalnız Kadirli ve Kozan değil tüm Kilikya tarihinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Zira Kapadokya Kilikya geçidinin yukarı ovadaki ilk duraklarından biri olan Sumbas tarih boyunca Kilikya’nın en hareketli yerlerinden biri olmuştur.

Birçok hükümdarın, kumandanın ve Beyin konakladığı, kavga tuttuğu Sumbas tarihi bakımından Anadolu tarihiyle eşleşmekte, Anadolu’da bulunan nice uygarlık izlerini bağrında taşımaktadır. Sıtır ve Çem (Kalayvannos) kaleleri; Cennetler ve diğer harabeler, höyükler, mağaralar, mağara mezarlar, kesteliler (tek kişilik mezarlar), şişeler, cereler ve cam kırıkları bu tarihi zenginliğin en belirgin kalıntılarıdır.

Hititler M.Ö. 1750 yıllarında Kayseri üzerinden Kilikya’ya indiler. Hitit Kralı Tuthalis Sis, Anavarza ve Sumbas’ı kendi topraklarına katarak doğuya yöneldi. M.Ö. 1750’den 1190’a kadar Hitit hakimiyetinde kalan Sumbas zaman zaman Kilikya ve çevresinde kurulmuş olan Kızvatna, Kue ve Donunalar gibi Devletçiklerin de hakimiyetinde kaldı. M.Ö. 860 yıllarında Kilikya’ya Asurlular hakim oldu. M.Ö. 612 yılında Anavarza’yı kendilerine başkent yapan Kilikyalılar Sis’ten Kapadokya’ya, Sumbas’tan Karatepe’ye kadar uzanan alanı 200 yılı aşkın süre ellerinde tuttular. M.Ö. 401 yıllarına doğru İranlılar (Persliler) Kilikya Krallığını kendilerine bağladılar. M.Ö. 333’te Payas dolaylarında İskender’e yenilerek Kilikya’yı terk ettiler. M.Ö. 100 yıllarına doğru Romalılar Kilikya’ya girdiler ve varlıklarını hissettirmeye başladılar. Ancak tam hakimiyetleri M.S. 375’lerde sağlanmıştır.

67 Yılında Flavyapolis (Kadirli) şehrini kuran Romalılar Sumbas’ın gelişmesi için gereken yatırımları yaptılar. Eski Sumbas Camiinin yerinde ve çevresinde yoğunlaşan bu yatırımlar idari, askeri binalar, manastır, konaklama yeri ve barınaklardan oluşmaktaydı. 636’larda başlayan İslam akınları karşısında dayanamayan Romalılar 758’lere doğru Kilikya’yı Abbasilere bırakmak zorunda kaldılar. Abbasiler 750 yıllarında meydana gelen zelzelenin Sumbas’ta yaptığı tüm yıkıntıları

135http://www.sumbas.gov.tr/tarihi-yapisi (13/06/2017 - Saat: 00.20)

51

tamir ederek Horasan’dan getirdikleri çiftçi ve mücahit Türkleri Çukurova’ya yerleştirdiler. Yöremizin ve İlçemizin adı olan Sumbas ismi Horasanlı Türklerden kalmıştır. Zira Sumbas bir Horasan nehri olan ve Hazar’a dökülen Atrek nehrinin en büyük koludur. Yöremizde 200 yıldan fazla kalan Horasanlı Türkler 969 yılında Bizans Hükümdarı Nikoforos’un Kayseri üzerinden Sumbas ve Anavarza’ya inmesi ile Sumbas ve çevresini terk etmişlerdir.

Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmış oğlu Süleyman Bey 1082’de Sumbas ve çevresini topraklarına kattı. 1100 yıllarına doğru Danişmentliler (Yağı- basanlar) bölgenin hâkimi oldular. 1178 yılında Danişmentlileri ortadan kaldıran Selçuklular Sumbas ve çevresine ikinci defa hâkim oldular. Bu hakimiyetleri Kösedağ Savaşı’na (1243) kadar devam etti. Selçukluların Kilikya’da hakimiyetlerini kaybetmeleri üzerine burada bulunan Türk ve Müslüman unsuru koruma görevi Memluklulara düştü. Dulkadirli Karaca Bey 1350 yıllarında Kadirli ve Sumbas topraklarını kendi ülkesine katmıştır. Tüm Dulkadirli elinde olduğu gibi; Kars ve Sumbas’da da Dulkadirli hakimiyeti 1350’den 1522’ye kadar devam etmiştir. 1522’de Osmanlılar Dulkadirli Beyliğini ortadan kaldırdılar. Kars-ı Zülkadiriye toprakları zamanla Sumbas ve Karamanlı olmak üzere iki bölgeye ayrılmıştır. Aralarında Savrun çayının sınır olduğu bu iki bölgeden Karamanlı’yı önce Latifoğulları sonra da Kerimoğulları yönetti. Sumbas bölgesini ise Gökvelioğulları kendilerine merkez yaparak idare ettiler. İki merkezden yönetilen Kars-ı Zülkadiriye 1865 Fırka-i Islahiye hareketi ile yeniden tek merkezden idare edilmeye başlandı. Dulkadirliler ve Osmanlılar döneminde Savrun, Mekelkin, Hacın, Mağara nahiyelerine merkezlik yapan tarihi Sumbas Nahiyesi Cumhuriyet döneminde iki köylük bir yer durumuna gelmiştir. Kızılömerli, Çaygeçit, Küçükçınar, Hamoğlu (Yazıboyu) köylerinde yaşayan halk eski Karaömerli köyünden ayrılarak şimdiki yerlerine göç etmişler ve ayrı muhtarlık kurmuşlardır. Halk dağılınca Karaömerli ve Araplı köyleri (Şimdiki Sumbas) eski hareketliliğini kaybetmiş Kadirli İlçe merkezi gelişmiştir.

Cumhuriyet döneminde Kadirli İlçesine bağlı iki köy olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. 1992 yılında bu iki köy birleşerek Belediye teşkilatı kurdular. Belediyeye isim olarak tarihi SUMBAS ismini verdiler. 24.10.1996 yılında 4200 Sayılı Kanun’la Osmaniye’nin İl olmasıyla birlikte Sumbas İlçe statüsüne kavuştu.

1.2.6. Toprakkale İlçesi136

Toprakkale ilçesi kökleri çok eski çağlara dayanan uygarlıkların yaşamış olduğu Çukurova'da kurulmuştur. Tarihi gelişimi Çukurova tarihi ile paralel özellik gösterir.

Çukurova'ya ilk gelen kavim Luviler’dir. Milattan önce 17-16. yüzyılda Çukurovalılar güneydoğudan gelen göç dalgalarından korunmak için bir krallık kurmuşlardır. Geçmişte Kizvatno diye anılan bu krallık, M.Ö. 12. yüzyılın sonlarında Hitit devleti ve denizci kavimler tarafından çökertildiği halde o kargaşalıktan sıyrılmış ve Que adı ile tekrar ortaya çıkmıştır. M.Ö. 7. asrın 1. yarısında Çukurovalılar, Asurlulara yenilmelerine rağmen karamsarlığa düşmemişler bu imparatorluğun yıkılmasıyla (M.Ö.612) Kilikyalılar olarak eski krallıklarını diriltmişlerdir.

Kilikya ismi; Finike hükümdarı Kilik’in adından gelmiştir. M.Ö. 6. yüzyılda Keyhüsrev zamanında bu bölge İranlıların işgaline uğramıştır. M.Ö. 333 yılında Büyük İskender'in eline geçen bölge, Büyük İskender'in ölümüyle Selevkoslar'ın (Seleucus) payına düşmüştür. Güçlü komutan Pompeus’un izlediği yumuşak politika sonucunda M.S. 1. yüzyılın başlarında Roma İmparatorluğu'na katılan bölge, bilhassa Doğu Roma İmparatorluğu’nun yönetiminde uzun yıllar kalmıştır.

Ortaçağın ilk yarısında bölge etnik yönden büyük değişikliklere uğramıştır. Bunun sebebi çok şiddetli depremlerin köy ve şehirleri yıkmış olması, bölge halkını dağıtmasıdır.

İslâm orduları ilk kez 7. yüzyılda Halife Hz. Ömer zamanında bu bölgeye gelmişlerdir. Fakat burası asıl olarak Emevi halifesi Abdülmelik zamanında (685-705) ele geçirilmiştir. Abbasiler zamanında da müslümanlaştırılmıştır.

1071 Malazgirt Savaşı ile Türkler Anadolu'ya hızla yayılmışlar ve Anadolu'yu Türk yurdu yaparak, 11. yüzyılda Çukurova’ya yerleşmiştir. Türk komutanlarından aynı zamanda Anadolu Selçuklu Devleti'nin de kurucusu olan Süleyman Şah, 1082 yılında Kilikya'ya inerek Çukurova'yı tamamen fethetmiştir. Ancak bu fetih ile beraber Çukurova'da Türk hakimiyetinin kurulduğunu söylemek oldukça güçtür. Çünkü Türkler'in bu bölgedeki fetih politikasını izleyen askerî üstünlükleri

136http://www.toprakkale.gov.tr/kaymakamligimizin-tarihcesi (13/06/2017 - Saat: 00.35)

53

kısa zamanda bölgeye Türkmenler'in yerleştirilememesi, belirli bir ekonomik düzen kurulmaması yüzünden sürekli hakimiyete ve yurt edinmeye dönüşememiştir. Haçlı seferleri sırasında da Çukurova’da Kilikya Ermeni Prensliği kurulup varlığını sürdürmüştür.

