• Sonuç bulunamadı

BAZI ŞAHISLAR VE HAYATLARI Hore nat ve hayatı

Hore nat m.ö 12024 yılında başkent adur’da doğdu atlanya devletinin prensiydi. Atlanya

imparatorluğu büyük tufandan önceki dünya üzerinde en büyük imparatorluktu. Hore oldum olası savaş ve şiddet ortamı yanlısı değildi ve yuana ile atlanya devletlerinin aynı dünya üzerinde çok rahat yaşayabileceğini savunmaktaydı. Bu fikrineyse 12 yaşındayken yaşadığı zaman kayması tecrübesi sebep olmuştu. Asırlar sonrasından bir zaman tüneli vasıtasıyla gelen kahun bin ixar adlı torununu görünce bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmişti ve biraz muhabbette etmişlerdi. Kardeşini çağırıp bu zaman yolcusunu gösterecekken bu yolcu kaybolmuştu. Kardeşi “hani zaman yolcusu? Yolcu görmüyorum sen hayal kuruyorsun” deyince doğal olarak bir şey diyememişti ama sarayda bu olay yaşanmıştı lamı cimi yoktu. Hore nat uzay gemisindeyken evlendi ve 3 çocuğu oldu 2 erkek bir kızdı.

Hornet, elmet adlı çocukları erkek inke adlı çocuğu ise kızdı. Hore medonya kentinin kurucusuydu medonya natyanın başkentiydi asırlar boyunca da öyle kalmıştı. Hore nat m.ö 11402 yılında hayata gözlerini yummadan evvel şu sözleri söylemişti;

“dünyada doğdum bir prenstim dünya benim olabilecekken uzay yolunda ömrüm geçti arasa geldim bura benim oldu ama geçip gidiyoruz”

Hore’nin bu sözleri aslında insan yaşantısının kısa bir özeti gibiydi. Nereye kaçarsan kaç ölümden kaçamazsın sözünün kanıtıydı.

Huri na (m.ö 11300-m.ö 10678)

Huri na babası giro na annesi de meri na olan bir kız çocuğuydu aras gezegeninde doğan ilk insandı ve hore nat’ın hüküm sürdüğü yıllarda doğmuştu. Bu çocuk doğduğunda hore nat bizzat ziyaret etmişti ve şunları söylemişti;

“işte gezegenimizde doğan ilk insan. Bu bir başlangıç ve bu bebek gezegende gözlerini açtı. Ben şahsen dünyada kalan kız kardeşimin ismini bu kız çocuğuna layık görüyorum Allah analı babalı büyütsün” dedi. Ve ailesi de memnuniyetle karşıladı bu isim koymayı. Huri yetişkin bir kız olana kadar ailesiyle beraber kalmayı tercih etti. Seyahati çok seviyordu ve bir gün babası ona dedi ki;

“huri, seyahati çok seviyorsun belli. Ama genç bir kızın da dikkat etmesi gereken hususlar var sana dövüş eğitimi vermeliyiz ki kendini tehlikelerden koru”

Demişti kız da kabul etmişti dövüş eğitimi almıştı bu sayede doğada daha iyi hayatta kalabilecekti. İlk seyahatini denizden gerçekleştirdi medonya adasını terk etti ve yeni atlanya kıtasına yerleşti

buralarda köylülere yardım etti tarımsal işlerinde ve bir köylü çobanla tanıştı köylü çoban onu içten içe beğeniyordu ve bir gün ağacın dibinde;

114

“ona onu sevdiğimi söylesem kabul eder mi hiç bilmiyorum ama tam benim kafadan bir kız gezmeyi de seviyor keşke duysa hislerimi” deyince tam o esnada huri ağacın arkasında bu sesleri işitti ve “ben de seni seviyorum” dedi. Çoban utanmıştı biraz ama “yok utanmana gerek yok zaten kendim

yalnızlıktan sıkılmaya başlamıştım” dedi. Gel zaman git zaman bunlar sade bir törenle evlendiler ve evlerinden ayrıldılar. Oğlanın ismi uni merut’tu. Birlikte uzak diyarlara seyahat ettiler ilginç hayvanlar gördüler. Kuzeye, daha kuzeye gittiler merkan adasına hatta tuy adasına kadar gittiler. Tuy adasına gittiklerinde artık seyahati bitirmenin daha iyi olacağını düşündüler çünkü bir yerden sonra çoluk çocuk sahibi olmak daha cazip gelmişti. Tuy adasında kimsenin mülkü olmayan bir toprağa evlerini kurdular birlikte ve burada yaşadılar. Zamanla eşyalar aldılar, yaptılar, hayvanlar aldılar, bitki diktiler.

