• Sonuç bulunamadı

Savaştan yenilgi ile çıkan Saddam yönetimine karşı güneyde Şii ve kuzeyde Kürt toplulukları tarafından başkaldırı202 başlamıştır. Şiilerin Necef ve Kerbela’ da

yapmış olduğu başkaldırılar birbirinden bağımsız olduğu için zayıf olmuştur. Ayaklanmaya toplu önderlik sağlayabilen tek güç Şii din adamları olmuştur203. İran benzeri bir İslami Cumhuriyet’e dönüştürülmesi ihtimali Saddam’ın endişeye düşmesine sebep olmuştur204. Şiiler, Cumhuriyet Muhafızları205 karşısında çok fazla

direnememiş isyan 25 Mart 1991 tarihinde bastırılmıştır. Körfez Savaşı’nı bağımsız bir Kürdistan için fırsat olarak gören Raniye bölgesinde ayaklanan Kürtler de Şiilerle herhangi bir bağlantısı olmaksızın ayrı bir ayaklanmaya girişmiştir. Kürtler, Şiilere göre daha donanımlı ve örgütlü hareket etmiştir206. Iraklı yazar Faleh Abdülcabbar,

birbirinden bağımsız olan isyanları şu şekilde anlatır: “Yığınlar sokakta toplanıp Saddam Hüseyin’i ve Baas yönetimini lanetlerler, sonra yürüyüşe geçerler ve belediye başkanının bürosuna, Baas Partisi merkezine, gizli polis binasına, hapishaneye ve (varsa) kentin garnizonuna el koyarlar. Yürürken halk diktatörün afişlerine ya da duvardaki rölyeflerine ateş eder. Kentler isyancıların eline geçtikçe ayaklanmacılar Baasçıları ve Muhaberatı temizlerler. Ayaklanmanın bölgesel eşgüdümü ya yoktur ya da çok sınırlıdır. Çoğunlukla bir kasabanın diğerinde

200 Balcı, “Körfez Krizinde Kazananlar”, s. 11. 201 Balcı, “Körfez Krizinde Kazananlar”, s. 11.

202 Balkaldırının Arapça karşılığı intifadır bazı kaynaklarda böyle de geçer.

203 William R. Polk, Irak’ı anlamak, (Çev. Nurettin Elhüseyni), İstanbul 2007, s. 173.

204 Hasan Yılmaz, “ Irak’ta Muhalefet ve ABD’nin Irak Politikası”, Avrasya Dosyası, C. 6, S. 3, 2000,

s. 74.

205 Cumhuriyet Muhafızları, Saddam Hüseyin’e en sadık subay ve askerlerden oluşur. Hepsi Saddam

Hüseyin gibi sünnidir. Milliyet, 07 Şubat 1991, s. 3.

35

olanlardan, hatta bir kentin bir mahallesinde olanların, başka bir mahallesinde

olanlardan haberi yoktur”207.

İki hafta boyunca kuzeydeki büyük kent ve kasabaların kontrolünü ele geçiren Kürtler, aldıkları bölgelerde belediye idareleri kurmuşlardır. “Irak’a Demokrasi ve Kürdistan’a Özerklik” programını başlatmışlardır208. Fakat dışarıdan

yardım alamayan Kürtlerin ayaklanması da kısa sürede son bulmuştur. 18 yönetim biriminde meydana gelen ayaklanmaların 14’ünü Saddam yönetimi ağır silahları ile bastırmıştır209.

Savunmasız kalan sivil halk, panikleyip köyünü kasabasını terk ederek Türkiye ve İran sınırlarına yığılmıştır. ABD bu ayaklanmalara fiili destek vermemiştir. Bunun sebebi ise ABD kamuoyu ve dünya kamuoyunun tepkisinden çekinmesi sebebiyle kendi askerlerini bir Irak iç savaşına karıştırmak istememesidir210. Vietnam yenilgisi ardından ABD kamuoyunun tepkisi de Bush’un

ilerlemesini önlemiştir. Bu nedenle de almış olduğu kararları BM öncülüğünde alarak meşrulaştırmıştır.

