• Sonuç bulunamadı

2016 yılındaki 15 temmuz darbe girişimi, 2035 yılındaki general fethi saçan’in darbe girişimi gibi denemelerden sonra meşrutiyet ilan edilince artık darbe söylentileri tamamen susmuştu

darbecilerden fethi saçan’ın ailesi de soyadını değiştirip “saran” yapmıştı. Ve de fethi saçan torunu berk saran dedesinin darbe girişimini yıllar boyunca unutmamıştı evet dedesi idam edildiğinde hatırlayamayacak küçüktü ama bu onun içinde kalmıştı aile üyeleri hep diyordu “deden seni çok severdi yanından ayrılmazdı” diye ve berkte bunu kendine dert edindi dedesinin intikamını alma isteğini hep içinde tuttu. Belki kendisi general değildi ama bir kimyagerdi bu sebeple onun intikamı tıbbi yoldan olmalıydı berk öyle kıyıda köşede kalmış bir doktor da değildi bir üniversite

profesörüydü. Yıllardır tasarladığı bir plan vardı bu bir içecekti ve içeni kısırlaştırıyordu işte bu içeceği içirmeliydiler hanedan üyelerine. Ama nasıl olacaktı? Bir gün berk cumhuriyetçilerle görüştü;

Görüşmede berk fikirlerini aktardı ve cumhuriyet rejimini tekrardan kurmanın imkanından bahsetti ama bunun için iyi bir plan lazımdı öyle bir şey olmalıydı ki hanedan üyeleri kısırlaşmalıydı kadın yahut erkek tüm hanedan üyeleri kısırlaşırsa varis kalmaz ve son kral ölünce cumhuriyet kurulurdu

mantıken. Cumhuriyetçiler ile berk bu plan üzerinde anlaşmışlardı ve düşündüler acaba hangi gün tüm hanedan üyeleri bir araya getirilebilirdi? Ve belli olmuştu 1 haziran resepsiyonu! O gün monarşi restorasyonu kutlamalarında tüm hanedan üyeleri aynı mekanda bulunacaktı ve onların yemekleri de özel olarak pişiriliyordu. Yiyeceklere pekala bu iksir karıştırılabilirdi. Tüm hanedan üyeleri bu

yiyeceklerden yedi mi uzun vadeli darbe gerçekleşecekti. Aşçıyla da anlaşılmıştı bir aksilik durumunda yurtdışına kaçması da sağlanacaktı. Lakin kimse bir aksilik olacağını sanmıyordu sonuçta mühim bir gündü bugün.

1 haziran 2100 günü 22.yüzyılın ilk monarşi restorasyon bayramı kutlanıyordu ama bir eksik vardı şehzade abdülhamid’in kızı naciye Yıldızoğlu ve kocası gökhan gökkurt(aslen 6.muratın kızı neriman Yıldızoğlu gökkurt’un torununun oğludur) resepsiyon ve kutlamaya gecikmişlerdi ilk başlarda geleceğiz demelerine rağmen sonradan aynı saatler içerisinde fikirlerini değiştirince gelmemişlerdi.

Resepsiyona sultan 8.mehmet, oğlu murat, veliaht şehzade mete, ve diğer şehzadeler bayezid, fehmi, abdülhamid ve orhan katılmıştı ve yemek ikramıyla birlikte yediler içtiler kutlamalarını yaptılar lakin bazı hanedan üyelerine yemeklerin tadı ilginç gelse de şüphelenmemişlerdi ve günün sonunda artık hepsi kısırlaşmıştı ama bunu kimse bilmiyordu uzun bir süre de bilmeyecekti. 13 ağustos 2100 günü sultan 8.mehmet hayata gözlerini yummuştu ve yerine veliaht şehzade 1.mete geçmişti. Metenin saltanatı 2100-2105 arasında 5 yıl sürdü ondan sonra yerine 6.muratın torunu 3.bayezid geçti.