Tuy adasında çoğaldılar geliştiler. Soylarından birçok kişiyi gördüler ve ileride norune devletini kuracak merut hanedanının başlangıcını oluşturdular. Huri na m.ö 10678 tarihinde hayata gözlerini yumduğunda cenaze törenine imparator hornet nat bile katılmıştı sonuçta aras gezegeninde doğan ilk insandı ve bu saygıyı hak ediyordu.

Lami enk (m.ö 12005-m.ö 11000)

Lami enk’in anne ve babası gemiye binenlerdendi ve küçük lami’yi kimselere bırakamamışlardı 5 yaşında dünyadan gemiyle ayrılmıştı. Annesine soruyordu; “anne neden evimizi terk ediyoruz?, evimiz çok güzel” dese de annesi “yeni ve daha güzel bir eve gidiyoruz oğlum” diyerek onu ikna etmeye çalışıyordu. Ama lami üzüntülü kalıyordu “arkadaşlarımdan ayırmayın beni nolur” diyordu. Bu sebeple annesi bir an tereddüte de düşmüştü ve eşine “gitmesek olmaz mı? oğlumuzun üzülmesine değecek mi?” dediğinde eşi “tabii ki de gitmesek olmaz. Asıl üzüntü bu zulüm gezegeninde kalırsak peydah olacak. Bir gün düzen muhafızları bizi evimizden alıp hapse tıkarsa asıl o zaman bu çocuğun çocukluğu mahvolur en azından dünyadan ayrılalım ki ebeveynlerini kaybetmesin. Birkaç arkadaş uğruna bir istikbal çöpe atılmaz” dediğinde annesi de istemsizce “haklısın” demişti. Lami’yi ikna etmek zor olmuştu “bir gün geri döneceğiz” diye ikna etmişlerdi ancak. Yanına oyuncaklarını da alıp terk etti dünyayı. Çocukluk arkadaşına da “geri geleceğim, oyuncak köpeğime sahip çık” diyerek veda etmişti. Ama nereden bilecekti ki arkadaşını da oyuncak köpeğini de bir daha göremeyecekti.

Uzay gemisinin habitatında günler günleri, aylar ayları kovaladı lami artık eve dönmek istiyorum diye yalvarıyordu ama hiç dönemeyecekti bunu da yavaş yavaş kanıksamaya başlamıştı. Lami yolculuk esnasında çeşitli gezegenlere de indi her nihayetinde. Çocukluğu, gençliği gemide geçmişti, evliliğini bile gemide gerçekleştirmişti ama özlediği tek bir şey vardı o da dünyaydı. Oyuncak köpeği de arkadaşı da çok uzaklardaydı. Boş zamanlarında dünyada gördüklerinin çizimlerini yapmayı çok severdi sonuçta halen anılar beynindeydi. Lami 500 yaşındayken aras gezegenine inmişti. Nihayet gerçek bir gezegende ikamet edebilecekti şimdi. yıllarını gemide geçirmiş bir insandı 500 yaşında arastaydı. 501 yaşına kadar ellerindeki teknoloji halen onlarla birlikteydi. Yanardağ patlamasıyla teknolojinin yok oluşundan sonra ise şunları demişti;

“şansımıza bak gençliğimiz gemide oldu heba, tam rahat edecekken rahatlıktan da olduk ah nedir bu çile böyle”

Daha sonra hayatının geri kalan yarısını da teknolojiden yoksun bir toplumda geçirmek zorunda kaldı.

Toplamda 1005 sene yaşadı heros nat zamanında vefat etti. Heros natta Lami enk’ten 1 yıl sonra vefat etti. Lami enk 1 yıl daha yaşasaydı 4 aras liderinin saltanatını görmüş olacaktı. O cennet gibi bir hayatla başlayıp nihayetinde zor bir hayatla ölmüş bir insandı. O öldüğünde artık dünya doğumlu kimse aras gezegeninde yaşamıyordu. O ölmeden önce insanlar sürekli ona gelir ve dünyadan biraz daha bahsetmesini isterdi o da bahsederdi neler neler olduğundan hatırlayabildiği kadarıyla.