Fakat 13.yüzyılda Kilikya Ermenileri'nin Anadolu'yu istila eden Moğollar ile işbirliği yapmaları, Selçuklular'ın aleyhine çalışmaları, hatta Çukurova limanlarını Mısır Memluklu Devleti yönünden yapacakları askerî harekatlar için Moğollar'ın emrine vermek istemeleri yüzünden, Memluklular karşı harekete geçerek Suriye'deki Türkmenleri bölgeye yerleştirmeye, dolayısıyla Ermeniler'in Çukurova’daki hakimiyetlerine son vermeye çalışmıştır.

Ermeni Kralı 5. Leon'un (1382) ölmesiyle de Çukurova’da Türk nüfusuna dayalı fetihçi yurt edinme, sosyal-ekonomik hareket gerçekleşmiş Ermeniler'in siyasî hükümranlığı tasfiye edilmiştir. Böylece Çukurova Türkler tarafından tamamen fethedilmiştir.

14. yüzyıldan itibaren Mısır Memlukluları'na ve onlara bağlı olan Ramazanoğulları idaresine geçen bölge, bu dönemde imar edilmiştir. 1608 yılında Ramazanoğulları’nın Osmanlı Egemenliğine girmesiyle bölge de Osmanlı sınırlarına katılmıştır.

19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti'ne isyan eden Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından bölge istila edilmiştir. 1833 Kütahya Anlaşması ile bölge Mısır'a bağlanmış ise de 1840 Londra Anlaşması ile yeniden Osmanlı idaresine geçmiştir. Toprakkale İlçesi de Osmanlı idaresi altındaki Cebel-i Bereket vilayetinin içinde yer almıştır.

Toprakkale, Kurtuluş Savaşı sırasında da önemli bir rol oynamıştır. Toprakkale'nin stratejik konumundan dolayı, itilaf devletleri 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesine dayanarak güvenliklerini tehdit ettiği gerekçesiyle bölgeyi işgal etmiştir. Bölgeyi ilk işgal eden devlet, Toprakkale Karabahadır mevkine tabur olarak yerleşerek Karaçay civarında bulunan Tepe Burnu'na kamp kuran İngilizler'dir. İngilizlerin bir aylık işgalinden sonra daha önce yapılan protokol gereği bölge Fransızlar’a terk edilmiş, Fransızlar da Toprakkale’yi karargâh olarak kullanmıştır. Fransız işgali sırasında halk işgale tepki göstererek, Kuva-yı Milliye çetelerine çeşitli yardımda bulunmuş ve ilçe 29 Aralık 1921'de düşman işgalinden kurtulmuştur.

Daha önce Adana'ya bağlı Osmaniye ilçesinin bir kasabası olan Toprakkale, 24 Ekim 1996 tarih ve 4200 sayılı kanun ile Osmaniye'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin 80. ili haline getirilmesiyle ilçe olmuş ve Osmaniye iline bağlanmıştır.

Toprakkale adını, kendi sınırları içerisinde bulunan kaleden almıştır. Güneybatısı dağlarla çevrili olan ilçenin kuzey ve doğu yönleri göz alabildiğince ovadır. Çeşitli meyve ağaçları ve tabiî bitki örtüsüyle şirin bir ilçedir.

Toprağından bolluk ve bereket yanında uygarlık fışkıran Toprakkale ilçesi yurdumuzun Akdeniz Bölgesi'nin Çukurova bölümünde yer almıştır. Osmaniye ilinin güneybatısında bulunan Toprakkale İlçesi; güneyde Hatay, batıda Adana, doğu ve kuzeyinde Osmaniye ili ile çevrilidir.

İlçede Akdeniz iklimi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Yağışlar sonbaharda başlar, ilkbahara kadar sürer. Amanoslar Akdeniz'den gelen yağmurları iç kesimlere bırakmadığı için Amanoslar’ın denize bakan yamaçları gür ormanlarla kaplıdır. İlçede ortalama yağış miktarı 610 mm olup yağışlar özellikle yağmur şeklindedir.

Karaçay ilçenin en önemli ve tek akarsuyudur. Sulamada kullanılan ve Akdeniz'e dökülen Karaçay’ın taşıdığı su miktarı genelde yetersiz olup, mevsimlere göre değişmektedir.