3.bayezid 2105-2111 arasında padişahlık yaptı ama artık gerek hanedan gerekse halk yeni bir şehzade doğmamasına şaşırıyorlardı ve bu cuhuriyetçilerin de yüzünü güldürüyordu berk saran belki

hanedanın soyunun kesilişini göremeyecekti ama kurduğu plan işliyordu. 3.bayezid’in ahmet diye bir oğlu vardı ama 2093 yılında bir trafik kazasında vefat etmişti ve hiç evlenmemişti. 3.bayezidden

64

sonraysa tahta kuzeni 7.murat geçti 7.muratın saltanatı 2111-2120 arasında gerçekleşti 7.murattan sonra babasının amca oğlunun torunu olan IV.Abdülhamid tahta geçti ve 4.abdülhamid zamanında hanedanda uzun süredir yeni üye olmaması üzerine bir test yaptırıldı evet hanedan üyeleri kısırdı ve kaçınılmaz son gelecekti Yıldızoğlu soyu kuruyacaktı. Sadece iv.abdülhamid’in kızı kısır değildi ve hatta oğlu vardı hüseyin isminde büyük ihtimalle hanedan onlardan devam edecekti. 4.abdülhamid 2120-2142 arası saltanat sürdü o ölünce yerine 7.muratın oğlu fehminin geçmesi bekleniyordu(o da kısırdı) ama fehmi 2141 yılında ölünce hanedanda son bir üye kaldı o da Orhan’dı. 2.orhan 2142-2155 arası hüküm sürdü ve de artık yolun sonuna gelindiği iyice anlaşılınca ve cumhuriyetçilerin de ekmeğine yağ sürülünce ablası naciyenin kocası olan gökhan gökkurt’u saraya çağırttı ve şunları dedi;

+ah kıymetli eniştem ah eskiden cıvıl cıvıl olan bu sarayda kaldım bir ben bir de eşim bir de görevliler.

Hasret kaldık çocuk sesine ama belli yani soyumuz kesiliyor -o nasıl söz hünkarım?

+Allah aşkına görülen köy kılavuz ister mi gökhan? Bak kaç yıl oldu 22.yüzyıl bitecek neredeyse, imparatorluğumuz büyüdü ama hanedan küçüldü halkın diline düştük azizim. Belli yani soyumuz kuruyacak Yıldızoğlu dönemi bitecek. Cumhuriyetçiler ellerini ovuşturuyor şimdi. Ben gittim hanedan bitti.

-peki hünkarım kendinizi yapay zeka haline getirseniz yani robotlaştırsanız ve mekanik olsanız yani bildiğiniz android o zaman hanedan devam etmez mi? Düşünsenize yüzyıllar boyunca hükmeden bir hükümdar olursunuz.

+Gökhan, gökhan! Bizim hanedanımıza robot olmak yakışır mı? Ruhumuz ahirette beynimiz dünyada olacak ruhsuz bir beden olarak bir logaritma olarak mı devam edeceğiz? Yıldızoğulları insandır robot değil. Zekamı makineye kopyalatırım evet ama bunun üzerinden devlet yönetimi diye bir şey yapmam. Robotlar üreyemezler saray bomboş olduktan sonra cumhuriyet kursunlar daha iyi.

-peki ne yapacaksınız hünkarım?

+sen benim eniştemsin aynı zamanda da senin babanın babaannesi VI.murat’ın kızı bu sebeple hanedan senden devam edecek gökhan! İtiraz istemiyorum zaten yeteri kadar donanımlısın ve oğlun da var. Senden sonra da hüseyin tahta çıkar gül gibi geçinir gidersiniz.

-(sevinerek)peki sultanım! Emriniz başım üzerinedir sizin veliahtınız olmak onurdur! Peki sultanım bir sorum olacak siz bu kronik kısırlığın sebebini araştırdınız mı?