Son olarak natya devletinin 7.imparatoru beled nat’ın isim babalığını yapmıştır. O zamanlar prens olan heros özellikle rica etmiştir “gel bu bebeğin isim babası sen ol sen ol ki dünyalı birinden isim

115

almış olsun”. Demiştir lami enk’te bu isteği dolar olarak kabul etmiştir. Natyada birçok çocuğa isim babalığını yapmış adamdır lami. Yaşlı insanların çocuklara isim koyma geleneği de lami ile başlamıştır.

Delhi rajası giri mana ve anıları

Delhi rajası olan şahıs aslında bir vorteydi yani aldebaranlıydı. Delhi rajasının kılığına girecekti giri mana adlı aldebaranlı. Hatta sordular “neden böyle bir şey yapıyoruz efendim?” diye. O da cevap verdi;

“bu gezegende indiğimiz bu topraklar çok zengin topraklar ve baharat dedikleri toz türleri var bu tozları birleştirip özel işlemlerden geçirerek gıda sıkıntımızı düzenleyeceğiz hepsi o. O yüzden buranın yöneticisini kaçırmamız şart” demişti. Raja kaçırılacaktı bu bir çocuk oyuncağıydı ama olayın gürültü patırtısız olması lazımdı ve bunun için de telepati kullanacaklardı rajaya telepatiyle dışarı çıkma hissi aşılanacaktı. Öncelikle bir asker nefesini tuttu gece vakti ve rajanın odasına girdi ona uykusundayken dışarı çıkması gerektiğini söyledi ve çabucak dışarı çıktı. Rajanın muhafızları bir takım gürültüler duymuştu ama mana verememişti. Neyse raja uyandı ve “içimden bir ses dışarı çıkmam gerektiğini söylüyor kıllandım yahu” dedi. Dışarı çıkarken muhafızları “efendim nereye? Diye sordu raja

“geleceğim takip etmeyin biraz hava alacağım” dedi. Ve bir süre yürümeye devam etti. Sonrasında bir ışık peydah oldu üzerinde ve raja uzay gemisine ışınlandı. Muhafızlar ışığı görünce koştular ama bir şey görememişlerdi. Raja da ortalarda yoktu.

Aldebaranlılar rajayı uyuşturdular raja uyandığında “ne oluyor siz nesiniz böyle?” diye şaşkın şaşkın sorular soruyordu fakat vorteler ağızlarından tek bir kelimeyle bile konuşmuyordu konuşmamasına ama her soruda cevaplar beyninde belirince anladı ki bunların farklı bir sistemi vardı anlaşma hususunda ve telepati yapıyorlardı. Ve “pencereden bak” dediklerinde raja pencereye baktı bakmaz olaydı küçük dilini yutacaktı raja uzaya çıkmıştı ayın üzerindeydiler ve gemi kaptanı “bu kadar bilgilendirme yeter bayıltın işimize bakalım eğlencenin sırası değil” dedi. Bayıltıldı raja ve kafa derisi yüzüldü. Özel bir operasyon ile giri mana’ya monte ettiler. Aynı şekilde el ve ayak derileri de

kopyalandı ve asıl rajanın yaşamına son verildi. Vakit kaybetmeksizin dünyaya iniş yaptılar ve rajanın muhafızları rajayı ararken rajalaşmış giri mana’yı buldular rahat bir nefes aldılar.

Giri mana bir uzaylı olduğundan ötürü ve yüzü maskeyle örtülü olduğundan dolayı eşlerini boşadı ilk önce. Sonuçta boşamasa nihayetinde uzaylılığı anlaşılacaktı. Ve giri mana kendisine fazla

yaklaşılmasını da istemedi bu sebeple. Rajanın çevresindeki bazı kişiler “efendim eşlerinizi

boşamanızın sebebi onlardan sıkılmanızsa size yeni eşler getirelim” diye teklif ettiyse de giri mana

“hayır gerekmez” diyordu.

