• Sonuç bulunamadı

2.2. Okul İklimi Kavramı

2.2.2. Okul İklimi Tipleri

2.2.2.1. Halpin ve Croft’a Göre Okul İklimi Tipleri

Halpin ve Croft (1963) okul iklimini ölçmek için sekiz boyut tanımladıktan sonra okulların ortalama puanlarına dayalı olarak altı iklim tipi aracılığıyla okulları sınıflandırma yoluna gitmişlerdir. Buna göre okul iklimleri, açık iklimden kapalı iklime doğru bir seyir izlemektedir (Hoy ve Clover, 1986): (i) açık iklim, (ii) özerk iklim, (iii) kontrollü iklim, (iv) samimi iklim, (v) babacan iklim ve (vi) kapalı iklim.

Açık iklim, çalışanların memnuniyet düzeylerinin yüksek olduğu, sevecen ve iş birliğine

dayalı bir ortamı ifade etmektedir. Bu tarz iklime sahip örgütlerde, çalışanlar amaçlar doğrultusunda hareket eder ve iletişimler açık ve gerçektir (Lunenburg ve Ornstein, 2013). Okul yöneticileri ve öğretmenler, büyük bir uyum içerisinde çalışmaktadırlar. Öğretmenler rutin raporlar ve gereksiz işlerle meşgul olmazlar; okul müdürünün yönetim politikaları öğretmenlerin çalışmalarını kolaylaştırıcı niteliktedir. Okul müdürü görev yönelimli değildir; öğretmenlerin etkinliklerini yakından izlemeye ihtiyacı yoktur. Çünkü öğretmenler

31

özgürce amaçlar doğrultusunda hareket ederler. Öğretmenler çekişme ve şikâyete başvurmadan çalışarak birbirleriyle dostça ilişkiler kurarlar. Tüm işleri müdür kendisi yapmaz, dağıtımcı liderlik rolünü oynayarak öğretmenlerin sorumluluk almasına izin verir. Bununla birlikte, duruma tamamen hâkim olan okul müdürü açık liderlik davranışı sergilemektedir (Halpin, 1966).

Özerk iklim, öğretmenlerin kendilerine özgü etkileşim yapıları oluşturmada ve grup olarak

sosyal ihtiyaçlarını karşılamada neredeyse tamamen özgür olmaları bu iklim tipini diğerlerinden farklılaştırmaktadır. Öğretmenler, çalışma ortamlarında görev yönelimli bir özellik göstererek iş birliği içerisinde çalışmaktadırlar. Çok azınlıkta baskıcı bir grup vardır, ancak gruplara ayrılma grup üyeleri arasında olsa bile bir bütün olarak uyum içerisinde çalışmayı engellememektedir. Esas nokta, öğretmenlerin birlikte çok iyi çalıştıkları ve örgütsel amaçları başarmaya istekli olmalarıdır. Yöneticiler, öğretmenleri rutin bir şekilde zorunlu rapor hazırlamaya zorlamamaktadır. Okul müdürleri, öğretmenleri rahatlatmak için usul, esas ve düzenlemeleri kendileri hazırlamaktadır (Halpin, 1966).

Öğretmenlerin morali yüksektir, ancak açık iklimde olduğu kadar değildir (Peker, 1993). Çalışanların morali açık iklim tipindeki gibi olmamasına rağmen yüksek sayılabilecek bir düzeydedir. Bu iklim tipi sosyal doyum ile sosyal gereksinimleri ön plana çıkarmaktadır (Halis ve Uğurlu, 2008). Yüksek moral muhtemelen öğretmenlerin sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasından kaynaklanmaktadır. Okul müdürünün liderlik stili, öğretmenlerin yapması gereken ana esasları sağlayan usul ve düzenlemelerin hazırlanmasıdır; ancak okul müdürü bu esasların yapılıp yapılmasını kontrol etmekle uğraşmaz. Öğretmenlerin kural ve düzenlemelere uymaları hususunda onlara herhangi bir zorlama getirmez. Bunun yerine, öğretmenlerin kendi hızlarında çalışmalarına olanak tanıyarak onların etkinliklerini çok az denetler. Genel olarak okul müdürü düşünceli bir tavır sergiler ve çoğu mevkidaşının yaptığının yanı sıra öğretmenlerin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için çaba gösterir (Halpin, 1966). Özerk iklimi açık iklimden ayıran önemli nokta, özerk iklimde açık iklimin tersine yöneticiler personelle aralarına belli bir mesafe koymaktadırlar (Arslan, 2004).

Kontrollü iklim, aşırı görev yönelimli bir ortamı akla getirmektedir. Kontrollü iklimde

herkes sıkı çalışır. Çalışanlar arasında dostça ilişkiler kurmak veya kontrol ve yönlendirmeler dışında hareket etmek için çok az zaman bulunmaktadır. Bununla birlikte, moral yüksek olduğu için kapalı iklimden daha çok açık iklim kategorisinde değerlendirilebilir (Halpin, 1966). Öğretmenler, tamamen yapacakları görevlere odaklanmış

32

olup sataşma, birbirlerinin başarısızlığını ortaya çıkarma veya okul müdürünün yönlendirmelerine karşı çıkma gibi davranışlara rastlanmaz. İşler, titizlikle doğru ve iyi olarak yapılır (Hoy vd., 1991). Halpin’e (1966) göre:

Kontrollü iklimin egemen olduğu okullarda, öğretmenler eğitim-öğretim etkinlikleri dışında sürekli rutin işler, raporlar veya toplantılar ile uğraşmaktadır. Öğretmenlerin rahatça çalışmasına yardımcı olacak çok az usul ve düzenleme bulunmaktadır. Öğretmenler sürekli yöneticilerin yönlendirmelerine maruz kalmaktadır. Benzer şekilde, öğretmenler birbirleriyle dostça zaman geçirebileceği veya sosyal ilişkiler kuracağı çok az zaman bulmaktadırlar. Sosyal yalıtılmışlık yaygındır; öğretmenler arasında sıcak samimi ilişkilere rastlamak güçtür. Ancak, moral net bir şekilde ortalamanın üzerindedir. Bu iklimde ortaya çıkan mesleki memnuniyetin, öğretmenlerin sıkı çalışmaları sonucunda amaçları gerçekleştirerek yaşadıkları mesleki doyumdan kaynaklandığı sonucuna varılabilir. Sonuç olarak okul müdürü, otoriter ve yönlendirici olarak tanımlanabilir; örgüt içerisinde çok az esneklik yaşanmaktadır ve okul müdürü her şeyin kendisi tarafından belirlenen yol ve yöntemler aracılığıyla gerçekleştirilmesini istemektedir.

Samimi iklim, okul müdürü ve öğretmenlerin samimi ve yakın ilişki içerisinde olduğu iklim

tipini ifade etmektedir. Bu iklim tipinde okul müdürünün temel amacı, mutlu ve huzurlu bir çalışma ortamı oluşturmak olup temel davranış teması ise, “güzel mutlu bir aile olalım” şeklindedir. Okul müdürü, açıkçası mutlu bir aile oluşturmak dışındaki şeylere karşı gönülsüz olup (i) görevlerin tamamlanmasından ziyade kişiler arası ilişkileri önemsemekte, (ii) öğretmenlerin yapması gereken davranışları nasıl yapacağının belirtildiği herhangi bir usul, esas ve düzenleme getirmemekte ve (iii) öğretmenlerin etkinliklerini yönlendirmeye ilişkin herhangi bir kaygı taşımamaktadır. Okul müdürü çalışanlarla kaynaşarak grubun bir parçası olmak istemektedir. Öğretmenler ise, kendi aralarında dostça ilişkiler kurmaktadır. Moral veya mesleki memnuniyet orta düzeydedir, ancak bu durum öncelikli olarak sosyal ihtiyaçların karşılanmasından kaynaklanmaktadır (Halpin, 1966; Hoy vd., 1991).

Babacan iklim, öğretmenlerin hem sosyal ihtiyaçlarını karşılamak hem de kontrol etmek için

uğraşan okul müdürünün etkisiz girişimlerini ifade etmektedir. Onun davranışları sahtedir ve öğretmenleri motive etmemektedir. Bu iklim, kapalı iklime yakın bir özelliğe sahiptir. Okul müdürü, çok sıcaktır; bir şeylerin nasıl yapılacağını insanlara söyleme, kontrol etme ve izleme açısından her yerdedir. Aslında, her şeye karıştığı için öğretmenler tarafından çok dikkate alınmaz ve saygı görmez. Okul içerisindeki her şeyi bilmek ve daima yapılması gereken her şeyi vurgulamak istemektedir. Onun bakış açısına göre “Baba her şeyin en iyisini bilir” (Halpin, 1966).

Öğretmenler, birlikte istenen şekilde çalışmazlar; onlar gruplara ayrılmışlardır. Okul müdürünün öğretmenlerin etkinliklerini kontrol etmedeki yetersizliğinden ötürü grup sürekliliği sağlanamamaktadır. Öğretmenler birbirleriyle arkadaşlık kurmazlar, sosyal ilişkiler zayıftır. Öğretmenler çalışmayı bırakmışlardır. Bunun sonucunda ise, başarılı olma

33

duyguları ve sosyal ihtiyaçları karşılanmadığı için mesleki memnuniyetleri düşük düzeydedir (Halpin, 1966).

Son olarak kapalı iklim, grup üyelerinin görev başarma veya sosyal ihtiyaçların karşılanması bakımından memnuniyet seviyelerinin çok az olduğu bir duruma işaret etmektedir (Hoy vd., 1991). Okul müdürü öğretmenlerin etkinliklerini yönlendirmede etkisizdir; aynı zamanda, onların kişisel mutluluğunu desteklemek için herhangi bir kaygı taşımamaktadır. Ayrıca, oldukça fazla soğuk ve ilgisizdir. İş yönelimlidir ve sıklıkla “Daha çok çalışmalıyız” şeklinde ifadeler kullanmaktadır (Halpin, 1966). Yapılması gereken şeylerin nasıl yapılacağına ilişkin kural ve düzenlemeleri kendisi oluşturur ve bu kurallar genellikle keyfi kararlara dayanmaktadır. Herkesin inisiyatif alması gerektiğini belirtmesine rağmen onların özerk davranışlarına fırsat vermez. Özetle, okul müdürü örnek davranışlar sergilemez ve öğretmenlerini motive etmek gibi bir kaygısı yoktur (Halis ve Uğurlu, 2008; Halpin, 1966). Diğer taraftan bu tarz iklimin egemen olduğu okullarda, öğretmenler de ilgisizdir ve birlikte çok iyi çalışamazlar. Mesleki memnuniyet ve sosyal ihtiyaçların karşılanması açısından düşük mesleki doyum yaşadıkları için moral düzeyleri an düşük noktadadır. Öğretmenler, okul müdürünün davranışlarını gerçekçi ve samimi bulmamakta ve onu “sahtekâr” olarak nitelendirmektedir (Halpin, 1966).