+araştırma yaptım evet ayrıca benim de şüphelerim vardı misal çok uçuk komplo teorileri vardır fakat ispat edilemez, örneğin yıldızoğullarının veliahtı olmaması konusunda bir uçuk komplo teorisi daha görmüştüm ama bana kalırsa bu gerçek. Çünkü teoride yıldızoğullarına kısırlaştırıcı kimyevi madde verildi deniliyor ve bunu geçtiğimiz asırdaki darbe girişimine bağlıyorlar. Araştırdık 2035 darbe girişiminin liderinin torunu kimyagermiş ve bir aralar bizim sarayda çalışan bir aşçıyla tanışıyorlarmış diye duydum ve bu aşçı VII.mehmetin ölümünden kısa bir süre sonra yurtdışına kaçıyor başka da bir bilgi yok. Ne darbecinin torunu kimyagerin çocukları ne de aşçının çocukları bu konuda bir bilgimiz yok diyorlar hep.

-7.mehmet’in ölümü evet 7.mehmet ölmeden evvel mühim bir olay oldu mu?

+1 haziran resepsiyonu vardı ve siz gelmemiştiniz hatırlıyorsam -evet gelememiştik(sır perdesi aralanır)

+işte o resepsiyonda ben yiyeceklerin tadında bir gariplik sezdim başkalarına da söylediğimde doğrudur dediler ama üstünde durmadılar. Yani ne olduysa o resepsiyonda oldu hepimiz kumpasın içine düştük takdiri ilahidir ki siz resepsiyona gelemeyince kurtuldunuz.

-haklısınız hünkarım. Bulmacanın tüm parçaları yerine oturdu şimdi.

+ve bir sır vereceğim gökhan -buyrun hünkarım dinliyorum

+ceddim VII.mehmet ölmeden önce veliahtına aktarırdı bana da selefim vii.murat aktardı uxirego diye bir madde bizdedir bu madde çok mucizevi bir maddedir faydaları saymakla bitmez(tüm uxirego ayrıntılarını sayar) …işte bu maddeye gözünüz gibi bakın imparatorluğumuzu daha da büyütmek için peynir ekmek gibi ihtiyacımız var.

-anlıyorum hünkarım bu bayrağı almaktan dolayı şeref duyacağım.

65 Türkiyede hanedan değişimi

Sayılı gün çabuk geçmişti 2.orhan 27 ocak 2155 günü hayata gözlerini yummuştu ve ilan ettiği veliahtı ve eniştesi 1.gökhan gökkurt tahta geçmişti Türkiyede hanedan artık gökkurt ailesinindi ve veliahtı da 1.hüseyindi

2155 yılında dünyada siyasi durumlar

Dünyada ülkeler arası birlikler artmaya başlamış ülkeler birleşme yarışına girmişti. 2.yugoslavyaya hırvatistan ve bosna hersek katılmıştı(2123) ve ikinci yugoslavya balkanları büyük ölçüde birleştirmişti Türkiye imparatorluğu en çetin rakibiydi. Türkiye imparatorluğuysa doğuda irandan ayrılıp

azerbaycanla birleşen güney azerbaycanı kuzey ile birleştikten sonra bir süre içerisinde topraklarına katarak(2123) egeden hazara kadar bir imparatorluk kurdu ve aynı zamanda Levant cumhuriyetini de bünyesine kattı(2150). Rusya polonyayı ilhak etti(2091) litvanya ve letonya kalmar birleşik krallığına katıldı(2170 letonya, 2175 litvanya), filipinler doğan güneş imparatorluğuna katıldı(2100), gabon, kamerun, nijerya ve orta afrika cumhuriyeti ve kongo birleşip kambonjerya afrika cumhuriyetini kurdu(2097), gine, liberya ve sierra leone, gine bissau birleşerek ginberya leosau’yu kurdu(2110), kenya, tanzanya ve uganda birleşerek doğu afrika cumhuriyetini kurdu(2073), bolivya ve paraguay’ın da şiljanta’ya katılmasıyla şiljanlivay federasyonu kuruldu(2150). Peru ise güney amerika birleşik devletlerine katıldı(2101). Afganistan ile tacikistan 2083 yılında birleşmiş ve aftacistan devletini oluşturmuştu. Haiti, dominik cumhuriyeti ve bahamalar 2077 yılında birleşip karayipleri

oluşturmuştu. Kübada ise 2069 yılında komünist rejim nihayet yıkılmıştı.