Bu şüphe devam ederdi nihayetinde bu sebeple uzayda aldebaranlılar eldeki mevcut deri kopyasını çoğalttı ufak rötuşlar yaparak vorte askerlerine taktılar. Sonra da dünyaya doğru yol aldı bu uzaylı sürüsü. Bir gün raja “yeni saray görevlileri aldım” dediğinde bu birbirine ufak farklarla benzeyen tipleri görmüşlerdi.

Bazıları şüphelendi bu tiplerden “yahu birbirine benziyor bunlar” demekten kendini alamıyordu ama üzerinde durmuyordu kimse bunların. Ayrıca bu görevliler için yeni yatakhane ve yemekhane de açılmıştı ve bunlar bizzat çalışmıştı bu görevde.

Bir gün sarayın yatakhanesinin penceresinin önünden geçen bir adamın gözüne bir ışık ilişti yatakhanede bir de baksın ne görsün! Saray görevlileri insan değil! vorteler bu dünyalıyı fark eder etmez “yakalandık tutun nefesleri” deyip ranzaların arkalarına saklandılar ve doğal olarak gözden kayboldular dünyalı da kaçtı. Ama ertesi gün kent meydanında bir adam bağırıyordu “millet uyanın gözünüz görsün rajamızın muhafızları insan değildir başka bir varlık var sarayımızda muhafızlar insan değil dün gördüm ortadan kayboldular” dese de halk gülüyordu sadece “yazık kafayı yedi herhalde”

116

diyordu. Bu gürültüyle beraber insan olan saray muhafızları görevlendirilerek adam derdest edildi saray erkanına tahkirden ve “biz insanız ne yaratığı” diyerek adamın içine şeytan girmiş diyerek bağlayıp nehre attılar. Sonrasındaysa çeşitli araştırmalar yaptılar nereden ne kadar baharat alınacağı hususunda. Daha çok baharat ekimi yapmaları için özel formüller geliştirip topraklara döktüler yetmedi vergileri arttırdılar bu sayede hem daha çok vergi ödüyorlar hem daha çok kazanıyorlardı. Bu esnada vortelerin uzay gemisi de ayın arka yüzündeki uzay üssüne inişini gerçekleştirdi.

Bir süre uzaylı raja ve adamları baharatçılık konusunda rahattılar ekmek elden su gölden yaşıyorlardı ama ta ki atlanyalıların gelişi haberini alana kadar. uzay üssünden bir mesaj ulaşmıştı giri mana’ya ve şunları diyordu;

“semes yıldızına binlerce yıl önce giden insanlar dünyaya geri dönmüşler haberiniz olsun”

Şimdi paçalar tutuşmuştu semes yıldızındaki atlanyalılar yeniden sahnedeydi. Aras gezegenine atlanyalılar indiğinde vortelerin yanardağ sabotajı sayesinde bir süre oyalamışlardı ama yine eski teknolojiye insanlar kavuşmuştu. Yanardağ sabotajı da zorlu bir görevdi 1 gecede yapılması gerekiyordu. Bir rezonans aletiyle yanardağ faaliyete geçirilmişti uzun süreçli bir plandı rezonans sayesinde bir gün yanardağ patlayacaktı ve patlamıştı tüm teknolojinin kaynağı olan gemi yok olduğunda görevlerini tamamlamışlar ve yıldızlarına dönmüşlerdi.

Atlanyalılar geri dönünce başlangıçta mezopotamyaya uğramışlardı ve bayağı kalmışlardı oralarda.

Göstere göstere yaşıyorlardı dünyada atlanyalılar ve bir gün illa ki geleceklerdi hint topraklarına. Ve gemileriyle bir gün geldiler onları ve giri mana tarafından karşılandılar hoşgeldiniz nereden geldiniz diyerekten sanki hiç bilmiyormuşçasına dinlediler onların özelliklerini. Bir süre kalacaklardı burada da belliydi yani ama halkı da kışkırtmalarından korkuluyordu. Ama vorteler renk vermeyecekti

nihayetinde.