ABD’nin müdahale etmemesinin bir diğer sebebi ise ayaklanmaların rejime yönelik olmasıdır. Bölgedeki statükonun bozulması Türkiye ve diğer çevre ülkeleri tehdit eden bir durum olduğundan koalisyonun desteğini alamayabilirdi. Bu nedenle Irak’ı bölmekten ziyade, askeri gücünü zayıflatarak etkisiz hale getirmek istemiştir.211. BM aracılığıyla almış olduğu kararlarda ABD’nin bu hedefini destekler

niteliktedir. 687 sayılı karar ile Irak’ın askeri gücü denetim altına alınmıştır.

207 Kavak, Türkiye’ye Gelen Göçler, s. 71. 208Cleveland, Ortadoğu Tarihi, s. 533. 209 Pehlivanoğlu, Ortadoğu ve Türkiye, s. 200.

210 Ramazan Gözen, “ Kuzey Irak Sorunu”, 21. Yy Eşiğinde Türk Dış Politikası, İstanbul 2001, s. 526. 211 Gözen, “ Kuzey Irak Sorunu”, s. 526.

36

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KÖRFEZ SAVAŞI’NIN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ VE TBMM’DEKİ YANSIMALARI

I. TBMM’DE KONUNUN GÖRÜŞÜLMESİ

Krizin başladığı ilk günlerden itibaren ambargo kararı, Özal’ın izlemiş olduğu dış politikanın niteliği, SHP’nin TRT yürüyüşü, ekonomik etkiler gibi konular meclisin gündemine sık sık gelmiştir. Meclis’te çoğunluğu oluşturan Anavatan partisi, çıkarılan kararlarda kilit rol oynamıştır. Alınmış olan dış politika kararlarında TBMM’nin yanı sıra, anayasal sistem ve uluslararası ortam da önemli etkiye sahip olmuştur.

Körfez Krizi başladığında TBMM tatilde olduğundan dolayı krizle ilgili acil bir görüşme yapılamamıştır. Dokuz gün sonra Cumhurbaşkanı’nın Çankaya’da krizi görüşmek için yaptığı çağrı, muhalefet tarafından reddedilmiştir. Özal’ın krizin ilk günlerinden başlayan aktif tutumu, 5 Ağustos’ta Ankara’ya gelen Irak Başbakan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan ve ardından ABD Dışişleri Başkanı ile bizzat görüşmesi muhalefet liderlerinin rahatsızlığına sebep olmuştur. Bunun en önemli göstergelerinden birisi de Çankaya davetini reddetmeleri olmuştur. Hürriyet gazetesine yapmış olduğu açıklamada DYP lideri, Cumhurbaşkanı’nın dış politikayı yürütme yetkisini yapmış olduğu bu görüşmelerle tek başına üstlendiğini ve anayasayı ihlal ettiği, bu davetinde geç kalmış olduğunu belirtmiştir. 212 Görüldüğü

üzere daha krizin ilk günlerinden Özal yürüttüğü politikada muhalefetin desteğini alamamıştır. İlerleyen süreçte de Özal’a yöneltilen eleştirilerin niteliği aynı yönde olmuştur.

Görüşmeyi reddeden SHP ve DYP’nin çağrısı üzerine 12 Ağustos’ta, 661 sayılı ambargo kararından 5 gün sonra meclis olağanüstü toplanmıştır213. Yapılmış

olan bu kapalı oturumda anayasanın 92. maddesine214 göre meclise verilmiş olan

“savaş ilan yetkisi ve yurtdışına asker gönderme yetkisinin” hükümete verilmesi

212 Hürriyet, 11 Ağustos 1990, s. 15. 213 Hürriyet, 11 Ağustos 1990, s. 15.

214 “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilânına ve Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.” TBMM Tutanak Dergisi, Dönem

37

istenmiştir. Yapılan hazırlıklardan endişelenen Türk kamuoyu ve muhalefet partileri de Türkiye’nin savaşa girme ihtimalinin tamamen karşısında yer alarak yetki istemine karşı çıkmıştır. Hükümet tezkeresi bir iki gün siyasal bunalım yaşanmasına yol açmıştır. Bu koşul içerisinde Özal, TBMM’den 12 Ağustos tarihinde “savaş açma izni” çıkarmıştır. Fakat muhalefetin isteği ve Mesut Yılmaz öncülüğündeki bazı ANAP milletvekillerinin de desteğiyle önergede bir takım değişiklikler yapılmıştır.215 “ülkeye bir tecavüz vuku bulması halinde derhal mukabele edilmesi

maksadına münhasır olmak üzere” ibaresi eklenerek yetki sınırlandırılmıştır216. 363

milletvekili oylamaya katılmıştır 211 kabul, 141 ret, 1 çekimser. 10 geçersiz oy kullanılarak Başbakanlık tezkeresi kabul edilmiştir.217 Bu durum basına “ANAP’ta

Özal’a ilk Başkaldırı”218, “ Meclis iradesini gösterdi”219 başlıklarıyla yansımıştır.