Türkiye ile azerbaycan’ın birleşmesi

2120 yılında güney azerbaycanda bağımsızlık yanlısı gösteriler baş göstermişti ve iran hükümeti göstericilere karşı da sert tutum takınıyordu. Bu da gösterilerin şiddetlenmesine sebep oluyordu.

Türkiye ise el altından azerbaycanlı ayrılıkçılara yardım ediyordu. Yer yer azeriler kendi hükümetlerini kurduklarını ilan ediyordu bir parlamento bile kurmuşlardı tebrizde. İranda şiddetlenen ortam bir iç savaşa doğru gidiyordu ve hindistan, çin ve pakistan bu durumdan ötürü iranı birkaç kere ciddi bir biçimde uyardı ama iran oralı olmadı bile. Ülkenin azeri olmayan kentlerinde de protestolar

başlayınca iran müdahale etmekte zorlanmaya başlanmıştı ve azeri referandumunu kabul etti. Azeri referandumu gerçekleşince güney azerbaycan %93 oranda evet oyuyla bağımsız oldu ve 1 hafta bile geçmeden kuzey azerbaycana katıldı. Artık Türkiye ve azerbaycan sınır komşusuydu. 4. Abdülhamid ile azerbaycan cumhurbaşkanı mürsel aliyev arasından su sızmıyordu iki ülke arasında sınır kapıları yoktu, her iki ülke birbirinin toprağı üzerinde askeri tesisler de kurdu ayrıca. Azerbaycan halkı da Türkiye ile birleşip büyük bir ülke sahibi olmayı düşlüyordu. 29 ekim 2123 tarihinde Türkiye ile azerbaycan birleştiklerini ilan etti Türkiye imparatorluğu çatısı altında. Türkiye artık denizden denize bir devletti. Sultan 4.abdülhamid bu vesileyle yapılan konuşmada şunları demişti;

Asırlardır bir millet iki devlet dedik ama şimdi bir millet tek devlet olmanın huzuru içerisindeyiz bu bir gerçektir. almanların anschluss’u varsa bizim neyimiz eksik? Hiçbir şeyimiz. Vatana millete hayırlı olsun.

Kübada komünizmin yıkılması (2069)

Kübada 20.yüzyılda sovyetler güdümündeki devrimle birlikte yeni bir dünya kurmuştu başlangıçta herşey güllük gülistanlıkken yıllar geçtikçe komünizmin de anlamsızlaşmaya başladığı hissedilir bir gerçek olmuştu. Dünyada devletlerin boyutu büyürken ve kuzey kore bile tarihe karışmışken küba’nın değişmesi de kaçınılmazdı komünizm artık lafta kalmıştı sadece ulusal bayramlarda hatırlanır olmuştu 2069 yılında da resmi olarak komünizm kaldırıldı.

66 HİKAYE 3 – YÜRÜYEN HATIRA MAKİNESİ

Mahir çelik(d.2110) ve Nurcan çelik(d.2111) kızları defnenin doğumuna çok sevinmişerdi. 2140 yılında doğan defne çelik ailenin 2 çocuğundan birisiydi defnenin bir de hakan adlı erkek kardeşi

vardı(doğum 2142). defnenin hayatını değiştiren olaysa o ilkokul 3.sınıftayken meydana geldi. Ailecek gittikleri misafirlikten dönen defne ve ailesi uçan arabalarıyla kaza yapmıştı. Kazaya sebep olan karşı yönden gelen alkollü uçan araç sürücüsüydü ne yaptığını bilmeyen alkolik sürücü trafik kurallarını hiçe sayıp aracını yüksekten uçurunca mahirin arabasına bindirmişti. Şans bu ya sarsıntıda defnenin bulunduğu yerdeki hava yastığı açılmayınca defne başını cama çarpmıştı. Uçan arabalar çok

yüksekten uçmazlardı kurallara göre. bu sebeple yere düşüp sürtünmeleri uzun sürmedi. Ambulans geldi ve yol trafiğe kapandı. Yüksekten uçan aracın sürücüsü ölmüştü mahir ve ailesi hastaneye kaldırılmıştı. Aile üyeleri kazayı hafif yaralarla atlatmıştı ama defnenin durumu ağırdı. İlgili hekim acı gerçeği söylemek zorundaydı;