Bir süre geçtikten sonra vorte askerlerden birisi gecelenin zifiri karanlığında çalılıkların arasında kamuflajsız olarak geziniyordu ve atlanya uzay gemisine doğru yaklaşmıştı arkası dönüktü ve bir ses

“hey” diye seslendiğinde refleks olarak başını çevirip bakmasıyla atlanyalıyla göz göze gelmesi bir olmuştu. Hemen yapılması gerekeni yaparak nefesini tuttu ve görünmez olup koşarak gözden kayboldu. Bu olay neticesinde atlanyalılar bu uzaylı işini araştırmaya başladı çevredeki bazı insanlardan anılarını dinlediler dinlemesine ama bir sonuç alamadılar. Aşırı baharat üretimi de kıllandırmıyor değildi atlanyalıları ama çokta soru sorarak vorteleri kıllandırmak istemiyorlardı.

Atlanyalıları zar zor başlarından savdılar ve dünyadan atlanyalılar ayrılana kadar kıpırdamadılar bile.

çünkü kaçsalar bu anormallik er ya da geç anlaşılacaktı. Atlanyalılar gittikten sonra giri mana adamlarıyla toplantısını yaptı;

“Yıllarımızı burada geçirdik insanların baharatlarını nesilleri boyunca da zimmetimize geçirdik ve artık kalkma vakti. Yarın kentten uzak bir mevkide aracımız bizi bekliyor olacak nihayet binip gidebileceğiz”

dedi. Ertesi gün sefere çıkarmış gibi şehirden çıkan kral sadece adamlarıyla birlikte yol aldı. Herkes sefer yapılacak zannediyordu ama uzaylı kral ve mahiyeti kaçmıştı çoktan kendi yıldızlarına yola çıkmışlardı. Sefer uzadıkça kent halkı bu işte bir iş olduğunu anlamıştı. Bazı gözlemciler yola koyuldular ve bir köylü buldular konuşturdular buradan geçen bir ordu hakkında bildiklerin var mı diye. Ve köylü cevap verdi;

“gece vaktiydi uyuyamamıştım bindim atıma zifiri karanlıkta ve bari ay ışığında gezintiye çıkayım demiştim bir tarla tarafında bir tabur asker gördüm ve bir süre sonra gökyüzünde bir ışık gördüm dikkatli bakınca devasa bir demir bulut gibi bir şeyin olduğu görülebiliyordu. ve teker teker bu askerler bu ışığın altından demir buluta doğru çekildi. Başka da bir şey bilmiyorum”

117

Gözlemciler şaşkınlık içerisinde geri dönmüşlerdi. Etrafta çok nadiren de olsa görüldüğü iddia edilen yabancı yaşam biçimleri yoksa yıllardır şehri mi yönetiyordu? Büyük ihtimalle öyleydi.

Kar han ailesi ve soyu

Kar han(m.ö 3281-m.ö 3052), babası turbek annesi de rease isminde olan atlanyalı bir uzay pilotu ve başarılı bir devlet adamıdır. Dünya gezegenine atlanyalıların ilk seyahatinde geminin ve seferin komutanlığını yapmıştır. Kar han’ın dünya seferinde görev almasına şaşırmamak lazım çünkü yaşıtlarına nazaran daha çabuk büyüyen, daha çabuk konuşabilen, daha çabuk süt harici gıdalar yiyebilen bir çocuktu ve özel olarak imparatorluğun himayesinde bu yüzden yetiştirildi.

Kar han aras gezegenindeyken soylu bir ailenin kızı olan haten ile evlenmişti. Haten’den 2 çocuğu oldu biri erkek diğeri dişiydi. Erkeğin adı sal’dı, dişinin adı sel’di. Sel ve sal’ın ergenlik çağında olduğu seneler görev gelip çatmıştı eşi gitmesen olmaz mı çocuklar ne olacak? Dediyse de kar han