Haberin devamında Özal’ın tek başına yürüttüğü politikanın büyük darbe yediği şeklinde yorumlanmıştır.220

Benzer bir hükümet tezkeresi 1 Eylül’de meclisin gündemine getirilerek yine ANAP çoğunluğuyla kabul edilmiştir. 107221 ve 108222 sayılı kararlar. Türkiye’ye konuşlandırılan ABD kuvvetlerinin 17 Ocak 1991’de Irak’a karşı savaşta kullanılması izni de yine bu tarihte ANAP çoğunluğunun oyları ile alınan bir meclis

215 Hürriyet, 13 Ağustos 1990, s. 13.

216 Oktay Ekşi, “Meclis Maceraya Karşı”, Hürriyet, 13 Ağustos 1990, s. 17.

217TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 18, C. 46, Birleşim 126, 12 Ağustos 1990, s. 31. 218 Hürriyet, 14 Ağustos 1990, s. 1.

219 Hürriyet, 13 Ağustos 1990, s. 13. 220 Hürriyet, 13 Ağustos 1990, s. 13.

221“ Irak'ın Kuveyt'i işgali ve sonrasında meydana gelen ve ülkemizi yakından ilgilendiren olaylar

sebebiyle, Türk devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmesi muhtemel gelişmeler karşısında, Anayasanın 117 nci maddesine göre, millî güvenliğin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu bulunan Hükümete, ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhal mukabele edilmesi maksadına münhasır olarak, savaş hali ilanı, silahlı kuvvetlerin kullanılması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması konularında, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12.8.1990 tarihli 126 nci Birleşiminde kararlaştırılmıştır." TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 18, C. 55, Birleşim 64, 15 Ocak 1991 , s. 195.

222 Karar 108 : "Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ilhak etmesi sonucu ortaya çıkan Körfez krizi sebebiyle,

öncelikle Ortadoğu'da barışın ve istikrarın yeniden tesisini ve ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak; kriz süresince ve sonrasında hâsıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlarını etkili bir şekilde kollamak, hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamaya yönelik süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere; lüzum, hudut ve şümulü Hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5.9.1990 tarihli 3 üncü Birleşiminde kararlaştırılmıştır." TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 18, C. 55, Birleşim 64, 15 Ocak 1991 s. 195

38

kararı ile verilmiştir223. Bu izne dayanarak Amerika’dan 48 uçaklık bir kuvvetin

gelmesi konusunda hükümet karar almıştır.224

TBMM’nin vermiş olduğu bu yetki çeşitli tepkilere sebep olmuştur. DYP lideri Süleyman Demirel kararı ,“ Punduna getirip Türkiye’yi savaşa sokacaklar” diye yorumlamıştır225. Muhalif partilerden SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Arap

ülkelerinin arasındaki anlaşmazlıkların dışında kalınması gerektiğini belirterek226

Türkiye’nin tarafsız bir politika izlemesi gerektiğini, savaşa girmenin sadece Amerika’nın politikalarına hizmet etmek olduğunu, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu belirtmiştir227. Necmettin Erbakan ise, Türkiye’nin politikasını,

ABD’nin taklidi olarak görerek, uygulanan ambargoların Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olduğunu ifade etmiştir228. Yorumlardan da anlaşılacağı gibi Türkiye’nin

savaşa girmesi muhalefetin gözünde Amerika’nın sömürgeci emellerine alet olmaktan başka bir şey değildi. Krizin ilk günlerinden fikir ayrılıkları belirginleşmeye başlamıştır. Bu fikir ayrılıkları, muhalif partilerle sınırlı kalmamıştır. İlerleyen süreçlerde ANAP iktidarında da ayrılıklar görülmüştür. Dış politikada Irak krizi yükselirken Türkiye’de yürütülen iç politikaya yeni bir krizin eklendiği görülmüştür.

A. Siyasilerin Tutumu

Benzer Belgeler