-Nurcan hanım, mahir bey evet benim de evladım var ve bu çocuk buraya geldiğinde inanın ben de çok üzüldüm ama gerçekleri söylemek zorundayız. Kızınızın beyni ağır hasar görmüş makineye bağlı ve fişi çekersek uyanmama ihtimali var ama eğer arzu ederseniz onun beynini yapay zeka olarak kopyalayabiliriz. Kendisi maalesef vefat edecek ama hatırası yaşayacak ne dersiniz?

Mahir ne diyorsun sen hekim efendi ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu deyince doktor;

“Beyefendi ben size çıkış yolu gösteriyorum lütfen ortamı germeyin aklıselim galip gelsin son karar elbette sizin” dedi.

Mahir ve nurcan zaten iyileştikleri için taburcu olmuşlardı ve nurcan da mahire fikrini söyledi; “mahir evet kızımız belki vefat edecek ama en azından hatırasını yaşayacağız bırak yaşayalım bence ne sakıncası var ki?” demişti. Gerçi mahir etik nedenlerle pek sıcak bakamıyordu sonuçta yıllardır yapılan zeka kopyalama neticesinde memleketin robot insan nüfusu da artmıştı ama bir makineye aktarılmış bilinç her nihayetinde 1 ve sıfır sistemiyle çalışırdı bir duygusu olmazdı. Bugüne kadarki robotların küsmek, cephe almak veya saygı duymak gibi özellikleri olsa bile bunlar programlama ürünüydü ve insan duyguları kadar derin ve karmaşık değildi keskin çizgilerle ayrılmışlardı ve defnenin robotu da öğrendiği bilgilerle karakter geliştirecekse keskin çizgilerle ayrılacaktı yüksek oranda. Bu robot

unutmayacaktı ama insan hafızası kadar da güçlü olamayacaktı kesin olan buydu. Her halükarda insan beyni çok güçlüydü teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin.

Ve mahir işin biraz da etiğinde olduğu için mahalledeki caminin imamına sual etti hocam caiz midir?

Diye. İmam da “sonuçta kızınız vefat etmiş olacak onun ruhu ahirette olacak buradaki ise sadece bir makine” diyerek onay vermişti ki bugüne kadarki dinsel tartışmalarda da görüş buna paraleldi. Bazı dinsizler 21.asırda bu bilinç kopyalamayı dinlerin sonu gibi görüyordu ama yine dinler bu meseleye bir cevap vermişti dinsizler yanılmıştı. Yanılacaklardı tabii ki. Gökyüzünde tanrı var diyen dinler uzaya çıkıldığı halde bile konuya cevap getirmişken yapay zeka mı dinleri bitirecekti? Komikti. İnsan bir ruhtu dünyadaki bedeniydi bedenden ayrılan ruh ahirete giderdi. Hatıralar ise dünyada kalırdı. Mahir doktora onay verdi bu iş pahalıydı ama onaylamışlardı. Defnenin beynine bazı aletler yerleştirerek beyni dijitalleştirildi. Sonra da defnenin fişini çektiler cenaze namazı kılındı ve defnedildi defne.