“çocukluktan büyüklüğe geçiş evresi ayakta durabilme evresidir” demişti sadece ve yola çıkmıştı 2 çocuğunu geride bırakarak. Sonuçta bu alemde yeni bir başlangıç yapmak istiyordu ve kar han’a nasip olmuştu bu da. Yıllar süren uzay yolculuğundan sonra dünyaya vardıklarında yıllar boyu kaldılar bu gezegende yani atalarının kadim yuvalarında. Ne kadar istemese de ne kadar arasta bir yuvası olsa da neye konacağı belli olmayan bu gönül sümer kralı Aruz’un kızı ea’ya konmuştu. Ea’yı beğenmişti ne olursa olsun diyordu. Ea’ya yakınlık gösteriyordu hep ve korkmuyordu da. Ne olursa olsun kral olsa ne yazar kentini başına yıkarım bu kızı alırım diyordu. Uzun süredir haten’siz yaşayan gönlün başkasına konmasıydı bu kaçınılmazcasına. Ama Aruz sert tepkinin aksine bu vaziyetten ötürü memnun oldu ve kar han ea ile evlendi aralarındaki yaş farkına rağmen. Gerçi kar han bir atlanyalı olduğundan ötürü ilerlemiş yaşına rağmen genç görünümünde ve genç kuvvetindeydi çünkü atlanyalılar 15 yaşından sonra her yıl 10 yılda 1 yıl yaşlanmış bir dünyalı kadar yaşlanıyordu. Kar han’ın ea’dan 3 tane oğlu oldu bunlar hos, ni ve mei idi. Hos ve ni’nin karakteri savaşçı bir karakter olarak öne çıkarken mei daha barışçıl ve doğasever bir karakter olmuştu. Ni’nin boyu ise diğer kardeşlerine göre daha kısaydı.

Sümer topraklarından ayrılık vakti geldiğinde ailecek çeşitli yerlere gittiler ayrıca uxirego elementinin dünya üzerinde çeşitli yerlere gömülmesine de ön ayak oldular. Kar han dünyadan gitme zamanından evvel eşi ea dünyayı terk etmek istememişti ve doğal olarak çocukları da hiç istemiyordu ve hepsinin de fikri dünyada kalmaktı. Kar han dünyadaki çocuklarına gemiye binmeden önce vedalaştı ve

himalayalardan kalkan gemisiyle aras’a doğru yol aldı. Artık kar han’ın dünyada da bir soyu vardı ama asıl film arasta başlayacaktı.

Aras’a giden kar han ayağının tozuyla resmi törene katıldı ve harika bir konuşma gerçekleştirdi ama konuşmada ağzından kaçırdığı “orada evlendim” cümlesi sonu oldu. Haten han buna çok içerledi ve kar han eve geldiğinde kar han’ın kafasına tavayı geçirip onu sersemletip lazer silahını alarak kar han’ın beynine ateş edince kar han’ın cansız bedeni yere yığılmıştı. Cenazesine milyonlarca insan’ın katıldığı kar han’ın cenazesi devlet erkanını kıskandıracak boyuttaydı.

Haten han (m.ö 3280-m.ö 3042)

Kar han’ın ilk eşiydi ve imparatorluk hanedanı olan nat hanedanının bir ferdiydi. Kar han’dan 2 çocuğu vardı sal ve sel. Kar han’ı yıllar boyunca bekledi başlangıçta dünyadan geri dönen uzay mekiği onu çok sevindirmiş olsa da eşinin dönüşte törende yaptığı konuşmayla beyninden vurulmuşa dönmüştü.

Kararını orada vermişti kar han’ı öldürecekti çok öfkeliydi ama kocası bu kadar öfkeyi beklemiyordu umursamaz bir tavırla. Haten çok haklıydı yıllar boyu beklediği kocası ne haberle gelmişti. Kar han eve geldiğinde tavayla kafasına indirdi kar han’ı sersemletti peşinden yakasına yapıştı boğuştular biraz.

Demek evlenip ne idüğü belirsiz kadınlardan çocuk peydahlamak ha! Dediğinde eşi bir dakika izah edebilirim dediğinde “neyi izah edeceksin be!” diyerek bir hamleyle kar han’ın silahını belinden alıp kar han’ın beynine ateş etti ve kar han yere yığıldı. Çocukları sal ve sel yetiştiğinde tek yapacakları

118

ağlamak oldu ve haten suskun bir biçimde kocasının cesedinin başında bekledi sesi soluğu çıkmıyordu çocuklar polise haber verdi kar han’ın cesedi morga kaldırıldı haten ise tutuklandı.

Haten soylu bir kadındı bu yüzden idam kararı verilmesine mani olundu sonuçta bir kahramanın hatırasıydı o ne kadar kahramanı öldürmüş olsa da onun eşiydi ve bu kahramanın çocuklarının

Haten soylu bir kadındı bu yüzden idam kararı verilmesine mani olundu sonuçta bir kahramanın hatırasıydı o ne kadar kahramanı öldürmüş olsa da onun eşiydi ve bu kahramanın çocuklarının