Şimdi sıra defneye vücut yaptırmaya gelmişti. Robot imalathanesine sipariş verildi kilosu tipi boyu gibi bilgiler ile elektronik beyin verildi. 3 gün sonra gelip alabilirsiniz kızı da dendi ayrıca. 3 gün geçmişti ve mahir ile nurcan gittiler robot kızı almaya. Robotun düğmesine bastı satıcı ve “merhaba anne

merhaba baba” dedi robot kız. Nurcanın gözünden yaşlar süzüldü sesi titredi “kızım keşke

yaşasaydın” dedi. Yapay zeka olan kız afallamıştı “nasıl yani öldüm mü?” demişti. Robotun imalatçısı şunu dedi;

67

“Sen bir robotsun küçük hanım sadece anıların depreşti. Evet gerçekte öldün ve androidsin sen.

Beynin gerçek bir beyin değil sadece aktarılmış anı makinesi”

Deyince kızın aklı yerine gelmişti “evet doğru ben makineyim” demişti. Ve satıcı ekledi; çocuk sıfırdan bir şeyler öğrenip bilgisine bilgi katabilir ve belirteyim ki bir android olduğu için öğrenme hızı biyolojik bir varlığa nazaran kat kat fazla miktardadır. Eğer ileride arzu ederseniz yetişkin modelini de

verebiliriz” demişti. Nurcan ile mahir ise şimdilik biz küçük defnemizle idare edelim dedi ve robot defneyi eve getirdiler. Hakan ablasının ölümüne üzülüyordu ama eve geldiklerinde mahir hakana dedi ki “hakan oğlum odandan çıkta gel sürpriz var”. Hakan geldi gelir gelmez ağzı açık kaldı ablası

karşısındaydı. “ama nasıl olur ablam ölmedi mi?” dedi. Ablasının vefat ettiğini bunun sadece bir makine olduğunu açıkladılar.

Yarıyıl tatilinde vefat etmişti ya defne bunu çoğu arkadaşı da bilmiyordu. Okula nihayetinde devam edecekti. Ve okula geldi sıra arkadaşı gökçe’nin yanına oturdu. Gökçe ona “sende bir farklılık var”

demiş ve elini defnenin yüzüne sürmüştü. Kızın cildi de kauçuk gibiydi ve soğuktu. Defne ise ürkütmemek için “bir şey yok canım” dedi sadece. defne sessiz kalmak istiyordu ama teneffüslerde arkadaşları sorular soruyordu tatilin nasıl geçti filan diye. Defne de “trafik kazası geçirip öldüm”

deyince arkadaşları gülüyordu “ya bizim defne kafayı yemiş galiba kendini zombi sanıyor” diyorlardı.

Defne de “hiç robot insan duymadınız mı işte ben o oldum.” Deyince çocuklar; “robot insan mı? Onu sadece yetişkinler oluyor” demişti. Defne de ben de oldum inanmıyorsanız size ağzımın içerisini göstereyim deyince çocuklar “oooov” demişlerdi kız bildiğin robotlaşmıştı. Arkadaşları “ne yani şimdi yemek yiyemeyecek misin?” dediklerinde defne “sadece şarj ve makine yağı girişlerim var makine yağını ağzımdan alıyorum” demişti. Arkadaşları espri yapacaklar ya akıllarınca “şarjı nereden alıyorsun oturma organından mı?” deyince defne “aptal şey tabii ki de burnumdan alıyorum aklınız fikriniz fesat” demişti. Defne pek tabii ki nefes almıyordu ama bir burnu vardı sonuçta insan görüntüsü olmalıydı burunsuz olmazdı anne ve babası birbirini severek evlenmişti her nihayetinde.

Sonraki ders öğretmene çocuklar anlatmaya başladı “öğretmenim defne ölmüş makine olmuş”

demişlerdi. Öğretmen de “çocuklar biliyorsunuz ki bu 80 yıldır var olan bir olgu ve dünyada her ne kadar çevrenizde pek göremeseniz de böyle insanlar mevcut. Ama defne gibileri cidden nadide örneklerdir” demişti. Çocuklar da öğretmenim ne kadar varlar dünyada? Diye sorduklarında öğretmen cevabını vermişti;

“çocuklar bu android insanlar dünyada genelde gelişmiş ülkelerde çoktur en çok amerikada var. Var dediysem öyle sürüsüne bereket değil %5-10 arası nüfus öyledir ancak” demişti.

Okulun bir günü yeni defne için böyle geçmişti. Defne eve geldiğinde yemek yiyemedi doğal olarak çünkü bir insan değildi. Oturdu ve tv izlemeye başladı. Annesi ise “kızım ödevlerini yaptın mı?”

deyince defne “ne ödevi anne ben robotum ödev yapmam” demişti. Yapmasına da lüzum yoktu sonuçta defne okuduğunu ezberleme özelliğini açtığı anda herşeyi ezberleyebiliyordu. Günler günleri kovaladıkça sınıfta defne en çalışkan öğrenciler arasında sivriliyordu nihayetinde bir robottu ve çabuk öğreniyordu. Bazı arkadaşları da aralarında toplanmışlardı;

“bu defne işi çok uzamadı mı arkadaşlar bir robotla baş edemeyiz ki tamam iyi bir arkadaşımız amabu böyle olmuyor bence öğretmenimize söyleyip bir çaresine bakmalıyız” dedi biri bir diğeri de “ne olursa olsun ister ölmüş olsun o bizim arkadaşımız olarak kalmaya devam edecektir bence.” Diyordu.

Sınıfta defneye karşı kıskançlıklar başlamıştı bile. bir dünya gerçeğine çocuklar henüz adapte olamıyordu.Ama nihayetinde alışacaklardı defneyle çok güzel zamanları olacaktı öğrencilerin. Hatta arkadaşlarına yardım bile edecekti zaman zaman. 3.sınıftayken defnenin aşırı zeki olması(neticede bir robottu) sebebiyle onu sınıf atlatmak istedilerse bile defne bunu kabul etmedi evet zeki bir kızdı ama arkadaşlarımı seviyorum diyordu. Bir robot nasıl sevebilirdi? Ancak bu hatıralarla mümkün olabilirdi.

68

Defne yapay zeka olduğuna zamanla daha çok sevinmeye bile başlamıştı artık daha çok şeyi daha hızlı anlıyordu. Haber bültenleri mesela eskiden karmaşık gelirken artık çok basit gelmekteydi defneye.

Yaşından daha fazla yetenek gösteriyordu arkadaşlarının oynadığı oyunlara katılmakta istiyordu ama arkadaşları “bu çok şey biliyor ya oyun zevkimiz mahvoluyor” diyordu. Ama satranç oynarken herkes defne ile oynamak istiyordu. Yaz tatili zamanı nihayetinde gelmişti ama defne suya giremezdi aslında girebilirdi ama içeri su kaçarsa devrelerin bozulma tehlikesi vardı. bu yüzden ailesi defneyi şarj aleti olarak kullanıyordu. Sahilde garip bir görüntü oluşturuyordu hatta bazı görenler soru soruyorlardı merakları sebebiyle ve defne robot olduğunu söylüyordu.

3.sınıf bitmiş ve ilkokulun son senesi gelmişti defne artık 4.sınıftı ve bu sınıfında da arkadaşları tarafından çok sevilen bir öğrenciydi. Sınıf başkanlığı seçimleri yapıldığında defne doğal favoriydi ve sınıf başkanı olmuştu. Malum sene 2151 bile olsa bazı şeyler değişmezdi not almak gibi. Normal bir insan sınıfta ayaktakiler ve konuşanlar listesi yaparken mutlaka yazmak zorunda kalırdı ama defne için

3.sınıf bitmiş ve ilkokulun son senesi gelmişti defne artık 4.sınıftı ve bu sınıfında da arkadaşları tarafından çok sevilen bir öğrenciydi. Sınıf başkanlığı seçimleri yapıldığında defne doğal favoriydi ve sınıf başkanı olmuştu. Malum sene 2151 bile olsa bazı şeyler değişmezdi not almak gibi. Normal bir insan sınıfta ayaktakiler ve konuşanlar listesi yaparken mutlaka yazmak zorunda kalırdı ama defne için